Kürt halkının yeniden doğuş kıvılcımları: PKK

PKK hareketi, 70’li yıllardan bugünlere büyük bedeller ödeyerek ulaştı. PKK hareketi olmazı olur kıldı, imkansızı başardı. PKK, Önder Apo’nun ideoloji ve felsefesiyle tüm halkların umudu haline geldi.

Önderliğimiz, Kürdistan Özgürlük Mücadelesi’ni başlatmaya karar verirken, ‘Kürdistan sömürge altında' gerçekliğini sarsılarak dile getirdiğini ifade eder. Mücadelemizin partileşmesi 1977’de Haki Karer’in şehadetine karşın bir çıkış olarak ortaya çıkar. Şehidi anlamak ve şehidin gereklerine göre yaşamak her parti kadrosunun bir görevidir. PKK’nin resmi olarak kuruluşu 27 Kasım 1978 olsa da PKK’nin kuruluş süreci daha öncesine dayanmaktadır. Partileşmek, partileşerek ordulaşmak, ordulaşarak mutlak zaferi kazanmanın mümkün olacağına inanılarak bu yola girildi.

Haki Karer’in şehadetine karşı partileşme kararının alınması daha sonra günümüze kadar bir kültür olarak geldi. Her şehadete karşın bir cevap vermek PKK’nin bir ilkesi ve ahlak ölçüsü halini aldı. PKK gerçekliğinde şehadet en kutsal değerdir. Ve değerlerin en yücesidir. Dikkat edilirse ilk grup dönemlerinde yer alan şehitler ve bugün hala gerilla saflarında mücadelesine devam eden birçok PKK’li çoğunluklu olarak Alevi ya da Türk’tür. 1938 Dersim katliamı, 1978 Maraş katliamlarının torunları bu hareketin kurulmasında yer alarak intikam zamanının geldiğinin bilinciyle her koşulda ve yaşanacak her zorluğa rağmen bu yola girdiler. Haki Karer, Kemal Pir gibi Türk olan PKK'nin öncü kadroları, Türk halkının özgürlüğünün, Kürt halkının özgürlüğünden geçtiğine inanarak bu yola canla başla girip, son anlarına kadar sadık ve bağlı kalarak yaşadılar.

PKK çıkış aşamasında sadece Kürt halkı ve Kürdistan değil aynı zamanda Türkiye halkları için de mücadele verme kararı alarak yürümeye başlıyor. Çünkü PKK sadece Kürt ve Kürdistan değil aynı zamanda Türkiye sorunlarına çözüm getirmeyi de hedefliyor. PKK’nin çıkışı; halkların bileşimi ve beraberliği, ulusal bağımsızlık ve kurtuluşçuluğu hedefleyerek yürümeye başlamış olsa da bugün sadece Kürt ve Türk halkı değil tüm ezilen halkların savunucusu konumundadır.

ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİNİN DOĞUŞU, KADININ DOĞUŞU

27 Kasım’la sadece Kürdistan’ın doğuşu değil, aynı zamanda kadının doğuşu, halkların doğuşu, sömürülmüş ulusların doğuşu gün yüzüne çıktı. Partileşmek için yeni yeni kıvılcımların olduğu süreçlerde hareketin içinde yer alan ilk kadın Sara arkadaştır. O’nun şahsında kadının geleceği, özgürlük çığlıklarıyla yollara çıkmanın zamanının geldiği müjdelenmiştir. 27 Kasım, Kürt halkının direnişi, Kürt halkının yeniden doğuş günü olduğu kadar, kadının özelde de Kürt kadını şahsında direniş ve yeniden ayağa kalkışın doğuşudur. Bu doğuş, kadın özgürlük mücadelesinin doğuşudur. Bu doğuş, kadının yüreğini ve beynini kölelik zincirlerinden kurtararak, köreltilmiş zihniyetlere karşı ayaklanmasının, kıvılcımlarının tamamen tutuştuğu bir özgürlük ateşine dönüşümüdür.

Azimeler’den Besêler’e, Saralar’dan Delaller’e, Berçemler’den Azêler’e, Doğalar’dan Ruken Zelal ve Sara Tolhildanlar’a, Mardinler’e, Avzemler’e, Mizgin, Ronahi, Rojdalar'a kadar gelen binlerce direnişçi kadının şahsında gerçekleşen yaşam pratikleri, kadının akıl ve yüreğini buluşturan meşakkatli bir özgürlük yürüyüşünün en güzel simgesidir. Kürt özgürlük mücadelesinin kuruluşundan bugüne kadar, kadın mücadelesine öncülük eden ve mücadeleyi bugünlere taşıyan Sara yoldaş şahsında, Azêler, Nudalar, Devrimler, Amara Ronahiler, Tolhıldan, Zilan, Medya, Avesta, Adife, Agirî, Eylem, Avaşin,Ekin, Axin, Koçerin, Avrin ve Jîyanlar şahsında direnen kadın, kuşkusuz Önderliğin kadın özgürlükçü paradigması ile yeniden inşa temelinde, kadını toplumla buluşturan özgürlük çizgisidir.

