Bayık: İktidarın korktuğunu başına getireceğiz

44. yılda AKP-MHP faşizmini yıkmayı hedeflediklerini belirten KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, “Zaten şu anda AKP-MHP faşizmi her an yıkılma korkusu yaşıyor. Biz bu korkuyu gerçekliğe dönüştürmek istiyoruz” dedi.

AKP-MHP iktidarının korkusundan dolayı yapacağı her saldırı ve işgalin, yıkımını daha da yakınlaştıracağını vurgulayan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, “AKP-MHP’yi yıkıma götürdük. Tecrit de artık sürdürülemez. Türk devleti askeri işgalleri de zor sürdürüyor. Bu üç alanda mücadeleyi yükselteceğiz. Türkiye’yi demokratikleştirip Kürt halkını özgür ve demokratik yaşama kavuşturacağız. 44. yılda AKP-MHP faşizmini yıktığımızda sadece Kürdistan’da değil, tüm Ortadoğu’da önemli değişiklikler yaşanacaktır” şeklinde konuştu.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık ile PKK’nin kuruluş yıl dönümü vesilesiyle yaptığımız söyleşinin son bölümünü paylaşıyoruz:

Kürt halkı başta olmak üzere bölge halklarının barışçıl ve bir arada özgürce yaşayacağı bir paradigma ve model için savaşıyorsunuz. Batı’nın ve uluslararası güçlerin işgalci devletleri destekleme durumu devam ediyor. Bu güçler neden 50 milyonluk bir halkın haklı talepleri karşısında cephe alıyor?

ABD ve Avrupa, hala Türk devletine destek veriyor, ancak kamuoyları Türk devletine mesafelidir. Demokrasi güçleri ve halklar, özgürlük mücadelemize sempati duyuyor. Bu açıdan TC’ye destek verilse de bu destek eskisi gibi olmuyor. Destekleri biraz isteksiz ya da eskisi gibi açık olmuyor. Destek verseler de kamuoyları nedeniyle zaman zaman eleştiriler de yapmaktadırlar. Bu da Türkiye’yi zorlamaktadır. Öte yandan destek verseler de dünya halkları ve demokrasi güçlerinin Özgürlük Hareketi’mizden yana tutumu, bu devletleri verdikleri destekten dolayı sıkıntıya sokmaktadır.

Ortadoğu dünya dengelerinin kurulduğu bir coğrafyadır. Bu açıdan devletlerin tutumu daha fazla dikkate alınıyor. Böyle olunca da söz konusu devletlerin zulüm politikalarına göz yumuluyor; onlara destek veriliyor. Kürtlerin dört parçaya bölünmesi ve Ortadoğu gibi dünya dengelerinin kurulduğu bir alanda mücadele yürütmeleri, böyle zorluklarla karşı karşıya gelmesini beraberinde getiriyor. Soğuk savaş dönemi gibi devletlerin birbirini kayıtsız şartsız destekleme döneminin son bulması; Kürtlerin Ortadoğu’da önemli bir güç haline gelmesi, bu devletlerin Türkiye’yi eskisi gibi kayıtsız şartsız destekleme politikalarının gevşemesi, bu güçleri de zamanla Kürtleri dikkate almaya götürecektir. Şimdi soykırımcı güçleri destekleseler de mücadelemiz sürdüğü taktirde diğer devletlerin de tutumlarının eskisi gibi kalmayacağnı; bazı değişiklikler yapma durumuna gideceklerini düşünüyoruz.

Eski statükonun yıkıldığı ancak yenisinin hala inşa edilmediği değerlendiriliyor. Bu bağlamda devam eden III. Dünya savaşı var. Siz bu sürecin sonunda Kürdistan’ın geleceğinin nasıl olacağını öngörüyorsunuz, geleceğin Ortadoğu’su nasıl olacak?

III. Dünya Savaşı’nın sonlanıp göreceli siyasi dengelerin kurulduğu Ortadoğu’da, Kürtlerin Kürdistan’ın dört parçasında özgür ve demokratik yaşama kavuşacağına inanıyoruz. Kürtler, şu anda demokratik zihniyet ve bilinçle sadece Ortadoğu’da değil, dünyada da öndedir. 21. yüzyıl demokrasi yüz yılı olacaktır. Bu açıdan demokrasi bilinci ve örgütlenmesi olan toplumların gelişme ve kazanma imkanları artmıştır. Kürtler şu anda dünyanın en güçlü ideolojisine sahiptir. Kadın özgürlükçü ekolojik demokratik toplum paradigmasıyla Ortadoğu’da demokrasinin öncüsüdürler. Türkiye, Irak, Suriye ve İran’da öncüdürler. Kürtler, özgür ve demokratik yaşamlarıyla bu ülkelerde önemli bir etkiye sahip olacak. Kürtler ulus devletçi zihniyetle değil, demokratik zihniyetleriyle büyük kazanacak. Ulus devlet zihniyeti Kürtler için tehlike ve tuzaktır. Demokratik Ulus, demokratik özerklik ve ülkelerin demokratikleşmesi temelinde Kürtler sadece tek tek ülkelerde değil, Ortadoğu’da yükselen halk haline gelecek.

