Türk devletinin vekil güçleri Efrîn’de bozguna uğradı

Efrîn, Rojava Devrimi’nin başlamasının ardından hep Türk devletine bağlı çetelerin saldırıları ve kuşatmasına karşı direndi. En sınırlı imkanlarda bile direniş durmadı ve teslimiyet yaşanmadı.

Tarihi boyunca hep bir Kürt şehri olan Rojava'nın Efrîn şehri, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 1979-1998 arasında Suriye ve Ortadoğu’da yürüttüğü aralıksız çalışmalarla örgütlendi. Kürt Özgürlük Hareketi saflarına önemli katılımlar gerçekleştirdi. Daha devrim resmi olarak başlamadan Rojava çapında YPG ve YPJ’nin ilk savaşçıları Efrîn’de eğitildi.

Türkiye, ÖSO, Suriye BAAS yönetimi kuşatmasında olmasına rağmen Kobanê'nin ardından 20 Temmuz 2012’de devrime kalkışan Efrîn, hep karşı devrimci güçlerin ve Türk devletinin sahadaki vekil güçleri ÖSO, Müslüman Kardeşler, ENKS, Cephet El Nusra ve DAİŞ çetelerinin saldırılarına maruz kaldı.

Türk devletine bağlı ÖSO çetelerinin de Ekim 2012’de Rojava’da saldırdıkları ilk alan olan Efrîn’de, YPG ve YPJ güçleri cephane ve silahlarının en az olduğu süreçte bile direnerek düşmanlarına geri adım attırdı.

 YXK  VE YPG ROJAVA’NIN İLK SAVAŞÇILARI EFRÎN’DE EĞİTİLDİ

Suriye’de iç savaş başladığında Rojava Devrimi öncüleri savaşa tarihsel Kürt düşmanı Türk devleti ve diğer güçlerin müdahale edeceğini, Rojava’ya da saldırıların olduğunu hesaplamıştı. Bu temelde 2011 yılından itibaren savunma güçlerini oluşturmaya başladılar. Savunma güçlerinin kurulmasında Türkiye, İdlib, Halep ve Ezaz’a sınır olan Suriye BAAS rejiminin işbaşında olduğu Efrîn’in rolü başat oldu. 2011 yılından itibaren çok sınırlı imkanlara rağmen Efrîn de dahil olmak üzere Rojava’nın tüm şehirlerinin tüm ilçelerinde savunma güçleri YXK adıyla gizli takımlar şeklinde örgütlenmeye başladı. Rojava genelinde Yekîneyên Xweparastina Kurdistan (YXK) ve sonrasında YPG’nin ilk savaşçılarının hepsi Efrîn’de eğitildi. Çünkü henüz Suriye devletinin güçlü olduğu koşullarda dağlık ve ormanlık arazisiyle gizlice eğitim yapılmasına uygun tek alan Efrîn’di.
İlk askeri eğitim devresi Efrîn Raco’nun Banikê köyünde bir mağarada gizlice gerçekleştirildi. Bu eğitimlerde savaşçılara 15-20 günlük toplumsal ve askeri eğitimler verildi. 2012 yılına girerken 2 köyde birkaç eğitim devresi gerçekleştirilmiş, 2012 yılında ise 2 ayrı köyde daha gizli eğitim devreleri açılmıştı.

DEVRİMİN BAŞLANGICI VE YPG EFRÎN TUGAYININ İLANI

20 Temmuz 2012’de Kobanê, ardından Rojava Devrimi ateşi Efrîn’de de yakıldı. Harekete geçen savunma güçleri, Şam yönetimi güçleri ve askerlerini Efrîn'in ilçelerinden çıkardı. Sadece şehir merkezinde Şam yönetimine bağlı bazı askeri ve siyasi noktalar kaldı. Bir süre sonra bu noktalar da kuşatılarak küçük çatışmaların ardından şehir Suriye BAAS güçlerinden temizlendi.
Şehrin özgürleştirilmesinden kısa süre sonra Cindirêsê’deki Kefersafra ormanında YPG tugayı ilan edildi.

