Sur’da çadır açıp yaşamaya razı

Türk devletinin talan ettiği Amed’in Sur ilçesine bağlı 6 mahalleden biri olan Savaş Mahallesi’nin eski muhtarı Lokman Bakır, Sur’da çadır açıp yaşamaya razı olduğunu söyledi.

“Bugün eski evimin bulunduğu sokağa bile gidemiyorum, çünkü her tarafı yerle bir ettiler” diyen Surlu Lokman Bakır, “Ne ev ne de sokaklar kalmış ortada. Virane olmuş her taraf. Çocukluğumuzun geçtiği 6 mahallenin hepsini yıktılar. Yerine yapılan evleri 1 milyon TL’ye satıyorlar” dedi.

Amed’in Sur ilçesi, tarihin en uzun ‘sokağa çıkma yasağı’na tanıklık ediyor. 2 Aralık 2015’te ilan edilen sokağa çıkma yasağının üzerinden 6 yıl geçti.

İlçe, Türk devlet güçleri tarafından tamamen harabeye dönüştürüldü. 103 gün süren çatışmalar, Mart 2016’de bitmesine rağmen yasak günümüze kadar da kısmi olarak devam ediyor.

‘ACELE KAMULAŞTIRMA’YLA TALAN

Sur, tarihi mimarisi ve kültürel yapısı ile dünyadaki nadir yerleşim alanlarından biriydi. Çin Seddi’nden sonra en uzun sur olan Amed Surları, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) dünya mirası listesinde. Tarihi hamamları, konakları, kilise, cami ve sarnıçlarıyla yaşayan tarihti. Türk iktidarı, ilçenin neredeyse tamamını ‘acele kamulaştırma’ adı altında talan etti, nüfusunu göçertti, rant alanına çevirdi. Sur, artık eski niteliğini, görkemini taşımıyor.

PEŞKEŞ ÇEKİLEN YAPILAR

Fiziksel dönüşümünün yanı sıra sosyolojik çehresi de asimile edildi; uyuşturucu ve fuhuş başta olmak üzere, bilumum kirli işlerin döndüğü bir ilçe haline getirildi. Yıkılan mahallelerin yerine inşa edilen yapılar da genellikle ticari amaçlı. AKP-MHP’ye yakın kurumlara peşkeş çekilecek. Daha şimdiden dinci-ırkçı tarikatlara ve ‘STK’ kisvesi altında devletin asimilasyon, dejenerasyon politikalarını yürüten kuruluşlara tahsis ediliyor.

KENDİMİ BURADA TANIDIM

1960’lı yıllardan beri Sur’da yaşayan ve son seçimlere kadar da yasaklı mahallelerden Savaş Mahallesi’nin muhtarı olan Lokman Bakır, ilçenin dününü ve bugününü anlattı.

Savaş Mahallesi’nde doğup büyüdüğünü ve çocukluk yıllarında Sur’un çok güzel bir toplumsallığa sahip olduğunu belirten Bakır, yıkımdan sonra tüm komşu ve akrabalarının bir tarafa dağıldıklarını söyledi.

Birçok insani duygu ve ilişkiyi Sur’da görüp yaşadığını vurgulayan Bakır, şöyle devam etti: “Ben kendimi burada tanıdım. Başka bir yeri bilmeyiz. Ben şu anda Diclekent semtine gittiğimde kayboluyorum. Benim burada evim vardı, devlet evimi yıktı. Evimi istememe rağmen bana burada ev vermediler. TOKİ’lerden 2+1 bir ev verdiler. Zaten o ev benim nüfusuma yetmiyordu. Ayrıca 50 bin TL’nin üzerinde de beni borçlandırdılar.”

TARİHİ DOKUSU YOK EDİLDİ

Cevatpaşa, Fatihpaşa, Dabanoğlu, Hasırlı, Cemal Yılmaz ve Savaş mahallelerinin tank ve toplarla yıkıldıkları için nüfusun göç etmek zorunda kaldığını hatırlatan Bakır, “Yıktıkları yerlere, sözde yeni yapılar yaptılar ama eski tarihi dokuyu göremiyoruz. Bu yapılar benim gözümde sıfırdır. Bunların ne olacağı da belli değil; acaba pavyon mu, meyhane mi, fuhuş yatakları mı olacak? Birçok lokal işletmesinin bu alanında etrafında dönüp durduğunu biliyoruz” diye konuştu.

DEĞİŞEN SOSYAL YAPI

İlçenin sosyal yapısının da değiştiğine dikkat çeken Bakır, şunları dile getirdi: “Eskiden burada bir şekilde geçimini sağlayan aileler, kentin diğer ilçelerine göç ettirildi. Gittikleri yerlerde ne ekonomik ne de kültürel olarak yaşamıyorlar. Hem Sur içerisinde hem de genel olarak kentte yoksulluk daha çok artmaya başladı. İnsanlar ekmek bulamayınca da bu kez gayri meşru işlere sarılmak zorunda kalıyor. Bugün benim kahvem, bakkalım olmasaydı illa ki ben de kötü işlere bulaşacaktım. O yüzden mutlu değiliz. Bugün apartmanda, 7. katta oturuyorum ve hiçbir komşumu tanımıyorum. Sur’da çadır açıp orada yaşamaya razıyım ama Diclekent’te yaşamaya razı değilim. Son yıllarda hep huzursuzluk içerisinde yaşıyoruz.”

KENDİ SOKAĞIMI TANIYAMADIM

Sur’daki yıkımdan sonra inşa edilen yapıların kalitesizliğine ve tarihsel dokudan uzak özelliklerine dikkat çeken Bakır, şunları ekledi: “Bugün eski evimin bulunduğu sokağa bile gidemiyorum. Çünkü her tarafı yerle bir ettiler. 1968’den beri buradayım, geçen gün içeriye girmeye çalıştım, kendi sokağımı tanımadım. Yıkılmamış kimi evlerden yola çıkarak, bazı yerleri çözebiliyorsun. Örneğin eski sokakların, komşuların evlerinin nerede olduğunu bulamıyorsun. Ne ev ne de sokaklar kalmış ortada. Virane olmuş her taraf. Çocukluğumuzun geçtiği 6 mahallenin hepsini yıktılar. Yerine yapılan evleri 1 milyon TL’ye satıyorlar. En ucuzu 600-700 bin TL değerindedir. Eski mahallesine gelmek isteyenler bunları nasıl alsınlar?”