İdlib yol ayrımı mı, yeni bir oyun mu

Gazeteci Nihat Kaya, Türkiye'nin İdlib'teki son gelişmelerle Suriye sahasında "yol ayrımı"na geldiğini ancak bunun çok hızlı olmayabileceğini belirtiyor. Aziz Köylüoğlu ise Türkiye'nin İdlib'te Başika senaryosunu oynamak için direteceğini belirtiyor.

Türk devletinin Suriye sahasında "Kürtlerin hiçbir hak kazanmaması" temelinde ABD ile Rusya arasında yürüttüğü denge politikası, "Fırat'ın doğusu" ve İdlib'te çıkmaza doğru yol almaya devam ederken, Türk devleti ise bu dengeyi bir süre daha devam ettirmek için uğraşıyor.

Kasım 2015'te Rus uçağının düşürülmesi ve 15 Temmuz darbe girişiminin ardından dümeni Rusya'ya kıran ve o günden beri sahada ikili oyun sergileyen Türk devleti, şimdi İdlib ve Fırat'ın doğusunda ciddi sınavlarla karşı karşıya.

HAN ŞEYHUN DÜŞTÜ, TÜRK GÖZLEM NOKTASI ÇEMBERDE

Politikasını Kürt inkarı ve imhası üzerine kuran Türk devleti 5 Ağustos'ta ABD ile Fırat'ın doğusu için "güvenli bölge" görüşmelerine başladığı gün, Rusya ve Suriye rejimi İdlib'te Han Şeyhun'a operasyon başlattı ve iki haftanın ardından ilçe rejim ve Rus güçlerinin eline geçti.

Operasyon devam ederken, bölgeye takviye güç gönderen Türkiye'nin konvoyu da Rusya-Suriye'ye ait uçaklar tarafından vurularak durduruldu. Han Şeyhun'un düşmesiyle ilçesinin güneyindeki Morek'te bulunan Türk gözlem noktası ise rejim ve Rusya'nın çemberinde.

ERDOĞAN, MOSKOVA YOLCUSU

Bu gelişmeler üzerine Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 7 Eylül'de Ankara'da Rusya Devlet Başkanı V. Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'yle yapılacak olan üçlü zirveyi beklemeden Moskova'ya gidiyor. Kremlin, Putin ve Erdoğan'ın 27 Ağustos'ta bir araya geleceğini duyurdu.

HESAPLAR BOZULDU

Gazeteciler Nihat Kaya ve Aziz Köylüoğlu İdlib'te yaşanan son gelişmeleri ve Türkiye'nin ABD ile Rusya arasında bir süre daha devam ettirmek istediği dengeyi ANF'ye değerlendirdi.

Türkiye'nin 2016'dan sonra dümeni Rusya'ya kırmasının nedenini "Kürt fobisi" olarak açıklayan gazeteci Nihat Kaya, Suriye savaşının başlamasıyla tüm güçlerin hesaplarını yaptığını ancak Kürtleri hesaba katmadığını belirtiyor ve Kürtlerin sahaya çıkmasıyla da Türkiye'nin tüm hesaplarının alt üst olduğunu kaydediyor.

KAYA: RUSYA, TÜRKİYE'NİN KAPRİSLERİNE GÖZ YUMDU

Kürtlerin DAİŞ ve diğer radikal gruplara karşı kazandığı başarılar, Kobanê savaşıyla ABD ve diğer uluslararası güçlerle geliştirdiği ilişkinin Türkiye'nin hesaplarını bozduğunu belirten Kaya, "Türkiye'nin Rus uçağını düşürmesine rağmen Rusya ile birlikte hareket etmesi de İdlib'e giriş kapısının açılması da Türkiye'nin bu bozulan hesaplarının sonucudur. Türkiye ile ABD'nin arası bozulmasa, Rusya neden Türkiye'yi İdlib'e soksun ki. Rusya bunu kullanarak NATO içerisinde çelişki çıkarmak hatta çatışma çıkarmak istedi. Bunun için de Türkiye'nin bazı kaprislerine de göz yumdu" diyor.

SOÇİ MUTABAKATINDAKİ GÖREVLER

Rusya, İran ve Türkiye arasında başlatılan Astana görüşme dizilerinin 12 Ekim 2017 tarihi görüşmesi sonucu İdlib ile Hama'nın kuzeyinde 12 Türk gözlem noktası kurulmuştu.

Putin ile Erdoğan arasında 17 Eylül 2018 tarihinde Soçi'de varılan 10 maddelik mutabakatı gereği "İdlib'in etrafında 15-20 kilometrelik hattın çatışmasızlık bölgesi ilan edilmesi", "M4 ile M5 ticaret yollarının açılması" "silahlı grupları ayrıştırılması" öngörülüyordu.

