Emine Şenyaşar: Çığlığımızı neden kimse duymuyor?

Emine Şenyaşar: Adalet gelen kadar burada eylemimi sürdüreceğim, öleceğimi bilsem de buradan kalkamayacağım.

34 gündür adalet için direnişte olan Emine Şenşayar “Bizi katledenler hala dükkanımızın önünde geziyorlar, yeniden saldırmak için fırsat kolluyorlar. Savcılığa şikayet için gidiyoruz, bizi kovuyorlar. Yeter artık bu zulüm ve baskı, ağlamaktan göz pınarlarımız kurudu. Bu nasıl bir düzen ve adalet anlayışı? Çığlımızı neden kimse duymuyor, görmüyor?” dedi.

Onun hikayesi erkek egemenli sistemin en iyi ifadesi olan sömürgeci Türk devlet iktidarına karşı bir kadının verdiği direnişin en iyi örneği. Emine Şenyaşar oğlu Ferit Şenyaşar ile günlerdir her türlü baskı, gözaltı ve tehdide karşı adalet arama mücadelesi veriyor. O Urfa’daki Adalet Sarayı binasının önünde, “Adalet mülkün temelidir” yazısının altında, siyah elbiseleriyle, bir yandan yasını tutuyor, diğer yandan da ellerini havaya kaldırarak muktedirlere beddualar okuyor.

“Bu binadaki adaletin terazisi mazlumlardan yana olana kadar mücadelem sürecek” diyen Emine Şenyaşar, 1956 yılında Aşme köyünde dünyaya geldi. 20 yaşındayken Tilhûk (Tümsekli) köyünden Hacı Esvet Şenyaşar ile evlenince bu köye yerleşti. 7 çocuğu olan çift, 1990’da maddi zorluklardan dolayı aile Urfa’nın Suruç ilçesine göç etmek zorunda kaldı. Burada yurtsever duruşları ve fakir-fukaraya yardım elini uzatmaları yüzünden kısa sürede Şenyaşar ailesi tanınır ve herkesçe sevilir.

KOBANÊ’YE YARDIM İÇİN CANLA BAŞLA ÇALIŞIRLAR

Aile, 2014 yılının sonbaharında ise DAİŞ çetelerinin saldırı yüzünden evlerini terk edip sınırın bu tarafına gelen Kobanêlilere kapılarını açar. Kobanêliler için seferber olan Hacı Esvet Şenyaşar, kısa bir süre içinde çevresinde canla başla çalışarak yardımlar toplar. Bununla da yetinmeyen Şenyaşarlar, Kobanê direnişine destek vermek için sınır hattına gelenleri aylarca misafir eder.

Emine Şenyaşar, Kobanê direnişi için nasıl seferber olduklarını şu sözlerle anlatıyor:

“DAİŞ’in saldırılarından kaçıp sınırın bu tarafına ulaşanların sığınacakları bir yer yoktu. Suruç halkı kapılarına onlara açtı, sadece bizler onlarca aileyi evimizde konuk ettik. Gelenler Kürt'tü, bizden insanlardı, kapımızı onlara açmamazlık edemezdik. Köyde bizim bir evimiz vardı, Hacı Esvet bu evi Kobanê için sınır hattına gelen gazetecilere verdi, aylarca o evde konaklandılar, bütün ihtiyaçlarını da Hacı Esvet karşıladı.”

14 HAZİRAN KATLİAMI…

Kürdistan ve Türkiye kamuoyu ise Şenyaşar ailesini 24 Haziran 2018 seçimlerine damgasını vuran AKP’li çetelerin işlediği katliamla tanıyacaktı. 14 Haziran 2018 günü Suruç’ta esnaf ziyaretine giden AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız Şenyaşarların dükkanına da uğrar, onları tehdit ederek oy ister. “Bizim partimiz bellidir, size bizden oy çıkmaz” diyerek tepki gösteren aile üyelerini ise AKP’li çeteler kurşun yağmuruna tutar. İlk saldırıda üç çocuk babası 41 yaşındaki Celal Şenyaşar ve 36 yaşındaki Adil Şenyaşar ağır yaralanır. Ailenin diğer fertleri Mehmet, Fadıl ve Ferit Şenyaşar de bu saldırıda değişik yerlerinden yararlanır. Hastaneye kaldırılan çocuklarını görmeye giden 67 yaşındaki Hacı Esvet, iki çocuğuyla birlikte linç edilerek katledilir. Emine Şenyaşar o katliam gününü bugün hala anı anına hatırlıyor:

