Tiryaki: Abdullah Öcalan’ın rolü reddedilerek çözüme gidilemez

Seçim yasalarında değişiklik tartışmalarının iktidarın kendini kurtarma çabası olduğunu belirten HDP Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki, Kürt sorununda muhataplık konusunda ise İmralı’nın rolünün reddedilerek çözüme gidilemeyeceğinin altını çizdi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki, AKP-MHP faşist iktidarının seçim yasalarında yapmak istediği değişikliğin kendileri için olduğunu kaydederek Türkiye’nin demokrasisine bir katkısı olmayacağını da vurguladı. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununun çözümü konusunda rolünü hatırlatan Tiryaki, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kürt sorunu çözümü konusundaki açıklamalarını değerli ama eksik bulduklarını ifade etti.

Tiryaki, seçim yasalarında değişlik yapılacağı gündemine ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kürt sorununun çözümü konusundaki açıklamalarına ilişkin ANF’ye konuştu.

TÜRKİYE’NİN DEMOKRASİSİNE KATKISI YOK

Seçim yasalarında gidilecek değişikliğin AKP-MHP faşist iktidarının kendini kurtarma çabası olduğunu Tiryaki şu sözlerle anlattı: “Seçim yasalarında yapılmak istenen değişiklik, Türkiye’nin bir gereksinimi karşılaması ihtiyacını taşımıyor. Yasaların değiştirilmek istenmesinin tek görünür nedeni, AKP’nin seçime giderken kuralları değiştirerek kendi lehine bir durum yaratmasıdır. 2015 yılından önce seçim komisyonlarında tartışılmış, görüşülmüş ve önemli oranda mutabakata varılmış değişiklikler vardı. Fakat AKP o dönem çoğunluğa sahipti ve bu yasaları Meclis’e getirmedi.”

ERKEN SEÇİM OLABİLİR

AKP’nin MHP ile olan ittifakının artık zarar vermeye başlamış olabileceğini dile getiren Tiryaki şöyle devam etti:

Tartıştıkları konu başlıklarının önemli bir bölümünden vazgeçmiş gibi gözüküyorlar. Bunlardan en önemlisi daraltılmış bölgelerle seçime gitmekti. Fakat daraltılmış bölgelerle seçime gidilmesi durumunda MHP’nin TBMM’de temsil edilmeme olasılığı söz konusu olacaktı. Dolayısıyla bu konuda anlaşamamış gibi görünüyorlar. Seçim barajını düşürme de yine Türkiye demokrasisine katkı yapacak bir nitelik taşımıyor. AKP yaklaşık 20 yıldır iktidarda ve seçim barajı 20 yıldır uygulanıyor. Biz ilk günden itibaren bunun antidemokratik olduğunu söyledik ama AKP adım atmadı. Bugün neden atıyorlar; ortağı olan MHP’nin yüzde 10 seçim barajını aşamayacağını düşünüyor. İttifakla seçime girmeleri durumunda MHP’nin baraj sorunu olmayacak. Ama bu yasal değişikliği yapmalarının arkasındaki gerekçe, MHP ile yürüyen bu ittifakın AKP’ye artık bir kazanım değil zarar vermeye başlamış olması olabilir. Bu yüzden ittifakı duygusal olarak sürdürüp, kağıt üzerinde ayrı partiler olarak seçime girme olasılıkları var.

Eğer Ekim ayında, meclis açılır açılmaz seçim yasalarındaki değişikliği gündeme getirirlerse önümüzdeki bir yıl seçim yapılmayacağını ve Kasım 2022 tarihine bir seçim hazırlığı yaptıklarını varsayabiliriz. Çünkü seçim yasaları ancak resmi gazetede yayınlandıktan bir yıl sonra yürürlüğe girer. Ayrıca Cumhurbaşkanının üçüncü kez aday olamayacağı Anayasa’da çok açık biçimde yazıyor. Dolayısıyla 2023 Haziran ayında Erdoğan’ın adaylığı ciddi biçimde tartışmalara yol açacağından bir erken seçimi ön görebilirler.”

CHP ABDULLAH ÖCALAN’IN ROLÜNÜ ANLAMAMIŞ

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kürt sorununun çözümü noktasındaki tavrını değerlendiren Tiryaki, çözüm için adım atılmasını değerli ama eksik bulduklarını şu sözlerle anlattı:

“Kürt sorununun çözümü konusunda bir irade beyanının değerli olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca bu sorunun temelde meclisin çözmesi gerektiğini biz de her daim söyledik. Çözümün bir parçası olarak HDP’de kuşkusuz üzerine düşen görev ve sorumluluğu yerine getirecektir. CHP Genel Başkanı’nın yaptığı açıklamanın bu kısmıyla ilgili herhangi bir sorun yok. Fakat açıklamanın ikinci kısmı biraz sorunlu. Abdullah Öcalan’la yapılan görüşmelerin gayrimeşru olduğunu söylemesi, tek adresi HDP olarak göstermesi biraz eksik ve sorunlu görünüyor. Bir silahlı çatışma grubu, bir silahlı mücadele grubu var ve bu çatışmanın taraflarından birisi ile diyalog kurmadan mümkün gözükmüyor. Dünyanın hiçbir yerinde çatışmanın taraflarından birisiyle görüşmeler yürütülmeden böyle bir sorunun çözüldüğünün örneği yok.

