İsviçre’de göçmen katliamları protesto edildi

Kuzey Afrika sınırındaki Melilla’da göçmenlerin katledilmesini protesto eden ADGB, göçün sebepleri ortadan kaldırılmadığı taktirde yeni göçmen katliamlarının yaşanacağına işaret ederek, emperyalist sistemlere karşı mücadeleye çağırdı.

İspanya’nın Kuzey Afrika’daki toprağı Melilla’ya girmeye çalışırken onlarca göçmenin hayatını kaybetmesine ilişkin Avrupa Demokratik Güç Birliği'nin (ADGB) çağrısıyla İsviçre'nin Lozan, Zürih, Basel ve Bern kentlerinde eylemler düzenlendi.

Lozan kentinde düzenlenen eylemin adresi St Laurant kilisesi önüydü. Saat 18.00'de kilise önünde bir araya gelen eylemciler, burada uzun süre uluslararası devletlerin göçmenler üzerinden yürüttüğü kirli pazarlıklara karşı göçmenlerle dayanışma çağrılarını içeren sloganlar attı.

ADGB adına açıklamayı Hüseyin Torun okudu.

Hemen her gün emperyalist ülkelerin sınırlarından birinde göçmenlerin katledildiğini belirten Torun, şöyle konuştu: “Akdeniz’de batan tekneler, Polonya sınırında donarak ölenler, Ege’de kışın ortasında çırılçıplak soyulup nehre atılanlar, ABD Mexika sınırında dikenli tellerde parçalanan vücutlar. Bu kapitalist vahşetin son örneği İspanya’nın Kuzey Afrika’daki sömürgesi Melilla sınırında yaşandı. İspanya’nın Afrika’daki iki kara sınırından biri olan Melilla, emperyalistlerin ve sömürgecilerin açlığa ve sefalete mahkum ettiği Afrika halkları için Avrupa’ya geçişin en yakın ve en tehlikeli sınırı. İspanya’ya üzerinden Avrupa’ya geçmek isteyen çoğu Faslı pek çok Afrikalı, yıllardır Melilla’nın ve Ceuta’nın sınırlarında zulme ve katliama maruz kalıyor. Son olarak 25 Haziran’da Fas’ın Barrio Chino sınır bölgesinden İspanya’nın Melilla sömürgesine geçmek isteyen 2 bine yakın göçmen, Fas ve İspanya sınır görevlilerinin iki taraflı silahlı saldırısına maruz kaldı. Fas ve İspanya hükumetleri saldırıda hayatını kaybedenlerin sayısnın 18 olduğunu iddia ederken, Fas İnsan Hakları Derneği (AMDH) ölü sayısının 37, yaralıların ise 150’ye yakın olduğunu duyurdu.”

Göçün de göçmen katliamlarının da sorumlusunun kapitalist sistem olduğunu vurgulayan Torun, “Eşitsizlik, baskı, sömürü, tahakküm ve doğanın talanına dayalı kapitalist-emperyalist sistem, milyarlarca insanı açlığa, yoksulluğa, kuraklığa, şiddete ve savaşa mahkum ediyor. Avrupa ve ABD’dekiler başta olmak üzere bir avuç zengin, dünya nüfusunun ezici çoğunluğunu göç etmek zorunda bırakan adaletsiz bir ekonomi politika sürdürüyor.

Savaşlardan, kuraklıktan, kıtlıktan, işsizlik ve açlıktan kurtulmak için umut yolculuğuna çıkan göçmenlerin ölümü göze alarak denizleri, çölleri, nehirleri, dikenli telleri aşamaya çalışıyorlar. Bunları aşabildiklerinde ise karşılarında emperyalist - kapitalist merkezlerin sınır polisleriyle, AB’nin Frontex’iyle karşı karşıya kalıyorlar. İnsanları göç etmek zorunda bırakan bu sistem, göçmenleri ise sınırlarda katlediyor! Tıpkı Melilla’da, Polonya’da, Yunanistan’da, Hırvatistan’da, İtalya’da, ABD’de olduğu gibi” ifadelerini kullandı.

Torun, göçün sebepleri ortadan kaldırılmadan göçmenliği yasaklamanın ve kriminalize etmenin yeni göçmen katliamları anlamına geleceğini vurguladı, bu nedenle enternasyonalist mücadeleyle katliamcılardan hesap sormaya davet etti.