Şervan: PKK Kürtlerin umudu olmayı başardı

PKK'nin 43. kuruluş yıl dönümünü kutlayan KCK Yürütme Konseyi Üyesi Cafer Şervan, "PKK, Kürt halkının kurtuluş umudu olmayı başarmış, evrensel bir harekete dönüşmüştür" dedi.

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Cafer Şervan, PKK hareketinin Kürdistan ve bölge halkları açısından öncülük rolü oynadığını ve yarattığı sistemlerle de enternasyonal güçlerin çekim merkezi olmaya devam ettiğini belirtti.

PKK'nin bilimsel sosyalizmi salt söylem düzeyinde ele almayarak toplumların kurtuluş mücadelelerinde pratikte gerçekleşebilecek çözümler de ortaya çıkardığını vurgulayan Şervan, "PKK, reel sosyalizm ve ulusal kurtuluş mücadelelerini doğru çözümleyen, buna göre ittifak politikalarını doğru belirleyen bir hareket olmuştur. Bu anlamda PKK hareketi dünya halkların mücadelesinde evrensel düzeyde birçok gelişmeyi yaratarak, günümüzde insanlığın yaşadığı kaostan çıkışın yöntemini yakalayarak büyük çözüm projeleri ortaya çıkarmıştır" diye konuştu.

Son dönemde YNK’ye yönelik dayatma ve saldırı planlarına da dikkat çeken Şervan, bu saldırıların KDP’nin politikalarından bağımsız gelişmediğini ifade ettti.

Kürdistan’daki özgürlük mücadelelerin bu kadar uzun sürmesi ve ağır bedeller vermesinde KDP’nin ihanetçi çizgisinin etkili olduğunu kaydeden Şervan, özel savaş yöntemlerinin ihanetçi güçler eliyle halka dayattıldığını belirtti.

Kadın direniş mücadelesinin de faşist egemen güçlere karşı birçok alanda kesintisiz şekilde eylem yaptığını sözlerine ekleyen Şervan, "Rojava, Başûr ve Avrupa’daki kitlesel eylemlerde, kadınlar hep ön saflarda yerlerini almışlardır. Kadınlar hareketimizin başlatmış olduğu "Dem Dema Azadiyê ye" hamlesine en güçlü katılımı yaparak toplumun örgütlenmesinde öncü rol oynamıştır. Kadın katliamlarına karşı tüm alanlarda yaratılan örgütlenmeler faşist AKP-MHP iktidarını teşhir etmiştir. Özgürlük mücadelesindeki kadın gerilla yoldaşların direnişleri işgalci güçlerine önemli darbe vurmuştur. Gerilla saflarındaki kadın yoldaşların destansı direnişleri dünya kadın mücadelesine önemli miraslar bırakmaktadır" diye konuştu.

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Cafer Şervan, PKK'nin 43. kuruluş yıl dönümünde ANF'ye değerlendirmelerde bulundu.

PKK 44. kuruluş yıl dönümüne girdi. Yeni yıl dönümüne dönük mesajınız nedir?

PKK’nin kuruluşunun 43. yıl dönümü vesilesiyle başta önderliğimizin, halkımızın, savaş cephelerinde direnen yoldaşların ve tüm ilerici insanlığın diriliş bayramını kutluyoruz. PKK her anı mücadele ile dolu geçen tarihsel başkaldırıda Kürt halkının kurtuluş umudu olmayı başarmış bir özgürlük hareketidir. Toplumun tüm kesimlerinde başta gençler olmak üzere, kadınlarda, çocuklarda yarattığı devrimler bir halkın yeniden varoluş tarihi süreci olmaktadır. Önderliğimizin PKK hareketin gelişiminde büyük bir öngörü ile sömürgeci faşist rejimlerin saldırılarını önleyebilecek bir hareketin yaratılmasında rolü belirleyici olmaktadır. Bu uzun süre yürütülen mücadele tarihi kendi içinde büyük gelişmeleri ve kazanımları yaratmıştır.

