Sipan Xelat: İşgal teşhir edilmeli

Sanatçı ve aydınları Türk işgaline karşı direnenlere destek vermeye çağıran sanatçı Sipan Xelat, "Kültürel eserler, Kürt ulusal birliğine hizmet temelinde işgalcileri teşhir etmeli” dedi.

Sanatçı Sipan Xelat, Türk devletinin her yerde Kürt halkını kuşatmak, boğmak ve yok etmek istediğine işaret ederek, tüm Kürtlerin ve yapılarının bu gerçeğin ciddiyetiyle gerillaya destek oması gerektiğini söyledi.

Sipan Xelat, ANF’nin sorularını yanıtladı.

Kürdistan’ın tamamı yoğun işgal saldırılarıyla karşı karşıya. Sanatçı ve aydınlar başta olmak üzere toplumun birçok kesiminden saldırılara tepki gösterildi, ancak yeterli olmadığı görüldü. Sanatçılar işgale karşı ne tür bir yol haritası izlemelidir?

Türk devleti, Bakur’dan Şengal‘e, Başûr’dan Rojava'ya kadar her yere saldırılarını aralıksız sürdürüyor. Yurt içi ve dışında aydın, sanatçı, kim hangi işi yapıyorsa yapsın, herkes Türk devletinin bu saldırılarının anlamını derinlikli anlamalı ve doğuracakları sonuçların gerçekliğini bilmelidir.

Bu saldırıların başlıca amacı Kürdistan'ın dört parçasının işgal edilmesidir. Türk devleti, saldırılarını salt hava saldırılarıyla değil birçok yöntem kullanarak sürdürüyor. Başta da özel savaş yöntemleriyle sürdürüyor. Tüm bölgeye karşı özel savaş uygulamaları yürütüyor. Özellikle Şengal ve Rojava’ya dönük özel savaş yöntemleri uygulayarak toplum içerisinde güvensizlik oluşturmak istiyor. İnsanları ülkeden çıkartmak istiyor. Toplum içerisine ajanlar göndererek halkı etkileyecek toplumsal, psikolojik ve ekonomik gündemler oluşturmaya çalışıyor. Saldırılar bu tarzla da sürdürülüyor. Bu tür uygulamalarla işgal zemini hazırlanıyor. Tüm bunlara karşı duyarlı olmalıyız.

Özellikle sanatçılar ve aydınlar başta olmak üzere toplumun tüm kesimi dört parça Kürdistan’a karşı yapılan silahlı savaş ve özel savaş yöntemlerine karşı tutumlarını açık ve net bir şekilde göstermelidir. Güvenli özgür bölgelerin olmaması, demokrasinin oluşturulmaması, savaşın olmadığı hiçbir yerin kalmaması, tüm halk bileşenlerinin eşit bir şekilde yaşamaması için her türlü saldırı oluyor. Sanatçılar ve aydınlar bu duruma karşı net tavır göstermelidir.

Kültürel faaliyet yürüten herkesin, eserlerinin hepsi Kürt ulusal birliğinin hizmetine olmalıdır. Bu eserlerle halka karşı savaşan işgalciler teşhir edilmelidir. Sanatçıların ve aydınların rengi olmalıdır. Halk bir eseri dinleyince ya da görünce durumumuzun ne olduğunu bilmelidir. Bize karşı düzenlenen saldırıların ne olduğunu bilmelidir. Halkımız belki basın aracılığıyla her şeye ulaşamıyor ya da tam anlamıyor. Sanatçılar eserlerini bu doğrultuda hazırlarsa büyük ölçüde etkili bir anlama olur.

İşgale karşı direnen sadece gerilla güçleri oluyor. Uluslararası kamuoyunun tutumu nasıl olmalı?

