Gök: Cezaevinden daha da güçlenerek çıktım

Hukuksuz bir şekilde üç ay tutuklu kalan Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi Berke Gök, sindirilmek için konduğu cezaevinden daha da güçlenerek çıktığını ifade etti ve ekledi: “Başka bir dünya kurana kadar mücadele edeceğimi artık biliyorum.”

Boğaziçi Üniversitesi’nde Melih Bulu’nun ardından Naci İnci’nin de yine bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kayyum rektör olarak atanmasını protesto ettikleri için 94 gün tutuklu kalan öğrenciler Berke Gök ve Perit Özen, 7 Ocak 2022’de Çağlayan İstanbul 22. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmalarında tahliye edildiler. 

Kayyum rektör İnci’nin şikayeti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hedef göstermesi üzerine tutuklanan öğrenciler, üç ay önce bıraktıkları okullarına ve dışarıdaki hayata yeniden adapte olmaya çalışıyorlar. 

Yaşadığı süreci ANF’ye anlatan Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü 4’üncü sınıf öğrencisi Berke Gök, yaşadığı cezaevi deneyiminin kendisini olgunlaştırdığını ve mücadele azmini artırdığını söyledi. 

Bir hafta önce tahliye edilen Gök, özgürlüğüne ve arkadaşlarına kavuşmaktan dolayı büyük mutluluk duyduğunu, sürekli konuşmak, muhabbet etmek istediğini ifade etti. 

‘ÖGB’NİN SALDIRISI SONUCUNDA ARABAYA ÇIKMAK ZORUNDA KALDIM’ 

Her şeyin Melih Bulu’nun ardından Naci İnci’nin de yine kayyum rektör olarak atanmasıyla başladığını hatırlatan Gök, okulun ilk günü spontane bir tepki geliştiğini ve rektörün arabasının üzerine iddia edildiği gibi protesto amaçlı değil, özel güvenlikçilerin sıkıştırması sonucunda çıkmak zorunda kaldığını belirtti. 

Gök, 4 Ekim’de yaşananları şöyle anlattı: “Okulun ilk günüydü. Naci İnci’nin arabası rektörlüğün önüne geldi. Biz o esnada kalabalık bir biçimde okulun önündeki çimlerde oturuyorduk. Araba gelince birden yuhalamalar başladı. Öğrenciler oraya doğru toplandı. Naci İnci arabasına binmek için rektörlük binasından çıkınca yuhalamalar, sloganlar ve kalabalık daha da arttı. Ben o esnada arabanın hemen önündeydim. “İstifa” sloganları atılmaya devam ederken, birden özel güvenlikler (ÖGB) arabanın önündeki kişilere saldırmaya başladı. Hiçbir uyarıda bulunmadan itmeye ve darp etmeye giriştiler. Beni sürekli hareket halinde olan arabanın önüne itiyorlardı. Ezilme tehlikesi yaşadık. İttirme ve ezilme arasında kalınca arabanın kaputunun üzerine oturdum. İtiş kakış devam ettiği için ayaklarımı da çektim. O kargaşadan çıkabilmek için tek çare arabanın üzerine çıkmaktı ve çıktığım gibi biri ayağımdan tutarak tavanın üzerine düşürdü, başka bir özel güvenlik de kolumdan itip betona düşürdü. Olay bundan ibaret.” 

‘ERDOĞAN’IN HEDEF GÖSTERMESİYLE HAREKETLİLİK BAŞLADI’ 

O gün bir şey olmadığını, 3-4 dakika süren bir gerginliğin ardından arabanın gittiğini söyleyen Gök, ertesi gün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendilerini hedef göstermesi üzerine hareketlilik başladığını belirtti. 

Aynı gün önce bir arkadaşlarının evinden ifadeye çağrılırken, iki öğrencinin okul içinde gözaltına alındığını öğrendiklerini anlatan Gök, “Daha sonra Perit’in evine giderken gözaltına alındığı haberi gelince durumun ciddi olduğunu fark ettik” dedi. 

Aynı gün okul çıkışında alındığını belirten Gök, polislerce darp edilerek zorla ters kelepçe işkencesine maruz bırakıldığını, Vatan Emniyet’te bir gece gözaltında tutulduktan sonra ertesi gün çıkartıldıkları mahkeme tarafından Perit ile birlikte tutuklandıklarını hatırlattı. 

Tutuklanma kararı çıktığında polislerin bile şaşırdığını belirten Gök, “Kararı duyduktan sonra öylece kaldılar, hakim onlara, ‘Ne bekliyorsunuz, ben mi götüreyim bunları, alıp götürsenize’ diye tepki gösterdi” diye konuştu. 

METRİS’TE ÇIPLAK ARAMA DAYATMASI VE TEHDİT 

Götürüldükleri Metris Cezaevi’nde iç çamaşırlarıyla kalacak şekilde çıplak arama dayatmasına maruz bırakıldıklarına dikkat çeken Gök, gelir gelmez sırf kantin listesini sorduğu için bir gerginlik yaşadığını, niçin geldiklerini soran Hasan isimli başgardiyan tarafından, “Dikkat et arabanın altında kalma. Gözüm üzerinizde” diye  tehdit edildiklerini söyledi. 

