'CPT heyet gönderene kadar eylemlerimizi sürdüreceğiz'

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin son bulması için Avrupa Konseyi önünde eylem yapan Kürtler, CPT tarafından İmralı'ya bir heyet gönderilene kadar eylemlerini sürdüreceklerini belirtti.

Abdullah Öcalan’a Özgürlük İnisiyatifi’nin "Dem Dema Azadiyê ye" hamlesi kapsamında “Özgürlük Kazanacaktır; Abdullah Öcalan İçin Harekete Geç” şiarıyla Fransa’nın Strasbourg kentindeki Avrupa Konseyi önünde başlatılan eylem devam ediyor.

Eyleme katılan Fırat Vural, TAJÊ üyesi Zekiye Ağırman, Çavreş Tori ve FCDK/KAWA Eşbaşkanı Abdülvahap Alper, eylemin amacına ilişkin ANF'ye değerlendirmelerde bulundu.

 

Frankfurt Kürt Toplum Merkezi adına eyleme katılan Fırat Vural, Türkiye'de yaşanan insan hakları ihlallerine dikkat çekti.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik tecrit koşullarının tüm cezaevlerini etkilediğini kaydeden Vural, "Bilindiği gibi 10 Aralık İnsan Hakları Günü. Bu vesile ile dünyada 10-17 Aralık tarihleri arasında çeşitli etkinlikler yapılıyor. Biz de Almanya Kürt Toplum Merkezleri olarak, bu haftayı Abdullah Öcalan'a atfederek çeşitli etkinlikler yapıyoruz. Türkiye'deki insan hakları durumunu değerlendirmeye İmralı'dan başlamak gerekiyor. Çünkü İmralı'daki tecrit sistemi tüm Türkiye'ye yayılmış durumda.

İmralı'da yaşanan hukuksuzluklar diğer cezaevlerinde de uygulanıyor. Abdullah Öcalan ile görüşme gerçekleştiğinde ülkede ılıman bir hava yaşanıyor ama tecrit derinleştiğinde bu durum tüm cezaevlerini etkiliyor. Kürt Halk Önderi’ne volta cezasının verilmesi, aile ve avukat görüşlerinin yasaklanması aslında Türkiye'de insan hakları krizinin nasıl derinleştiğini gösteriyor. Tabii tüm siyasi tutsaklar da bu hukuksuzluklardan etkileniyor. 30 yıl cezaevinde kalan insanlar disiplin cezası var bahanesi ile tahliye edilmiyor. Çoğu da hasta tutsaklar. Hasta tutsaklara dayatılan bu insan hakları ihlallerine İmralı'dan başlıyorlar. Devletin aldığı bütün hukuki ve politik kararlar önce İmralı'da, ardından diğer cezaevlerinde etkisini gösteriyor.

Kürtler olarak buna karşı çıkmak ve tecride tepki göstermek için Avrupa siyasetinin olduğu merkezde, hem AP'ye hem de diğer hukuk kurumlarına sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. AB, AK ve CPT'nin tecrit konusunda Türkiye'ye baskı yapması sadece İmralı'da değil diğer cezaevlerinde de etkisini gösterecektir. ÖHD, İHD ve TİHV'in daha önce yaptığı başvuruların ardından geçen hafta Avrupa Konseyi (AK) Bakanlar Komitesi, AİHM kararları çerçevesinde Abdullah Öcalan’a ilişkin Türkiye’den en geç Eylül 2022’ye kadar bilgi sunmasını isteyen bir karar aldı. Bu kriz sürekli Türkiye'nin gündeminde. Biz de Almanya Kürt Toplum Merkezleri olarak, İnsan Hakları haftasında sesimizi daha fazla duyurmak için buradayız" diye konuştu.

 

‘8 AYDIR ÖNDERLİKTEN HABER ALINAMIYOR’

Eyleme katılanlardan Tevgera Jînen Azad Êzidî (TAJÊ) üyesi Zekiye Ağırman, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 23 yıldır Türk devleti tarafından tutsak edildiğini hatırlatarak, "Önderlik aile ve avukatlarıyla görüşemiyor, ağır bir tecrit altında. Êzidî kadınlar olarak bu durumu kabul etmiyoruz. 8 aydır Önderlikten hiçbir şekilde haber alınamıyor. Biz yaklaşık 11 senedir CPT önünde nöbet tutuyoruz. Avrupa kurumları madem demokrat olduğunu söylüyorlar; bir heyet göndererek Önderliğin durumuna ilişkin bilgilendirme yapabilirler. Biz de İmralı'ya bir heyet gidene kadar demokratik eylemlerimize devam edeceğiz.

