Kürt kadınları işgale karşı inisiyatif kuracak

Kürdistan’daki işgale karşı Hollanda’da düzenlenen Avrupa Kürt Kadın Çalıştayı’nın sonuç bildirgesi açıklandı. Kadınlar, işgale karşı bir inisiyatif kurma kararı aldı.

Kürdistan’daki işgale karşı 5 Eylül’de Hollanda’da yapılan Avrupa Kürt Kadın Çalıştayı’nın sonuç bildirgesinde, birlik siyasetinin önemine vurgu yapılırken, işgale karşı bir inisiyatif kurulacağı duyuruldu.

KÜRT KADINLARI ARASINDA SİYASİ BİRLİK

Çalıştayın sonuç bildirgesi şöyle:

"Kürdistan’ın sömürge durumundan dolayı 2 milyon kadar Kürt Avrupa’dadır. Çoğunluğu da mülteci olarak buralarda zor şartlar altında yaşamaktadır. Avrupa devletleri de Kürdistan’ı işgal eden güçlerle kurduğu ticaret çıkarından dolayı, ilişkisini devam etmektedir. Diasporadaki Kürt kadınların toplanması ve sesini duyurması için bunlar önemli sebeplerdir. Avrupa’da yaşayan Kürt kadınlarının kaderi de Kürdistan’daki savaş ve krize bağlıdır. Avrupa devletleri, Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kurumlar, Türkiye ve İran gibi işgalci güçler karşısında, sessiz kalmaktalar ve Kürtlere karşı yapılan bu savaşın ortağı olmaktalar. Avrupa devletleri terör listeleriyle Avrupa’daki Kürt kurumların özgürlük davasını da kriminalize etmek istemekteler ve Kürtleri de kendi çıkarlarına göre şekillendirmek istemekteler. Avrupa’da da Kürt sorunu uluslararası bir sorun olarak devam etmektedir. Bu yüzden Avrupa’daki Kürt kadınları arasında da siyasi birlik olmalı.

Bu sebeplerden dolayı Kürdistan’ın her dört parçasından farklı siyasi ve toplumsal kesimden olan Kürt kadınlar 5 Eylül’de Hollanda’da toplandı. Kuzey, Güney, Doğu ve Rojava Kürdistan’ındaki ve yurtdışındaki Kürt kadınların durumu hakkında raporlar sunuldu, önemli ve geniş tartışmalar yapıldı.

Çalıştayda kadınlar Kürdistan’ın bugün hem Ortadoğu’daki savaşın merkezi hem de global çerçevede krizin merkezi olduğu vurgulandı. Çalıştayda yurtdışında yaşayan Kürt kadınlarına toplumsal ve diplomatik yollarla batılı devletlerin Türk devletine verdiği destek ve yardımların önünü kesmek ve uluslararası yasaları uygulamaları için baskı yapmaları çağrısı yapıldı. Türkiye, İran, Suriye ve Irak Kürdistan üzerindeki sömürge hesapları yapmaktadır. Türk devleti işgal ve sömürgeciliğin öncülüğünü yapmaktadır. Türk devleti Kuzey, Güney ve Rojava Kürdistan’ında sistematik olarak işgalci bir siyaset yürütmekte ve Kürt ulusuna düşmanlık yapmaktadır. Türk rejimi Erdoğan yönetiminde aynı zamanda kadın düşmanlığı yaparak, ataerkil ideolojiyi yürütmektedir.

TÜRK-İSLAM SENTEZİ, DAİŞ VE TALİBAN

Türk devleti Ortadoğu’daki krizi kendine bir fırsat olarak görmekte ve buna bağlı olarak işgalci stratejisini yürütmektedir. Suriye ve Irak iktidarlarının zayıflamasını kendi stratejisine uygun görmektedir.  Rojava Kürdistan’ı üzerinden Suriye’yi ve Güney Kürdistan üzerinden de Irak’ı işgal etmek istiyor. AKP-MHP rejime topluma 3 kriter dayatmaktadır. Türklük, erkeklik ve Hanefi mezhebindeki Sünni İslam. Bu ideolojilere uygun olmayanları ya engel olarak görmekteler ya da ortadan kaldırmaktalar. Kürt kadınları ne Türk’tür ve ne de erkektir. Alevi, Êzidî ve Şafi kadınlarla geniş bir inanca sahiptir. Bu yüzden de saldırıların hedefi olmaktalar. Türk rejimi Türk-İslam senteziyle bu üç kriteri DAİŞ ve Taliban üzerinden Ortadoğu’da yaymak istiyor.