O süreçte YPG Efrîn Komutanlık üyesi olan Karker Efrîn, ilanının yapıldığı töreni şöyle anlattı:  “2011’den itibaren yürüttüğümüz çalışmalar sonucunda hemen her nahiyede 1-2 takımlık gücümüz oluşmuştu. Efrîn’deki tüm gücümüzü topladık. Hepsinin elbisesi sivildi. O süreçte imkanlarımız yoktu, güçlere sadece yelek yaptırabilmiştik. 180 civarında savaşçıyla YPG Efrîn Tugayı’nın ilanını yaptık. Devrim başladığında pek silahımız yoktu. Ama şehir merkezindeki rejim güçlerini çıkardığımızda 112 civarında kalaşnikof ile birkaç BKC ve B7 ele geçirmiştik. Artık güçlerimizin çoğu silahlıydı. Silahı olmayanları tören sırasında arka tarafa yerleştirdik.”

2013’te ise Rojava genelindeki ilk YPJ taburu, Efrîn Kantonu’nda Şehîd Rûken adıyla kuruldu.

ŞÊX MAQSUD VE EFRİN’E SALDIRILAR BAŞLADI

Rojava Devrimi’nin ilanının ardından Türkiye, yeni başlayan devrimi tasfiye amacıyla ÖSO ve Müslüman Kardeşler gruplarının yönünü Kürtlere ve Rojava’ya çevirdi. ÖSO ve MİT yetkilileri, 2012 yılında Urfa’da birkaç ay arayla, çeteleri Halep’teki Eşrefiyê ve Şêxmaqsud mahallelerine, 27 Ekim’de ise Efrîn’in Kastel Cindo alanına saldırttı.

Halep’in Şêxmaqsud ve Eşrefiyê semtleri arasında yürüyüş yapan Kürtlerin üzerine ateş açıldı. Saldırıda 13 kişi yaşamını yitirdi, 10 kişi yaralandı. Saldırıda ENKS’ye bağlı Azadi çeteleri de yerini aldı. YPG, ÖSO çetelerine sert karşılık verdi. Çatışmalarda 19 ÖSO çetesi öldürüldü ve onlarcası yaralandı. Efrîn YPG güçleri de Şexmaqsud ve Eşrefiyê mahallelerine takviye gönderdi. YPG’den sert darbe yiyen ÖSO çeteleri, yaralılarını arkada bırakıp mahallelerden kaçtı. 26 Ekim günü yaralılarını almak için görüşme çağrısı yapan ÖSO, bu görüşmeye giden gruba pusu kurdu. Çatışmanın ardından YPG Komutanı Şaha Elî Evdo’yu (Nûjîn Dêrik) yaralı halde esir aldı.

Karker Efrîn, bu sürece kadar ÖSO’nun Efrîn’de yerleşmesine izin verilmediğini ama giriş çıkışlarının da engellenmediğini belirterek, “Fakat Şêxmaqsud’a saldırının ardından Nûjîn arkadaşın esir alınması sonrası Efrîn’in tüm yollarını tuttuk. Arkadaşımızın serbest bırakılması için biz de Efrîn’e gelen ÖSO elemanlarını esir aldık. O süreçten sonra da zaten sürekli saldırılara maruz kaldığımız için ÖSO’nun eskisi gibi Efrîn’de rahat hareket etmesine izin vermedik" dedi.

TÜRK DEVLETİ İLK OLARAK KASTEL CİNDO’YA SALDIRTTI

ÖSO çetelerinin Rojava topraklarına ilk saldırısı 27 Ekim 2012’de başlayan Kastel Cindo saldırısıydı. Türk istihbaratıyla çalışan Ömer Dadixi komutasındaki Asifet Şimal isimli çete öncülüğündeki 11 çete, Kastel Köyü ve Kastel Cindo Tepesi'ne saldırı gerçekleştirdi. İlk olarak köydeki Marine kontrol noktasına saldıran çeteler gece de tepeye saldırı gerçekleştirdi. YPG, Marinê Hacizi ve Kastel Cindo Tepesi'ndeki saldırılara karşı ciddi bir direniş gösterdi. 3 gün süren çatışmalarda YPG’den 7 kişi yaralanırken, çok sayıda ölü ve yaralısı olan çeteler ateşkes istedi.

