Tahir Elçi anmasında ‘beton duvar’ adalete seslendiler

Amed Barosu Başkanı Tahir Elçi, katledilişinin altıncı yıldönümünde anıldı. Avukatlar, Elçi’nin vurulduğu noktaya cübbeleri ile yürüdü ve adalet talebini yineledi.

Avukat Tahir Elçi 28 Kasım 2015 tarihinde açıklama yaptığı sırada Sur ilçesindeki Dört Ayaklı Minare önünde vurularak katledildi.

Altıncı yıldönümünde Elçi’yi anmak için avukatlar Diyarbakır Adliyesi önünde bir araya gelerek, Elçi’nin vurulduğu noktaya doğru cübbeleriyle yürüyüşe geçti.

Adliye önü ve çevresi, polislerce abluka altına alındı. Yürüyüşte, Tahir Elçi'nin eşi Türkan Elçi, kardeşleri Ömer ve Mehmet Elçi, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Hukuktan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Antalya, Sinop, Aydın ve bölge baro başkanları yer aldı.

Avukatlar, "Em te ji bîr nakin, Seni Unutmayacağız" yazılı pankartla yürürken sık sık  “Tahir Elçi ölümsüzdür", "Şehîd namirin" sloganları atıldı.

Yürüyüşün son bulduğu Dört Ayaklı Minare önünde, Elçi’nin vurulduğu saat 10.53’te saygı duruşu yapıldı. Burada kurulan ses sisteminden sanatçı Ahmet Kaya’nın seslendirdiği “Diyarbakır ortasında vurulmuş uzanırım/ Ben bu kurşun sesini nerede olsa tanırım/ Bu dağlarda gençliğim cayır cayır yanarken/ Ay vurur gözyaşıma ben gecede kalırım ben gecede kalırım” sözlerinin yer aldığı “Diyarbakır Türküsü” şarkısı çalındı.

Daha sonra Elçi’nin vurulmadan önce yaptığı açıklama dinletildi.

NAHİT EREN: O GÜN İNSAN HAKLARI VE DEMOKRASİ RAFA KALDIRILDI

İl sözü alan Amed Barosu Başkanı Nahit Eren, “Karanlık bir dönemin başlangıcı olan bu cinayetin üzerinden 6 yıl geçmiş olmasına rağmen faillerin ortaya çıkarılmasına dair bir istek ve irade ortaya konulmamış; Elçi ailesinin, hukuk camiasının ve toplumun adalet duygusu maalesef tatmin edilememiştir. İlk andan itibaren yargı makamlarının isteksiz tutumları, yapılmayan olay yeri incelemesi, kaybettirilen kamera kayıtları gibi birçok skandal gelişme, bu cinayetin aydınlatılmasını istemeyen bir iradenin varlığını açığa çıkarmıştır. Diyarbakır Barosu ve Elçi Ailesinin avukatlarının ısrarı neticesinde, cinayetin üstünden dört buçuk yıl geçtikten sonra bir iddianame hazırlanmış, üç polis memuru ve bir örgüt mensubu hakkında kamu davası açılabilmiştir” dedi.

Baro Başkanı Eren, gerek iddianamenin içeriği, gerekse yargılamayı üstlenen mahkeme heyetinin ilk celsedeki tutum ve davranışlarının cinayetin aydınlatılmasını istemeyen bir iradenin varlığına dair kanaatlerini pekiştirdiğini, son celsede ise organize bir kötü niyet ve manipülasyonun olduğunun ayan beyan ifşa olduğunun altını çizdi.

“Açık tanık beyanlarına rağmen” hala soruşturma sürecinde hukuksuzluklar yaşandığını ve yargısal sürecin başlatılmadığını “endişeyle” ifade eden Eren, “Bir hukuk devletinde tanıkların yargı görevi yürüten kişi ve kişilerce yönlendirilerek soruşturmanın manipüle edilmesi, bu görevi yürütenlerin keyfiliğinin ve süreçteki hukuksuzluğun sınırlarını gösteren bir skandaldır” diye belirtti.

