Hasta tutsak kardeşim bırakılana kadar

Amed Barosu’nda Adalet Nöbeti’nde olan Reşahat Ada, aynı dönemde üç kardeşinin tutsak olduğunu belirterek, “Hasta kardeşim serbest bırakılana kadar durmayacağım” dedi.

Böbrek ve kalp rahatsızlıkları bulunan 11 yıllık tutsak kardeşinin tahliye edilmediği taktirde sağlık sorunlarının ağırlaşacağını söyleyen Reşahat Ada, “Onun içeride olduğu bu yıllar boyunca ben de onunla birlikte zindan hayatı yaşıyorum” diye konuştu. 

Hasta ve infazı yakılan tutsakların serbest bırakılması talebiyle Amed Barosu’nda başlatılan Adalet Nöbeti, 67. gününde devam ediyor. 

İktidara ve sivil toplum örgütlerine seslerini duyurmaya çalışan tutsak yakınları, Amed’de son günlerde bastıran kötü hava koşullarına rağmen eylemlerini sürdürüyor. 

Türk devletinin hapishanelerdeki tutsaklara yönelik işkence, baskı ve hak ihlallerine derhal son verilmesi, hasta ve infazı yakılan tutsakların serbest bırakılmasını isteyen adalet nöbetçilerinden Reşahat Ada, mücadelelerini kazanana kadar sürdüreceklerini ifade etti.

Ada, kardeşi Hamdusena’nın 11 yıldır tutsak olduğunu ve sağlık sorunlarından kaynaklı derhal tahliye edilmesi gerektiğini söyledi. 

Kardeşinin aile içerisinde “Rodi” ismiyle bilindiğini belirten Ada, böbrek ve kalp rahatsızlıkları bulunan kardeşinin tahliye edilmediği taktirde sağlık sorunlarının ağırlaşacağını kaydetti.

EMEKÇİ BİRİYDİ

Ada, kardeşini şöyle anlattı: “Benim kardeşim yurtsever bir ailede büyüdü. Biz, dedelerimizden beridir dilimizin ve kültürümüzün yaşatılması mücadele eden bir aileyiz. Kardeşim de ailemizin bir ferdi olarak halkının değerlerine sahip çıkmak adına bedel ödüyor işte. Bir gün gittikleri bir düğünden dönerken gözaltına alınıp tutuklandı. Kardeşim, ailemizde davasına bağlı olanların başında geliyordu. Zeki, vicdan sahibi ve insanlara değer veren biridir. Bir gün dahi hiçbirimizin kalbini kırmadı. Hem çalışan bir emekçi hem de davasına bağlı olarak yaşayan biriydi.”

BEN DE ZİNDANI YAŞADIM

Kardeşi Rodi’nin tutuklanmasından sonra kendisinin de zindan hayatı yaşadığını söyleyen Ada, şöyle devam etti: “Devlet, bizim köydeki evimizi yaktıktan sonra şehre göç etmek zorunda kaldık. Yıllar sonra tekrar babam ve annem geri dönünce dört kardeşimi ben büyüttüm. En çok da Rodi’ye düşkünlüğüm var, çünkü 11 yıldır hapishanededir. Onun içeride olduğu bu yıllar boyunca ben de onunla birlikte zindan hayatı yaşadım. Bunlar yetmiyormuş gibi bir de yakınlarımıza işkence yapıyorlar. Defalarca koğuşlara baskınlar yapılıyor. Korona salgınından dolayı zaten iki yıldan fazladır açık görüş yapamıyoruz. Bizimle iletişimleri kesilince iyice baskıya maruz bırakılmışlar.” 

KÜRTÇE KONUŞMAMIZ KURŞUN GİBİYDİ

Ada, kardeşi Rodi’nin dört yılda Rize’de tutsaklık yaşadığını vurgulayarak, şunları paylaştı: “Kardeşim Rize’de kaldığı yıllar boyunca çok baskıya maruz kaldı. Biz bile oraya görüşe gidince uğramadığımız hakaret kalmadı. Personellerden tutalım da Rize halkına kadar herkes bize düşman tavrı sergiledi. Bir gün görüşe gittiğimizde soğuktan donmak üzereydik. Caminin imamına kapıları açmasını rica ettik ama imam cenaze olmadan kapıları açmayacağını söyledi. Kürtçe konuştuğumuzda da onlara kurşun sıkmış gibi bakıyorlardı bize. Bizim o günlerde çektiğimizi düşmanımız çekmesin.”

CENAZEYE GELMEYE İZİN VERMEDİLER

Aynı dönemde üç kardeşinin cezaevinde olduğunu ve bir kardeşinin yaşamını yitirdiğini, ancak tutsak olanların cenazeye katılmasının engellendiğini söyleyen Ada, “Bir kız kardeşim, iki de erkek kardeşim aynı dönemde hapishanedeydiler. Üçünün acısını yaşarken, bir kardeşim balığa gidip suda boğularak yaşamını yitirdi. Devlet, hapishanedeki kardeşlerimin hiçbirinin cenazeye katılmalarına izin vermedi. Bize acı üstüne acı yaşattılar. Bugün adalet olsaydı bu durumda mı olurduk? Babam o yaşına rağmen çocuklarının cenazeye gelmeleri için yalvardı resmen onlara ama izin vermediler. Benim yıllar bir ayağım İstanbul, bir ayağım Rize’deydi. Ayrıca bir de Amed’de görüşe gidiyordum. Ne olursa olsun direneceğim. Onlara boyun eğmeyeceğim” şeklinde konuştu.