Kastel Cindo Tepesi'ndeki direnişin komutanı Karker Efrîn, şunları anlattı:

“Türkiye ve Dadixi bir komployla 11 çeteyi bize saldırtmıştı. ÖSO’ya, ‘YPG Efrîn’de bir ÖSO elemanını esir aldı ve öldürdü’ demişlerdi. Planlamaları, Kastel Cindo Tepesi'ni alarak ertesi gün Efrîn’e ulaşma temelindeydi. ‘Kastel’i alıp öğlen Efrîn merkezinde namaz kılacağız’ diyorlardı. YPG’nin imkanlarının sınırlı olduğunu bildikleri için direnebilecek bir güç olarak görmüyorlardı. Kastel köyü ve tepesi de Efrîn için stratejikti. Hem Kilis’e hem de Ezaz’a sınırdı. Kastel Cindo Tepesi tüm Efrîn’e hakimdi. Türkiye de sınıra ağır silahlarını ve bir kısım askerini getirmişti. Çetelerin tüm yemek ve cephaneleri Kilis’ten geliyordu.

Birçok koldan saldırdılar. Sadece ilk gün 27 saldırı gerçekleştirdiler. Güçlerimizin tecrübesizliği, sayımızın onlara göre az ve cephanemizin çok sınırlı olmasına rağmen tüm saldırıları kırdık. 3’üncü gün artık cephanemiz kalmamıştı. Sadece arkadaşların üzerindeki mermiler kalmıştı. Efrîn genelinde cephane yoktu. Efrîn genelinde toplasan 10 mermi ancak çıkıyordu. Biz yine de direnişi sürdürüyorduk ama onlar bize ateşkes çağrısı yaptı. Görüşmeler sonucunda üçüncü güç olarak bize karşı savaşmayan bir grup tepeye yerleşti. Biz biraz aşağıya yerleştik. Saldırıya geçen gruplar çekildi. Fakat daha sonraki süreçlerde saldıran grupları getirip yine tepeye yerleştirdiler."

ENKS’Lİ KÜRT GRUPLARIN PROVOKASYONLARI VE ÇATIŞMALAR

2012 yılında ENKS ve MİT’e bağlı olarak Azadi, Selahaddin Eyyübi gibi bazı Kürt silahlı grupları kuruldu. Bu gruplar daha 2012’de ÖSO’yla birlikte hareket ederek YPG’yi tehdit ediyor ve bağlı oldukları PDK-S, Yekiti, Azadî gibi ENKS partileri her alanda Rojava Devrimi karşıtı kara propaganda ve komplolar geliştiriyordu. Efrîn’de MİT ve Barzani güdümündeki Celeme, Birç Abdullah, Basute gibi köylerde Kürt çete grupları örgütleniyordu. 2012’de Cindirêsê’ye bağlı Celeme köyünde Ketibe Selahaddin kuruldu. 2012 yılında YPG bu güçlere karşı küçük operasyonlar düzenleyerek şehir dışına çıkmaları için uyardı fakat çatışma yaşanmadı.

2012 yılında Urfa’da MİT ve ÖSO komutanları arasında gerçekleştirilen toplantılarda bazı yeni Kürt çetelerin örgütlenmesi kararı da alınmıştı.  2012’de Şêx Maqsud ve Kastel Cindo saldırılarına Azadî, Ketibe Selahaddin gibi güçler de katıldı.

2013 yılı Mart ayında YPG, Cindirese’de Bilbile’ye kadar ENKS’ye bağlı bu silahlı çetelere karşı operasyon başlattı. Bu operasyonlarda Basutê, Birç Abdullah ve Raco’ya bağlı Çaqilma köylerinde çatışmalar yaşandı. Operasyonlar sonucunda bu güçlerin Efrîn’de örgütlenerek yaptıkları provokasyonların önüne geçildi.