Ama Kürtlerin direnişi, bu stratejinin Kürdistan’da yayılmasına engel olmakta. Kürtlerin direnişinde kadınlar öncüdür. Bu yüzden de her türlü yöntemlerle Kürtlere saldırılar yapılmasına rağmen sonuç alınamıyor. Bundan dolayı değişik siyasetlerle Kürtleri ve kadınları susturmak istemekteler.

KÜRT KADIN DİRENİŞİ

Türk rejimi bu yüzden dolayı, Kuzey Kürdistan’da Kürt kadınlarına karşı sistematik ve ideolojik bir siyaset yürütüyor. Kuzey Kürdistan’da Kürt kadınları 30 yıllık Kadın Özgürlük Hareketi tecrübesiyle, kadın özgürlüğünün bilinciyle hareket ediyor. Erdoğan da bu direnişi kendi ataerkil ideolojisine karşı tehlike olarak görmektedir. Özel güçler eliyle yaptığı taciz siyaseti, tutuklama, işkence ve Kürt kadınlarının imajını karalama, kadınların iradesini kıramaz ve kadınları teslim alamaz. Kuzey Kürdistan’daki Kürt Kadın Hareketi hem siyasi ve toplumsal olarak direniyor. Kürt kadınlarının direnişi aynı zamanda Türk kadınlarına da cesaret vermektedir, bu da Erdoğan’ın endişelerini arttırıyor. Eşbaşkanlık, demokratik ortak yaşam projesi Erdoğan rejimi tarafından Türkiye ve Ortadoğu için ideolojik bir tehlike olarak görülmektedir. Türk devletinin kadınlara yaptığı saldırı Kürt erkekleri içindeki ataerkilliği de teşvik etmektedir. Bu yüzden kadına karşı şiddet toplumda kendine yer buluyor.

EFRÎN, ULUSAL YARA

Erdoğan rejiminin Kürt kadınlarına karşı savaşı sadece Kuzey Kürdistan ile sınırlı kalmıyor. Aynı savaşı Rojava'da da yürütüyor. Drone'lar ile öncü kadınların katledilmesi başta olmak üzere her türlü yöntem ile Rojava'daki Kürt kadınını daraltmaya çalışıyor. Türk devletinin müttefiki olan DAİŞ çetelerini yenilgiye uğratan ve Kürtleri dünyada gururlandıran Kürt kadınlarından intikam almak istiyor. Türk devletinin Kürt kadınlarına yönelik terörü, özellikle Efrîn’deki terörü ulusal bir yaradır. Kadınlara yönelik infaz, kaçılma, satılma ve tecavüz gibi Türk devleti çetelerinin uygulamaları Efrîn'de hayatı kadınlara cehennem etti. Bundan dolayı Efrîn'in sahiplenilmesi için ulusal tavra ihtiyaç var.

DOĞU KÜRDİSTANDAKİ KADINLARIN DURUMU

Doğu Kürdistanlı kadınların durumu ile İran rejimi siyaseti çalıştayın gündemlerindendi. Ekonomik yöntemler ile yoksulluğu dayatan İran rejimi göç, ekolojik yıkım, tutuklama, işkenceyi Kürtlerin günlük yaşamın parçası haline getirdi. Özellikle Kürt kadınlarının özgürlüğe yönelik sesinin yükselmesini rejim baskı nedeni olarak görüyor. Ataerkil ideolojiyi tüm imkanlarıyla Şii adı altında Kürt kadınlarına dayatıyor. Doğu Kürdistanlı kadınların örgütlenmesinin önünü alınması için istihbarat sistemi ile ağır psikolojik savaş veriyor. Cezaevlerinde de Kürt kadınlarına yönelik özel siyaset yürütülüyor, kadın özgürlük hareketi engellenmeye çalışılıyor. Öte yandan zımni olarak Türk devleti ile Kürt karşıtı siyaset yürütüyor.