Artık ne eski Türkiye, Irak, Suriye ve İran olur ne de eski Ortadoğu. Ortadoğu halkları özgürlük ve demokrasi çağına adım atmıştır. Ortadoğu yeniden uygarlığın önemli bir coğrafyası olacaktır. Kuşkusuz Ortadoğu şimdiye kadar hakim olan ulus devlet sınırları içinde boğulmayacaktır. Halkların demokratik iradeleri gelişeceğinden Ortadoğu’da dayatmacı hegemonya çağı da son bulacaktır. Her ülke ile karşılıklı çıkara dayalı demokratik ilişkiler olacaktır. Kuşkusuz demokratik iradeye dayalı halklar, emperyalist hegemonya ilişkisini kabul etmeyecek.

III. Dünya Savaşı Ortadoğu’da bir dönem daha sürecektir. Kürtler bu savaş içinde bedeller ödemeye devam edecektir, ancak şu anda örgütlülükleri, bilinçleri, bölgede ve dünyada kurdukları ilişkiler temelinde Ortadoğu’nun özgür ve demokratik yaşama kavuşmuş halkı haline gelecek; demokratikleşmede yapacağı öncülükle tüm Ortadoğu halklarının özgür ve demokratik yaşama kavuşmasında rollerini oynayacak.

PKK’nin 44. yıl hedefleri nelerdir?

PKK, 43. yılda Kürdistan’da ve Ortadoğu’da çok önemli gelişmeler yarattı. Kürt halkını her yerde özgürlüğü için mücadele eden bir halk haline getirdi. Kürt’ü ölüm döşeğinden aldı, kefenini yırttı. Kuşkusuz Türk devleti başta olmak üzere Kürtlerin üzerinde egemenlik kuranlar Kürtleri soykırıma uğratma politikasından vazgeçmedi, ancak soykırımcı zihniyettekiler yıkılma noktasına getirildi. Soykırımcı zihniyeti esas olarak yürüten de Türk devletidir. Tüm Kürt düşmanları da buna dayanıyor. 44. yılda AKP-MHP faşizmini yıktığımızda sadece Kürdistan’da değil, tüm Ortadoğu’da önemli değişiklikler yaşanacaktır. Bu açıdan 44. yılda AKP-MHP faşizmini yıkmayı hedefliyoruz. Zaten 43. yılda Garê bozgunu, Zap-Metîna-Avaşin yenilgisi yaşatıldı. Yine Kürt halkı ve demokrasi güçleri yürüttüğü mücadeleyle AKP-MHP faşizmini çok geriletti ve zor duruma düşürdü. Zaten şu anda AKP-MHP faşizmi her an yıkılma korkusu yaşıyor. Biz bu korkuyu gerçekliğe dönüştürmek istiyoruz. AKP-MHP iktidarının korkusundan dolayı yapacağı her saldırı ve işgal, yıkımını daha da yakınlaştıracaktır.

AKP-MHP faşizmi, Medya Savunma Alanları’na yaptığı saldırılara pişman ettirilecek. Zaten KDP, TC’ye destek vermezse Medya Savunma Alanları’na karadan girmeye cesaret edemezdi. Türk devleti saldırılarını sürdürecektir. Biz de her saldırısını yenilgiye dönüştürmek için üstümüze düşen sorumluluğu yerine getireceğiz. Demokrasi güçleri ve Kürt halkı da bu süreçte mücadeleyi geliştirirlerse AKP-MHP iktidarı 2022’nin sonunu göremez.