'ÇETELER BİRLİKTE BİZE SALDIRIYORDU’

Karker Efrîn, Mart 2013’te başlayan operasyonun nedenini ve sonuçlarını şöyle anlattı:
"Selahaddin Eyyubi isimli çete Basutê köyünde bir toplantı yapmıştı. Arkadaşlar uyarmaya gidince Birç Abdullah köyünde ateş açıp, 2 arkadaşımızı esir almışlardı. İdlib Dart İze’ye götürüp diğer çete gruplarına teslim etmişlerdi. Biz de arkadaşlarımızı serbest bırakmaları için Birç Abdullah ve Basutê hattındaki noktalarını kuşattık. Onlara süre vererek arkadaşlarımızı geri getirmelerini istedik. Fakat getirmediler ve aramızda çatışma yaşandı. Sonra teslim oldular. Cindirêsê’den Bilbilê’ye kadar operasyon yaparak MİT’le çalışan birçok kişiyi gözaltına aldık. Raco’nun bir köyünde bir kişiyi yakalamak için operasyon yaptık. Köye gittik. Toplantıları vardı. Hepsi silahlıydı. Çaqilma köyüydü. Biz köye gittiğimizde hepsi çıktı. Arkadaşlarımızın, ‘Çatışmaya gelmedik’ şeklindeki çağrılarına rağmen köye dağılarak ateş açtılar.

Bunun üzerine çatışmalar yaşandı. Kayıpları oldu ve her yerde teslim oldular. Biz de onlardan esir aldık. Onlar esir alıp İdlib’e götürdükleri arkadaşlarımızı bırakınca biz de onlardan yakaladığımız kişileri bıraktık. Bu çatışmalar, bizim tercih ettiğimiz ve Kürtler açısından olumlu bulduğumuz çatışmalar değildi. Fakat onlar MİT’le çalışıyor ve her yerde ÖSO’yu örgütleyerek YPG’ye ve devrimimize saldırıyorlardı.”

2013 YILI: EFRÎN’E YOĞUN SALDIRILAR VE DİRENİŞ

2013, Türk devletinin devrime karşı sahadaki ÖSO, Müslüman Kardeşler, ENKS, Cephet El Nusra ve DAİŞ gibi vekil güçlerini Rojava’da Efrîn ve Serêkaniyê başta olmak üzere birçok alana saldırttığı bir yıldı. 2013'ün Mayıs ayında Efrîn YPG güçlerinin büyük bölümü Şêx Maqsud’da Şam hükümet güçleri ve ÖSO-Cephet El Nusra çetelerinin saldırılarına karşı direniş içerisindeyken Şerewa Basilê hattından saldırdı.

YPG ve bu süreçte yeni kurulmuş olan YPJ güçleri Şerewa hattında bir ay boyunca çetelere karşı büyük direniş göstererek çeteleri işgal ettikleri Efrîn Şerewa köylerinden çıkardı. YPJ, bu hatta yaşanan savaşlarda Rojava’daki ilk şehitlerini verdi. Bêrîvan ve Silava isimli YPJ savaşçıları, Basilê savaşında şehit olarak tarihe geçti.

‘BİZ ŞÊX MAQSUD’DA SAVAŞTAYKEN ONLAR ŞEREWA’DAN SALDIRDI’

Karker Efrîn, Şerewa direnişini şöyle anlattı:

“Çeteler Gobele hattına girmişlerdi. Tabii oradaki köylerden de onlara katılanlar olmuştu. Azadi, Selahaddin Eyyubi çeteleri bu saldırıya katılmıştı. O zaman biz Halep’te savaşta olduğumuz için o köylerde güçlerimiz hemen hemen yok gibiydi. Ziyaretê köyünde az sayıda arkadaşımız vardı. Onları da kuşatıp Ziyaretê köyünden çıkarmışlardı. Biz Halep’ten geri Efrîn’e geldik.

O zaman Şerewa genelinde savaş oldu. Her seferinde bir köyde saldırı duruyor, diğer bir köyde saldırı başlıyordu. En son Gundê Mezin ve Başemre’ye saldırdılar. Basilê köyünde çeteler bir süre kaldı. Sonra Gobele’den operasyona başladık ve Cilbir, Bene, Basilê tüm bu köylerden çeteleri çıkardık. Sadece Ziyarete köyü çetelerin elinde kaldı. Onu da 2015 yılında çetelerden temizledik. Temmuz 2013’te bazı küçük saldırılar dışında biraz sakinlik oldu. Ama bu defa da Ağustos ayında Basufanê köyü hattından saldırdılar ama hiçbir şey elde edemediler. Savaş 3-4 gün sürdü ve geri çekildiler. Bu saldırıların öncülüğünü de Türk istihbaratına bağlı Liwa Tevhid ve Liwa Fetih grupları yapıyordu."

