Almanya’da 70’den fazla sivil toplum kuruluşu, siyasetçi, insan hakları savunucusu, akademisyenlerin çağrısıyla Berlin’de 1 Aralık Cumartesi günü PKK yasağı, ırkçılık ve polis yasasına karşı merkezi bir yürüyüş organize ediliyor. PKK yasağının 25. yıldönümüne denk gelen gösteriyi değişik siyasi parti üyeleri, sendika temsilcileri, feministler ve değişik sol gruplar destekliyor. “Özgürlük talebi yasaklanamaz-Polis Yasası, PKK yasağı ve milliyetçiliğe karşı ortak mücadele” sloganıyla gerçekleştirilecek eylemin çağrıcıları “Geniş demokratik ittifakları 1 Aralık’ta PKK yasağına karşı ses vermeye çağırıyoruz” dedi.

Eylemin çağrıcıları arasında yer alan isimlerin Yeni Özgür Politika aracılığıyla 1 Aralık Berlin buluşması, PKK yasağı ve Adalet Divanı’na  ilişkin mesajları şöyle:

KARŞI GELMENİN TAM ZAMANI

Monika Morres (AZADÎ Hukuk Bürosu Temsilcisi): 1 Aralık’taki gösteri, devletin vatandaş hakları üzerindeki tehlikeli saldırılarına, cinsiyetçi, dışlayıcı politikalarına ve ırkçılığa karşı bir gösteri olacak. Polis devletine doğru giden bu gelişmelere karşı direnişimizle karşı gelmenin tam zamanı! Kuşkusuz bu bağlamda PKK yasağın kaldırılmasını talep etmeliyiz. PKK yasağı, 25 yıldır iç ve dış politikaların çıkarına kullanılıyor. Aynı zamanda Kürtlere ve dostlarına benzersiz bir baskının da gerekçesi durumunda. Yasağa karşı mücadelenin paralelinde PKK’nin Avrupa Birliği (AB) terör listesinden de tümden çıkarılması talep edilmeli. Aynı şekilde çıkar endeksli kriminalizasyon politikasına karşı da siyasi direniş gerekir. Tüm ilerici insanların hedefi, özgür bir yaşam olmalı. 1 Aralık’ta yapılacak güçlü ittifak tam da bunun içindir.

GEÇ KALINMIŞ BİR KARAR

Norman Paech (Hukukçu): Adalet Divanı’nın kararı geç kalınmış bir karardır. Avrupa devletleri PKK ve Kürt halkının özsavunma, özyönetim ve otonomi hakları için yasal yollarla verdiği mücadeleyi, Türk polis ve ordusunun baskı ve şiddetine karşı mücadelesini yıllardır görmedi. Terörizm suçlaması yapılacaksa Türk güvenlik güçlerine yapılmalı; PKK’ye değil!

BİZİM DE KAVGAMIZ

Dr. Gisela Penteker (Nükleer Savaşın Önlenmesi için Uluslararası Hekimler-IPPNW Türkiye Sorumlusu): Almanya federal hükümetinin Avrupa Adalet Divanı’nın PKK’nin ‘terör örgütleri listesi’ne alınması hakkında AB devletlerinin gerekçelerini haksız bulmasına ilişkin nasıl bir reaksiyon göstereceği merakla bekleniyor. Çevremdeki politik, aktif Kürtlere uygulanan baskı ve polis şiddetinin giderek arttığını gözlemliyorum. Diğer birçok alanda güvenlik sorunları ülkemizdeki özgürlük ve demokratik hakları baltalıyor. Almanya’daki Kürtler bizim de kavgamız için mücadele ediyor. Bu yüzden 1 Aralık’ta Berlin’de olacağım.

