Özyıldırım: Can güvenliğim yok !

Karakola çağrılıp polis tarafından tehdit ve sözlü tacizle ajanlaştırılmaya çalışılan HDP üyesi dört çocuk annesi Seven Özyıldırım, can güvenliği olmadığını söyledi.

İktidarın, HDP’yi kriminalize etme operasyonları son hızla sürüyor. Seçilmişlere yönelik kayyum gaspına paralel olarak bir yandan yoğun bir tutuklama furyası yürütülürken, diğer yandan bir sindirme operasyonu olarak il üye ve yöneticilerine tehditle ajanlaştırma dayatıldığı bildiriliyor.

Bu tehditlere maruz kaldığını belirten HDP’li dört çocuk annesi Seven Özyıldırım yaşadıklarını ANF’ye anlattı.

OĞLU ÖNE SÜRÜLEREK KARAKOLA ÇAĞRILDI

Karakolda sivil polisler tarafından tehdit ve sözlü tacize maruz kaldığını belirten Özyıldırım, o gün bugündür büyük tedirginlik içinde yaşıyor.

Maltepe Gülsuyu Mahallesi’nde oturan Özyıldırım, 26 Ekim 2019 tarihinde yaşananları detaylı bir şekilde şöyle anlattı: “Sabah saat 10.00’da evin telefonu çaldı. Arayan kişi kendisini komiser Ahmet olarak tanıtarak, Maltepe Gülsuyu Cumhuriyet Polis Merkezi’ne ifade için gelmem gerektiğini söyledi. Oğlumu okuldan alacağımı, o nedenle ancak yarın gelebileceğimi söylediğimde, yarım saat sonra karakolda olmam gerektiğini belirtti. İfade konusunun ne olduğunu sorduğumda ise top sahasında kavga eden oğlum Ferhat ile ilgili bir durum olduğunu öne sürdü. O dönemde eşim tutuklu olduğu için yanıma komşumu alarak karakola gittim.”

‘KAMERASIZ ODAYA ALDILAR KIZIMI SORDULAR’

Özyıldırım, şöyle devam etti: “Karakola vardığımızda telefonu komşuma verip 10 dakika sonra çıkmadığım takdirde avukatımı aramasını söyledim ve içeriye girdim. Oradaki bulunan polise ifade dememle birlikte, ‘Seven mi? Yukarı’ dedi. Önden üniformalı bir polisle merdivenleri çıkarken arkama bir baktım ki 5 sivil polis peşimden geliyor. Tedirgin olduğum için duvara yaslanarak neler olduğunu sordum. ‘Yürü yürü, çık çık’ dediler. Kamerası olmayan bir odaya alındım. Bir sivil polis kapıda beklerken, diğer dördü beni ortalarına alarak oturttular. Ne olduğunu sorduğumda, polislerden biri kızım Berfin’i kast ederek, ‘Berfin nerede?’ diye sordu. Kızımın 3 yıl önce kaçtığını, nerede olduğunu bilmediğimi söyledim. Karslı bir gence kaçtığını, bunu duyar duymaz çocuk şubeye giderek kayıp olduğunu belirttiğimi söyledim. Bunun üzerine yakın zamanda bana resim gelip gelmediğini sordu. Hayır cevabını vermemle birlikte, kızımın yer aldığı üç fotoğrafı göstererek dağda olduğunu iddia etti. Bunların fotomontaj olduğunu söylediğimde sinirlendi. Bu konuda herhangi bir bilgim olmadığını belirttiğimde, bu kez de cezaevinde olan eşim ve arkadaşları hakkında soru sormaya başladı. Eşimin hukuksuz bir şekilde içeride olmasına tepki gösterdiğimde, ‘Eşin mi kızını dağa gönderdi?’ diye sordu. Hayır deyince, masaya yumruğunu vurarak, ‘Sen neden hiçbir şey bilmiyorsun?’ diye bağırmaya başladı. Eşimin neden açlık grevine girdiğini, neden bağımsızların koğuşuna gitmediğini sordu. Onun kendi özgür iradesi diye cevapladığımda, bu kez teklifler sıralamaya başladı.”

AHLAKSIZ TEKLİF!

“Önce odun ve kömürüm olup olmadığını sordu” diyen Özyıldırım, anlatımlarını şöyle sürdürdü:

“Diyarbakır HDP’nin önünde oturan anneleri örnek göstererek, ‘Bak tüm anneler ayağa kalkıyor, herkes çocuğunu arıyor. İstemez misin senin de çocuğunu getirelim? Sen bize yardımcı ol, biz de senin ihtiyaçlarını karşılarız. 11 aydır eşin içeride, bir kadın İstanbul’da nasıl tek başına ayakları üzerinde durabilir? Başına talih kuşu kondu. Güzel de bir kadınsın. Yemeğe gidelim mi? Kimse görmez bizi. Ben olmasam bu arkadaş da var. Onunla çıkabilirsin’ dedi. Bunu duyunca çileden çıktım. Onların da anne ve bacıları olduğunu hatırlattım ve kalkmak için yöneldim.

‘BENİM ADIMI ABİ DİYE KAYDET’

Polis tekrar sözü alarak, üç yıldır doğru dürüst uğramadığım HDP Gülsuyu İlçe binasına gidip orada neler konuşulduğunu, kimlerin girip çıktığını onlara aktarmamın yeterli olduğunu söyledi. ‘Bak bunları kabul et, eşin de çıkacak. İstemez misin çocukların özel okulda okusun? Sana ev alalım. Senin engelli görümcen var evde, istemez misin onu özel bir hastanede tedavi ettirmemizi? Bak benim numaramı abi diye kaydet. Olur da odunun, kömürün biter beni ararsın. İyi düşün bak talih kuşu başına kondu’ diyerek, odadan çıktıktan sonra hiç kimseye bir şey söylemem konusunda beni tehdit etti. ‘Burada konuşulanları eşin bile duymayacak yoksa olacaklardan biz sorumlu değiliz. Dua et kadınsın, erkek olsaydın başka olurdu. Aşağı indiğinde arkadaşın sorarsa, v...fone faturalar vardı, onda sorun çıktı dersin tamam mı?’ dedi.”

‘BAŞIMIZA GELECEK HER TÜRLÜ OLUMSUZLUKTAN DEVLET SORUMLUDUR!’

Karakoldan çıktığında yaşananları hemen avukatıyla paylaştığını aktaran Özyıldırım, suç duyurusunda bulunacağını söyledi.

Ne eşinin ne de kendisinin can güvenliğinin olmadığına dikkat çeken Özyıldırım, cezaevinden çıkan eşinin üç kez suçsuz yere, üstelik beraat ettiği dosyadan cezaevine konduğunu belirtti.

Her an eşine veya çocuklarına bir şeyler yapacakları korkusuyla yaşadığını ifade eden Özyıldırım, başlarına gelebilecek her türlü olumsuzluktan devletin sorumlu olacağını vurguladı.