İlk üç gün tek kişilik hücrede Perit ile beraber kaldıklarını anlatan Gök, verilen kullanılmış battaniyelerden dolayı daha sonra Perit’in uyuz hastalığına yakalandığına ve hala tedavi gördüğüne dikkat çekti. 

Vegan olduğunu yazdığı dilekçelerle belirtmesine rağmen 10 gün boyunca bunun dikkate alınmadığını anlatan Gök, bu nedenle çok zayıfladığını belirtti. 

50 gün tecrit hücresinde kaldıklarını anlatan Gök, şunları anlattı: “Hücrelerimiz yan yanaydı ve ilk geldiğimizde en büyük dayanışmayı diğer hücrelerde kalan tutsaklardan gördük. Bize sigara ve su gönderdiler. Bu beni çok etkiledi. Uzun bir süre ders kitaplarımız verilmedi. Hatta Perit’inkiler Fransızca ve Osmanlıca olduğu için daha da geç verildi. 1 aylık gecikmeli başladık derslerimizi çalışmaya. Okuma kitaplarımız aynı şekilde verilmedi. Televizyon da yoktu. Gazete yüzü hiç görmedik. Gönderdiğimiz mektuplar da keyfi bir biçimde gönderilmedi ve bizi ilk geldiğimizde tehdit eden Hasan isimli başgardiyan tarafından bu nedeniyle gözdağı verildi. Beni avludan, Perit’i de hücreden çıkartarak ‘Siz burada olanlar hakkında dışarıya bilgi veriyormuşsunuz. Bunu yapmayın’ dedi. Birkaç saat sonra beni özel olarak çağırarak, ‘Mektup yazmışsın ve içeride olan bazı şeylerden söz etmişsin. Bunlardan bahsedersen mektubun okuma komisyonundan geçmez. Ya sen bunların üstünü çiz ya da biz bunu yollamayacağız’ dedi ve öyle de oldu; mektup gönderilmedi.” 

‘GÖZALTILAR, BASKILAR BİZİ YILDIRAMAZ’

Adalet Bakanlığı’nın cezaevine gönderdiği bir yazıyla  tutukluluklarının 50. gününde aniden Metris’ten Silivri’ye sevk edildiklerini anlatan Gök, orada Perit ile birlikte konuldukları koğuşta 24 saat kamerayla gözetlendiklerini, zorla sayım dayatmasında bulunulduğunu, çok soğuk olduğu için üşüttüklerini ancak revire çıkartılmadıklarını, vegan yemek verilmediğini söyledi. İlk duruşmaya giderken dalga geçer gibi kendisine vegan yemek geldiği müjdesinin verildiğini belirten Gök, zaten aynı gün tahliye edildiğini hatırlattı. 

Cezalandırmak, direnişlerini sindirmek için tutuklandıklarını ancak cezaevinden daha da güçlenerek çıktığını vurgulayan Gök, sömürü sistemini bu deneyimle daha iyi kavradığını ve bunun da mücadele azmini daha da büyüttüğünü kaydetti. 

“Gözaltılar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz” sloganından aldıkları güçle baskılar karşısında yılmadıklarını ifade eden Gök, bu süreçte olgunlaştığını dile getirdi. 

Arkadaşları tarafından yapılan destek eylemlerini ve yürütülen kampanyayı avukatlarından öğrendiğini anlatan Gök, “Başka bir dünya kurana kadar mücadele edeceğimi artık biliyorum” dedi. 

‘ÖNEMLİ OLAN BİRLİKTE MÜCADELE ETMEK’

“Barınamıyoruz” hareketinde de mücadele eden Gök, yurt yetersizliğinden cemaat yurduna muhtaç bırakılan ve oradaki baskılar nedeniyle canına kıyan Enes Kara’nın haberinin kendisini çok sarstığını ifade etti. 

Kara ile aynı durumda bulunan çok sayıda öğrenci olduğuna ancak bunun medyaya yansımadığına işaret eden Gök, “Okurken, yaşamak, barınmak için mücadele etmek zorunda kalmak korkunç bir şey. İstemediğin bir yerde kalmak, bu durum beni çok öfkelendiriyor” diye konuştu. Bu haksızlıklara karşı mücadele etmekten başka bir çareleri olmadığını vurgulayan Gök, Türkiye’de öğrenci olmanın çok zor olduğunu belirtti. 

Gök, “Türkiye’de öğrenci olmak, Almanya’da Yahudi, Amerika’da Amerikan yerlisi olmak, gece sokakta yürüyen bir kadın, fabrikada işçi olmak gibi bir şey. Sistem bizi farklı araçlarla hep eziyor. Eğitim hakkımızı gasp ediyorlar, üniversiteleri ele geçirerek asimile etmeye çalışıyorlar. Burada önemli olan, aynı devlet yapısı ve kapitalist sistem tarafından sömürüldüğümüzü fark etmek ve buna karşı birlikte mücadele etmek ve dayanışmaktır ” dedi.