Türk ordusu, uzun bir süredir Medya Savunma Alanları’na yoğun bir şekilde saldırıyor. Özellikle Avaşîn, Metîna ve Zap’a dönük yoğun saldırılar var. Bu alanlarda büyük bir savaş yaşandı. Büyük bir direniş gösterildi. Özgürlük gerillaları büyük oranda Türk ordusuna ağır darbeler vurdu. Bazı yerlerde Türk ordusunun yerinde duraklamasını hatta geri çekilmesini sağladılar.

Şu anda büyük bir direniş sergiliyorlar. Birçok kurum açıklamalar yaparak, ‘Umut ediyoruz ki bu savaş durur, ölümler olmaz’ vb. birçok şey diyor. Bu tutum yeterli değil ve sadece sözde kalıyor. Bu tutumlar sadece basın üzerinde gösteriliyor. Basın üzerinde birçok şey söylenebilir ama gerçek nerede? Niçin bu işgale bir sınır biçilmiyor? Niçin işgale karşı radikal bir karar alınmıyor?

Türk devletinin bu saldırıları bağımsız değildir. Dışarıdan destekleniyor. Birçok ülke ve devlet, NATO-AB üyesi olduklarını ve ne deseler olacağını söylüyor. Türk işgalciliğine karşı bir şey yapmıyorlar. Türk devletinin saldırılarını durduracak bir tutum gösterilmiyor. Tutumlar sadece sözde olduğu için etkisi de yoktur. Uluslararası kamuoyunun pratik tutumları olmalıdır.

KDP güçlerinin, gerillanın ağır darbeler vurduğu Türk ordusunun yardımına koşması nasıl görülmeli?

Gerillalar, Kürdistan'da özgürce yaşamamız için savaşıyor. Sadece bir parça için değil, nerede Kürt kültürü ve yaşamı varsa orası için savaşıyor. Sanatçılar olarak bu saldırılarla tüm Kürdistan’ın işgal edilmek istendiğini görüyoruz. Kürdistan coğrafyası, kültür, dil ve varlıktır. Bunların hepsini ortadan kaldırmak istiyorlar. Gerillanın zaferi ve Türk işgalciliğinin geri çekilmesi gündem olunca bu kez de KDP güçlerini kullanıyorlar. Türk ordusunu hezimetten kurtarmak için KDP güçlerini getirip Türk işgalciliğiyle birlikte gerillanın karşısına dikiyorlar.

Bağımsızlık referandumunda TC’nin tutumunu gördük. Sizce Kürt düşmanı bir devletin, bu yönetimle gerçek bir dost olması mümkün mü?

Bu savaşın sadece PKK’ye, gerillaya karşı olmadığının bilinmesi lazım. Bunu iyi anlamak gerekiyor. İşgale karşı varlık-yokluk savaşı yürüten, Kürt kültürünü ve kazanımlarını yok olmaktan kurtaran gerilladır. Şimdi orada eşsiz bir direniş yürütülüyor. Herkes gerilla ve PKK olmazsa ne Başûr’daki hükümetinin ne de KDP’nin kalacağını biliyor. Kendi başına karar verme ya da bu kazanımları koruma gibi bir amaçlarının olduğunu görmüyoruz.

O yüzden işgal ne kadar ilerlerse yarın hükümeti ve pêşmergeyi de ezip geçeceğini söylüyoruz. Kürtlerin hiçbir kazanımını bırakmaz. Bunun için Federe Hükümet Pêşmerge Komutanlığı bunu iyi bilmelidir. Gaflet içerisine düşmesinler. Türk işgalinin tüm Kürt varlığına karşı olduğu bilinmelidir. Tüm Kürt kültürüne karşıdırlar. Pêşmerge olsun, gerilla olsun, Başûr’daki hükümet olsun, Rojava Özerk Yönetimi olsun, Şengal Özerk Yönetimi olsun; her yerde Kürt halkını kuşatmak, boğmak ve yok etmek istiyorlar. Sanatçıların, aydınların ve Kürt halkının gösterdiği bu tutum görülmeli, bu çığlığa kulak verilmelidir. Türk işgalciliğiyle birlikte gerillaya ve halkına karşı savaşmamalıdır.

