HBDH: Size kapısını açanlara kalleşlik yapmayın!

HBDH, devletin ajanlaştırma ve işbirlikçilik faaliyetlerine dikkat çekerek, işbirlikçiler, ajanlar ve itirafçıları uyardı. HBDH, "Size kapısını açanlara kalleşlik yapmayın. Halkın güven duygularını ihanetinizle kirletmeyin" dedi.

Yazılı açıklamada “halkın ve devrimcilerin kanına girenlere” seslenen HBDH Yürütme Komitesi, “Laz Kemal’in, kanına girdiğiniz tüm devrimcilerin selamını tek tek ileteceğiz!” diye uyardı.  Açıklamada şu vurgular dikkat çekti: “Bugün devrimci mücadele alanlarından kopup, faşist kolluk kuvvetleriyle işbirliği yapanlara, halklarımızın ve devrimcilerin kanına girenlere sesleniyoruz. Sözümüz onlaradır. Kendi bencil çıkarlarınız için halkın sofrasına kan doğramayın, size kapısını açanlara kalleşlik yapmayın. Halkın güven duygularını ihanetinizle kirletmeyin.”

‘İŞBİRLİKÇİLİK DAİMA LANETLE ANILMIŞTIR’

HBDH’nin açıklaması şöyle:

“Tarihin en karanlık sayfalarında yer bulan ve hiçbir zaman aklanamayacak olan ve elbet bir gün hesabının devrimciler tarafından sorulacağı günü bekleyen ajan ve işbirlikçiler halkların düşmanı, egemenlerin maşası durumdadır. Faşist TC devleti, her türden paramiliter güçleriyle, ordusu, polisi, istihbaratıyla, kontrgerillasıyla, halklara tüm ezilen emekçi kesimlere ve devrimcilere yönelik saldırılarıyla kesintisiz bir savaş içerisindedir. Kendi iktidarını korumak için her türden kirli savaş yöntemini uygulayan faşist TC devleti, kendi istihbarat ağlarını kurmaya, hem kirli yöntemlerle insanları kendine çekmekte, hem de milliyetçilik duygularına oynayarak, devrimcileri terörize etmeye, kendisine ihbar etmeye yöneltmektedir. Ajan-işbirlikçilik, sınıflı toplumların ortaya çıkmasıyla bir zor aygıtı olan devletin var olması ile birlikte tarihin sayfalarında insanlığın en kirli hali olarak yer buldu. Tarihin karanlık yüzü olan işbirlikçilik halklar tarafından daima lanetlenerek anılmıştır. Hiçbir itibarı olmayan, silik, karaktersiz; hizmette kusur etmedikleri efendileri tarafından da horlanan, aşağılanan ve işleri bittiklerinde çöpe atmaktan çekinmedikleri birer nesne durumundadırlar. Bu gibi kişiliklerin bırakalım halk sevgisini kendilerine dair de saygıları yoktur. Toplum içerisinde hiçbir zaman başı dik yürüyemezler. Boyunları önde, öz güvenini yitirmiş zavallı şahsiyetlerdir. Karınlarını halkın acıları, eskiden yoldaş dediklerinin kanı ve düşmanın önüne koyduğu bir tas çorba ile doyururlar.

EGEMENLERİN VAZGEÇİLMEZ ÖZEL SAVAŞ YÖNTEMİ

Egemenlerin özel savaş yöntemi olarak kullandığı ajanlaştırma ve işbirlikçilik, devletlerin vazgeçilmez bir parçası olarak kendi karşısında duran ve potansiyel taşıyan devrimci mücadeleden, ulusal mücadeleye muhalif olandan, kendisine karşı tehlike arz etme ihtimali olana karşı en temel mücadele etme yöntemlerinden biri olarak vazgeçilmez bir yere sahiptir. Kahramanlıkların olduğu yerde hainliklerin, en görkemli direnişlerin olduğu yerde teslimiyetin olması eşyanın tabiatı gereğidir. Tarih, büyük orduların karşısında, muazzam direnişler örgütleyenlerin yanında, onların gölgesinde sinsice kişiliğini iradesini düşmana teslim etmiş kişiliklerin ihanetleri ile de doludur. Bir yandan Alişer ve Zarife halkların bilincinde ve yüreğinde kahramanlıkları ile hatırlanırken, Zeynel ve Rayber’in hainlikleri de bir o kadar halklarımızın bilincinde lanetlenerek yer etmiştir.  Alişer ve Zarife kendi halkının kahramanları olarak anılırken, diğerleri kendi halkına ihanet eden işbirlikçiler olarak lekelendiler.

