Temel: Demokrasi ittifakını örgütleme zamanı

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, halkların kötünün iyisine mecbur olmadığını belirterek, Üçüncü Yol'un önemine dikkat çekti. Temel, "Krize, faşizme, yıkıma kimse mecbur değil ve bunun karşısında demokratik birlik alternatifi mümkündür" dedi.

HDP’nin çağrısıyla 8 siyasi parti ‘Ortak Mücadele’ gündemiyle geçtiğimiz günlerde bir araya geldi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, 8 siyasi parti ile yapılan tartışmalara ilişkin ANF’ye konuştu.

Halkların Cumhur ve Millet İttifakına mecbur olmadığını söyleyen Temel, bunlar dışında üçüncü yolun hedefinin Türkiye halklarının ihtiyaçlarını karşılamak olduğunu belirtti. Temel, cumhuriyet tarihinden bu yana birçok rejimin denendiğini fakat hiçbirinin halklar ve özgürlüklerden yana olmadığını söyleyerek, Türkiye’de denenmemiş bir siyaseti örgütlemekten bahsettiklerini vurguladı. Bu buluşmalara şu aşamada bir ittifak denemeyeceğinin de altını çizen Temel, “Bu birlikte yan yana durma ve mücadele birliği girişimidir. Gelişmelere ve katılıma göre daha sonra bu girişim ittifaka veya çeşitli evrelere dönüşebilir” dedi. 

'HALKLARIN SEÇENEĞİNİ GELİŞTİRMELİYİZ'

Temel, partisinin çağrısıyla gerçekleşen buluşmaya neden ihtiyaç duyduklarını şu sözlerle anlattı:

“Türkiye halkları Cumhur İttifakı  ve Millet İttifakı'nın politikalarına mecbur değil. Cumhur İttifakı sanki Türkiye halkları ona mahkûmmuş gibi bir dil kullanıyor ve otoriter, faşizan siyaseti geliştiriyor, toplumu korkuyla bastırıyor. Diğer tarafta onun karşısına konumlanmış bir ittifak var ki haklara ve topluma yeni bir seçenek sunamıyor. Halklar ve demokrasi güçleri, özgürlükten yana olanlar bu politikalara mecbur değil. Daha iyisi var iken kötünün iyisini tercih etmek zorunda değiller. Halklar, kendi iradelerini, kendi tercihlerini geliştirme gücüne sahipler. Dolayısıyla bu iki kutba karşı halkların seçeneğini geliştirmemiz gerekiyor. Bunun sadece seçim faaliyetleriyle alakası yok. Bu seçenek, bir bütünen toplumu, ülkeyi ve gelecekte nasıl bir rejim düşlediklerini, nasıl bir ülke hayal ettiklerini ortaya koymaları açısından önemli. O yüzden Demokrasi İttifakı ya da ismi ne olacak ise; üçüncü seçeneğin veya yolun Türkiye halklarının ihtiyaçlarını karşılaması temel hedeftir.”

'HDP SİYASETİNİ SEÇMENİ BELİRLİYOR'

Üçüncü Yol siyasetinin ülkede şimdiye kadar denenmeyen bir siyaset olduğunu ifade eden Temel, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Bizi ve halkları kendi iktidar anlayışlarına mecbur ve mahkûm bırakmaya gayret eden iki ittifaktan farklı olarak demokrasi, özgürlükler ölçüsünde bir birlikten bahsediyoruz. Türkiye’de zaten cumhuriyet tarihi boyunca, Kemalist rejim, askeri cunta, siyasal İslam gibi birçok yöntem ve yönetim biçimi denendi. Hiçbiri halkalara, inançlara, kimliklere, kültürlere özgürlük getirmedi. Farklılıkları irade olarak görmedi ve sürekli onları tehlike olarak ele aldı, tek renk içerisinde bastırmaya çalıştı. Bunu da hep iktidara dayalı baskı araçları ve korku siyaseti ile geliştirdiler. Türkiye’de şu ana kadar denenmeyen bir yöntem var, o da özgürlükler temelinde demokrasi seçeneğidir. Demokratik cumhuriyeti, demokratik bir ülkeyi hayal edenlerin yönetimde belirleyici ya da Türkiye’deki esas güç olma durumu hep engellendi. Eğer bu seçenek gelişir ve kendini örgütlerse, toplumsallaşırsa Türkiye’de korkuya dayalı siyaset, baskıya dayalı siyaset iflas edecek. Demokratik siyaset, demokratik yönetim, demokratik örgütlenme, demokratik parlamenter sistem veya adına ne denirse densin bunların tümünün işaret ettiği farklı bir öz var, o da Türkiye’nin tam demokratikleşmesini ifade eden demokratik cumhuriyet. Biz böylesi bir seçenekten söz ederken aslında toplumu siyasette özne haline getirecek, toplumu siyasetin sahibi ve kontrol gücü yapacak bir örgütlenmeyi kastediyoruz. Tıpkı bugün HDP’nin siyasetini belirleyen yegane gücün, halkın kendisi yani bir bakıma seçmeni olması gibi. Gerçekten de taban, parti politikalarımızda en önemli yeri tutmakta ve yönünü belirlemektedir.