Ana muhalefet partisi Abdullah Öcalan’ın rolünü anlamamış gözüküyor. Bu kısmıyla ilgili ciddi bir eksiklik olduğunu düşünüyorum. HDP’nin çözüm adresi, çözümün tarafı olarak gösterilmesi, TBMM’nin çözümün adresi olarak gösterilmesi gerçekten değerli ve anlamlı. Ama bu, bir kısmını görmezden gelmek anlamına geliyor. Sayın Öcalan’la çözüm sürecinde yürütülen görüşmelerin gayrimeşru olduğunu söylemek de çok gerçekçi değil. O dönem bu konuda çok az tartışma yürüdü, toplumun büyük bir kesimi, çözüm sürecinin bu biçimde yürütülmesini gayri resmi olarak görmedi. Meclis kısmına gelince, Sayın Öcalan’ın bizzat kendisi, yasal statü tanınmadan, sorunlara yasal olarak çözüm bulunmadan yürütülmesini doğru olmayacağını söyledi. O dönemki görüşmeler bir bütün olarak reddetmek ciddi bir eksiklik, kabul edilemez. Sayın Öcalan’ın rolünün reddedilerek çözüme gidileceğine inanmıyoruz. Toplumun hiçbir kesiminin de inanmayacağını düşünüyoruz. Çatışmanın taraflarından biri olan ve barış için bir irade ortaya koyan, çözüm geliştiren Sayın Öcalan’ın görüşleri alınmadan, diyalog kurulmadan yürütülecek bir çözüm sürecinin olması mümkün görünmüyor. Bunun gerçekçi olmayacağını CHP’nin kendisi de, kadroları da görüyor.”

HDP’NİN KİLİT ROLÜ

Tiryaki, partisinin Kürt sorununun çözümü noktası dahil Türkiye’nin demokratikleşmesi konularında önemli bir rol oynadığını vurguladı: “HDP’nin Türkiye’de kilit bir rolü olduğunu herkes biliyor. Ortada iki ittifak var ve yapılan bütün anketlerde Milet İttifakı ve Cumhur İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayının tek başına seçimi kazanamayacağı, parlamentoda çoğunluğu elde edemeyeceği görünüyor. HDP’nin durumu kritik; açılan kapatma davasının kendisi de bu nedenle açılmış durumda. HDP’ye yönelik operasyonlarında bir amacı bu. Bu kilit rolü gören siyasi iktidar da HDP’yi tasfiye etmek için hukuk dışı yöntemlere başvuruyor. Ama HDP’nin temsil ettiği değerlerin, temsil ettiği fikriyatın her geçen gün toplum nezdinde daha geniş kitleler tarafından sahiplenildiğini düşünüyorum. HDP’ye bakış açısının da Türkiye’de önemli oranda değiştiğini düşünüyorum. MHP gibi ırkçı, faşist bir parti istediği kadar HDP üzerinden gayrimeşruluk iddiasında bulunsun, HDP ulusal ve uluslararası anlamda meşru, gücü her geçen gün artan bir parti konumunda. 

Şöyle anlaşılsın istemeyiz; HDP, pozisyonunu bir şantaj olarak kullanmış değil. Bugüne kadar kullanmadı, bundan sonra da kullanmayı düşünmüyor. 31 Mart seçimlerinde HDP’nin yürüttüğü siyasi çizginin ne anlama geldiğini herkes bizzat gördü. HDP sorun yaratan değil; sorunları çözen bir parti olacak. İstediğimiz tek şey, kapalı kapılar ardında HDP’ye ilişkin değerlendirme yapmak yerine, kim ne düşünüyorsa bizzat bizimle tartışılması. Millet ittifakı içinde olan ve olmayan 6 siyasi parti görüşme gerçekleştirdi, biz buna da anlam biçiyoruz. Ama muhalefetin en önemli dinamiklerinden birisi olan HDP’yi yok sayarak bu görüşmelerin yürütülmesinin Türkiye siyaseti açısından bir eksiklik olduğunu düşünüyoruz. HDP bu rolünü, ülkenin demokratikleştirilmesi için, ülkenin bütün sorunlarının demokratik ve meşru yollarla çözülmesi için yürüttüğü mücadeleyi kararlılıkla sürdürecektir.”