Fransız seçim sistemini eleştirirken Rojava örneği...

Fransız ekonomist Jacques Berthelot, belediye seçimlerinde yüzde 60’a varan rekor düzeydeki ilgisizliği değerlendirirken, toplumdan kopuk siyasi konsepti eleştirdi ve çözüm olarak Rojava’daki modeli örnek gösterdi.

Ouest-France gazetesinde yazan Fransız ekonomist Berthelot, “Bu ilgisizliğin büyük bir kısmı bilinçli ve kasıtlı bir eylem değil mi?” diye sordu.

Pazar günü yapılan ikinci tur belediye seçimlerinde, seçmenlerin yüzde 58,4’ü sandık başına gitmedi. Bu rekor bir ilgisizlik olarak kayda geçti.

Berthelot, “Bu ilgisizlik bir güvensizliği, hatta mevcut haliyle bildiğimiz katılımcı demokrasinin reddini ifade etmiyor mu?” diye sorularını çoğalttı.

Adayların muğlak bir proje sunarak seçmenlerden beş ila altı yıllığına güven istediğini belirten Berthelot, şu yorumda bulundu:

“Seçmen kendi gücünü bir seçilmişin eline veriyor ve kendisini en ufak bir denetimden yoksun bırakıyor. Seçilmiş istediğini yapabiliyor. Yerine getireceği net bir görev almıyor. Verilen beyaz bir çekle, serbest bir şekilde hareket edebiliyor, tek yaptırım ise yeniden seçilmeme olasılığı. Kabaca, mesaj şudur: ‘Bana oy verin, her şeyle ben ilgilenirim. Bu büyük ilgisizlikle kısmen reddedilen, yukarıdan gelen, toplumdan kopuk ve bir meslek olarak değerlendirilen siyasi tasarıdır. Son yılların sosyal hareketleri ile dile gelen tabandan yükselen siyasi bir iradedir: meclisler, yerine getirilecek net görevler üzerinden temsilcileri belirler, tepenin kendi politikasını dayattığı dikey bir yapı yoktur, tercihler tüm topluma aittir. Bu biraz da Rojava Kürtlerinin Murray Boockchin’in liberter belediyeciliğinden esinlenen Demokratik Konfederalizm yoluyla hayata geçirmeye çalıştığı şeydir. En kötüsü olan cumhurbaşkanlığı seçimleri, tüm bir ülkeyi, beş yıl boyunca devasa güçleri elinde yoğunlaştıracak tanrısal bir kişinin beyaz sorgucuna bağlıyor.”