Özgürlük için yola devam…

Geçmişte bugün yaptıklarının kat be kat fazlasını yaptılar, yaktılar, yıktılar, bombaladılar, katlettiler ama nafile… Mazlum Doğan’dan Gurbetelli Ersözler’den gelen Özgür Basın geleneği engellenemez, yok edilemez.

ÖZGÜR BASINA SALDIRILAR

Tarih bilinci insanlık için her zaman önemli olmuştur. Özellikle de soykırımlara maruz kalmış Kürt halkı için bu daha da büyük önem taşımaktadır. Hem soykırım saldırılarını hem de direnişin nasıl geliştiğini tarihimize bakarak öğrenebiliriz.

Son günlerde Özgür Basın’a yönelik baskınlar, gözaltılar, yasaklar, sansür ve her türlü baskı artarak sürüyor. Özgür Basın da tarihe bakarak, ondan dersler çıkararak ne yapması gerektiğini, nasıl doğru bir mücadele yürütmesi gerektiğini bilerek yola devam ediyor.

Özgür Basın 70’lerden bugüne kadar her türlü zorluk, baskı ve saldırıyla karşı karşıya kaldı. Tüm bunlara karşı büyük bir mücadele yürüttü. Bugün halen ayakta ise, tarihten gelen bu direnişinin sayesindedir.

Özgür Basın’ın kendi kimliği, kendi özgünlüğü, çizgisi var. Kürt halkının, ezilenlerin sesi olması, hakikate dayanması ve gücünü halkından alması onu yenilmez kıldı. Özgür Basın kimliğini koruduğu sürece saldırıların onu durdurması bir yana, daha da büyüyüp gelişeceği aşikardır. 

Özgür Basın, 1990’lı yıllarla birlikte gelişmeye başladı. Kürt halkına yönelik katliamları, işkenceleri, infazları, kısaca akla hayale gelmeyecek zulmü deşifre etti. Özgürlük Hareketi’nin, özellikle de gerilla mücadelesinin sesini tüm dünyaya ulaştırdı. Gerçeği halka ulaştırdıkça her türlü saldırıya uğradı.

Gerçeklerin halka ulaşmasını engellemek için Türk devleti elinden gelen her türlü vahşeti uyguladı. Ama Özgür Basın bu saldırılara büyüyerek karşılık verdi.

Birkaç örnek yaşananları anlatmak için yeter de artar.

Ekim 1990’de haftalık Yeni Ülke gazetesi yayın hayatına başladı. Gerçekleri halka ulaştırdıkça baskılara uğradı. Birkaçı dışında tüm sayıları toplatıldı. Kurdistan’a girişi yasaklandı ama buna rağmen 50 binlere varan tiraja ulaştı. 13-14 yaşındaki çocuklar Kurdistan sokaklarında gazeteyi dağıtmaya başladı. Dağıtımı engellemek için Hizbulkontra elemanları dağıtıcılara satırlarla saldırdı. Kimi katledildi, kimi yaralandı, kimi diri diri yakıldı ama yılmadılar. İnsanların gazete almaya bile çekindiği bir ortamda onlar, Yeni Ülke’yi sokaklarda katledilme pahasına dağıttı. 35 sayısı üst üste toplandı. Gazetenin sloganı da öyle ortaya çıktı: “Her Pazar ilk işiniz Yeni Ülke almak olsun, savacılar sizden önce okursa size kalmayabilir.”

Muhabirleri gözaltına aldılar, tutukladılar. Onların haber yapmamaları için her yolu denediler. Bunlar sonuç almayınca saldırılara başladılar. İlk olarak Batman Muhabiri Cengiz Altun’u katlettiler.

Özgür Basın ise saldırılara büyüyerek cevap verdi. Günlük gazete ile yola devam etmeye karar verildi. Özgür Gündem gazetesi 30 Mayıs 1992’de yayın hayatına başladı. Bu büyüme, saldırıların da büyümesini beraberinde getirdi. Sansürün, baskının haddi hesabı yoktu. Artık neredeyse her hafta bir gazeteciyi katlediyor, yazı işleri müdürlerini tutukluyor, çalışanları gözaltına alıp işkencelerden geçiriyorlardı. Onlarca gazeteci ve dağıtımcı Türk devleti tarafından katledilmesine rağmen Özgür Basın daha da büyüyordu.