Kürt topraklarının işgalinden sonra ne olduğunu Efrîn örneğiyle görebiliyoruz. Efrîn’de Kürt’e ait herşeye saldırıldı. ENKS gibi kimi organizasyonlar Kürt kimliği ve kültürünün yok edildiği Efrîn’e dönüşler için yoğun çalışıyor. Efrîn halkı bu yaşananları nasıl görmelidir?

İşgalci Türk devleti, Kürt halkına ait her şeyi yok etmek ve tarihten silmek istiyor. Mesele sadece fiziki soykırım değil, yıllar sonra tarihte böyle bir halkın var olduğunu, böyle direndiğini, bu kadar şehidinin olduğunu, bu kadar serhildanının olduğunu, bu kadar yazar, aydın ve sanatçısının olduğunu, zengin bir kültürünün olduğunu, binlerce yıldır böyle bir kültürün ve dilin var olduğunu unutturmak istiyor. Genel olarak bu halkı yok etmek istiyor. Bunun için de görüyoruz ki bir yeri işgal ettiği zaman önce şehit mezarlarını yıkıyorlar. Yıllar önce dil, tarih ve edebiyat konusunda eğitim ve hünerlerimize kaynak olan değerli kişilerin mezarlarına da saldırıyorlar. İleriki süreçte böyle bir halkın olmadığını söylemek istiyorlar.

Efrîn’de demografiyi değiştirdiler. Yıllardır birlikte kardeşçe yaşayan halkı dağıtmaya çalışıyorlar. Şu anda Efrîn’de yaşayan halk sanki bir mayına basmış gibi yaşıyor. Ne zaman patlayacağı belli değil. Mayına basmış ayağını kaldırdığı gibi patlayacak. Efrîn’de halk öyle yaşıyor.

Son süreçte de özellikle ENKS tarafından çokça, ‘Efrîn eskisi gibidir. Evinize dönün, bir şey yok’ propagandası yapılıyor. Niçin öyle söylüyorlar? Çünkü ENKS’ye bağlı kişilerin tarihten bu yana damarlarında teslimiyet var. Teslim olmuş Kürtlerdir. İşgalcilere teslim olmuşlar. Bunun için ENKS’den biri Efrîn’e gidince bir şey olmuyorsa bilmeliyiz ki; niçin bir şey olmuyor? Niçin tutuklanmıyor? Bunları bilmeliyiz. Şimdi halk gelsin her şey iyidir, diyorlar.

Özellikle Efrîn halkına çağrım var. Bu yapılan ‘Efrîne dön’ reklamı ve dağıtılan bilgiler, yüzde 100 yalandır. Bir düşünelim çetenin olduğu, Türk işgalciliğinin olduğu, ev ve köylerini işgal eden bir yerde nasıl güvenlik var olabilir? Bizi Efrîn’den çıkartan Türk devleti ve çeteleri değil miydi? Efrîn’den çıkıp birçok yere dağılan bir halk, nasıl onlarca genç ve annemizin ölümünden, birçok katliamdan sorumlu Türk işgalciliği çatısı altına geri döner? Herkes bu gerçeği bilmelidir. ENKS’nin dedikleri doğru değildir. Bunları söyleyenler teslim olmuştur. Efrîn’e çetelerin yanına gidenler zaten kendileri teslim olmuştur. ENKS de "teslimiyeti kabul ediyoruz" diyor. Şimdi onuruyla yaşayan bir halkın teslim olmasını istiyor.

Halkımız her zamankinden daha fazla Kürt ulusal birliği, özgürlüğü ve varlığı için gece gündüz çalışmalıdır. Çalışmalarımızı artırıp ve zenginleştirmeliyiz ki bu süreçte zaferi kalıcılaştıralım.