KÖYLÜOĞLU: TÜRKİYE EV ÖDEVİNİ YAPMADI

Gazeteci Aziz Köylüoğlu da, Soçi Mutabakatı'nın maddelerini "Putin'in Erdoğan'a verdiği ödev" olarak tanımlıyor ve şunları dile getiriyor: "Bilindiği üzere İdlib Türkiye ile Rusya arasındaki önceki pazarlıklar sonucu muhalefet adı verdikleri çete grupların toplandığı bir yerdi. Ama Türkiye kendisine verilen ödevi yapmadı. 2019'un başına kadar Türkiye'ye zaman verildi. Zaman geldi çattı, bu süre birkaç defa uzatıldı ama Türkiye görevini yerine getirmedi ve operasyon başladı."

REJİM ATEŞKESİ BOZDU

3 Ağustos'ta Türkiye, Rusya ve İran, 13'üncü Suriye Garantörler Toplantısı kapsamında Kazakistan’da bir araya gelirken Suriye rejimi, İdlib'te ateşkes ilan etti. Ancak ateşkes ABD ile Türkiye arasında 5 Ağustos'ta "güvenli bölge" görüşmelerinin başladığı gün, rejim tarafından sonlandırılarak, operasyona başlandı.

KAYA: RUSYA ARA YOL BULMAYA ÇALIŞACAK

"Güvenli bölge" görüşmelerinin başladığı gün Han Şeyhun operasyonunun başlamasının tesadüf olmadığını belirten Nihat Kaya, Türkiye'nin ABD ile Rusya arasında ikili oynadığını ve "yol ayrımına" geldiğini belirtiyor. Bunun çok hızlı bir şekilde olmayacağını da ifade eden Kaya şu tespitte bulunuyor: "Evet, Türkiye için bir tercih zamanı. Fakat nasıl ki ABD, S400'ler meselesinde bir ara yol bulduysa; Rusya da İdlib'te tamamıyla Türkiye'yi silmeyip bir ara yol bulabilir. AKP hükümetinin Kürt düşmanlığını bir süre daha kullanarak, kendi çıkarları için kullanmak isteyeceklerdir. O yüzden kesin bir kopuştan söz etmek için hala erken."

BAŞARISIZ OPERASYONUN İKİ NEDENİ

Rusya ve Suriye güçleri 5 Mayıs günü havadan ve karadan Han Şeyhun'a operasyon başlatmış ancak ilerleme kaydedememişti. İlerleme sağlanmamasında ise belirleyici olan faktörlerden biri; Rusya'nın İran ve Hizbullah güçlerinin operasyona katılmasına izin vermemesiydi. İkincisi ise Türk devletinin çete gruplarına verdiği silah desteği ve Efrîn ile Cerablus'taki çetelerin bölgeye nakledilmesiydi.

KÖYLÜOĞLU: İRAN VE HİZBULLAH OPERASYONA KATILDI

Sahayı yakından takip eden Köylüoğlu, Han Şeyhun'un alındığı son operasyonda ise bu iki faktörün değiştiğini belirterek, "Türkiye'nin takviye gönderilmesine izin verilmedi. Aynı zamanda İran ve Hizbullah güçleri de operasyona katıldı. Çünkü Haziran ayında İsrail, Rusya ve ABD arasından yapılan Kudüs görüşmesiyle İran'ın sınırlardan uzaklaştırılması konusuna anlaşmaya varılmıştı" diyor.

İDLİB DÜZLÜĞÜNDE ÜÇLÜ VE DÖRTÜLÜ ZİRVELER

Han Şeyhun'un düşmesi ve Türkiye'nin Morek'teki 9 nolu gözlem noktasının rejim ve Rusya'nın çemberinde kalması sahada yeni bir durum doğururken; Putin, Erdoğan ve Ruhani 7 Eylül'te Ankara'da üçlü bir zirve gerçekleştirecek. Bir hafta sonra da Rusya, Almanya, Fransa ve Türkiye'nin katılımıyla Suriye konulu bir dörtlü zirve gerçekleştirilecek.

İDLİB'TE NATO'NUN VEKALETİ TÜRKİYE'DE

Kaya, operasyonun akıbetini "Türkiye'nin tutumu, Rusya'nın kararlılığı, Batı ve BM'nin tutumları ve koalisyonun alacağı tavırlara bağlı olacağını" kaydediyor. Köylüoğlu ise Türkiye'nin Batı ve NATO'yu vekaleten İdlib'te olduğuna işaret ederek, "Mesela Fransa Dışişleri Bakanı, İdlib'te Türkiye'yle aynı görüşte olduklarını söyledi. ABD'nin ve BM'nin İdlib konusunda birçok benzer açıklaması oldu. Yani Türkiye İdlib'te yalnız değil. Ama Türkiye, bu ortaklarının yanı sıra kendi çıkarları için Rusya ile de bazı hesap ve pazarlıklar yaptı" diye belirtiyor.