Devrim kadın şahsında gerçekleşecektir. Ve devrim bedel isteyen bir eylem gerçekliğidir. Önder Apo’nun ‘21. yüzyıl kadın yüzyılı olacak’ belirlemesi devrim yürüyüşünün yönünü kadınlara çevirmektedir. Kadın mücadelesi; tarihten şimdiye kadar Saralar’ın şahsında başlayıp günümüze kadar destanlaşan zindan direnişçiliğinden tutalım; gerilla ordulaşmasının bugünlere kadar daha da büyüyerek gelmesinden, ordulaşmanın ve beraberinde kadın ordulaşmasının en sağlam temeli olur. PKK'nin halklar açısından olduğu gibi aynı zamanda kadınlar için de kazandırdığı çok ciddi yenilikler oldu. PKK ile kadın güç kazandı, irade ve öz gücünü açığa çıkardı.

Kapitalist modernitenin kadına dayattığı her türlü baskı, zorbalık, çirkinlik ve köle kişiliği, PKK’nin çıkışıyla, dayatılanlar yerle bir edildi. Kadınlara PKK’de özgürleşme zemini sunuldu. PKK'de kadınlar özgür yaşam, özgür irade, özgür düşünce, bilinç ve kendin olmanın dirayetli mücadelesinin sahibi oldular. PKK'de kadının özgün bir örgütlenme sistemi var. Önder Apo’nun projesi olan kadın bilimi jineoloji, PKK’de gelişen kadın özgürlük düzeyiyle tüm dünya kadınlarına öncülük etmektedir. Kadın özüne, kadın gücüne, kadın öz bilinç ve öz kimliğine ulaşma temelinde sadece Kürdistanlı kadınlar değil, aynı zamanda Ortadoğu kadınları da akın akın özgürlük mücadelesine yönelerek PKK mücadelesinde yer alıyor.

21. YÜZYIL KADIN ÖZGÜRLÜK YÜZYILI OLACAK

Önder Apo’nun bu belirlemesi, kadın özgürlükçü paradigmasının açığa çıkardığı kadınlar, bugün YJA Star gerillalarının öncülüğünde çok somut bir biçimde görülmektedir. Kadın direnişçidir, hele ki Kürt kadını inatçı, azimli, başarıda ısrarlı ve teslimiyet yerine direnişçi duruşundan taviz vermeyendir. Zarife ve Rindêxanlar’ın teslimiyete karşın direnişçiliği, Saralar’ın kavgası, Delaller’in inadı, Ronahi ve Berivanlar’ın özgürlük halayı, Şevinler’in başarıdaki ısrarı, Doğalar’ın, Güvenler’in, Ronahiler’in, Asyalar’ın, Sara ve Rukenler’in intikam patlaması Kürt kadınının özgürlüğe olan tutkusu ve inancının ispatıdır. YJA Star’lı kadınlar tüm kadınların intikam yeminidir.

Mersin’de tecavüz edilip, sonradan bedeni ateşe verilerek ormanda gömülen 19 yaşındaki Özge Can'ı, bıçaklandıktan sonra başı gövdesinden ayrılarak cansız bedeni parçalanmış bir halde çöp konteynerinde bulunan 17 yaşındaki Münevver Karabulut'u, İran’da ‘geştê irşad’ denilen katil zihniyetli erkeklerin elleriyle Jina Emini’yi katledenlerin ve Deniz Poyraz, Hevrin Xelef, Nagihan Akarsel’i şehit eden zihniyet aynı zihniyettir. Çünkü var olan zihniyet; kadından ve kadının gücünden korkan, YJA Star şahsında güçlenen kadının iradesinden korkan ataerkil zihniyettir. Bundan dolayı kadının hedef alınması ve iradesinin hiçleştirilmek istenmesi tesadüf değil, çok bilinçlidir. Önder Apo’nun, ‘Toplumun özgürleşmesi, kadının özgürleşmesinden geçer. Kadın özgürleşmeden toplum özgürleşemez’ belirlemesinden korkan ulus devlet zihniyetinin kadına saldırması ve durmadan yönelmesi, Önder Apo’nun ideolojisine saldırı, Önder Apo'nun kadın özgürlükçü paradigmasına saldırıdır.

PKK; UMUDUN ADI

PKK hareketi, 70’li yıllardan bugünlere büyük tecrübeler edinerek, büyük bedeller vererek ulaştı. PKK hareketi olmazı olur kıldı, imkansızı başardı. Kapitalist modernite temelinde köle yaşamı dayatan zihniyete kafa tutarak, Ortadoğu'da ulus devletlerin bu sistemini altüst etti. Emperyalist ve kapitalist güçlere karşı sosyalist düşünceyi öne süren, halkları demokratik modernite çatısı altında bir araya getiren PKK, milyonların gönlünü fethetti. PKK, Önder Apo’nun ideoloji ve felsefesiyle tüm halkların umudu haline geldi. Birçok halk PKK’de kendini buldu.

Bu davaya gönül veren binlerce şehit, bu uğurda her türlü işkenceye iradeleriyle cevap veren binlerce özgürlük tutsağı, faşist Türk ordusunun her türlü teknik ve kimyasal saldırılarına karşı, müthiş bağlılığı ve inancı ile, elindeki kleşi ile cevap veren binlerce özgürlük gerillası zaferi hak ediyor.

27 Kasım 1978 yılında Amed'in Lice-Fis köyünde küçük bir grupla partileşerek yol almaya başlayan PKK, bugün binlerle, milyonlarla yürüyor. Ve Amed’de başlayan partileşmenin doğuşu, yine Amed’de bu defa milyonlarların Önder Apo ile buluşacağına inanıyoruz.