Her türlü savaş direnişinde bir kahramanlık destanı yaşanırken, bunun yanında birçok değerin kalıcı olmasında önemli bir mücadele yaşanmaktadır. Kürt halkının tarihsel süreç içinde varlığını ve örgütlülüğünü koruması PKK'nin ortaya çıkışıyla başarılmış ve günümüze kadar bu direniş mücadelesi farklı boyutlarda sürdürülerek devam etmektedir. Kürt halkına dönük imha ve soykırım politikalarını boşa çıkarmak ve dünya halkları arasında onurlu yerini almak için PKK hareketin çıkışı gerçekleşmiştir. Hiçbir dış gücün etkisinde kalmayarak bağımsız ve özgün yönünü koruyarak mücadelesini günümüze kadar sürdürmüş ender devrimci hareketlerden biri olmayı başaran bir partidir.

Sömürgeci ve işgalci güçlerin soykırım politikalarını boşa çıkaracak ve hiç yenilmeyecek düzeyde bir ideolojik hareket olarak ortaya çıkmıştır. Bunun yanında tüm saldırılara karşı nasıl bir direniş sergileneceğinin yol ve yönetimini yakalayan, halkın savunma hareketine düşen bir partidir. Sömürgeci düşmana karşı gerilla savaş taktiklerini en yaygın bir tarzda kullanan hareketlerden biri olmayı başarmıştır. 15 Ağustos silahlı mücadelenin başlatılması böylesine yoğunlaşan bir süreçte Kürt halkının dirilişini başarmıştır. Bununla birlikte en büyük devrimsel gelişmesini kültür ve sanat düzeyinde yaşatarak toplumun örgütlenmesinde her günü devrim olan sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Değerlerin ortaya çıkarılması ve kalıcı olmasında ideolojik mücadele önemli bir rol oynamaktadır. Dünya halkların kurtuluş mücadele tarihinde de buna benzer birçok alanda gelişmeler yaşanmış ve önemli düzeyde sanat ve edebi eserler ortaya çıkmıştır.

PKK EVRENSEL BİR HAREKETE DÖNÜŞTÜ

Partimizin ve halkımızın mücadele tarihinde de benzer gelişmeler ortaya çıkmış, her türlü saldırılara rağmen binlerce kitap ve roman şimdiden ortaya çıkarılarak insanlık tarihinin mücadelelerine önemli bir miras bırakmıştır. Bu anlamıyla PKK hareketi bölgesel ve yerel bir hareket olduğu kadar mücadelesi ve dünya ilerici insanlığına miras olarak bıraktığı değerleriyle evrensel bir harekete dönüşmüştür. Önderliğimizin bölge, sistem çözümleriyle dünya halklar mücadelesinde düşünceleri tartışılmakta ve direnişleri açısından önemli kaynak olarak görülmektedir. Bu açıdan önderliğimiz dünya devrim tarihinde Demokratik Konfederalizmin somut örgütleme modellerini her şartta yaratarak alternatif sistemlerin gelişebileceğini ortaya çıkarmıştır.

PKK hareketi Kürdistan ve bölge halkları açısından öncülük rolü oynamakta, yarattığı sistemlerle de enternasyonal güçlerin çekim merkezi olmaya devam etmektedir. Rojava ve Başûr Kürdistan’da yaratılan devrimsel gelişmeler toplumun örgütlenmesinde öncülük yapmıştır. PKK hareketi bilimsel sosyalizmi salt söylem düzeyinde ele almayarak, toplumların kurtuluş mücadelelerinde pratikte gerçekleşebilecek çözümler ortaya çıkarmıştır. Reel sosyalizm ve ulusal kurtuluş mücadelelerini doğru çözümleyen, buna göre ittifak politikalarını doğru belirleyen bir hareket olmuştur. Bu anlamda PKK hareketi dünya halkların mücadelesinde evrensel düzeyde birçok gelişmeyi yaratarak, günümüzde insanlığın yaşadığı kaostan çıkışın yöntemini yakalayarak büyük çözüm projeleri açığa çıkarmıştır.