DAİŞ’İN KÖYLERE SALDIRILARINA KARŞI DİRENİŞ

Türk devleti, Eylül 2013’e gelindiğinde sahadaki vekil güçleri ÖSO ve İhvancı çeteleri başarısız kalınca bu defa da Efrîn’e DAİŞ’i saldırttı. 24 Eylül’de Cindirês ve İdlib Atme sınırındaki önemli tepelerde yerleşen DAİŞ çeteleri, tepenin altında mevzilenen YPG savaşçılarına ateş açtı. YPG ve YPJ bazı tepelere hamle başlattı. Stratejik bir tepeyi tuttu. Ertesi gün bu defa DAİŞ çeteleri bu tepe ve karşısındaki tepelere çok yoğun bir saldırı başlattı. 17 gün süren bu savaşta 7-8 YPG-YPJ komutan ve savaşçısı şehit olurken 60 civarında DAİŞ’li öldürüldü. Fakat daha Cindirês’teki savaş sona ermeden DAİŞ, bu kez de Ezaz üzerinden Kastel Cindo Tepesi'ne saldırı başlattı.

O süreçte YPG Efrîn Komutanlığı üyesi olan Karker Efrîn, Eylül 2013’te Cindirês ve Kastel Cindo Tepesi'ne karşı gelişen DAİŞ saldırılarını ve direnişi şöyle anlattı:

"O süreçte Halep’te de çetelere karşı savaştığımız için Efrîn içinde sayımız yeterli değildi. Bu nedenle sınırdaki tepeleri tutamıyorduk. Çeteler yerleşmişti ve buradan saldırdılar. Savunmamızı yapabilmek için bu tepelere hamle yaptık. Tabii onlar sayı olarak da çok fazlaydı ve daha büyük ve vahşi saldırılar gerçekleştirdiler.

Daha oradaki savaş bitmeden 2 ya da 3 Ekim 2013’te DAİŞ, bu defa Kastel köyüne saldırdı. Arkadaşlar direndi, şehitlerimiz oldu. O zaman DAİŞ Ezaz’a saldırmıştı ve daha önce bize saldıran ÖSO çetelerinin hepsi Kastel Cindo Tepesi'ne kaçmıştı. Biz Cindirês’ten Kastel Cindo Tepesi'ne ulaştığımızda 5 Ekim'di. Bu gruplar tepeye geldiler. DAİŞ de peşlerine düşmüştü. Bize birlikte DAİŞ’e karşı savaşmayı önerdiler. Kabul etmedik. Silahlarını alıp geçmelerine izin verdik. Hemen arkalarından DAİŞ Kastel Cindo Tepesi'ne kadar saldırdı. Artık DAİŞ’le karşı karşıyaydık. Bu savaş DAİŞ, Bab hattına doğru çekilinceye kadar yani 2,5 ay sürdü ve bu savaşta da 15 yoldaşımızı şehit verdik.”

EFRÎN GÜÇLERİ KOBANÊ SAVAŞI VE ŞEHBA HAMLESİNE KATILDI

2014, Efrîn’e ciddi saldırıların gelişmediği ama Efrîn YPG ve YPJ güçlerinin Halep’te ÖSO ve Kobanê’deki DAİŞ çetelerine karşı direnişte olduğu bir yıl oldu.

Türk devleti bu defa da DAİŞ’in yönünü Kobanê’ye çevirerek 14 Eylül 2014’te Kobanê’ye saldırttı. YPG ve YPJ güçleri Efrîn’den Kobanê’ye en az 300 savaşçıyı DAİŞ'e karşı direnişe gönderdi ve bu savaşçıların büyük bölümü şehit oldu.

2013 yılında Ezaz, Cerablus, Til Eran, Til Hasil’da Türk devletine bağlı 21 çete grubunun saldırı ve katliamları sonucu Cephet El Ekrad Efrîn’e sığınarak, burada Efrîn köylerinde örgütlenmesini sürdürmüştü. Yine 2014 yılında İdlib’de Cephet El Nusra ve DAİŞ saldırılarından kaçan Liwa Siqur Şimal ve Ceyş El Siwar gibi güçler Efrîn’e sığınmış, köylerde örgütlülüklerini sürdürüyorlardı. Bunlar Devrimci Güçler adı altında bir araya gelerek 2015 yılında kurulan Demokratik Suriye Güçleri (QSD) bünyesinde yer aldı. 2015 yılında Efrîn’in tam anlamıyla kuşatmada olması ve sürekli tacizlere uğraması nedeniyle Devrimci Güçler, YPG, YPJ Kasım 2015’te İştehare, Tinib, Meryeminê, Anabkê köylerini Türk devleti çetelerinden özgürleştirdi. 3-4 Şubat 2016’da Ziyarete ve Xirabkê özgürleştirildi.

