Abdullah Öcalan’a görüş yasağı kabul edilemez

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a verilen 6 aylık görüş yasağına tepki gösteren avukat Cemal Demir, “Bu kabul edilebilir bir husus değildir. Hükümetin Kürt kamuoyunun hassasiyetini ciddiye alması gerekir. Bu oldukça çok ciddi bir olaydır” dedi.

Avukat Cemal Demir, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a 26 Nisan ayında verilen 6 aylık görüş yasağının neye ilişkin olduğuna dair kamuoyuna açıklanması gerektiğini belirterek, “Sayın Abdullah Öcalan’ın hangi tutumunun disiplin cezalarına gerekçe gösterildiğine ilişkin açıklama yapılması gerekir. Bu kabul edilebilir bir husus değildir. Hükümetin Kürt kamuoyunun hassasiyetini ciddiye alması gerekir. Bu oldukça çok ciddi bir olaydır” şeklinde konuştu.


Uluslararası komployla 15 Şubat 1999’da Türkiye’ye getirilen ve 24 yıldır İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne ağır tecrit koşulları altında tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’dan 25 Mart 2021’den bu yana haber alınamıyor. Abdullah Öcalan’a yönelik iki yılı aşkın süredir devam eden aile ve avukat görüş yasağı ile birlikte tecrit giderek derinleştiriliyor. Son olarak Bursa 3’üncü Ceza Mahkemesi 26 Nisan’da aldığı kararla Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a 6 aylık görüşme yasağı kararı getirdi. Avukat Cemal Demir, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a 26 Nisan ayında verilen 6 aylık görüş yasağının hukuka aykırı olduğunu söyledi.

‘HERKESİN GÖZÜ KULAĞI İMRALI ADASINDA’

2020 yılında itibaren Abdullah Öcalan’la herhangi bir fiziksel temas kurulamadığını söyleyen Demir,  “Gerek avukatları gerek aile ziyaretleri gerçekleşmemiştir. Toplumda çok ciddi bir infialin oluşması üzerine 2021 Mart ayı içerisinde kardeşi olan Mehmet Öcalan bir telefon görüşmesi gerçekleşti fakat telefon görüşmesi de çok kısa sürdü, yani kesildi. O günden bugüne Sayın Abdullah Öcalan’la ilgili hiçbir fiziksel veya işitsel temas kurulamamıştır. Ne bir telefon ne bir mektup, ne bir resmi ziyaret, ne aile ve avukat ziyaretleri gerçekleştirilmemiştir. Bu çok vahim bir olay. Hukukun ötesinde ciddi bir işkence yöntemi olduğu ortadır. Bunun kaldırılmasına dönük kamuoyuna yapılan uluslararası kuruluşlara yapılan çağrılar da bugüne kadar bir karşılık bulmadı. Her ne kadar CPT, 2022 yılında bir ziyaret gerçekleştirdiyse de o ziyaretin içeriği hakkında kamuoyuna bir açıklama yapılmadı. İçinde bulunduğu koşullar, tecrit koşulları, özel durumlar, sağlık durumları, güvenlik durumlarının nasıl olduğunu ilişkin hiçbir şekilde bir bilgi verilmedi. O günden beridir toplum adeta diken üstünde, herkesin gözü kulağı İmralı adasında. İmralı adasında neler olup bittiğinin, nerelerin döndüğünü kimse bilmemektedir” dedi.

‘KÜRT TOPLUMUNUN SAYIN ABDULLAH ÖCALAN HASSASİYETİ VAR’

“Kürt toplumunun Sayın Abdullah Öcalan hassasiyeti olduğu çok iyi bilinmektedir” diyen Demir, şu ifadelerde bulundu: “Başından bugüne kadar bu hassasiyet devam etti. Gelinen aşama itibarıyla sözleşmeci hükümetin, Türkiye’nin ciddi anlamda bu konuyu ele alması gerekiyor artık. Abdullah Öcalan’ın içerisinde bulunduğu bu tecrit koşulları hakkında kamuoyuna tatmin edici bir açıklama yapılması lazım. Bu yönde bir beklenti bulunmaktadır. Hükümetin bu tutumu gerek kendi hukukuna gerekse uluslararası hukuka ciddi anlamda aykırı teşkil etmektedir. Altına imza attığı uluslararası sözleşmeler ciddi anlamda ihlal edilmektedir. Zaman zaman Hukuk Bürosu'nun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne veya Anayasa Mahkemesi’ne çeşitli başvuruları bulunmaktadır. Özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu konuda vermiş olduğu ihlal kararları da bulunmaktadır. Sözleşmesi hükümet bugüne kadar bu konuya ilişkin herhangi bir düzenleme de yapmamıştır. Bu ağırlaştırılmış tecrit koşullarının devam edilmesi kabul edilir bir durum değildir.”

‘KABUL EDİLEBİLİR BİR HUSUS DEĞİLDİR’

Nisan ayı içerisinde Abdullah Öcalan’ın yeni bir görüş yasağı ortaya çıktığını dile getiren Demir, “Bu disiplin cezası gerekçe gösterilerek bu son dönemlerde gene avukat görüşleri ve aile ziyaretleri gerçekleştirilmeyeceğine dair açıklamalar bulunmaktadır. Disiplin cezaları rutin hale gelmiş bulunmaktadır. Sürekli bu disiplin cezaları gerekçe gösterilmektedir. Bu disiplin cezalarının neye ilişkin olduğunun da aslında kamuoyuna açıklanması gerekmektedir.  Yani Sayın Abdullah Öcalan’ın hangi tutumu disiplin cezalarına gerekçe gösterilmiş olduğuna ilişkin açıklanma yapılması gerekir. Bu kabul edilebilir bir husus değildir. Hükümetin Kürt kamuoyunun hassasiyetini ciddiye alması gerekir. Bu oldukça çok ciddi bir olaydır. Sayın Abdullah Öcalan’ın içinde bulunduğu koşulların kamuoyuna açıklanması gerekir” şeklinde konuştu.