FAŞİST ERDOĞAN-BAHÇELİ'NİN SONU GÖRÜNMEYE BAŞLADI

Her türlü saldırı ve imha dayatmalarına karşı toplumların kurtuluşunda ve gündeminde kalmayı başaran bir hareket olarak tarihte rolünü oynamaktadır. PKK mücadelesinin her açıdan değiştirici etkisi güçlü ve bir o kadar derin olmaktadır. Sonuçta Kürt özgürlük mücadelesi PKK ile günümüzde tüm yönleriyle bir dünya devrimi haline gelmeyi başaran bir hareket olmuştur. Her açıdan PKK hareketinin direniş tarihi, Kürt halkının varoluş ve özgür yaşamı inşa tarihi olmuştur. Yaşanan tüm gelişmelerin en büyük sahipleri hiç kuşkusuz mücadeleleriyle destanlaşan şehitlerimiz olmaktadır. Bu açıdan PKK on binlerce şehidi ve milyonlarca halk desteğiyle ilerici insanlığın kurtuluş umudu olmaya devam etmektedir.  

Bu onurlu mücadele tarihi aynı zamanda faşist soykırımcı Türk egemen güçleri için de erime ve gerileme tarihi olmuştur. Şimdiye kadar tüm imha yöntemlerini kullanan, gelmiş geçmiş sömürgeci faşist iktidarlar, partimizin ve halkımızın görkemli direnişleri karşısında başarılı olmayarak tarihin çöp sepetine atılmışlardır. En karanlık ve soykırım politikalarını uygulayan Çiller-Güreş kliğinin yıkılış intikamını almak için iktidara getirilen faşist Erdoğan-Bahçeli iktidarının sonu görünmeye başlamıştır. Yaşanan tüm bu gelişmelerin odağında PKK hareketinin sürece dönük müdahalesi sonucu ortaya çıkmaktadır.

Bugün siyasi askeri süreci değerlendirdiğinizde soykırımcı sömürgeci Türk devleti ve destekçileri nasıl bir çöküş yaşamakta? Kendi yıkılışlarını engellemek için kirli özel psikolojik savaşı hangi alanlarda geliştirmektedirler?

Kürdistan özgürlük mücadelesine öncülük eden PKK ve Önderliğine karşı küresel güçler faşist-sömürgeci T.C devletiyle ittifak içindedir. Başta ABD olmak üzere kimi Avrupa devletleri ve KDP bu ittifak bloğunda yer almaktadır. Hareketimizin bölge düzeyinde yayılmasını engellemek amacıyla ortak planlamalarla çalışan bu ittifak mücadelenin her alanda yoğunlaştığı ve keskin duruma geldiği bir dönemde bunu daha açık olarak sürdürmeye başladılar. Başûr, Şengal ve Rojava alanlarına yönelik işgal saldırıları bu anlaşma sonucunda gelişmektedir. Gerilla sahasında ve halkın direnişi karşısında başarılı olmayan bu ittifak güçleri her gün yeni saldırı senaryolarını düzenlemeye çalışmakta, kendi aralarında yeni görev dağılımlarına gitmekte ve faşist T.C devletine her türlü desteği vererek yenilgiden kurtarmaya çalışılmaktadır.

Aynı hedef doğrultusunda birleşen bu güçler özgür ve direnen Kürt halkına karşı büyük bir düşmanlık besleyerek her türlü özel savaş ve psikolojik savaş yöntemlerini kullanmaktan geri durmamışlardır. AKP-MHP faşist iktidarı Medya Savunma alanlarında işgal saldırılarını hızlandırmak için kimyasal silah ve birçok kirli savaş yöntemlerini bu ittifak güçlerinden destek alarak yapıyor. Bu saldırılarla Kürt soykırımını gerçekleştirmek ve varlığını tarihten silmek hedeflenmiştir. Kürdistan özgürlük gerillası ve halkın direnişi karşısında her gün yenilgi alan işgalci devlet yeni yalanlara başvurarak büyük bir psikolojik savaş yürütmektedir. Savaş cephelerinde kayıplarını kamuoyunda gizleyerek veya çarpıtarak basına vermektedir.