MOREK'TEN ÇEKİLMEME AÇIKLAMALARI

Suriye ve Rusya'nın Han Şeyhun'u ele geçirmesiye Türkiye'nin Morek'teki gözlem noktasında bulunan askerlerini çekip çekmeyeceği merak ediliyor. Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Erdoğan'ın sözcüsü İbrahim Kalın yaptıkları açıklamalarda askerlerini çekmeyeceklerini söyledi.

KÖYLÜOĞLU: TÜRKİYE BAŞİKA SENARYOSUNU TEKRARLAMAK İSTİYOR

Köylüoğlu, Türkiye'nin Başika oyununu İdlib'te de sergilemek istediğini belirtiyor ve ekliyor: "Türkiye çıkmak istemiyor. Irak'ın tüm tepkilerine rağmen Musul'un kuzeyinde kurdukları Başika kampını nasıl hala boşaltmıyorlarsa, Morek'te de aynısını yapmak istiyorlar." Türkiye'nin çekilmemesinin uluslararası hukuk'a göre, "işgal" olacağını dile getiren Kaya ise "Türkiye'nin Morek gözlem noktasındaki askerini çekmemesi işgalcilik olur. O noktalar çatışmaları önlemek için kurulmuştu. Rejim gelip bu noktaları geçti ve dolayısıyla artık o noktaların bir anlamı kalmadı. Türkiye'nin Suriye rejimine rağmen orada bulunması uluslararası hukuka göre de işgaldir."

KAYA: TÜRKİYE ÇIKMAK İSTEMEYECEKTİR

Türk devleti Astana, Soçi ve Moskova anlaşmalarının tamamında "Suriye'nin toprak bütünlüğüne" vurgu yapılan maddelerin olduğu mutabakatların altına imza attı. Ancak buna rağmen Suriye'deki işgal alanını genişletmeye çalışıyor.

Kaya, "Türkiye'nin Suriye'den kolay kolay çıkacağını zannetmiyorum" diyor ve ekliyor: "İdlib'in durumu Efrîn ve Cerablus'un durumundan farklıdır. Efrîn ve Cerablûs işgaldir ama İdlib'e anlaşma sonucu gitmiştir. Anlaşma da anlamını yitirdiği zaman çıkabilir. Bu hemen olmayabilir, bunun pazarlıkları farklı mercilerde devam edecektir."

KÖYLÜOĞLU: ÇEKİLME EMSAL OLACAKTIR

Köylüoğlu ise Morek gözlem noktasının biraz daha güneye Maaret Numan ilçesinin güneyine çekilebileceğini belirterek, "Türkiye'nin bir noktadan çekilmesi ilk adım olacaktır ve gerisi de gelecektir. Bu emsal olacaktır. Ama Türkiye çekilmezse ve Rusya da bunu kabul ederse, bu Türkiye'nin uzun yıllar Suriye'deki işgalini sürdürmesi anlamına gelecektir. Bu söylediklerimiz İdlib için geçerli. Efrîn, Cerablûs, Bab ve Ezaz'ın durumu farklı" diyor.

KAYA: RUSYA'NIN ELİ GÜÇLÜ AMA...

Kaya ve Köylüoğlu, Rusya'nın Türkiye'ye karşı elinin güçlü olduğunu ancak "bu gücü nasıl, ne kadar, ne oranda ve ne zaman kullanacağının" önemli olduğunu belirtiyor. Kaya, Türkiye'ye karşı en çok kullanılacak argümanlardan birinin El Nusra'nın kurduğu Heyet Tahrir El Şam'ın Soçi anlaşması öncesi "terör" listesine alınması olduğunu belirtiyor. Köylüoğlu da, Putin'in İtalya'da dile getirdiği "çetelerin İdlib'ten Libya'ya nakledildiği" sözlerinin Türkiye'ye yönelik bir uyarı mesajı olduğunu hatırlatıyor.

'ABD İLE RUSYA YENİDEN DİZAYN İÇİN ANA HATLARDA ANLAŞTI'

"ABD ile Rusya arasında çelişkiler olduğu müddetçe Türkiye bundan faydalanmaya devam edecektir" diyen Kaya, Kudüs anlaşmasına dikkat çekerek, şunları dile getiriyor: "Kudüs anlaşması çok fazla işlenmedi, ayrıntıları da çok ortaya çıkmadı ama devamında daha da ileriye taşınması itibariyle tarihi bir anlaşmadır. 21'inci yüzyılın Sykes-Picot'u olabilecek bir anlaşmadır. ABD ile Rusya orada böylenin yeniden dizaynı konusunda ana hatlarda anlaştı. Fakat ayrıntılarda çelişkileri olacaktır. İdlib operasyonuna da ABD'nin çok ses çıkarmaması da bundan kaynaklı."