Ajanlaştırma ve itirafçılaştırma faşist TC devletinin sistemli bir şekilde uyguladığı politikalardan birisidir. Faşist TC devleti ve onun kolluk güçlerinin, bir ajan işbirlikçiyi yanına çekmek için yapmayacakları şey, kullanmayacakları yöntem yoktur. Özellikle ajanlaştırmada içeriden devşirdikleri ajanların durumlarını analiz ettiğimizde maneviyatı zayıf, ideolojik olarak örgütünün çizgisine inanmayan, maddiyat içinde başı dönen ve aslında bir ayağı hep sistemde olanları devşirmesi daha kolaydır. Kendisini bir bütün mücadeleye adamayan, sürekli sistem ve “daha rahat” yaşam özlemleri ile yaşayan insanların savrulması daha kolaydır. Geldiği sistemden kopuşu tamamen sağlamayanların sisteme geri dönüşü daha hızlıdır. Düşünce ve duygu dünyasını, yaşamını ve kişiliğini devrimcileştiremeyenlerin kuşkusuz geriye düşüşü olacaktır. Düşman, birini düşürebilmek ve kendine çalıştırabilmek için her şeyi kullanabilir. Aileyi, sevdiklerini, uzun yıllar hapishanede yatma tehditleriyle “Birkaç ay yatıp çıkma” arasındaki bu ahlaksız tercihi, “güzel bir iş ve konforlu bir hayatı” vb. insanların önüne koyarak, düşürmeye çalışmaktadır. Geleceği değil, geçmişi özleyenler için düşman pusuda beklemektedir. Bu noktada iki tercih önüne çıkar insanın, YA TESLİMİYET YA DA DİRENİŞ!

Ne olursa olsun düşman karşımıza nasıl çıkarsa çıksın bizim en güçlü dayanağımız halkımıza ve mücadelemize olan inancımız ve güvenimiz olmalıdır. Gününü anını devrimcileştirenler; yüreğinde yoldaşlığı, devrimi ve halk sevgisini yaşatanlar düşmana yıkılmaz kaleler olurlar. Gücünü bundan alan ve dürüstlüğü esas alan her militan özel savaşın her yöntemiyle başa çıkacak ve iradesini çelikleştirecektir. Düşmanın eline geçen bir militan, düşmanı sevindirecek ve devrimci değerlerimize zarar verecek tek bir kelime söylemeyecek, en ufak bir bilgi vermeyecektir. Tavrımız suskunluk ve halkın özgürlük davasına sonsuz bağlılık olmalıdır.

‘HALKLARIMIZIN VE DEVRİMCİLERİN KANINA GİRENLERE SESLENİYORUZ’

Bugün devrimci mücadele alanlarından kopup, faşist kolluk kuvvetleriyle işbirliği yapanlara, halklarımızın ve devrimcilerin kanına girenlere sesleniyoruz. Sözümüz onlaradır. Kendi bencil çıkarlarınız için halkın sofrasına kan doğramayın, size kapısını açanlara kalleşlik yapmayın. Halkın güven duygularını ihanetinizle kirletmeyin. Gelin, Halkların Birleşik Devrim Hareketimizin güçlerine teslim olun. Bir ömür boyu onursuz bir hayat sürdürüp, yaşamınızın her anında korkuyu ensenizde hissetmektense devrimci adaletimize teslim olun.

BİR GÜN MUTLAKA…

Devrimci güçlerimiz, bir gün mutlaka tüm ajan ve işbirlikçilere tek tek “Laz Kemalin ve kanına girdiğiniz tüm devrimcilerin selamını” iletmek için kapınızı çalacak ve devrimci adaletimizle mutlaka tanıştıracaktır.”