Faşizmi yıkma yanında Rêber Apo’nun özgürlüğü için de bir hamle yapmış bulunuyoruz. Dem Dema Azadiyê Ye Hamlesi’nin  en önemli hedeflerinden biri de İmralı kilidini kırmaktır. 2021’de bu konuda çok önemli çalışmalar yürütüldü. Bakurê Kurdistan, Rojava ve Avrupa başta olmak üzere bu yönlü mücadele önemli düzeye ulaştı. Artık Rêber Apo’nun özgürlüğünü Kürt halkı kadar dünya demokrasi güçleri ve halkları da istiyor. Bu yönüyle büyük çaba gösteriyorlar. Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğü artık gündemleşmiştir. İmralı’da uygulanan tecridi sürdürmenin koşulları her bakımdan zayıflamıştır. Artık Türkiye’de de İmralı’da hukuksuz bir tecrit uygulandığı ve İmralı kapılarının açılması gerektiği söyleniyor.

AKP-MHP’yi yıkıma götürdük. Tecrit de artık sürdürülemez. Türk devleti askeri işgalleri de zor sürdürüyor. Bu üç alanda da mücadeleyi yükselteceğiz. Türkiye’yi demokratikleştirip Kürt halkını özgür ve demokratik yaşama kavuşturacağız. Zaten bu hedeflerimiz gerçekleştiğinde bu durum domino taşı etkisi yaparak Ortadoğu’da çok önemli değişiklikler sağlayacaktır.

Yeni PKK yılı bağlamında PKK kadroları ve Kürt halkı, nasıl bir mücadele anlayışı içinde olmalı, neler yapmalılar?

Rêber Apo önderliğinde 43 yıllık PKK pratiği göstermiştir ki, PKK’nin siyasi, örgüt, yönetim, yaşam ve mücadele tarzı kazandırıyor. Bu açıdan kadrolarımız ve halkımız bu gerçekliği görüp PKK tarz ve ölçülerini kendi mücadelelerinde somutlaştırırlarsa mutlaka kazanırlar. PKK, militanlık ölçülerini yükselttiği için bugüne kadar ayakta kalmıştır. PKK, yurtseverlik ölçülerini yükselttiği için halkın mücadelesi süreklileşmiş ve bugün Ortadoğu halklarının demokratik öncü halkı haline gelmiştir.

Yeni PKK yılında tüm PKK kadroları kendilerini Önderlik çizgisi ve PKK ölçülerinde sorgulamalı, eleştiri ve özeleştirilerle mücadele güçlerini yükseltmeli. Başarıyı sağlatan PKK’nin zihniyet, yaşam, örgüt ve mücadele ölçüleridir. Bu konuda kimi yerlerde aşınmalar ve yetersizlikler var. Bunlar eleştiri ve özeleştirilerle giderilmeli. Hiçbir yönetim ve kadro, yanlışlıklarla yan yana yaşamamalı. Kapitalist modernite şimdi kendini çok inceltmiş, sinsi bir biçimde kadro ve örgüt yaşamına sızıyor. Kapitalist modernitenin bireyci, maddiyatçı, liberal, edilgen ve pasif kişilik yaratan özelliklerine karşı mücadele şarttır. Böyle bir mücadele verilmeyince kadro ve örgüt, kapitalist modernite karşısında savunmasız kalıyor. Böylece kadronun ruhu çekilmekte, mücadelesi yetersiz kalmaktadır. Bu gerçeklik görülerek parti içinde, kadrolar içinde kapitalist modernitenin her türlü olumsuzluğuna karşı ciddi bir mücadele gerekmektedir. Bunun en somutlaşmış hali olarak da cins ve sınıf mücadelesini geliştirmektir. Maddiyatçılığa, bireyciliğe ve liberalizme karşı mücadele cins ve sınıf mücadelesiyle bütünleştirildiğinde PKK ölçülerini koruyup geliştirmek ve başarılı mücadele vermek mümkündür.

Böyle bir parti kişiliği ile Rêber Apo’nun yeni paradigması pratikleştirildiğinde önemli gelişmeler yaratılır. Artık sadece propaganda yapan ve belli eylemlerle dönemi kurtaran değil, halkı örgütleyen ve demokratik ulus toplumunu inşa eden bir gerçekliğe ulaşılması önemlidir.

PKK’nin nasıl bir parti ve siyasi Hareket olduğunu en iyi halkımız bilmektedir. Başka örgüt ve siyasi partileri de görmüş; PKK’yi de yaşam, pratiği ve kadrolarıyla görmüştür. PKK, halkımızın gözünde sınanmış ve denenmiş bir siyasi harekettir. Rêber Apo’nun nasıl bir halk sevgisine sahip olduğunu, halkı eğitmede çok önemli rolü olduğunu bilmektedir. Rêber Apo halk için, kadınlar, gençler, yaşlılar ve çocuklar için bir öğretmen olmuştur. Halkımızı dünya halkları içinde en seviyeli, en onurlu yere getirmek için büyük çaba sarf etmiştir. Bu nedenle Rêber Apo ile halkımız arasında kopmaz bir bağ oluşmuştur.

