Sivas katliamında yaşamını yitirenler anıldı

Sivas Katliamı’nda yaşamını yitirenler, İstanbul 12 Mart Platformu öncülüğünde Gazi Cemevi önünde anıldı.

İstanbul 12 Mart Platformu, Sivas Katliamı’nda yaşamını yitiren aydınlar için Gazi Cemevi önünde anma etkinliği düzenledi. Çok sayıda siyasi parti ve demokratik kitle örgüt temsilcisinin katıldığı anma etkinliğinde, “Sivas’ın ışığı sönmeyecek” pankartı açıldı.

Etkinlik, katliamda yaşamını yitirenler adına 1 dakikalık saygı duruşuyla başladı. Sık sık, “ Sivas’ı unutma unutturma”, “ Sivas’ın ışığı sönmeyecek”, “ Devrim şehitleri ölümsüzdür” sloganlarının atıldığı anmada, İstanbul 12 Mart Platformu adına açıklamayı Onur Narin okudu.

Sivas Madımak Katliamı üzerinden 29 yıl geçtiğini hatırlatarak sözlerine başlayan Narin, Sivas’tan , Roboski’ye, Suruç ve Ankara Garı’na kadar katliam ateşinin sürdüğünü, iktidarların dün olduğu gibi bugün de bu özgür düşünceden, halkların ve farklı inançların kardeşliğinden korktuğunu vurguladı.

1993‘ün 2 Temmuz’u ırkçı, tekçi Türk- İslam sentezci faşist derin devletin de teşviki ve desteğiyle, esas olarak Alevi inancına mensup aydınların konakladığı Madımak otelinin benzin döküp yakıldığı gün olduğunu anımsatan Narin, “O gün binlerce Alevi inancına mensup insanın, içlerinde Asım Bezirci, Metin Altıok, Hasret Gültekin, Muhsin Akarsu, Nesimi Çimen gibi katledilen aydın, şair, yazarın da bulunduğu kalabalık kitle Pir Sultan şenlikleri için oradaydılar. Pir Sultan şenlikleri başlamadan günler önce, MİT’in katliam hazırlıklarını başlattığı artık kamuoyunca bilinen bir gerçektir. O gün Madımak’ta 33 aydın ve 2 otel çalışanı yanarak veya dumandan boğularak can verdi. Hunharca yakılarak katledilen sadece 33 aydın, yazar, şair ve halkın gencecik çocukları değildi. Yakılan canlarımızla birlikte, insanlık ve insanlık onuru yakılmak istenmiştir. Faşizmin yoz kültür ve ideolojisine karşı, halkın yükselen ilerici- devrimci kültürü, sanatı ve edebiyatı yakılmak istenmiştir. Ama aydınlarımızın ve halkımızın direnişi karşısında, faşist diktatörlüğün hevesi kursağında kalmıştır” dedi.

Halkımızın yiğit evlatlarını diri diri yakan yobaz güruh hakkında dava açıldığını belirten Narin, ceza alan katillerin çok geçmeden kısa süre içinde büyük bir kısmını salıverildiğini, bazıları firar ederken kalanların ise zaman aşımı ile bırakıldığını hatırlattı. Narin, bu yetmiyormuş gibi devletin, suç ortakları olan bu beslemelerini devletin çeşitli kademelerinde görevlendirerek ödüllendirdiğine işaret etti.

Bugün ise baskı, sömürü, talan politikaları hız kesmeden sürdüğünü hatırlatan Narin, Neo- Osmanlıcı diğer adıyla Müslüman Kardeşler patentli AKP ve ırkçı faşist MHP ortaklı iktidarının, bir yandan kendilerinden olmayan her kesimi ötekileştirirken, öte yandan böl-parçala-yönet yöntemiyle halkın farklı kesimleri birbirlerine düşmanlaştırıldığını kaydetti.

En ufak demokratik hak talebinin devlet terörüyle bastırıldığını dile getiren Narin, geçmişte can ve kan pahasına kazanılmış olan tüm demokratik, akademik ve sosyal hakların yok edilmek istendiğini vurguladı. İşsizlik, yoksulluk ve açlık çığ gibi büyürken kadına yönelik şiddetin de arttığını belirten Narin, buna dur demek için harekete geçme zamanı olduğunu söyledi.

“Açlığın, yoksulluğun, baskının ve artan zamların, göçmenlere dönük katliamların hüküm sürdüğü bu faşist düzene, başkaldırmak ve isyan etmek meşrudur” diyen Narin, “Halkımızın isyan bayrağını çekmesi kaçınılmazdır ve o kadar uzakta değildir. Sivas-Madımak Katliamı’nın 29. yıl dönümünde ne katledilen aydın, yazar ve kadınlı erkekli halkın yiğit evlatlarını ne de o cehennem ateşini yaktırtan ve yakanları unutmayacağız. Yananları yüreğimizin başköşesine oturturken yakanları tarihin çöplüğüne gömeceğiz” vurgusunda bulundu.

 Açıklamanın ardından katliamda yaşamını yitirenler adına şiirler okudu, müzik dinletisi yapıldı.

Anma, lokma dağıtımıyla son buldu.