12 Şubat 2016’da QSD Efrîn güçleri Til Rifet’ı kuşatarak Şehba’yı özgürleştirme hamlesini başlattı. Bu operasyon sonucunda çeşitli zamanlarda Efrîn kantonuna bağlı Dêr Cemal, Teneb, Keştear, Merenaz, Vîllat El-Qadî, Elqemiye kasabaları ile Şehba’ya bağlı Til Rifet, Kefer Naya, Kefer Nasih, Ihris, Eyn Deqnê, Beylûniye, Şêx Hilal, Kefer Entwan, Şehabiye ve Til Ecar kasabaları ve Minix Askeri Havalimanı Türk devleti çetelerinden özgürleştirildi. Bu köylerin Türk devleti çetelerinden özgürleştirilmesinin ardından artık YPG, YPJ ve devrimci güçlerden oluşan QSD Efrîn Güçleri, DAİŞ sınırına ulaşmıştı.

 DAİŞ’E KARŞI HAMLE YAPARKEN TÜRK DEVLETİ SALDIRDI

2016 yılında Türkiye ve Rusya arasında gerçekleştirilen Halep’e karşı Şehba anlaşmasıyla Türk devleti 24 Ağustos 2016’da Cerablus’tan itibaren Şehba İşgal Harekatını başlattı. QSD Efrîn Güçleri ise 30 Ağustos 2016’da Bab’daki DAİŞ güçlerine karşı hamlesini yeniden başlattı. Hamle kapsamında çeşitli tarihlerde Um Hoş, Um Qura, Herbel, Hesiye, Semûqa, Til Qerah, Wehşiye, Fafîn, Qeramil, Til Midyeq, Qolsirûc, Hewarîn, Til Şeîr, Muşat, Kefer Qaris, Til Sosyan ve Elaoşa köyleri; Til Sosyan köyündeki çimento fabrikası ve Şehba Barajı çetelerden özgürleştirildi.
Fakat Bab’a doğru ilerleyen QSD güçlerinin karşısına bu kez DAİŞ değil Türk devleti çıktı.

Karker Efrîn, bu süreci şöyle anlattı:

“Biz Şehba’yı özgürleştirme hamlesini gerçekleştirdikten sonra bir süre Til Qirax köyü üzerine hamle yaptık. Bu hamlede ağır kayıplar verdik ve bir süre durduk. O arada Türk devleti de önümüzü kesmek için ‘Fırat Kalkanı Harekatı’ adını verdiği Şehba’yı işgal saldırısı başlattı. Güçlerimiz DAİŞ’in elindeki Umulqura, Sed Şehba ve Hesacık taraflarına ulaştığında arkadaşları uçaklarla vurdular. Türk uçaklarının saldırısında 22 arkadaşımız şehit oldu. Aslında bu şekilde biraz ilerlememizin önünü kestiler. Karşımıza artık DAİŞ değil Türkiye çıkıyordu ve tüm savaş tekniğini bize karşı kullanıyordu. Fakat bazı yerlerin Türklerin eline geçmesine rağmen arkadaşlar saldırarak onlardan aldılar. Aslında o süreçte birçok şehidimizi DAİŞ’le savaşta değil Türklerle savaşta verdik. Türkler bu alana ulaştıklarında 3 gün üst üste Şêx Îsa köyüne saldırdılar. Şiddetli bir savaştı. Günlük olarak binlerce obüs ve grad füzesi attılar. Burada hiçbir sonuç almadılar. Hiçbir yeri arkadaşlardan alamadılar fakat ilerlememizi engellediler. Artık 2017 yılı bizim için Efrîn ve Şehba’da Türkiye'nin saldırı ve tehditlerine karşı direniş ve direniş hazırlıklarıyla geçti.”