Türkiye AB’nin yeni çöplüğü oldu, sağlık ve çevre tehdit altında

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Çin’in getirdiği yasak ardından Avrupa Birliği’nin yeni çöplüğü haline gelen Türkiye’de plastik geri dönüşümünün sağlık ve çevre üzerindeki etkilerini araştırdı.

Çin’in artık dünyanın çöplüğü olmama ve 2018’de plastik atık ithalatını yasaklama kararı ardından, Türkiye Avrupa Birliği’nden gelen atıkların birinci adresi oldu.

İTHALAT YÜZDE 1200 ARTTI

Türkiye, 2020 ve 2021 yıllarında 27 AB ülkesinin kendi topraklarında işlemediği plastik atıkların yaklaşık yarısını kabul etti.

2016 ile 2020 arasında ithalat yüzde 1200 artarak, yılda yaklaşık 450 bin tona yükseldi.

HRW Türkiye’deki bu plastik geri dönüşüm patlamasının sağlık ve çevre üzerindeki sonuçlarını araştırdı. Rapora göre Türkiye zaten yılda 5 milyon ton olarak değerlendirilen kendi atıklarını güçlükle hazmediyor.

SAĞLIK VE ÇEVREYE ETKİLERİ FELAKET

HRW 88 sayfalık raporda solunum sorunları, şiddetli baş ağrıları, cilt hastalıkları, koruyucu ekipman eksikliği, tıbbi tedaviye sınırlı veya hiç erişim, çocuk işçiliği gibi sorunlara dikkat çekiyor.  

Bu felaket tabloya göre plastik atıkların yol açtığı sonuçlar hem yerel sakinleri hem de bu geri dönüşüm tesislerinde genellikle en güvencesiz topluluklar (mülteciler, düzensiz göçmenler) arasından işe alınan işçileri ilgilendiriyor.

Türk Çevre Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye genelinde 1800’ü aşkın geri dönüşüm tesisi bulunuyor.

HRW, tesislerin yüzde 12’sinin bulunduğu İstanbul ve yüzde 9’unun bulunduğu Adana’da incelemelerde bulundu. 2 Milyon nüfuslu Adana, plastik geri dönüşümün başkenti olarak nitelendirildi.

HRW özellikle Türk hükümetinin plastik geri dönüşümünün sağlık ve çevresel etkilerine karşı etkisiz mücadelesinden kaynaklanan sağlık hakkı sonuçlarını belgeliyor.

Raporda, “Geri dönüşümden yayılan toksinler ve hava kirleticiler, çocuklar da dahil olmak üzere işçiler ve geri dönüşüm tesislerinin yakınında yaşayan insanlar üzerinde zararlı etkilere sahipti” denildi.

HÜKÜMET DENETİM UYGULAMIYOR

Raporda şunlar vurgulanıyor: “Hükümet, katı koşullara tabi izinler gerektiren geri dönüşüm tesislerinin işleyişini düzenleyen yasa ve yönetmeliklerin yanı sıra iş sağlığı sorununu entegre eden düzenli ve kapsamlı denetimleri uygulamamaktadır. Bu durum, bu fabrikaların sağlık ve çevresel etkilerini büyük ölçüde artırmaktadır. Ayrıca Avrupa Birliği'nden ithal edilen plastik atıklar da bu suistimallere önemli katkı sağlıyor.”

HRW’nin Çevre ve İnsan Hakları Bölümü'nden Krista Shennum, "Türkiye'de insanları ve çevreyi korumaya yönelik düzenlemeler var, ancak bu düzenlemeleri uygulama tedbirlerinin eksikliği nedeniyle, insanlar ciddi kronik hastalıklara yakalanma riskiyle karşı karşıya" dedi.

KORUMA YÜKÜMLÜLÜKLERİ YERİNE GETİRİLMELİ

Shennum, “Türk hükümeti, insanları zehirli plastik geri dönüşümünün etkilerinden koruma yükümlülüklerini yerine getirmek için daha fazlasını yapmalıdır” çağrısında bulundu.

İnsan Hakları İzleme Örgütü, çocukların bu koşullarda çalışması Türk kanunlarında yasak olmasına rağmen sözkonusu fabrikalarda çocukların çalıştırıldığı tepkisinde bulundu.

ÖLÜMLER VAR

Raporda Adana’da yaşayan 20 yaşındaki bir çöp toplayıcısı, çocukluğunda da plastik geri dönüşüm fabrikasında çalıştığını belirtiyor. Çöp toplayıcısı, "Buhar şeklinde çıkan suyu sürekli ekleyerek malzemeyi ısıttıkları devasa bir kazan var. Bu dumanları soluduğumda ciğerlerimin baskı altında olduğunu hissettim… İki ay önce orada çalışmayı bıraktım ama hala nefes almakta zorlanıyorum” dedi.

Ailesi onlarca yıldır geri dönüşüm tesislerinin yakınında yaşayan 35 yaşındaki bir kişi  “27 yaşındaki kız kardeşim on yıl önce kolon kanserinden öldü” dedi.

Bu fabrikaların yakınında yaşamanın, ailesinden dört kişinin ölümüne katkıda bulunduğunu söyleyen bu kişi, “Kardeşim dört yıl önce 34 yaşında akciğer kanserinden öldü. Sanırım geri dönüşüm tesisleri yüzünden” ifadelerini kullandı.

AB VE TÜRKİYE SORUMLULUKLARINA SAHİP ÇIKMALI

HRW, Avrupa Birliği üyeleri de dahil olmak üzere plastik atık ihraç eden ülkeleri, plastik atıklarını çevresel ve işyerinde zayıf veya yetersiz uygulanan ülkelere göndermek yerine yurt içinde daha etkin bir şekilde yönetmek için adımlar atmaya çağırdı.

Raporda ayrıca “Türk hükümetinin, Temmuz 2021'de getirilen ancak hızla kaldırılan geri dönüşüm için plastik atık ithalatı yasağını eski haline getirmesi gerekiyor” çağrısı yapıldı.

Krista Shennum, “Avrupa'nın en zengin ülkeleri atıklarını Türkiye'ye göndererek çocuklar, mülteciler ve göçmenler de dahil olmak üzere Türkiye'nin en savunmasız topluluklarından bazılarını ciddi çevresel ve sağlık risklerine maruz bırakıyor” vurgusunda bulundu.

Shennum, “AB ve plastik ihracatçısı ülkelerin her biri kendi plastik atıklarının sorumluluğunu almalı, Türkiye'ye ihracatını durdurmalı, ürettikleri ve tükettikleri plastik miktarını azaltmalıdır” diye noktaladı.