Rêber Apo eğitimiyle halkımızın yurtseverlik ölçüsü yükselmiş, aile ve toplum yaşamında önemli demokratik özellikler kazanmıştır. Özellikle son 10 yılda kapitalist modernitenin maddiyatçı, bireyci, manevi değerlerden koparan; sadece tüketim maddeleri peşinden koşturan özelliği, Kürt halkı içinde de yavaş yavaş etkisini göstermiştir. Bu, yurtseverlik ölçülerini yıpratmaktadır. Öyle ki, Kürtlük, Kürdistan’a özgürlük, demokratik yaşam gibi değerler yerine, maddiyatçı yaşam, konformizm öne çıkmaktadır. Toplumsal özgürlük, Kürt halkının özgürlüğü yerine bireysel özgürlük adına halkı ve ülkeyi özgürleştirme düşüncesinde zayıflama yaşanmaktadır. Demokrasi ise kapitalist modernitenin bireyleri sistemin kölesi yapan yönetim sistemi olarak ele alınmaktadır. Kapitalizmin kölesi ve egemen sınıfların egemenliği altında olan bir özgürlük ve demokrasi anlayışı geliştirilerek insanlar gerçek özgürlük ve demokrasi anlayışından ve mücadelesinden koparılmaktadır. Kapitalist modernite zihniyeti ve yaşamı, soykırımcı sömürgecilik ve özel savaş kadar Kürt halkına ve özgürlük mücadelesine en büyük zararı vermektedir. Kapitalizm her bakımdan tam bir Kürt düşmanı işlevindedir. Bu açıdan halkımız, kapitalist modernite zihniyet ve yaşamından uzak durarak toplumcu ve manevi değerlerle Kürt halkının özgür ve demokratik yaşamını esas almalıdır. Bu temelde demokratik modernite ve onun zihniyeti ile hem kendini örgütlemeli hem de soykırımcılığa karşı özgürlük ve demokrasi mücadelesini yükseltmelidir.

Rêber Apo, yeni paradigmasıyla halkı sadece eylemlere katılan ve mücadeleye destek veren değil, örgütlü toplum haline gelerek söz ve karar sahibi olarak irade haline gelmesini istemektedir. Bu açıdan halkımız her yerde komün ve meclislerde örgütlenerek kendi yaşamını demokratik temelde kendi eline almalıdır. Halkımız mutlaka her yerde kendini örgütlü toplum haline getirmelidir. Kürt halkının ve Kürdistan’ın özgürlüğü de özgür ve demokratik yaşama kavuşmak da böyle örgütlü toplum olmaya bağlıdır. Örgütlü toplum aynı zamanda mücadeleyi yükselten ve süreklileştiren toplumdur. Sadece propaganda yapılan, zaman zaman da eyleme kalkılan örgüt ve mücadele anlayışından örgütlü toplum olarak sürekli kendini eğiten ve direnişi her boyutta süreklileştiren bir halk gerçekliğine ulaşmak önemlidir. Bu da tüm halkın komün ve meclislerde ve yaşamın tüm boyutlarında kendisini örgütlemesiyle gerçekleşir.

Kadın ve gençlik ise bu mücadelenin öncüsüdürler. Halkı örgütlemede, örgütlü topum haline getirerek mücadeleye sevk etmede kadın ve gençliğin rolü belirleyicidir. Bu açıdan PKK ve PAJK’ı en iyi temsil eden, toplumu örgütleyen, mücadeleye sevk eden sorumluluklarını her yerde ve her an yerine getirmelidirler. AKP-MHP faşizmini yeneceksek, işgalleri sonlandırıp Rêber Apo’nun özgürlüğünü sağlayacaksak kadın ve gençlik öncülüğünde her yerde mücadeleyi yükseltmemiz gerekir.

Tabi ki bu mücadelenin en büyük alanı ise gerilla mücadelesi alanıdır. AKP-MHP faşizminin yenilgisini gerçekleştirmede rollerini gerilla saflarında yer alarak oynamalıdırlar. Metîna, Zap ve Avaşîn’de şehit düşen genç kadın ve erkek yoldaşlarımız bizlere nasıl bir ruh ve kararlılıkta mücadele edeceğimizi gösterdi. Hepimize düşen şehit düşen bu genç yoldaşlarımızın özlemlerini gerçekleştirmek olmalıdır.