Şahin: Türk devleti operasyonlarla işgal zemini hazırlıyor

Fırat Bölgesi Yürütme Meclisi Eşbaşkanı Mihemed Şahin, Türk devletinin Serêkaniyê ve Girê Spî işgalini tamamlamak için özel operasyonlar düzenlediğini belirtti.

Mihemed Şahin, Erdoğan’ın “1 milyon mülteciyi Suriye’ye yerleştireceğiz” açıklamalarının işgalin ilk gününden yapılan işgalin resmileştirilmesi olduğuna işaret ederek, “Yeni bir gelişme olmayan bu değişim tarihin değiştirilmesidir” dedi. Türk devletinin tüm bu faaliyetlerine dönük Rusya’nın sessiz tutumuna da değinen Şahin, bu durumu ikili ittifak olarak değerlendirdi.

Fırat Bölgesi Yürütme Meclisi Eşbaşkanı Mihemed Şahin, ANF’nin sorularını yanıtladı.

Türk devleti Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırılarını artırdı. 17-22 Ekim anlaşmalarından bu yana düzenlenen saldırılara bakıldığında ortaya nasıl bir tablo çıkıyor?

Türk devleti ve ortaklarının Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî’ye dönük operasyonu ve ardından ABD-Türkiye, Rusya-Türkiye arasında askeri operasyonların durması için yapılan ‘ateşkes anlaşmaları’ bölgeye dönük saldırıları durdurmadı. Türk devleti ve çetelerinin bölgeye dönük saldırıları günlük olarak devam ediyor. Herkesin bildiği gibi QSD, Türk devletinin ‘Sınır güvenliği’ bahanelerini boşa çıkarmak için 30 km geriye çekildi. 30 km alanda hiçbir askeri eylem ve güç olmamasına rağmen Türk devleti yoğun bir şekilde bölgelerimize saldırmayı sürdürüyor.

Türk devletinin amacı ‘ulusal sınır güvenliği’ değildir. Suriye krizinin ve devrimimizin başından bu yana Türk devletinin sınırlarına dönük bizden taraf bir tehlike durumu olmadı. Erdoğan liderliğinde AKP hükümetinin planları esasında Suriye üzerinden Ortadoğu’ya Neo-Osmancılığı yaymak ve egemenliğini genişletmektir. Bu doğrultuda Özerk Yönetim bölgelerinde istikrar huzuru bozarak demokratik sistemi zayıflatarak imha etmek istiyor. Demokratik Özerk sistem yerine çeteleri aracılığıyla radikal bir sistem kurmak istiyor. Günlük olarak Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik düzenlenen saldırılarda bu siyasi planın parçasıdır.

Bölgeye dönük kapsamlı işgal saldırılarının olması muhtemel mi?

Türk devleti Suriye krizinin başından bu yana radikal çeteleri aracılığıyla Suriye’de egemenliğini oluşturmak istedi. Bunu başaramayan istediği işgali gerçekleştirmede çeteleri başarısız olunca bizzat kendi ordusuyla devreye girdi. İdlib, Efrîn, Ezaz, Serêkaniyê ve Girê Spî’yle harekete geçti. Serêkaniyê ve Girê Spî işgal süreçlerinde ortaya çıkan uluslararası tepkiler karşısında operasyonlarını açıkça sürdüremezse de özel operasyon tarzında başka yöntemlere geçti.

Özerk Yönetim kurumlarını ve yetkililerini, sivil yerleşim alanlarını hedef alarak bölgede karışıklık yaratma ve göç dalgası başlatma tarzında gerçekleşen bu özel operasyonlar Serêkaniyê ve Girê Spî işgal harekâtını tamamlama girişimidir. Havadan ve karadan yapılan saldırılardaki amaç budur. Yeni bir geniş kapsamlı askeri operasyon fırsatı yaratmaya çalışıyor. Türk devleti eğer uluslararası siyasi bir zemin oluşturur ve bu konuda kendine güvenirse bu bölgelerde yeni büyük bir operasyon başlatır.

-İşgal saldırılarının sürekli hedefinde olan Kobanê’de yaşanan durum nasıl görülmelidir. Bu saldırılardan ‘Kobanê Kumpas Davasına’ kadar yapılmak istenen nedir?

