İsveç'te Maraş, Roboski ve Ulucanlar anması

Maraş, Roboski ve 19 Aralık Ulucanlar katliamı İsveç''in başkenti Stockholm'de düzenlenen bir etkinlikle kınandı. Faşist çeteler ve Türk devleti tarafından katledilenler anıldı.

İsveç Alevi Birlikleri Federasyonu Maraş, Roboski ve 19 Aralık Cezaevi katliamının yıldönümü dolayısıyla Sollentuna semtinde bulunan dernek lokalinde bir etkinlik düzenledi.

Katliamlarda yaşamını yitirenler için yapılan saygı duruşundan sonra bir konuşma yapan İsveç Alevi Federasyonu Başkanı Nevin Kamiloğulları, Maraş'ta 40 yıl önce Alevilerin katledilmesine zemin hazırlamak için büyük provokasyonlar yapıldığını, devletin bilgisi ve teşvikiyle 100'den fazla insanın faşist çeteler tarafından katledildiğini söyledi.

Aralık ayında üç büyük ve vahşi katliamın gerçekleştiğini hatırlatan Kamiloğulları, Türk devletinin cezaevlerinde uygulamaya çalıştığı tecrit sistemine karşı direnen tutsaklara saldırıldığını ve Ulucanlar Cezaevi'nde 34 tutsağın yakılarak katledildiğini belirtti.

Kamilağaoğlu, 28 Aralık'ta Türk devletinin devletin bilgisi dahilinde sınır ticareti yapan Roboskili köylülerin Türk devletinin savaş uçakları tarafından bombalanarak katledildiğini belirttikten sonra şunları kaydetti:

“Biz bu katliamları asla unutmayacağız. Devlet, 7 Ocak 2014'de, Roboski'de 32 kişinin katledilmesini soruşturmaya gerek olmadığı kararını verdi ve dosyayı kapattı.  Küçük bir yanlışlık olduğunu öne sürerek katledilenlerin yakınlarına kan parası teklif etti. Ama bu teklifi aileler reddetti...  Bir daha bu tür katliamların olmaması için devlet katliamlarıyla yüzleşmeli. Bu gerçekleşmediği takdirde yeni katliamlar sürecektir.”

Konuşmanın ardından Maraş, Ulucanlar ve Roboski katliamları için hazırlanan belgeseller izlendi. Aslı Yalçınoğlu, saz eşliğinde katliamda katledilenlerin anısına Kürtçe ve Türkçe ezgiler okudu.

KATLİAMIN OLACAĞI AYLAR ÖNCESİ BİLİNİYORDU

Maraş'ta uzun yıllar yaşayan, katliamı ve daha sonrası gelişmeleri çok yakından izleyen devrimciler, ANF'ye açıklamalarda bulundu.

Derviş Koç Maraş katliamının canlı tanıklarından biri. Katliamın gerçekleştiği dönemde Maraş Eğitim Enstitüsü'nde öğrenci olduğunu ve 5 kişiden oluşan öğrenci temsilciliği içinde yer aldığını söyleyen Koç, katliamın olacağının aylar öncesinden bilindiğini şu ifadelerle dile getirdi.

“Okulda sürekli kavga ve çatışmalar yaşandığı için 1978 yılının Mayıs ayında vali görüşmek için bizi makamına çağırdı. Vali biraz şaka yaptıktan sonra bizlere 'Bakın gençler iş çok ciddi. MİT'den istihbarat geldi. 2 solcu öğretmen vurulacak dedi. Öğretmenlerin isimlerini de söyledi. Bunlardan biri Muhammed Arifoğlu, bu öğretmen yıllar sonra tren kazasında yaşamını yitirdi. Öteki yaşadığı için ismini vermiyorum. Bu nedenle de iki öğretmene özel güvenlik tahsis ettiklerini söyledi. Valinin söylediklerinden yola çıkarak ben Maraş katliamının Nisan veya Mayıs ayında planlandığını düşünüyorum.”

MARAŞ'IN SEÇİLMESİ TESADÜF DEĞİL

Valinin söylediği her iki öğretmenin de TÖB-DER üyesi olduğuna dikkat çeken Koç, yaz tatilinden sonra okulun yeniden başlamasıyla yaşanan gelişmeleri şöyle özetledi.

“Okulun açılmasıyla kavga ve çatışmalar eskiye kıyasla daha da arttı. Öldürülen öğretmenlerden Hacı Çolak CHP'li Alevi bir Türkmendi. Bizim mahallede oturuyordu. Mustafa Yüzbaşıoğlu Halkın Yolu dergisini çıkaranlardan biriydi. Maraşlıydı ve Sünniydi. Daha önce valinin adlarını verdiği öğretmenler koruma altına alındığı için onları öldüremediler. Onların yerine Çolak ve Yüzbaşı oğlunu öldürdüler. Amaçları kaos çıkarmak ve katliam gerçekleştirmekti.”

Katliamların arkasında sadece MİT'in değil aynı zamanda ABD'nin de olduğunu düşündüğünü söyleyen Koç, böylesi bir katliamın Maraş'ta tezgahlanmasının nedenini şu ifadelerle dile getirdi.

“Türkiye'nin pek çok yerinde Aleviler var ama katliam için Maraş'ın seçilmesi için çok önemli bir neden var. Maraş'ta çocuklar ve  gençler ailelerinden nasıl Ermenilerin öldürüldüğünü ve mallarına el konulduğunu duydular. Maraş'ın zenginleri ve mülk sahiplerinin çoğu Ermenilerin mallarını yağmalayarak zengin oldu. Bundan dolayı Maraş'ta ganimete konmaları için insanları kışkırtmak çok kolay. Katliama katılanların bir kısmı atlarıyla beygirleriyle gelmişti. Ganimet götürmek için geldiler.”

DİRENİŞ GÖRMEZDEN GELİNİYOR

1980 askeri darbe öncesi Maraş'ta en örgütlü devrimci gruplardan biri THKP-C kökenli Dev-Savaş adlı örgütlenmeydi. Örgütün yöneticilerinden Hasan Şükrü Dal, aradan geçen 40 yıl içinde gerçeklerin çoğunun açığa çıktığını ancak çok önemli olan bir şeyin görmezden gelindiğini belirterek şunları kaydetti.

“Bu güne kadar Maraş katliamı ile yapılan tüm belgesellerde sadece katliamdan bahsediliyor, direniş unutuluyor. Biz direnişin olduğunu o zaman biliyorduk. Şimdi de biliyoruz. Orada yüzlerce insanın yaşamının kurtulması bizim arkadaşlar ve Halkın Kurtuluşu, Halkın Birliği'nin işbirliği, halkla birlikte direnmesi  sayesinde oldu. PKK yoktu ama UKO (Ulusal Kurtuluş Ordusu) adlı bir Kürt örgütlenmesi de direnişte yer aldı. Maraş'ta faşizme karşı bir direniş sergilenmeseydi çok daha büyük bir katliam gerçekleşirdi.”

Maraş katliamının solu ve devrimcileri hedef aldığı değerlendirmesinde bulunan Dal, “Faşistler, Alevileri de Komünist olarak gördükleri için Alevi mahallerine saldırdı. 12 Eylül askeri cuntasının nedeni nasıl Alevilik değilse Maraş'taki katliamın nedeni Alevilik değildir. Katliam esas olarak solcu ve devrimcilere yöneliktir” dedi.