Gerilla Çayan’ın büyük koşusu

Zorunlu askerlikten gerillaya dahil olan büyük bir vicdandı Çayan Koçgiri. Gever’den Amed’e, oradan Avaşîn’e, feryadına koşturduğu Şengal’e, sonra Hezex’e ve Botan dağlarındaki şehadetine kadar hiç durmadı.

Çayan Koçgiri, Sivaslı bir ailenin İstanbul’da doğup büyüyen çocuğuydu. 2013’te Gever’de zorunlu askerlik yaparken gerillaya katıldı. Amed, Avaşîn, Şengal ve Hezex’in ardından mücadele ettiği Botan dağlarında 2020’de şehadete ulaştı.

Yaşadıkça kendi tanımlarını meydana koyuyordu. Kendi halkı dışında bir halkın mücadelesini desteklemek, hatta desteklemekle kalmayıp o mücadelenin bir neferi olma aşkına kapılıp gitmenin tanımını yapıyordu. Veli Can Hunulu (Çayan Koçgiri) Sivaslıydı. İstanbul’da doğup büyürdü. Zorunlu askerlik için 2013’te Colemêrg’in Gever (Yüksekova) ilçesine geldi. İşgalcilerin en büyük korkusu ama Kürdistan’ın geleneklerine, kültürüne bağlı olan bu mekanıydı. Veli Can Hunulu, Türk devletinin, Kürdistan gençlerine, kadınlarına, doğasına, halkına yaptıklarını burada gördü. Kabullenemiyor ve vicdanıyla yüz yüze geliyordu.

O RESİM BANA SESLENİYORDU

Veli Can Hunulu, günlüğünde, kendisini derinden sarsan ve cesaret veren günü şöyle anlatıyor: “Tarih 9 Ocak 2013. Televizyonu açtığımda bir haber geçiyor. Arkasında bir fotoğraf. ‘Paris’te 3 kadın öldürüldü. Sakine Cansız, Leyla Şaylemez ve Fidan Doğan... Sanki başıma kaynar sular döküldü. Ne oldu bana? Kalp atışlarım hızlandı. Öfkeden göğsüme vuruyorum. Gerilmiş, yüreğim sıkışıyor. Tanımıyorum Sakine Cansız’ı, daha önce ne ismini duydum ne de gördüm. Neden bu kadar etkilenip öfkeleniyorum. Fransa’da Kürtler ayakta. Ben ise fiziken Türk ordusunda Gever’deyim ama bir parça da olsa o halkla birlikte oralardayım. Çıldırtıcı, garip. O resim bana bakıyor ve bana sesleniyor; senin ne işin var orada Veli, diyordu. Bakışı içime işliyor, bu nasıl bir devrimcilik. Yiğit ol Veli, yürü, çünkü o tepelerde gerilla var.”

GERİLLAYA KATILIR VE AMED’E GELİR

Onu sarsan ve kendine getiren bu durumu anlatırken bir yandan ayaklarına hız katar ve gerillaya ulaşır. Sonra Amed’e gönderilir. Orada Çiyager Hêvî ile tanışır. Artık ismi Veli değil, Çayan’dır; Çayan Koçgiri’dir. Karşılaştıkları ilk anı şu şekilde anlatıyordu: “Heval Çiyager ile Amed dağlarında tanıştım. Gerillacılığıma ilk yemin edeceğim zaman yanıma geldi. Şunları söyledi: Biz değerliyiz, buradaki herkes değerlidir ama sen hepimizden daha değerlisin. Sen mensubu olmadığın bir halkın başkaları tarafından yazılan kaderini değiştirmeye yemin ediyorsun. Kürdistan’ı özgürleştirecek olan Hareket’in militanı olacaksın. Bu çok anlamlı. Bu senin açından bazen zor geçse de çok anlam ifade edecek.”

Gerilla Çayan Koçgiri için yolculuk başlamıştı. Amed’den heybesine Komutan Çiyager’in sözlerini doldurdu ve yola düştü. Yol, yollara açıldı ve durmadan yürüdü. Ne kadar zorlansa o kadar gerilla olacak, ne kadar gerilla olsa o kadar akışı hızlanacaktı yaşamın.

AMED VE AVAŞÎN’İN ARDINDAN ŞENGAL

Avaşîn’in güzellikleri, zorlukları ve anlamıyla doldurdu heybesini ve tekrar sırtladı. Gerilla Çayan, gözlerini asla haksızlığa, zalime, zulme kapatmadı; hep açık bıraktı. 2014’te Şengal’in feryadını gördü. Şengal’le ilk girişini ve oradaki savaşını anlatırken, yüreğini ortaya seriyordu. Günlüğünde şöyle yazıyor: “Henüz başlangıç günleriydi bu günler. En çok zorlandığım günler. Bizim taburda her yerden arkadaş var. Soran, Kurmanc, Fars, Amerikalı, MLKP’li, Iraklı, Güneyli, Rojavalı. Kimse kimsenin dilini bilmiyor ve birbirini anlamıyor. En fazla birbirimizin hareketlerine bakıyoruz, birbirimizi anlamaya çalışıyoruz. Günlerdir ayakkabılarım ayağıma yapışmış, çeteler yoğun saldırıyor. Êzîdî halkını korumak zorundayız. Heval Çiyager’in cümleleri kafamda. Ben, farklı bir halk. Onlar farklı bir halk. Oysa bizi yan yana getiren ortaklıkların haddi hesabı yok. Hepimiz bugün Êzîdîyiz, yarın belki başka bir halk oluruz. Zalimlik nerdeyse biz de orada filizleneceğiz tekrar.”

DURMADAN İLERLİYORDU

O, her şeye rağmen durmuyordu, durmadan ilerliyor, ilerliyordu. Yol, yolu açıyordu. Şengal’den sonra Hezex’e (Şırnak’ın İdil ilçesi) yol alıyordu. Şengal’in dervişi olan büyük komutan Çeko Çatak’ın komutasında Hezex’in feryadına koşuyor ve silahını hiç soğutmadan savaşıyordu. Durmuyordu gerilla Çayan, durup nefeslenmek zor geliyor, hazmedemiyordu. Ne kendisi ne de kalemi duruyordu. Bir halkın geleceğini, varlığını koruma ve savunma adına Kürdistan gençliğinin başlattığı hamlede yer aldı.

HEZEX’TEN SONRA BOTAN DAĞLARI

Her son bir başlangıçtı, her başlangıç sonucu belirliyordu. Hezex direnişinden sonra dağlara yönelen gerilla Çayan, Botan dağlarına döndü. Gerilla Çayan, hayatın içerisinden bir hikaye bırakıyor; bir adanmışlık hikayesi.

Türk güçlerinin, Nisan 2020’de Botan alanındaki saldırısında Çayan Koçgiri, yol arkadaşı Mervan Kerküki ile birlikte ölümsüzlerin diyarına yol aldı.