Türk devleti çetelerinin intikamını alıyor. Herkes dünya terörünün Kobanê’de kırıldığını biliyor. Türk devleti Kobanê’yi ve Kuzey-Doğu Suriye’yi ele geçirme noktasında DAİŞ’e güvendi. DAİŞ aracılığıyla bu bölgelerde hüküm sürmeyi hedefledi. Özelde Bakûrê Kürdistan-Türkiye’de yaşayan halkımız olmak üzere Kürt halkının desteğiyle DAİŞ’i kıran direniş tüm demokratik ve özgürlükçü güçleri Kobanê etrafında kenetledi. AKP hükümeti bugün ‘Kobani Davasıyla’ herkesi gözaltına alarak 2015’te Kobanê’de kırılan DAİŞ’in intikamını alıyor. DAİŞ’in kırılmasına neden olan herkese saldırarak bu intikamı alıyor.

Türk devleti başta üstlenmediği bölgeye dönük SİHA saldırılarını bugün açıkça üstleniyor. Bu konuda bölgedeki garantör güç Rusya’nın size ilettiği bir şey var mı?

Rusya güçlerine defalarca başvurularımız ve çağrılarımız oldu. Askeri güçlerimiz ile aralarındaki ittifaka göre bölgenin güvenliğinden onlar sorumlu. Ancak tutumları bizi bu konuda ikna etmiyor. Bu bölgelere dönük saldırılarda siyasi ve askeri olarak sessiz kalıyorlar. Bu da şüphe oluşturuyor. Rusya sorumluluğu ve yapılan ittifaka göre Türk devletine yanıt vermelidir. Rusya’nın askeri ve siyasi olarak sürekli cevapsız ve tutumsuz kalması bizim için şüphe konusudur.

Son zamanlarda özellikle SİHA’lar olmak üzere bölgelerimize dönük yapılan saldırılar noktasında Rus güçlerinden cevap almak için başvurularımız oldu. Her zaman bize ‘Kimin yaptığı belli değil’ cevabı verildi. Türk devleti başta bu saldırılar üstlenmiyordu. Son zamanlar da ise bu saldırıları üstleniyor. Bu da Türk devleti ve bölgedeki garantör güçler arasında perde arkasında yapılan bazı ittifakların olduğunu gösteriyor.  Türk devleti bu ittifak doğrultusunda saldırıları açıkça üstleniyor. Rusya, bu saldırıların üstlenmesi ve ‘ateşkes anlaşmasının’ ihlal edilmesine rağmen Türk devletine karşı tutum sahibi değildir. Bu da perde arkasında bazı ittifakların yapıldığı şüphesini artırıyor.

Erdoğan’ın “1 milyon mülteciyi yerleştireceğiz” açıklamalarının ardından gözler işgal altındaki bölgelere çevrildi. Bölgede zaten demografik değişimin yapıldığı biliniyor. Bunlarla değişim hangi aşamaya getirilmek isteniliyor?

Türk devleti zaten işgal ettiği İdlib, Cerablus, Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî’de ilk günde pratik olarak bir demografik değişim yapmıştır. Bu yeni bir gelişme değil, ilk günden başlanmıştır. Bu bölgenin vatandaşı olmayan kişiler yerleştirilmiştir. Bölgeye getirilen çeteler ve aileleri yerleştirilmiştir. Suriyeli olmayan çeteler ve aileleri de yerleştirilmiştir. Türk rejimi bunu resmi olarak ilan ediyor. ‘Bu bölgelere mültecileri yerleştireceğiz’ diyor. Bu bölgelerde demografik değişim yapmıştır. Özellikle Kürtlerin yerine başka ulusları yerleştirerek tarihi ve tarihi coğrafyayı değiştirmek istiyor. Bunun için de bu siyaseti ilan etmiştir. Bunu ilan etmeden önce de zaten pratik olarak demografik değişim yapılmıştı.

Tüm bunlara karşı sizler neler yapıyorsunuz? Topluma düşen görevler nelerdir?

Bu duruma karşı mücadele etmek Özerk Yönetim olarak başlıca görevimiz ve stratejimizdir. Bu konuda karar vermişiz. Diplomatik, siyasi ve her açıdan meşru hakkımızla elimizden geleni yapacağız. Sadece demografik değişimin durması için değil Suriye’deki Türk işgalinin son bulması için mücadele ediyoruz. Bu durum sürekli plan ve hedeflerimiz içerisindedir.

Sadece halkımıza çağrımız var. Türk devletinin bölgelerimize saldırmasındaki amaç halkımızın iradesini ve elde ettiği kazanımların kırılmasıdır. Bölgede yaşayan halk bileşenleri arasındaki maneviyatın parçalanmasıdır. Halkımız bunlara karşı birliğini oluşturup mücadelelerini büyütmelidir.