Son dönemde AKP-MHP faşist iktidarına destek çıkan muhalefet partilerin de Kürt soykırımına dönük ortak söylemleri Kürt soykırım politikasının salt iktidar partilerin değil, bir devlet politikası olduğunu göstermektedir. Kendi iktidarları için bazı suni çelişki ve çatışmaları olsa da Kürt halkının direnişi karşısında topyekun bir devlet politikası olarak hareket ediyorlar. Tüm bunlara rağmen faşist ve işgalci AKP-MHP iktidarın Kürtleri soykırımdan geçirme planları kapitalist sistem içinde eskisi kadar destekler konumda bulunmamaktadır. Ciddi düzeyde görüş aralıkları ve çatışmaları ortaya çıkmıştır.

KDP KENDİ EGEMENLİĞİ DIŞINDA HİÇBİR KÜRT GÜCÜ KABUL ETMİYOR

ABD'nin PKK hareketi ve Önderliğine karşı sonuna kadar T.C devletiyle ortaklaştığı gibi, bunun yanında faşist rejimin Kürt soykırıma dönük politikalarını olduğu gibi destekleme durumu yoktur. Küresel güçler uzun süreye yayılacak bir soykırım politikası, daha fazla Kürtleri kendi etkilerine almak istemleri ön plandadır. ABD'nin başını çektiği küresel kapitalist hegemonyacılıkla, T.C sömürgeci-soykırımcılığı arasında Kürt mücadelesine karşı böylesine dönemsel görüş ayrılıkları mevcuttur. Kürt özgürlük mücadelesinin sömürgeciliğe karşı darbeler indirmesi ve onurlu özgürlük duruşu söz konusu görüş ayrılığını büyütmüş ve açık hale getirmiş durumdadır. Kuzey ve Doğu Suriye’ye yaklaşımda ABD’nin son açıklamaları ve TC’nin istikrarı bozan saldırılarını dile getirme durumları görüş ayrılıkların devam edeceğini göstermektedir.

Bu çelişki ve çatışma durumları da mücadelemizin sonucunda ortaya çıkmıştır. Bu açıdan T.C devleti, Kürtlere karşı saldırıda eskisi kadar Avrupa ve ABD’den destek almakta zorlanmaktadır. Bir NATO üyesi olarak işgalci T.C, on yıllardır Kürtlere karşı soykırım uygulamalarında NATO’nun en gelişmiş silahlarını kullanmıştır. Son dönemde kendi aralarındaki çelişki ve çatışma durumlarından dolayı desteğin eskisi kadar olamayacağı ABD'nin son yaklaşımlarında görmek gerekir. Faşist AKP-MHP iktidarın değişimini artık NATO güçleri kabul etmektedir. Bu durum tarihsel ve güncel olarak Kürt Özgürlük hareketine büyük imkanları da beraberinde getirmektedir. Doğru temelde bir mücadele Kürt statüsünün dünya halkları açısından tanınmasını da yaratabilecektir.

Buna bağlı olarak özel savaş uygulamalarını ve psikolojik savaş yöntemlerini eskisi gibi kullanma durumları da olmamaktadır. Dönemsel açısından en kritik ve olumsuz rol Başûr ve Irak’ta KDP'ye verilmiş bulunmaktadır. KDP kendi varlığını Kürt Özgürlük hareketinin ortadan kaldırılmasında gördüğünde T.C ile ortak hareketten çekinmemektedir. Başûr’da kendi egemenliği dışında hiçbir Kürt örgütlenmesini kabul etmemekte, kendi mutlak egemenliğini dayatmaktadır. Bunu salt PKK hareketine karşı yapmayarak Başûr’daki diğer Kürt parti ve kurumlarına dönükte aynı zihniyetle yaklaşmaktadır.

