Alman hükümetinden Türkiye’deki seçimler öncesi uyarı

Türkiye’de seçimlerle bağlantılı Almanya’da yapılacak etkinlikler için açıklama yapan Alman İçişleri Bakanlığı, “Ülkemizin iç güvenliğini tehdit edecek etkinliklere izin verilmeyecek” diyerek AKP-MHP iktidarını uyardı.

AKP Nevşehir Milletvekili Mustafa Açıkgöz’ün 13 Ocak 2023 günü Neuss’ta Türk faşist gruplara ait bir camide Kürtler ile Erdoğan rejimi muhalifleri tehdit eden sözlerin ardından Ankara-Berlin hattında gözler Olof Scholz’un başbakanlığındaki Federal Alman Hükümeti’nin alacağı pozisyona çevrildi.

Almanya’nın muhalif partilerinden Sol Parti Milletvekili Gökay Akbulut ise Scholz hükümetinin özellikle AKP-MHP iktidarının seçim çalışmalarına hangi çerçevede izin verileceğini ve Açıkgöz’ün sözlerine ilişkin nasıl bir yaklaşımın sergilendiğini bir soru önerisiyle Federal Meclis’in gündemine taşıdı.

Sol Partili Akbulut’un soru önerisini hükümet adına İçişleri Bakan Müsteşarı Mahmut Özdemir yanıtladı. Almanya’da nefret ve tehdit edici ifadelere kesinlikle yer olmadığına dikkat çekilen yanıtta “Dış ülkelerde yapılacak seçimlerle ilgili Almanya’da yabancı siyasetçilerin katılacağı etkinlikler hükümetin iznine bağlıdır” denildi.

İzinlerin 10 gün öncesine kadar Dışişleri Bakanlığı’na yapılacak başvuruyla alınabileceğini bildiren bakanlık devamla şu uyarıda bulundu: “Bütün seçim etkinliklerine katılımlar Alman yasalarının belirlediği çerçevede olmalı ve Almanya’nın iç güvenliğini tehdit etmemeli. Türk parlamenter Açıkgöz’ün 13 Ocak’taki sözlerinden sonra 16 Ocak’ta Türk Büyükelçiliği çağrılarak, asla böyle ifadelerin tekrarlanmasına izin verilmeyeceği açık biçimde iletildi.”

MÜSLÜMANLAR KONSEYİ UYARILDI

Alman İçişleri Bakanlığı, AKP’li Açıkgöz’ün bir camide yandaşlarıyla buluştuğu için de aralarında Türk devletinin Diyanet kurumu DİTİB’in de üyesi olduğu 6 İslami birliğin çatı kuruluşu olan Almanya Müslümanlar Koordinasyon Konseyi'nin (KRM) uyarıldığını bildirdi. KRM’ye gönderilen yazıya da atıfta bulunan Bakanlık, “Böyle etkinlikleri organize edenler iç güvenliğin tehdit edilmesine müsamaha göstermemesini istedik” bilgisini verdi.

Kendilerini “Ülkücü” olarak adlandırılan grubun faaliyetlerinin eyalet ve federal iç istihbarat kurumlarının takibi altında bulunduğunu aktaran İçişleri Bakanlığı, AKP’li Açıkgöz tarafından tehdit edilen Kürtler ile Erdoğan rejimi muhaliflerin güvenliği için ise şu açıklamayı yaptı: “Almanya’da bulunan muhaliflerin can güvenliğine büyük önem verilmekte. Güvenlik kurumları Türkiye kökenli muhaliflere yönelik olası tehditleri izlemekte ve muhaliflerle yakın bir alışveriş içindedir.”

UYARIYA RAĞMEN TÜRK BAKAN YANDAŞLARIYLA BULUŞTU

Sol Parti Federal Parlamenteri Gökay Akbulut ise İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasını olumlu fakat yetersiz buldu. Bakanlığın yanıta ilişkin konuşan Akbulut, AKP’li Açıkgöz’ün sözlerinden sonra Türk Büyükelçiliği’nin uyarılmasının olumlu olduğunu fakat Türk tarafının bu kurallara uymaması durumunda sonuçlarının ne olacağının henüz netlik kazanmadığını bildirdi.

Geçtiğimiz hafta Türk Tarım Bakanı Vahit Kirişci’nin Berlin’de yandaşlarıyla buluştuğunu hatırlatan Akbulut, “Türk Tarım Bakanı'nın yakın zamanda Berlin'de yaptığı seçim kampanyasında açıkça görüldüğü gibi Türk hükümeti Berlin'den gelen uyarıyla pek ilgilenmiyor gibi. Dışişleri Bakanlığı bu nedenle burada net sınırlar belirlemelidir” dedi.

TÜRK DEVLETİYLE İLE BİLGİ ALIŞVERİŞİNİ DURDURUN

Akbulut, Almanya’da yaşayan muhaliflerin korunduğuna ilişkin bakanlığın açıklaması ise şu sözlerle değerlendirdi: “Eğer iddia edildiği gibi Almanya'da yaşayan muhalefet üyelerinin güvenliğini gerçekten önemsiyorsa, o zaman Türkiye ile bu muhalefet üyelerini tehlikeye atan tüm bilgi alışverişini derhal durdurmalıdır. Daha önceki bir soru önergesinden aldığımız bilgiye göre güvenlik birimleri Kürt dernekleri hakkında bilgi topluyor ve bunları Türk gizli servisiyle de paylaşıyor. Bu kesinlikle sorumsuzluktur.”

Almanya’da yaşayan Türk vatandaşlarının tüm cezai mahkûmiyetlerine ilişkin bilgilerin de Türkiye'ye düzenli olarak ilettiğine dikkat çeken Akbulut, hükümete şu çağrıda bulundu: “Bu, söz konusu suçların muhalefet toplantıları veya dernek faaliyetleriyle bağlantılı olması durumunda Türkiye'ye seyahat ederken etkilenenler için de tehlikeli olabilir. Türkiye'deki iç siyasi durum göz önüne alındığında, bu adli işbirliğine son verilmelidir.’