İşte biz HDP olarak üçüncü seçeceği tartışırken böyle bir birliktelikten bahsediyoruz. Yani güçlerin yan yana geldiği, farklılıklarını koruduğu ama müşterek ilkelerde buluştuğu ve bunun mücadelesini yürüttüğü; meydanda, sokakta, fabrikada her alanda bunun mücadelesiyle yan yana gelen bir birliktelikten bahsediyoruz. Böyle bir mücadele hattı ve birliktelik daha sonrası bu bir programa, bir planlamayla, büyük bir halk hareketine dönüşüp kendi sistemini kurabilir diye düşünüyoruz. Bu yan yana gelişin nihai mantığı HDP açısından budur."

'TARİHSEL BİR ORTAKLAŞMA HEDEFLİYORUZ'

Bütün ülkede büyük bir öfke olduğunu kaydeden Temel, bu yüzden bu buluşmaların ve birlikteliklerin bir zorunluluk olduğunu şu sözlerle ifade etti:

“Toplumsal kimlikler, iktidarın politikalarına karşı büyük bir kızgınlık ve rahatsızlık duyuyor. İktidarın karşısında konumlanmış olan ve iktidarın yerine göz dikmiş olan muhalefet partilerinin kapsamlı bir plan ve program ortaya koymaması, bizler açısından bir şekilde bu birlikteliği zorunlu kılıyor. Bu birliktelik, aslında herkesin öfkeli ama yalnız olma halini sona erdirerek tarihsel bir ortaklaşmayı hedefliyor. Bu konuda herkes aynı düşünmeyebilir. Ama Türkiye toplumunun tarihsel bir ihtiyacı var. Bu tarihi dönemeçte amaç, bu partilerle, örgütlerle, toplumsal yapılarla Türkiye’nin özgür geleceğini düşünen tek bir ferdin bile dışında kalmadığı, geniş eksenli ve ilkelere dayalı tarihsel birlikteliktir. Tarihsel mücadele birliğidir. Parti ve siyasi güçlerin tümü böyle düşünmeyebilir. Zaten bu bir buluşmaydı ve bu ilk buluşmada tamamen görüşler ve düşünceler ortaya konuldu. Bu görüş ve düşünceler doğrultusunda bir sonuç bildirgesi yayımlandı. Bu sonuç bildirgesi aslında başlangıç açısından son derece önemli bir ortaklaşmaydı. Bu ortaklaşma çerçevesinde, ileriki zamanlarda genişlemeye yani bu toplantıya dahil olmayan güçleri de kapsayacak, geniş yelpazeli bir görüşme süreci, temas sürecinin gelişeceğine işaret ediyor.”

'SEÇİM BİRLİKTELİĞİ DEĞİL'

Temel, bu buluşmalara şu aşamada ittifak denmesinin gerçekçi olmadığını da belirterek, “Bu birlikte yan yana durma ve mücadele birliği girişimidir. Daha sonra bu ittifaka veya çeşitli evrelere dönüşebilir. Ama kesinlikle bir seçim ya da parlamento eksenli pazarlıklar, sandalye pazarlıklarına dayalı bir birliktelik değil. Biz bu yan yana gelişe seçim odaklı bakmıyoruz. Türkiye’nin ekonomik kriz, adalet krizi, doğa krizi, rejim krizi yaşadığı bir süreçte bu sorunlara, bu yönetememe haline karşı ne yapılabilir tartışmasıdır. Bu birlikteliğin nihai hedefi de tabii ki daimi ve sürekli bir ortaklığı yakalamak. Ama hâlâ bu aşamada değiliz” dedi. 

'DEMOKRASİ İTTİFAKINI ÖRGÜTLEYİP BÜYÜTMELİYİZ'

“Demokrasi ittifakı, yıkım ve kriz siyasetine karşı radikal demokrasiyi kurma ve devrimci dönüşümü yakalama sorumluluğudur” diyen HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, son olarak şunları söyledi: “Krize, faşizme, yıkıma kimse mecbur değildir ve bunun karşısında demokratik birlik alternatifi mümkündür. Bizce bu alternatiftir, herkese açık olmalıdır. Bu birliktelik, en geniş demokrasi güçlerinin ortak sorumluluğu, katılımı ve çabasıyla gerçekleşebilir. Coğrafyamız, halklarımız, ülkemiz bunu fazlasıyla hak ediyor. Böylesi bir ortamda halklarımızın baharı gerçekleşecekse, Türkiye, bütün kimliklerin ve renklerin kendisini özgürce ifade edeceği bir baharı yaşayacaksa bu seçeneği geliştirip, örgütleyip büyütmekle mümkündür.”