Tüm faaliyetleri ‘güvenlik’ için

Van Çevre Derneği (ÇEV-DER) Başkanı Ali Kalçık, Kürdistan’da barajlar, madenler, yollar, duvarlar, hemen hemen her şeyin ‘güvenlik’ amacıyla yapıldığını, bu faaliyetlerinin çoğunun da hukuksuz olduğunu söyledi.

Son yıllarda her dağa ve tepeye ocak açıldığını, tüm vadilere ve su önlerine HES ve barajlar yapılmaya devam edildiğini belirten ÇEV-DER Başkanı Ali Kalçık, bunların amacının, enerji ve bölge ekonomisini kalkındırmak değil, ‘güvenlik’ olduğunu kaydetti.

Çevre dernekleri ve çevreciler, AKP-MHP iktidarının, Kuzey Kürdistan’da HES, baraj, maden yatakları, orman talanıyla sürdürdüğü eko-kırım hakkında ANF’ye konuştu.

NEDENİ SAVAŞ VE RANT

Çevre aktivisti Şahin İnan, savaş ve rant eksenli kırıma işaret ederek, şunları söyledi: “HES’lerle birlikte derelere dökülen evsel atıklar doğal yaşamı geri dönülmez bir noktaya getiriyor. Kirletilen sudaki oksijen oranının azalması, suda yaşayan canlıların ölmesine neden oluyor. Maalesef gözümüzün önünde doğal hayat yok ediliyor. Biz ise buna sessiz kalıyoruz. Buradaki doğal yaşamın yok edilmesindeki esas niyet, insanların yaşam yerlerini cansız bırakmaktır. Doğal yaşam ve canlıların olmadığı yerde insanların yaşaması da imkansız. Böylece bölgeyi insansızlaştırmak istiyorlar. Türk şirketlerinin yanı sıra yabancı şirketlerin bu bölgelerde birçok yer aldıklarını biliyoruz. Özellikle Van’da başta Zîlan Vadisi olmak üzere birçok bölgede HES, baraj yapımına, altın, krom ve mermer ocaklarının açılması eşlik ediyor. Çok büyük bir yıkım söz konusudur.”

KİRLİ ZİHNİYETİN HEDEFİNDE

Zilan Ekoloji Sözcüsü Mir Bahattin Demir, bölgede temiz akan bir dere bırakılmadığını; ekosistemin pis ve kirli bir zihniyetin hedefi haline geldiğini söyledi. Bu zihniyetin, Zîlan bölgesinin hafızasının da yok etmeye çalıştığını ifade eden Demir, şöyle konuştu: “Şu an bölgede HES, mermer ocakları bulunuyor ama sırada sayısız olan yeni projelerden bihaber değiliz. Havza içinde bulunan Koçköprü ve Morgedik barajlarının yanında her ikisinin de kapasite artırımına giderek HES tribünleri kurulmuştur. Bu doğa katliamı sistemsel hale geldi. Rant anlayışı da hakim. Batan gemiden mal kaçırır hale geldiler.

ZİLAN’IN ÖLÜMÜ, VAN GÖLÜ’NÜN ÖLÜMÜDÜR

Zîlan, Van Gölü’ne akan en büyük akarsu olma özelliği ile bünyesinde üç tür endemik balığı ile onlarca tür endemik bitki barındırıyor. 20 küsur köy yaşamı var. Bu arada kendi imkânlarımla Zîlan’a akıtılan lağım ve evsel atıkların deterjanlar ve kimyasalların önüne geçebilmek için iki senedir fosseptik kuyuları açarak Zîlan akarsuyuna ve doğasına katkı yaptım. Yine endemik bitki türleri ve vahşi yaban hayatı, Zîlan'ın kümülatif etki değerlendirme raporlarının bilimsel olması için büyük çaba gösterdik. Dere üzerinde açılan ocağın yağmurla dereye ağır metallerin akması durumu, 3 bin yıllık kireç kuyularını, Roma döneminde hamam kalıntıları gibi kültür varlıklarının korunması yönünde olan itirazımız oldu. Bu mermer ocağının başlayabilmesi için kayyum tarafından ılıca tesisleri yıktırıldı. Bütün ılıcaya ait olan ne varsa, tüm deliller ortadan kaldırıldı. Ayrıca Çed raporları tanıtım dosyası halka anlatılmadı. Ancak peşini bırakmayacağız. Uluslararası anlaşmalara taraf olduğumuz korunacak hayvan ve bitki türlerini de es geçemezler. Zîlan, kurulan HES’ler ve ocaklar nedeniyle çok kirlendi. Toplu balık ölümleri gerçekleşti. Komple ekosistem yok olmak üzere.”

TALAN VE YAĞMA, AKP İLE ZİRVE YAPTI

Doğa aktivisti Şahabettin Demir, son 20 yıldır AKP iktidarıyla birlikte talanın ayyuka çıktığını söyledi. Demir, şunları söyledi: “Şırnak'taki orman kesimi sürüyor ve bu devlet güçleri tarafından yapılıyor. Dağlar ve ovalarda canlı bırakmayacak şekilde. HES'lerin son zamanlarda Kürdistan'da yaygınlaşması kesinlikle bir tesadüf değildir. Bir devlet politikası ve bunu uygulayan ise mevcut AKP iktidarıdır. Mermer ve diğer maden şirketleri de öyle. Bu kırım ve vahşet bir suç olarak uluslararası alanda taşınmalıdır. Bölgemiz insansızlaştırılmak isteniyor. Önce koruculuk sistemiyle bölgemiz bataklığa sürüklendi, sonra ekosisteme yöneldiler.”

DOĞA KATLİAMI YAŞANIYOR

Van ÇEV-DER Başkanı Ali Kalçık ise Kürdistan’a özgü bir doğa katliamı yaşandığını söyledi. Kürdistan’da ormanların ‘güvenlik’ amacıyla yok edildiğini belirterek, şunları dile getirdi: “Bu bölgede sadece Kürtler yaşamıyor. Bu ormanlarda milyonlarca canlı yaşıyor, bu doğa katliamı ile bu canlılar yok ediliyor. Kürdistan’da barajlar, madenler, yollar, duvarlar, hemen hemen herşey güvenlik amacıyla yapılıyor. Doğanın bu şekilde yok edilmesi ilkelliktir. Özellikle son dönemlerde Hakkari, Van ve Şırnak bölgelerinde yoğun şekilde doğa katliamı yaşanıyor. Şırnak’ta ormanlar güvenlik amacıyla yakılıyor, kesiliyor, yok ediliyor. Bu şekilde Şırnak’ta doğa tamamen yok edilmek isteniyor. Hakkari’de son yıllarda her dağa ve tepeye ocak açıldı. Yine hemen hemen tüm vadilere ve su önlerine HES ve barajlar yapıldı, yapılmaya devam ediliyor. Bunların amacı, enerji ve bölge ekonomisini kalkındırmak değil, tek amaçları güvenliktir. Başta Hakkari olmak üzere bir yerde insanların arsaları silah zoruyla gasp ediliyor. Karşı çıkan, hakkını arayanlar da tehdit ediliyor veya toprağı elinde alınıyor. Kürdistan’da yapılan hiçbir çalışma, hukuka uygun değildir. Bu faaliyetlerin hemen hemen hepsi yasa dışıdır.”