Türk devleti baktı ki tüm bunlar sonuç almıyor, yayını durdurmak için daha büyük bir saldırı gerçekleştirdi. 10 Aralık 1993’te İnsan Hakları Günü’nde İstanbul Kadırga’daki merkez binası başta olmak üzere çok sayıda bürosuna baskın düzenleyerek 200’e yakın kişiyi gözaltına aldı. Genel Yayın Yönetmeni Gurbetelli Ersöz, Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Ferda Çetin ve Haber Müdürü Gültan Kışanak’ın aralarında olduğu gazete yönetimindeki arkadaşlara Filistin askısından, elektrik vermeye kadar günlerce çok ağır işkenceler yaptı ve tutukladı. Ama gazete tüm bunlara rağmen ‘YOLA DEVAM’ manşetiyle çıktı. Özgür Basın şehitlerinden Mehmet Şenol baskın sonrasında gazeteyi çıkartmak için ilk İstanbul’a ulaşanlardandı. İlk çıkan baş yazının başlığı da ona aitti. “Osmanlı’da oyun çok!”. Gerçekten de Türk devletinin oyunları bitmedi.

Saldırılara karşı Özgür Basın isim değişikliği ile yoluna devam etti. Özgür Ülke, 28 Nisan 1994’te yayına başladı. Sansür, işkence, toplu gözaltılar, katliamlar sonuç vermeyince hepimiz daha büyük saldırıların yolda olduğunu tahmin ediyorduk. Sadece ne zaman ne yapacaklarını tahmin edemiyorduk…

3 Aralık 1994 tarihinde gece saat 03:00’te İstanbul’daki gazete merkezi ve teknik bina ile Ankara büro eş zamanlı bombalandı. Ersin Yıldız arkadaşımız şehit düşerken, 23 arkadaşımız yaralandı. Bu bombalama da sonuç vermedi; ertesi gün gazete “BU ATEŞ SİZİ DE YAKAR” manşeti ile çıktı. Bombalama emrinin dönemin Başbakanı Tansu Çiller tarafından verildiği bir süre sonra yayınlanan gizli ibareli belge ile ortaya çıktı. 

Bu örnekler Kurdistan’ın dört bir yanında çoğaltılabilir. Rojava’dan Rojhilat’a, Başûr’a kadar her yerde Özgür Basın’a yönelik saldırılar durmak bilmedi. Özellikle de dağlardaki gerilla mücadelesini bize ulaştıran gazeteciler hedef alındı. Türk devleti kimyasal silahtan taktik nükleer bombaya kadar her türlü silahla yapılan vahşetin duyulmasını istemiyorlardı. Özellikle de gerillanın büyük direnişi, irade savaşı görünmesin diye ellerinden geleni yapıyordu.

Günümüze kadar bu saldırılar hiç eksilmeden aralıksız şekilde sürdü. Buna karşı Özgür Basın da onlarca televizyon, ajans, gazete, dergi çıkararak, her geçen gün büyüyerek yoluna devam etti.

Bugün de Kurdistan’dan Avrupa’ya kadar her yerde saldırılar sürüyor. Daha geçen gün Medya Haber ve Stêrk TV’nin stüdyoları gece yarısı aniden basıldı, talan edildi. Türkiye ve Kurdistan’da Özgür Basın emekçiler, her gün gözaltı, tutuklama, kapatma, sansür ve işkenceyle karşı karşıya kalıyor.

Bugün de televizyonları basıyorlar, gazetecileri tutukluyorlar, kapatıyorlar, işkence ediyorlar…

Ama bilmiyorlar ki geçmişte bugün yaptıklarının kat be kat fazlasını yaptılar, yaktılar, yıktılar, bombaladılar, katlettiler ama nafile…

Mazlum Doğanlardan Gurbetelli Ersözlerden gelen Özgür Basın geleneği engellenemez, yok edilemez.

Özgür Basın geleneği büyüyerek yoluna devam edecek…