“Bu davanın, siyasi ağırlığına ve Tahir Elçi’nin isminin hatırasına yaraşır bir şekilde sürdürülmesi siyaset ve yargı kurumunun boynunun borcudur” diyen Eren, şunları ekledi:

 “2015’in 28 Kasımında tam da burada, Tahir Elçi’nin insanlığa karşı son görevini yerine getirdiği bu minarenin altında başlayan karanlık, sadece burada değil, Türkiye’nin hemen her köşesinde demokrasi ve insan haklarının rafa kaldırıldığı yeni bir sürece de gerekçe olmuştur.

2015’ten beri bir siyasi kriz yaşayan Türkiye, baştanbaşa bir insan hakları krizinin de yaşandığı bir ülkeye dönüşmüştür. Siyasi krizleri, insan haklarını çiğneyerek örtebileceğini düşünen siyaset kurumunun, tarihten alması gereken en önemli ders; insan haklarını baskılayan bir rejimin sonsuza kadar sürmeyeceği, insan haklarının mutlaka galip geldiğidir. Dolayısıyla Kürt meselesi başta olmak üzere, bireysel ve kolektif hakları tanıyan, bunlara riayet eden, insan haklarına dayalı bir rejimin tesisi herkes için hayati bir ihtiyaç ve bir güven kaynağıdır.”

Eren, son olarak “Biz Diyarbakır Barosu olarak böyle bir geleceği inşa etme yolunda üst üste koyduğumuz her taşın, içinde yaşadığımız topluma olan sorumluluğumuz kadar, değerli başkanımıza olan sözümüzün bir gereği olduğunu da biliyoruz (…) Bu cinayetin tasarlanması, işlenmesi ve üzerinin örtülmesinde doğrudan ve dolaylı rolü ve etkisi olan herkesin yargı önüne çıkarılması için çabamızı sürdüreceğiz. Tahir Elçi’ye, Türkiye ve Kürdistan kamuoyuna söz veriyoruz” vurgusunda bulundu.

TÜRKAN ELÇİ: KARŞIMIZDA BETON DUVAR BİR ADALET VAR

Eren’in ardından konuşan Türkan Elçi “Bugün yine adalet çıkmazındayız. Karşımızda beton duvar. Dünyanın boşluğuna bağırır gibi adaletin sağır kulağına 6 yıldır bağırıyoruz. Bizi duyan kim. Huzurumuzu nihayetlendiren, barışın hayalini kurmanın bile nafile bir hayal olduğunu, bizden çok uzaklarda bir yerde olduğunu duyuran kurşun sesi hala kulaklarımızda” dedi.

“Umut, güven, huzur içinde yaşayacağımız bir ülkenin hayali, küstürelen şehirlerle barışmanın yollarından biri de bu sokaktan geçer” ifadelerini kullanan Elçi, şöyle devam etti: “Hangi etnik kökenden, hangi dilden, hangi dinden olduğuna bakmaksızın insanı insan olmasından dolayı kucaklayan bir hukuk adamının kanıyla lekelenen bu sokağın kirinden, ölümün ufunetinden kurtulması sağlanmadıkça, katiller hak ettikleri cezalarla cezalandırılmadıkça vicdanını yitirmiş, vebal yüklü, yarınların kavgasına gebe bir ülkeden başka bize ne kalır.”

Elçi, “Bu gün yine burada 6 yıl geçmiş olsa da bir ölünün sesini duya duya ‘silah, çatışma, operasyon, savaş istemiyoruz’ sözlerini tekrarlıyor, şiddetin her türlüsünü tarafına bakmaksızın elimizin tersiyle itiyor, kul eliyle gelen ölümün karşısında duruyor, bize bırakılan mirasa sahip çıkıyoruz. Devralınan bu mirasın güçlenmesi için bir kez daha adalet, adalet, adalet diye haykırıyoruz” şeklinde konuştu.

Bu konuşma ardından Dört Ayaklı Minare’nin önüne kırmızı karanfiller ve taşınan lolipoplar bırakıldı. Anma programı saat 14.00’te Elçi’nin Yeniköy Mezarlığı’ndaki kabri başında devam edecek.