DAHA FAZLA SİYASİ BASKI ŞART

Joachim Legatis (Ver.di Sendikası Federal Yönetim Üyesi): Gazeteci ve sendikacı olarak PKK yasağını temel hak olan ifade özgürlüğüne bir saldırı olarak görüyor ve bundan dolayı reddediyorum. Federal Hükümet, PKK ve diğer Kürt örgütlerinin yasaklanmasıyla Erdoğan’ın dünya görüşüne katılmış oluyor. PKK yasağı kaldırılmalı. Türk hükümetinin muhaliflere olan baskısını karşı çıkılmalı. DİTİB üzerinden ajanlık sonlandırılmalı. Öcalan, Demirtaş ve diğer siyasi tutsaklar serbest bırakılmalı. Yine Türk ordusunun Efrîn ve diğer Kuzey Suriye kentlerine saldırısını durdurmak için daha fazla siyasi baskıya ihtiyacımız var.

KÜRTLERLE BİRLİKTE HAREKET ETMELİYİZ

Anja Sommerfeld (Rote Hilfe Federal Yönetim Üyesi): PKK’nin faaliyetlerinin yasaklandığı 1993’ten bu yana yasağın kaldırılmasını talep ediyoruz. Giderek otoriter ve militarist Türk rejimi zihniyetiyle davranmaya çalışan Federal Hükümet, devrimci hareketin önünü almaya çalışıyor. 129b tutsaklarının derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Bu talep, TKP/ML üyesi oldukları gerekçesiyle Münih Mahkemesi’nde yargılanan 10 ATİK’li tutsak için de geçerlidir. 1 Aralık’Ta polis yasası, PKK yasağı ve ırkçılığa karşı yürüyeceğiz. Özgürlük arzusu yasaklanamaz! Sol hareketinin tüm ilerici güçleri, temel hak inisiyatifleri ve barış hareketlerini eyleme katılmaları için çağrıda bulunuyoruz. Kürt Hareketi ile birlikte hareket etmeliyiz. Rote Hilfe, her zaman yasak politikasının karşısında, baskı ve polis şiddeti gören aktivistlerin yanında duracak.

ÖZGÜRLÜK ARZUSU YASAKLANAMAZ

Nick Brauns (Tarihçi/yazar): PKK yasağı getirildiğinde devrimci-sosyalist bir örgütün üyesiydim. Bu yasağa karşı mücadelenin 25 yıl sonra hala devam edeceğini o zaman söyleselerdi inanmazdım. Anayasayı Koruma Dairesi dahi, PKK’nin artık daha güçlü olduğunu itiraf etti. Bu daha özgürlük arzusunun yasaklanamayacağının bir göstergesidir. Umarım 1 Aralık’ta yapılacak eyleme sadece Kürtler katılmaz. Geniş demokratik ittifaklarının da PKK yasağına karşı ses vereceğini umuyorum. PKK yasağı tüm demokrat ve devrimcileri ilgilendiriyor. 25 yıldır Kürt Özgürlük Hareketi kovuşturularak demokratik haklar elden alınıyor ve bir “Güvenlik Devleti” inşa edilmeye çalışılıyor. Dolayısıyla 1 Aralık’ta giderek sıkılaştırılan polis yasasına karşı Berlin’de olalım. Adalet Divanı’nın kararı, PKK’nin kapalı kapılar ardından AB hükümetleri tarafından terör listesine alınmasının demokratik yollarla yapılmadığının göstergesidir. Bu kararın pratikte bir etkisi olacağından endişeliyim.

YASAK DAYANAĞINI YİTİRDİ

Margot Müller (Feministische Parteien Die Frauen Federal Sözcüsü): 25 yıldır var olan PKK yasağı, Avrupa Adalet Divanı’nın kararı ile yasal dayanağını yitirmiştir. Bu yasağı sürdürmek, başta Ortadoğu’da olmak üzere ve Almanya’daki halkları da korumak ve Ortadoğu’da barışı sağlamak için DAİŞ’e karşı mücadele eden Kürtlere siyasi baskı uygulamaktır. Dolayısıyla, bu siyasi baskı BM’nin 1325 sayılı kararının gereklerine de aykırı. Bu karar,  çözüm sürecinde kadınların eşit bir şekilde dahil edilmesi için taraflara çağrı yapıyor. Aktif siyaset içindeki Kürt kadınlarını korumak, Ortadoğu’da barış, özgürlük ve demokrasi mücadelesini desteklemek için PKK yasağının kaldırılması gerekiyor.