Türkiye AİHM kararına uymak zorunda

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, AK Bakanlar Komitesi’nin Abdullah Öcalan kararının, Türkiye’nin siyasi tarihi açısından önemli olduğunu belirterek, “Türkiye AİHM kararına uymak zorunda” dedi.

HDP Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş, İmralı tecridinin bir an önce sonlandırılıp AİHM’in ‘umut hakkı’ kararı açısından da iç hukukta düzenlemeler yapılması gerektiğini; Abdullah Öcalan ve diğer ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum olanlar için bu karar kapsamında mutlaka özgür kalacakları bir tarih tespiti gerektiğini söyledi.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi (AKBK) 30 Kasım-2 Aralık tarihlerinde yaptığı toplantıda, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile birlikte Türkiye’de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edilen Hayati Kaytan, Emin Gurban ve Civan Boltan hakkında verilen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) ‘umut hakkı’ kararlarını görüştü. AİHM, “Öcalan-2” olarak da bilinen 2014 tarihli kararında, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının ömür boyu sürdürülmesine dair düzenlemelerin işkence yasağına aykırı olduğu tespitiyle birlikte, bu konuda yasal düzenlemelerin getirilmesi gerektiğine hükmetmişti. Bakanlar Komitesi ise yaptığı toplantı sonucunda, AİHM’in ‘umut hakkı’ kararı ile ilgili Türkiye’den ne tür adımlar atıldığı konusunda bilgi isteyerek, gecikmeden kararların uygulanması çağrısında bulundu.

Bu sonucu ANF’ye değerlendiren HDP’nin hukukçu Grup Başkanvekili ve Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş, Bakanlar Komitesi toplantısından çıkan kararın Türkiye’nin siyasi tarihi açısından çok önemli bir dönemeç olduğunu belirtti. Türkiye’nin hem Avrupa Konseyi üyesi hem de AİHM sözleşmesinin tarafı olduğunu hatırlatan Beştaş, “Türkiye, AİHM kararına hem sözleşmeye taraf olarak hem de Anayasa’nın 90. maddesi gereğince uymak zorunda. Anayasa, Türkiye’deki iktidara başka bir seçenek daha sunmuyor. İktidarın şu anda sadece oyalama, zamana bırakma, zamana yayma gibi siyasi bir tutumu söz konusu. Eğer bu tutumundan vazgeçmeyip kararları uygulamazsa Avrupa Konseyi (AK) üyeliğinden atılmaya kadar giden bir süreç başlar” dedi.

İMRALI’DAKİ TECRİT KESİNTİSİZ İŞKENCEDİR

‘Umut hakkı’ kararının tartışıldığı bir ortamda, İmralı’daki tecrit koşullarının daha da ağırlaştırılarak sürdürülmesine dikkat çeken Beştaş, tecridin hiçbir izahı ve dayanağı olmadığının altını çizdi. İmralı’da uygulanan tecridin ne cezaevi infaz sisteminde, ne Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda ne de uluslararası sözleşmelerde yeri olduğunu anımsatan Beştaş, tecridin hiç kimseye uygulanamayacağını ve bunun yasada bir karşılığı olduğunu kaydetti. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alanlar hakkında Ceza İnfaz Kanunu’nda ne kadar hücrede tutulabilir diye özel bir düzenleme olduğuna işaret eden Beştaş, “Şu anda Abdullah Öcalan’a ve diğer üç mahpusa uygulanan tecrit, kesintisiz bir işkencedir. Bu tecrit uygulaması sistematik olduğu ve devamlılık arz ettiği için çok daha vahimdir. Bu uygulamaların hiçbir şekilde hukukla alakası yok. Tamamen siyasidir” diye konuştu. Son avukat ve aile görüşü yasağının da kabul edilemez olduğunu vurgulayan Beştaş, zaten sistematik bir biçimde görüşlerin keyfi olarak engellendiği bir ortamda, bir de görüş yasağı konmasının akla ziyan bir karar olduğunu ifade etti. Beştaş, görüş yasaklarının tecridi meşrulaştırmaya dönük olduğunu kaydederek, “Ama ortada asla meşrulaştırılabilecek bir tablo yok” dedi.

ÖZGÜR KALACAKLARI GÜN BİLİNMELİ

İmralı tecridinin bir an önce sonlandırılıp AİHM’in ‘umut hakkı’ kararı açısından da iç hukukta düzenlemeler yapılması gerektiğini dile getiren Beştaş, Abdullah Öcalan ve diğer bütün ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum olanlar için bu karar kapsamında mutlaka özgür kalacakları bir tarih tespiti gerektiğini kaydetti. Ömür boyu hapis cezasının uluslararası hukuka göre kabul edilemez cezalar arasında olduğunu vurgulayan Beştaş, AİHM kararının da tam buna işaret ettiğini söyledi. HDP olarak bu sürecin sonuna kadar takipçisi olduklarını belirten Beştaş, hem iç hukuk hem de uluslararası hukuk mekanizmalarıyla Asrın Hukuk Bürosu avukatlarının zaten ilgilendiklerini, ancak bunun Meclis ayağında parti olarak da süreci takip edip, gerekli düzenlemelerin yapılması için çalışmalarını sürdüreceklerini aktardı.