AP üyeleri Anderson ve Ward Strasbourg’daki eylemcilerleydi

İrlandalı parlamenter ve eski tutsak Martina Anderson ile İngiliz İşçi Partisi üyesi parlamenter Julie Ward, Strasbourg’da 59’uncu gününe giren süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemcileriyle görüş alışverişinde bulundu.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecride karşı Strasbourg’da devam eden açlık grevi eylemcilerini ziyaret edenler arasında Avrupa Parlamentosu (AP) parlamenteri Kuzey İrlandalı Martina Anderson ile İngiliz İşçi Partili Julie Ward da bulunuyordu.

Ziyarette konuşan Martina Anderson, “Sinn Fein olarak sorumluluklarımızın gereği olarak buradayız ve Kürt sorunu üzerinde oldukça aktif bir şekilde duruyoruz” dedi.

‘İRLANDALI OLARAK KÜRT HALKINI ÇOK İYİ ANLIYORUM’

Avrupa Birleşik Sol /Kuzeyin Yeşil Solu (GUE/NGL) Grubu olarak konuyu birçok kez AP gündemine getirdiklerini söyleyen Anderson, bu çabalarının devam edeceğini sözlerine ekledi.

Anderson, şöyle dedi: “Ben kendim İrlandalı olarak bu açlık grevlerini çok anlıyorum. 1981 yılında 10 tutsak arkadaşımızı açlık grevlerinde kaybetmiştik. Yine barış mücadelesini de çok iyi anlıyoruz. Ben kendim eski bir siyasi tutsağım. Benimle birlikte buraya gelen Michael Rogan’da eski bir tutsaktır. 13,5 yıl hapiste kaldım.”

Anderson, mücadelenin zorlu dönemlerinde ‘imkansız’ gibi görünen şeylerin mümkün olabileceğini de sözlerine ekledi.

AP’DEKİ İKİYÜZLÜ KESİMLERE DİKKAT ÇEKTİ

Kürt sorunuyla aile üyeleri katledilmiş bir Kürt üniversite öğrencisi sayesinde tanıştığını söyleyen İngiliz İşçi Partisi üyesi parlamenter Julie Ward ise, kendilerinin de hem Öcalan hem de genel olarak Kürt sorunu konusunda çabaladıklarını söyledi. Leyla Güven’in durumuna da dikkati çeken Ward, yapılan çalışmalarının açlık grevlerini daha görünür kılması açısından önemli olduğunu belirtti. Kürt kadınlarının güçlü olduklarını söyleyen Ward, bu güçlerini Öcalan’dan aldıklarını gördüğünü de dile getirdi.   

AP’de de Türkiye’ye yönelik politik tavırlarında çıkarcı davranan kesimlere dikkat çeken Ward, “Maalesef parlamentoda iki yüzlü insanlar tarafından çevrilmiş durumdayız. Türkiye’nin üzerine gitmemizi istemiyorlar; aslında Türkiye’nin güvenli bir ülke olmadığını biliyorlar. Ancak Mülteci Anlaşması gibi konular yüzünden pek üzerine gitmek istemiyorlar” diye konuştu.

TECRİT SİSTEMİNİ ÖCALAN’I TESLİM EDENLER KURDU

Parlamenterlere teşekkür eden eylemcilerden Mustafa Sarıkaya ise, Kuzey İrlandalı parlamenterin desteğini anlamlı bulduklarını söyledi. 80’li yıllarda cezaevlerindeki işkence ve saldırılara karşı çıkış yolu arayan PKK’li tutsakların hikayesini anlatan Sarıkaya, Mazlum Doğan, Hayri Durmuş gibi PKK önderlerinin o dönemdeki arayışlarına değindi. Açlık grevlerinin o dönemde nasıl başladığına dair bir bilgiyi paylaşan Sarıkaya, şöyle anlattı: “O zamanlar Türkiye ve Kürdistan’da açlık grevi gibi bir eylem bilinmiyordu. Mücadeleyi ve hattı korumak için arayışları var tutsak arkadaşların. Bir gün mahkum arkadaşlardan biri tesadüfen bir gazete parçası buluyor. Orada Bobby Sands’ın açlık grevinde olduğu yazılıyor. Ve orada ‘biz de böyle bir eylem yapabiliriz’ fikri ortaya çıkıyor. Bu şekilde 1981’de açlık grevi başlıyor, yine 1982’de oluyor ve şehadetler yaşanıyor.”

Avrupa kurumlarının da Öcalan’a karşı uluslararası komplo ve tecridin failleri arasında olduğunu dile getiren Sarıkaya, “Öcalan’ı Türkiye’ye teslim edenler, İmralı tecrit sistemini de kuranlardır” diye konuştu. Sarıkaya, tecride karşı Avrupa kurumlarının merkezlerinden olan Strasbourg’da eylemde olmalarının bununla bağlantılı olduğunu da söyledi.

Sarıkaya, Kürt halkının zorlu süreçlerden geçtiğini ve açlık grevi direnişinde başarı inançlarının yüksek olduğunu dile getirdi.

İKE: ÇABALAR ARTTIRILMALI

Eylemcilerden gazeteci Gülistan İke ise, Kürt halkının dostlarının kendileri için verdikleri çabanın görüldüğünü söyledi. Bugüne kadarki çabaların yeterli olmadığını da söyleyen İke, özellikle Leyla Güven’in durumunun oldukça kritik aşamada olduğuna dikkat çekerken, CPT’nin harekete geçmesi için AP ve Avrupa Konseyi (AK) nezdinde daha yoğun bir çalışma olmasını isteğini bildirdi.

Kadın parlamenterlerin kendilerine desteğinin önemine işaret eden İke, kadınların desteğinin kendilerini daha da umutlandırdığının altını çizdi.

Eylemcilerden Kardo Bokani de, ulaşmak istedikleri bir hedeflerinin olduğunun altını çizdi. Bokani, kendileri gibi Türkiye cezaevlerinde açlık grevlerine katılan yüzlerce tutsağın hayatının kurtarılmasının başta AP’li parlamenterler olmak üzere uluslararası toplumun elinde olduğunu vurguladı. Türkiye’nin kabul ettiği Avrupa ve BM anlaşmalarına göre her tutsağın normalde haftada 1 saatlik görüşme hakkının olduğuna dikkat çeken Bokani, eylemlerinin ancak Öcalan’a ilişkin taleplerinin yerine getirilmesi halinde sonlandırılacağının altını çizdi.