Ödülünüzü terörist Erdoğan'ın başına koyun

Birilerin başına ödül konulacaksa ABD öncelikli olarak insanlık suçu işlemiş olan Erdoğan ismindeki bu ruh hastası kişinin başına ödül koymalıdır.

Hatırlatalım ki, Cemal Kaşıkçı’nın CİA ve MİT planlaması temelinde ortadan kaldırılmasının yeni bir sürecin işaret fişeği olduğunu daha önce belirtmiştik. Bu olayla birlikte ABD’nin TC ile ilişkilerini düzelterek giderek İran’a yöneleceğini, bunu yaparken de Minbic başta olmak üzere Kürtlere dönük TC’yi tatmin edecek temelde hareket edeceğini de ifade etmiştik.

Bu değerlendirmeler ışığında gördük ki, TC ile ABD’nin ilişkileri giderek düzelmektedir. Yine bu ilişkiler sadece ABD ile sınırlı kalmadığı gibi bunlara Fransa ve Almanya da eklenmiştir. Bu temelde, Rojava’ya saldırılar sadece Minbic ile sınırlı kalmamış, bu saldırılara Kobanê ve Grê Spi de eklenmiştir. İran’a karşı ise ambargo derinleştirilirken, TC’nin çöken ekonomisini ayakta tutabilmek için sözde TC devleti bu ambargodan 6 ay muaf tutulmuştur.

Bunlar yetmemiş Avrupa’da Kürtlerin meşru eylemliklerine ise yasaklar getirilmeye başlanmıştır. Kimsenin beklemediği bir şekilde ise Sudan’ın faşist Erdoğan’a yakın duran diktatör rejimi terörist devletler listesinden çıkartılmıştır.

TC YETKİLİLERİ İLE GÖRÜŞÜLDÜKTEN SONRA BU KARAR ALINDI

Tam da bunlar yaşanırken ABD’nin dış ilişkiler komitesine bağlı çalışan, Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı olduğunu söyleyen bir kişi, faşizmi pratikleriyle tescillenmiş olan TC devletinin kimi yetkilisiyle görüştükten sonra, Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin öncülerinden olan Murat Karayılan, Cemil Bayık ve Duran Kalkan hakkında başlarına ödül koyarak, arama kararı çıkarmıştır.

Bunu yapan zat üstelik açıklama yaparken de "ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Rewards for Justice-Adalet için Ödül programının PKK terör örgütüne mensup üç üst düzey ismi hedef aldığını duyurmaktan mutluluk duymaktayım" sözlerini pişkince kullanmaktan ise çekinmemiştir.

Birileri böyle pişkince sözlerle kendisini tatmin edebilir. Yine kendi beslemeleri olanlara moral de verebilir. Ancak bilelim ki, dünyada eşine ender rastlanılan bir direnişi aralıksız olarak tam 40 yıldır sürdüren bir halkın ve evlatlarının da söyleyecekleri elbette olacaktır.

PKK BUGÜNE KADAR ABD'YE KARŞI TEK EYLEM GERÇEKLEŞTİRMEMİŞTİR

1- Öncelikli olarak belirtelim ki, ABD hukukunu bu bağlamda da ABD Dış İlişkilerini ancak ve ancak ABD’de ve ABD’ye karşı yapılan, yapılmış olan eylemler ilgilendirir. Kürtlere karşı tam 100 yıldır aralıksız TC devleti tarafından sürdürülen soykırıma karşı, Kürtlerin geliştirdiği direniş, tek bir kelimeyle belirtilecek olursak; meşrudur ve bunun için de ABD’yi ilgilendirmez. TC ismindeki faşist rejim NATO’nun bir üyesi de olsa, bu böyledir.

Günlük olarak Kürtleri yok eden, katleden, tarihine, toprağına, coğrafyasına, mirasına, varlığına el koyarak, anlık olarak tecavüz eden bir rejime, Kürtlerin vereceği tek cevap vardır, o da onurluca karşı koyarak direnmektir. Kürtlerin bugün PKK öncülüğünde geliştirdikleri karşı koyuş ve direniş ise, sözün tam manasıyla da budur. PKK başta olmak üzere PKK’ye yakın duran hiçbir gücün bugüne kadar ABD’ye ve güvenlik birimlerine karşı tek bir eylem gerçekleştirmedikleri ise pratikleriyle sabittir.