YNK'YE YÖNELİK SALDIRILAR KDP'DEN BAĞIMSIZ DEĞİL

Son dönemde YNK’ye yönelik dayatma ve saldırı planları da KDP’nin bu politikalarından bağımsız gelişmemektedir. Kürdistan’daki özgürlük mücadelelerin bu kadar uzun sürmesi ve ağır bedeller vermesinde KDP’nin ihanetçi çizgisi etkili olmakta ve mücadeleyi geriletmektedir. Bu düzeyde işbirlikçi ihanetçi gelişmemiş olsaydı, Kürtler açısından tarihin seyri farklı olurdu. Özel savaş ve psikolojik savaş yöntemlerini sömürgeci egemen güçler bir de ihanetçi güçlerin eliyle bu biçimiyle halka dayatmaktadır. Tüm bu imha ve psikolojik savaş yöntemlerini gerillanın başta Garê zaferi, Metîna, Zap, Avaşîn direnişleri boşa çıkarmış ve etkisiz kılmıştır.

2021 baharıyla birlikte hafta içinde alana hakimiyetlerini gelişebileceklerini planlayan faşist işgalci güçlerin ilerlemeleri durdurulmuş ve son dönemde Avaşîn’in bazı alanlarında geri çekilmek zorunda kalmıştır. Gerillanın en son eylem taktikleriyle bu sonuçlar ortaya çıkmış, işgalci güçler yenilmişlerdir. Partimizin 2021 mücadele yılında gelişen gerilla ve halkımızın direnişi faşist ve işgalci güçlerle ortak hareket eden tüm kirli ittifakları açığa çıkarmıştır. Bu açıdan işgalci güçlerin bu alandaki tüm planları ve işgal saldırıları başından beri başarısızlıkla sonuçlanmıştır.

Bu gelişmeleri giderek herkes görmekte, işgalci güçlerin açıklamalarında itiraf edilmektedir.  Savaş cephesinde aldığı ağır darbelerle egemenliği ve ülke ekonomisi tamamen çöküş içinde olan AKP-MHP faşist diktatörlüğü, artık yıkımın eşiğine gelmiş bulunmaktadır. Bu açıdan bu faşist rejimin tüm psikolojik saldırı hamlelerine kimse inanmamakta ve desteği azalmaktadır. Bunun için anti-faşist cephe temelinde geniş bir muhalefet örgütlenmesini yaratmak gerekir.

Özgürlük Hareketi nasıl bir süreç içerisindedir? Başta İmralı’da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan olmak üzere 4 parça Kürdistan’da gerilla, kadın, gençlik soykırımcı Türk devletine karşı nasıl bir direniş içerisindedir?

Partimizin 44. yıl mücadelesi birçok zorluklar içinde geçmesine rağmen aynı zamanda büyük başarı ve zaferlerin de geliştiği bir yıl oldu. Bu açıdan koşullar ne kadar ağır olsa da, doğru bir örgütleme ile birçok zorluğun aşılabileceği bir dönemi yaşadık. Burada önemli olan Apocu direniş ruhun sürekli canlı olması, bununla birlikte bir kez daha bilinç ve irade ile başarılmayacak hiçbir görevin olmadığını geçmiş dönemle kanıtlanmış olduk. İşgalci güçlere gerilla eylemleriyle büyük darbelerin vurulduğu bir dönem olmuştur. Bir avuç gerilla direnişiyle düşman ilerleyişi durdurulmuş, önemli düzeyde düşmana kayıplar verilmiştir.

Gerilla güçleri Avaşîn, Metîna, Zap ve tüm medya savunma alanlarında en görkemli direnişleri sergileyerek zaferin nasıl elde edileceğinin yolunu göstermiş oldular. Bu direniş başta gençlik ve kadın hareketi olmak üzere toplumun tüm kesimlerini etkilemektedir. Apocu ruh, bilinç, irade ile örgütlenen gençlik birçok eylemde topluma öncülük rolünü oynamaktadır. Partinin ideolojik doğrultusunda örgütlenen gençlik hareketi en zor dönemlerde çıkış yolunu bularak düşmana ciddi darbeler vurabilecektir. Bu da gençliğin doğru partileşme ve öncülük görevlerini her alanda yerine getirmekle mümkündür.