“O gün evdeydik, torunum aceleyle geldi, ‘birileri dükkanımıza gelmiş, tartışıyorlar’ dedi. Ben de hemen kalkıp dükkana doğru yola çıktım, yolda tanıdığımız olan bir kadın beni durdurdu, ‘gitme, birileri dükkanınızı tarıyor, seni de öldürecekler’ dedi. Bunun üzerine daha da hızlandım, yolda eşim Hacı Esvet’le karşılaştım, birlikte dükkana yetiştik. Ancak polis içeriye girmemize izin vermedi, yaralılar da hala yerde yatıyordu. Sonra yaralılar hastaneye kaldırıldı, ancak Yıldız ailesinin üyeleri hastanenin etrafını sarmıştı. Eşimi görür görmez ona yönelerek saldırmaya başladılar. Orada başına vurdukları demir sopalarla eşimi katlettiler.

Suruç’ta çete ve hırsız bir aile olan Yıldızlar o gün yaralı olan diğer oğlum Fadıl’ı da katledeceklerdi. Ancak şans eseri başka hastaneye kaldırılmıştı, zaten sonra Amed’deki hastaneye gönderildi. Sonra da o yaralı haliyle gözaltına alındı, cezaevine gönderildi. Katliamdan sonra hastanenin duvarlarını boyadılar, kamera görüntülerine de el koydular, böylelikle de bütün suç delillerini ortadan kaldırdılar. Bu aile Suruç’ta bütün devlet kurumlarına sızmış, kendilerini de Suruç’un sahibi görüyorlar. O güne ilişkin unutamadığım bir başka acım var. Ramazan ayıydı, oğlum Celal o gün de dükkandan evi aradı, telefonu ben açtım ‘Anne bize iftar için dolma yap’ dedi, ben de ‘bugün çok geç oldu, yarın yaparım’ dedim. İşte bu benim içimde kaldı, Celalim’in o günkü dolma istediğini yerine getiremediğim için çok üzgünüm.”

‘TOPRAĞIMIZA BAĞLI OLDUĞUMUZ İÇİN BUNLAR BAŞIMIZA GELDİ’

Polisin saldırıları eşliğinde katledilen Şenyaşarlar toprağa verilir. Ancak Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan hala yaşananlardan yetinmemiş olacak ki “Bunlar teröristtir” diyerek Şenyaşarlar’ı hedef göstermeye devam eder. Emine Şenyaşar, başlarına gelen bütün acı olayların nedenini ise şu sözlerle ifade ediyor: “Bizler Suruç merkeze taşındıktan sonra eşim Hacı Esvet halk tarafından çok sevildi, çünkü yurtseverdi, paylaşımcıydı, dürüsttü ve bundan dolayı da herkes tarafından değer gördü. Bizler toprağına bağlı kalan, halkını seven Kürtler olduğumuz için bu acı olaylar, bu katliam başımıza geldi.”

34 gündür Urfa adliyesi önünde direnişini sürdüren Emine Şenyaşar “Adalet gelen kadar burada eylemimi sürdüreceğim, öleceğimi bilsem de buradan kalkamayacağım. Şu anda yaşıyorum, ancak ruhen ölü gibiyim, çünkü adalet yerini bulmadı, eşimi ve çocuklarımı katledenler yakalanıp hesap vermeli” diyor. Adalet arayışı için verdikleri mücadelede başlarına gelenin kalmadığını söylüyor Emine Şenyaşar ve ekliyor: “Sırf adalet talebinde bulunduğum için birçok kez gözaltına alındım, oğlum Ferit darp edildi. Gözaltındayken de çıplak aramaya maruz kaldım.”

3 yıldır cezaevinde olan oğlu Ferit’in tek hücrede tutulduğuna dikkat çeken Emine Şenyaşar, oğlunun serbest bırakılmasını istiyor. “Hem bizi katlettiler hem de katliamdan yaralı kurtulan oğlumu cezaevine attılar” diyen Emine Şenyaşar son olarak günlerdir sürdürdüğü adalet mücadelesini, çığlığını, şu sözlerle özetliyor: “Bizi katledenler hala dükkanımızın önünde geziyorlar, yeniden saldırmak için fırsat kolluyorlar. Savcılığa şikayet için gidiyoruz, bizi kovuyorlar. Yeter artık bu zulüm ve baskı, ağlamaktan göz pınarlarımız kurudu. Bu nasıl bir düzen ve adalet anlayışı? Çığlımızı neden kimse duymuyor, görmüyor?”