KÜRDİSTAN'DAKİ KATLİAMLARIN TALİMATINI VEREN KİŞİ ERDOĞAN'DIR

2- Henüz iki-üç yıl önce dünyanın gözü önünde Kürt şehirlerini yerle bir eden, tanklarla-toplarla bombalayan, mezarlıklarını tahrip eden, anaları sokak ortalarında suikast silahlarıyla bilinçlice hedefleyen, tankların arkasında katledilmiş insanları sürükleyen, bodrumlarda katlettikten sonra üzerlerine benzin dökerek yakan rejimin adı faşizmdir.

Bu faşist devletin adı ise Türkiye Cumhuriyeti’dir ve bu talimatları veren ise bu soykırımcı rejimin başında bulunan ruh hastası Erdoğan ismindeki faşist kişiliktir. Ve birilerin başına ödül konulacaksa ABD öncelikli olarak insanlık suçu işlemiş olan Erdoğan ismindeki bu ruh hastası kişinin başına ödül koymalıdır.

3-Sözde dünyanın İmparatorluğu olarak kendisini ilan eden ABD’nin dünyaya karşı bir sorumluluğu varsa, öncelikli olarak bizatihi kendi elleriyle silahlandırarak halkların başına musallat ettiği Türkiye faşist rejimine silah vermeyi hem durdurmalı hem de kendi onayıyla Türkiye halklarının başına musallat ettiği Erdoğan’a çeki düzen vermelidir.

KÜRTLERE KARŞI DÜŞMANLIK ABD'YE BİR ŞEY KAZANDIRMAYACAK

4-ABD’nin iktidarındaki yöneticileri bilmeli ki, Kürt halkının seçkin devrimci önderlerine karşı bu tarz pervasız bir saldırı, Ortadoğu halklarının başına bela olmuş Erdoğan ve rejimini daha da azdırtarak, -Kürtler başta olmak üzere- Ortadoğu halklarına saldırtılmasıdır. Bu uğursuz plana karşı, Kürt halkının ve Kürt devrimcilerinin Kürdistan’ın dört parçasında inanılmaz bir direniş ile karşı koyacakları bilinmelidir.

5-Bilinmelidir ki: Kürt devrimcilerine karşı böylesine düşmanca bir tutum, ABD’ye bir şey kazandırmayacaktır.

Bir hatırlatma olarak: Bilinsin ki, dünyanın birçok yerinde olduğu gibi en çokta Ortadoğu’da prestiji sıfırlanmış olan ABD eğer bugün yeniden prestij kazanmış ise, bu Kürtlerin ve Kürt devrimcilerin DAİŞ’e karşı geliştirdikleri insan ötesi görkemli ve onurlu direnişleriyle mümkün olmuştur. ABD,"Oncle Sam, go home" sözleriyle karşı karşıya gelmek istemiyorsa, Kürtler başta olmak üzere Ortadoğu ve dünya halklarının başlarına bela olarak dönen kirli politikalarını bir yana bırakarak, zamanında ABD’yi kuran Abraham Lincoln, Thomas Jefferson ve George Washingtonların ilkelerine geri dönmelidir.

ABD ERDOĞAN'I ZORAKİ AYAKTA TUTMAKTAN VAZGEÇSİN

Son söz olarak: Zamanında Büyük Britanya İmparatorluğu; Abraham Lincoln’un, Thomas Jefferson’un ve George Washington’un başlarına terörist diye para ödülü koymuş olsaydı, acaba Amerika’yı kuran bu seçkin yurtseverler ve zamanında Amerika’da yaşayan insanların Büyük Britanya İmparatorluğu'na verecekleri cevapları ne olacaktı?

Ya da 2. Dünya Savaşı’nda ABD Demokratik Cephe içerisinde yer almak yerine, Hitler ve Musolini’nin faşist cephesinde yer alsaydı, ABD’ye dünya ne derdi?

Uzatmadan: ABD, Kürtler ve Ortadoğu halkları tarafından lanetlenmek istenmiyorsa, bir an önce halkların başına bela olmuş ve ruhen hasta olan faşist Erdoğan’ı zoraki ayakta tutmaktan vazgeçsin.

Bilinsin ki: Hitler neyse Erdoğan’da odur, hatta daha da fazlasıdır!