Dönemsel gelişmeler ne kadar karmaşık ve zorlayıcı olsa da gençliğin partileşme sürecini dönemin en önemli görevi olarak görerek örgütlemesini geliştirmesi gerekir. Bu da partimizin ideolojik-örgütsel çizgi gerçeğini doğru anlamak ve çizgi mücadelesine girmekle, gençlik bu soykırımcı politikaları boşa çıkarabilir. Halklaşma ve gerillanın savaş taktiğine girme gençlik hareketimizin başarılarını güçlendirecek ve örgütlemesini büyütecektir. Sömürgeci faşist AKP-MHP iktidarı gençleri mücadeleden ve örgütlenmesinden uzaklaştırmak için uyuşturucu kullanımını teşvik etmekte ve yoz bir yaşamı dayatmaktadır. Buna karşı alanlarda özsavunma temelinde birçok eylem gerçekleştirilmesine rağmen bunun süreklileşen bir tarza dönüşmesi önemli olacaktır.

GERİLLA DİRENİŞİ ŞİMDİDEN EFSANEYE DÖNÜŞTÜ

Özgürlük devrimi mücadeleye genç̧ başlamıştır, o ruhla başarıya ulaşacaktır. Kürdistan gençliği her dönem devrimimizin öncü gücü olmayı başarmıştır. Bugün Medya Savunma Alanlarında düşmana geçit vermeyen gerilla güçlerimizin direnişi birçok genç arkadaşın öncülüğünde gelişmekte, şimdiden direnişleri bir efsaneye dönüşmüştür. Bu açıdan faşist işgalci devlet gençliğin arayışçı ve devrimci karakterini törpüleyerek sistem içine çekmeye çalışmaktadır. Kürdistan gençliği şüphesiz en fazla bu politikalara maruz kalan kesimlerin başında gelmektedir. Sistem açısından Kürdistan gençliği en asi ve çıkışı ile dizginlenemez konumdadır. Bu açıdan Kürdistan gençliğin örgütlü duruşunu kendileri açısından bir tehlike ve tehdit kaynağı olarak görmektedir.

Özgürlük mücadelesiyle tanışan gençliğin toplumda sorgulayan, egemenliği kabul etmeyen yönleri faşist güçleri oldukça tedirgin etmektedir. Kapitalist modernitenin tüm dayatmalarına sırt çeviren gençliğin özgürlük dağlarına gelişi durmamış ve tüm kesimlere öncülük etmiştir. Gençliğin başlattığı “Werin Cenga Azadiyê” hamlesi bu açıdan önem taşımaktadır. Bu anlamıyla gençliğin her alandaki katılımını güçlendirecek hamlenin kesintisiz eylemlerle desteklenmesi gerekir. Kürdistan gençliği halkımız üzerinde yürütülen soykırım saldırılarının tehlikesini tüm çıplaklığıyla zamanında görmüş ve cevap olmak istemiştir. Düşmanın bu vahşi saldırılarına sessiz kalmayarak, izlemeyerek “Werin Cenga Azadiyê” diyerek harekete geçmiştir.