TÜRK DEVLETİNİN GÜNEY KÜRDİSTANDAKİ İŞGALİ

Türk devletinin sadece 70 askeri üs ve saldırıları ile sınırlı olmayan Güney Kürdistan’daki işgali ayrıca filmler, finanse ettiği camiler ve ticaret ile kadınların ulusal değerlerini çiğniyor. Ajanlaştırma faaliyetiyle de toplumun ahlakını çürütüyor. Öte yandan işgal için Güney Kürdistan siyasetinin bir parçasını kendisine ortak ediyor. Diplomasi ve ticareti işgale maske olarak kullanıyor. Zaten Güney Kürdistan siyaseti her açıdan kadını karar alma sürecinin dışında bırakıyor. Ayrıca siyasi güçlerin parçalı duruşu kadınların gücünü de parçalıyor. Güney Kürdistan kadınlarının temel sorunu parçalı oluşudur. Güney Kürdistan iktidar siyaseti ataerkil ve merkeziyetçidir. Demokrasi ve yurtseverlik temel sorun haline gelmiş. KDP bu siyasetin başını çekiyor. Düşünce ve ifade özgürlüğü, gazetecilik artık suç olarak görünüyor. Kürt Kadın Çalıştayı KDP'ye Kürdistan özgürlük gerillasına saldırmama ve kayıp gerillaların akıbetini açıklamaya çağrıda bulunuyor. Ayrıca Kürdistan bölge hükümetinden de Doğu Kürdistan siyasetçilerinin Güney Kürdistan'da katledilmelerinin önüne geçmesini istiyor.

KÜRT HALK ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN'IN ÖZGÜRLÜĞÜ

KCK Önderi Sayın Abdullah Öcalan öncülüğündeki ideolojide Kürdistan geleceğinin belirleyici gücü olarak tanımlanan Kürt kadınları hem Avrupa'da hem de ülkenin dört yanında tüm saldırılara karşı direniyor. Kobanê, Şengal ve Mexmur'da direnen kahraman Kürt kadınları 21. yüzyıl kadın gücüne damgasını vurdu. Ortaya çıkan bu çizgi bugün 4 parça Kürdistan'da, Ortadoğu ve tüm dünyada ilgi odağı haline gelmiş bulunuyor. Kadınlar KCK Önderi Sayın Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü için çağrıda bulunuyor.

HPG gerillalarının KDP tarafından katledilmesini büyük tehlike gören kadınlar, KDP'nin bu tür girişimlerini iç savaşa hazırlık olarak tanımlıyor.

Çalıştayın sonunda ulusal birlik ihtiyacı kadın perspektifi penceresinden değerlendirildi. Ulusal birliğe dair yürütülen tartışmalar, hazırlanan proje ve planlama ile çalıştay başarı ile sonuçlandı.

KARARLAR

Avrupa Kürt Kadın Çalıştayında alınan kararlar şöyle:

- İşgale karşı acil hareket edebilecek Kürt Kadın İnsiyatifi’nin kurulması,

- Çalıştay KDP'ye özgürlük gerillasına yönelik saldırılarını durdurmaya, kayıp gerillaların akıbetini açıklamaya çağrıda bulunuyor. KDP'yi Türk devleti işgaline yol vermeye ve ulusal çıkarlar çerçevesinde hareket etmeye davet ediyor

- İşgale karşı acilen Güney Kürdistan’a heyet gönderilmesi,

- Ulusal birlik temelinde kadınların mesleki çerçevede sanatçı, akademisyen, siyasetçi ve şehit aileleri olarak örgütlendirilmesi;

- Ulusal birliğe dair kadınların siyaset sahnesine ve alınacak kararlara dahil edilmesi;

- İşgale karşı ulusal düzeyde diplomatik çalışma yürütecek kadın heyetlerinin oluşturulması,

- Türk devleti işgaline karşı Irak genel seçiminde milletvekili adayı kadınlara ve uluslararası kadın örgütlerine mektup gönderilmesi,

- İşgale karşı sesin yükseltilmesi için Güney Kürdistan siyasi partileri içinde yer alan kadınlara ve kadın örgütlerine mektup gönderilmesi.

- Çalıştay 3. Kadın Ulusal Birlik Konferansının hazırlık komitesine çağrıda bulunarak acilen toplanmaya ve Kürdistan üzerindeki tehlikeleri önlemeye davet ediyor.

- Çalıştay katılımcıları Kürt siyasi örgüt ve partilere, kadınların özgün irade olarak kabul edilmelerini ve ulusal birlik tartışmalarına katılımının sağlanması çağrısında bulunuyor.

- Çalıştay Kürdistan Bölgesi Hükümeti’ne, tutuklu Behdinanlı gazeteciler ve aktivistlerin derhal serbest bırakılması çağrısını yapıyor.

- Çalıştay Kürdistan Bölgesine, Doğu Kürdistanlı siyasetçilerin İran rejimi tarafından Kürdistan toprağında katledilmesinin önüne geçmesi çağrısında bulunuyor.

- Çalıştay Êzidî Kürt kadınlarının özgürleştirilmesinin tüm Kürt ve Kürdistan için ulusal sorumluluk olarak görülmesi çağrısında bulunuyor."