Geçtiğimiz hafta Almanya'nın Frankfurt şehrinde Alman devleti DAİŞ'li birini cezalandırdığını söyledi. Êzidî halkı olarak bu duruma sevindik ama birkaç gün sonra Türk devleti, DAİŞ çetelerinin daha önce katliamlar yaptığı Şengal'e saldırdı. Xanesor'da Êzidî halkının öncülerinden heval Merwan Bedel (Özerk Yönetim Konseyi Eşbaşkanı) katledildi. Buradan Êzidî halkına özellikle de tüm Kürt halkına Şengal'e sahip çıkma çağrısında bulunuyorum. Êzidî halkı olarak bu saldırıları asla kabul etmiyoruz, Türk devleti ne kadar saldırırsa saldırsın biz daha da güçleneceğiz. Binlerce kişi Merwanların, Zekilerin, Zerdeştlerin yolundan gidecektir.

2014 yılında Türkiye ve Avrupa devletlerinin de aralarında olduğu birçok devlet Êzidîliği yok etmek istedi ama özgürlük dağlarından gelen gerillalar Êzidî halkını savundu. Daha sonra Şengal'i özgürleştirdiler, halkı örgütlediler. Gerilla Şengal'den çıkmasına rağmen Türk devleti birkaç ayda bir saldırı yapıp Êzidîleri katlediyor. Ne kadar saldırırlarsa saldırsınlar bizler direnmeye devam edeceğiz. Biz varolana dek Önderliğe ve PKK'ye bağlı kalacağız. Önderlik ve gerilla kırmızı çizgimizdir. Tüm Êzidî halkına çağrımdır önderliğe ve gerillaya sahip çıksınlar. Bu vesile ile heval Merwan şahsında tüm özgürlük şehitlerini saygı ile anıyorum, şehid namirin, bijî berxwedana Şengalê" diyerek sözlerini noktaladı.

 

‘BARZANİ AİLESİ TÜRK DEVLETİNİN ONLARCA ÜSSÜNE NEDEN İZİN VERİYOR?’

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik tecride tepki göstermek için eyleme katılan Saarbrücken grubundan Çavreş Tori ise şunları belirtti: "Önderlik yarattığı ideoloji ve felsefe ile bizi tüm dünyaya tanıttı. 2014 yılında DAİŞ çeteleri Şengal'e saldırdığında Önderlik ideolojisini esas alan gerillalar, Êzidî halkının imdadına yetişti. Şengal halkı daha sonra özerkliğini ilan etti, kendi kendini yönetmeye başladı. O günden beri Türk devleti, Avrupa ülkelerinin silahları ile Şengal'e saldırıyor. Êzidî halkımızı, öncülerimizi katlediyor. Kürt halkının özgürleşmesini, Êzidî halkının kendini yönetmesini istemiyorlar.

Bu katliamların sorumlularından biri de Barzani ailesidir. Ya eskisi gibi bize köle olacaksınız ya da kendi kendimizi yönetmenize izin vermiyoruz diyorlar. Barzani ailesini de eleştiriyoruz. Madem kendinizi Kürt halkının temsilcileri olarak görüyorsunuz, madem Başur'da özgür bir Kürdistan var, o zaman Türk devletinin onlarca üssü ne arıyor o topraklarda, Türk devletinin işgaline neden izin veriliyor? Irak devleti de bu durumun sorumlularından. Türk devleti benim topraklarımız tankı ile, topu ile böyle işgal edemez diye tepki göstermelidir.

Önderliğimizin özgürleşmesi, Kürtlerin haklarının tanınması için bu eylemi yapıyoruz. Halkımıza yönelik katliamlar devam ediyor. Türkiye zindanlarında hasta tutsakların da olduğu binlerce siyasi tutsak var. Hiç bir kanun ve hukuk yok. CPT ve AB madem insan haklarını önemsiyor o zaman Türk devletinin önderliğe ve siyasi tutsaklara yönelik hukuksuz yaklaşımlarına tepki vermeli. Kürt halkı olarak bizler de diğer halklar gibi özgür ve eşit şekilde yaşamak istiyoruz."

 

AVRUPA ÜLKELERİNİN TEK DERDİ SİLAH SATMAK

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin son bulması için eyleme katıldıklarını ifade eden FCDK/KAWA Eşbaşkanı Abdülvahap Alper, "Bir halkın önderinin 23 yıldır tecrit altında tutulması kabul edilecek bir durum değil. CPT sözde işkenceyi önleme komitesidir ama maalesef söz konusu Kürt halkı oldu mu dilsiz ve sağır oluyorlar. Ne bir şey duyuyorlar ne de görüyorlar. Bu kabul edilecek bir şey değil. Madem bu kuralları koymuşsunuz, bunun herkes için geçerli olması gerekir.

Kürt halkına ve Önderliğe yönelik bu kadar hukuksuzluk olmasına rağmen bu kurumların hiç birşey yapmadıklarını görüyoruz. Avrupa devletleri kendi menfaatleri doğrultusunda hareket ediyorlar. Tek dertleri daha fazla silah satmak. Kürt halkına karşı hiç bir sorumluluklarını yerine getirmiyorlar. Bizler bunu kabul etmiyoruz. Önderliğin özgür olması için sonuna kadar mücadele edeceğiz" dedi.