Gerillaya böylesine onurlu ve değerli katılımlarını her bakımından geliştirmek önemli olacaktır. Yurtsever gençler düşmanın tüm saldırılarını boşa çıkararak direnişin en görkemli düzeyde yürütüldüğü gerilla alanlarına akın etmeliler. Kürdistan gençliği tüm potansiyelini ve gücünü devreye koyarak seferber olmalıdır. Sürecin gençliğe dayattığı mücadele çizgisi kesinlikle bu olmalıdır. Her bir örgütlü genç̧ kendi öz gücüne dayanarak düşmanın halkımıza yönelik saldırılarına anında cevap verecek düzeyde örgütlemelerini güçlendirmeleri gerekir. Faşist sömürgeci düşmana karşı topyekün direnişi toplumun tüm kesimlerinde yaygınlaştırırsak zafer kesinlikle halkımızın olacaktır. Gerektiğinde bedel vermeyi göze alarak gerillanın direniş çizgisini tamamlayacak bir hamlesel mücadele geliştirebilmeliyiz. Werin Cenga Azadiyê hamlesinin şüphesiz en önemli başarı ölçüsü gençliğin gerilla saflarına katılım ölçüsü olacaktır. Kürt halkının özgürlüğünde temel rol oynayan gerillalaşma gençlik hareketimizin en temel amacı olmalıdır. Yaşamını ve örgütlemesini buna göre düzenlemelidir. Kürdistan dağlarında gerillaya katılan her genç düşmana hesaplaşmanın kararını vermiş demektir.

Kadın direniş mücadelesinin de faşist egemen güçlere karşı birçok alanda kesintisiz yoğun eylemleri söz konusudur. Rojava, Başûr ve Avrupa’daki kitlesel eylemlerde kadınlar hep ön saflarda yerlerini almışlardır. Hareketimizin başlatmış olduğu "Dem Dema Azadiyê ye" hamlesine en güçlü katılımı yaparak toplumun örgütlenmesinde öncü rol oynamıştır. Kadın katliamlarına karşı tüm alanlarda yaratılan örgütlenmeler faşist AKP-MHP iktidarını teşhir etmiştir. Özgürlük mücadelesindeki kadın gerilla yoldaşların direnişleri işgalci güçlerine önemli darbe vurmuştur. Gerilla saflarındaki kadın yoldaşların destansı direnişleri ve şehadetleri ile dünya kadın mücadelelerine önemli miraslar bırakmaktadır.

Kürdistan gerillası öncülüğünde süren direnişe paralel olarak başta Kürt halkı olmak üzere tüm Ortadoğu insanlığının üzerine düşen görev ve sorumluluk nedir? Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın, Kürdistan Özgürlük gerillasının, kadınların, gençlerin ve Kürdistan halkının direnişine nasıl sahip çıkılmalıdır?

Özgürlük gerillasının her cephe ve mevzide fedaice direnişi halkımızın mücadelesine ivme kazandırmış ve belirleyici bir rol oynamıştır. Faşist AKP-MHP iktidarın soykırımcı saldırıları ve savaş politikaları başta Kürt halkı olmak üzere tüm toplumu derinden etkilemektedir. Bu açıdan Türkiye halkların da içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik krizden kurtuluşun yolunun bu faşist iktidarı yıkmak olduğunun bilinciyle örgütlenmesini güçlendirmeleri gerekir. Bunun için özsavunma güçlerini Türkiye ve Kürdistan’ın her yerinde yaygın örgütlemek önemlidir. Faşist saldırılar salt Kürtlere değil, tüm topluma yapılmaktadır. Türkiye toplumu tarihin hiçbir döneminde bu kadar dış dünyadan izole olmamış ve düşürülmemiştir.  Bu sömürü ve talan düzeninden kurtuluşun yolu da örgütlü toplumdan geçmektedir.

Düzen partilerin dönemsel çıkışları ve söylemleri sistemi kurtarma arayışları olmaktadır. Halkların devrimci direniş cephelerini her alanda yaygınlaştırmak aciliyet arz etmektedir. Hareketimizin başlattığı "Dem Dema Azadiyê ye" hamlesine güçlü temelde katılım ve destek olma tüm halkların direnişe güç verecektir. En fazla da bu duruma ihtiyacı olan Türkiye halkları ve devrimcileri olmaktadır. Bununla birlikte Önderliğimiz üzerindeki tecridin kalkması, sömürgeci işgal güçlere güçlü darbelerin vurulması da somut olarak AKP-MHP faşist iktidarının saldırgan politikalarına karşı ortak mücadele ile gerçekleşebilir. Hareketimizin başlattığı Özgürlük Hamlesi ile her alanda sıkışan ve daralan faşist AKP-MHP iktidarını yıkımın eşiğine getirmiş bulunmaktadır.

Bu durumdan çıkmak, tekrardan iktidarlarını güçlendirmek için faşist Erdoğan-Bahçeli ikilisi halkımızın üzerinde her türlü çılgınca saldırılarını yapmaktan çekinmeyecektir. Bu açıdan halkımızın "Dem Dema Azadiyê ye" hamlesiyle birlikte her alanda özsavunma güçlerini oluşturması ve faşist saldırılara anında cevap verecek konumda örgütlemesini güçlendirmesi gerekir. Bunun için kadın ve gençlik hareketlerin öncülük düzeyinde öz savunma güçlerini toplumun tüm kesimlerini içine alacak bir şekilde örgütlemesi önemli olacaktır.

GERİLLAYA KARŞI İLERLEMEYEN TÜRK ORDUSU KİMYASALA BAŞVURUYOR

Ortadoğu sahasında faşist T.C devletinin uygulamalarını daha fazla teşhir eden, katliamlarını belgeleyen çalışmaları yaygınlaştırmak önemlidir. Gerilla karşısında ilerlemeyen faşist çete- ordu güçleri son çare olarak kimyasal silahların kullanımına başladılar. Kimyasal silah kullanımına karşı oluşturulan kamuoyunun süreklileşerek tüm Ortadoğu ve Arap halkların gündemi haline getirmek gerekir. T.C faşist rejimin teşhirini bir de bu temelde Ortadoğu halklarına anlatmak önemlidir. Tehlikeleri bertaraf etmek ve bu temelde büyük kazanımlar elde etmek için AKP-MHP faşist iktidarının yenilmesi çok önemli hale gelmiştir. Kürt soykırımını yapmada bu iktidar tüm insanlık dışı saldırıları uygulamakla tüm Ortadoğu gericiliğin merkezi konumundadır.

Ortadoğu'nun demokratikleşmesi ve halkların birlikte özgürce yaşamasında en büyük engel faşist Türk devletidir. Bunun için hareketimizin imkanlarını, tüm mücadele güçlerini faşist T.C devletine yöneltmek gerekir. Parçalı ve lokal örgütlenmeler sonuç almada eksik kılmaktadır. Tüm parçalardaki Kürt hareketlerin sömürgeci faşist T.C politikaları konusunda ortaklaşmalarını sağlamak önemlidir. İşgalci saldırılara karşı koymanın tek yolu bu olmaktadır. Hareketimizin başlattığı "Dem Dema Azadiyê ye" hamlesiyle belli bir bütünlük sağlanmış olsa da, zengin yöntemlerle bunun yaygınlaştırmak gerekir.

Hamlemizin sürdüğü bir dönemde partimizin 44. mücadele yılına girdik. Bu mücadele döneminde en önemli hedeflerimizden biri de ağır tecrit koşullarını sonlandırıp önder Apo’yu özgürleştirmektir. Dünya emekçi-devrimci halkların her alanda Önderliğimizi sahiplendiği bir dönemde ortak mücadele platformları oluşturularak faşist rejimin soykırımcı politikalarını güçlü teşhir etmek gerekir. Birçok devrimci sendika ve kurum önderliğin özgürlüğü temelde büyük kampanyalar başlattılar. Yine önemli düzeyde aydın ve yazar da Önderliğin özgürlüğü için çeşitli eylemler geliştirerek duyarlılık içinde olmuştur. Bu açıdan partimizin yeni mücadele yılında ve hamlemizin geliştirdiği eylemsel etkinliklerle Önderliğimizin özgürlüğü daha güçlü yankılanacaktır. Partimizin zafer yıl dönümü yaşadığımız böylesi bir dönemde halkımızın direnişiyle özgür Önderlikle buluşmanın artık tam zamanıdır.