Şengal’de T.C-KDP işbirliği-Analiz-

Türk devleti Kürt düşmanıdır. Hatta dini, imanı, mezhebi olmayan insanlık düşmanı ucube bir devlettir. Ancak KDP’nin Şengal saldırısındaki rolünü görmemek esas gerçeğin anlaşılmaması, hatta örtülmesi durumunu ortaya çıkarır.

Türk devleti Şengal’e yine saldırdı. Biri YBŞ komutanı olmak üzere 4 Êzîdî şervan katledildi. Dün DAİŞ saldırıyordu, bugün de Türk devleti saldırıyor. DAİŞ saldırısına hiçbir siyasi ve askeri güç karşı koymadığı gibi, Türk devletinin saldırısına karşı koyan da karşı çıkan da yok; sanki Êzîdîlere herkes vurabilirmiş gibi. Bu dünyanın ne kadar ahlaki ve vicdani çöküntüye uğradığını buradan anlayabiliriz. Tüm dinlerin, inançların, toplumsal ve kültürel değerlerin ortaya çıktığı Ortadoğu’da vicdan ve ahlakı hak getire. Herkes Firavunlaşmış; Firavunlar varsa Musalar da var olurmuş. Herhalde Tayyip Erdoğan’ın yaptığı bu Firavunluk da yanına kâr kalmaz.

Saldıran Türk devleti ama sessiz kalanlar ise Irak ve bölgesel Kürt yönetimi. Irak’ın şu anda ses çıkaracak hali yok. Ses çıkarsa da Irak’a sen kim oluyorsun, diyecektir. Tayyip Erdoğan Haydar Abadi’ye böyle demedi mi? Bu saldırıdan esas sorumlu KDP’dir. Yoksa KDP, peşmergelerinin de bulunduğu bir alana yönelik saldırıya neden sessiz kalsın? Herkes Türk devletine veryansın ediyor ama bu saldırıdan esas sorumlu olan KDP’ye bir şey söylenmiyor. Halbuki bu saldırıyı teşvik eden KDP’dir. KDP bu saldırılarla Êzîdîlerin YBŞ’yi ve Êzîdîlerin özerk yapısını terk edip kendisine sığınacakları hesabı yapıyor. Yani bir kirli hesap nedeniyle Şengal saldırıya uğruyor ve Êzîdîler katlediliyor.

Şengal halkı ve YBŞ çevreleri bu saldırıda yerel işbirlikçi ayağın olduğunu söylüyor. Yer istihbarat ile YBŞ komutanı Zerdeşt Şengali’nin vurulduğu kesindir. Êzîdîlerin Mam’ı Zeki Şengal’i de yer bilgisiyle katledilmişti. O zaman da KDP istihbaratı Parastin’ın işbirliği yaptığına dair bilgilere ulaşılmıştı. Dolayısıyla Türk MİT’i ile Parastin Şengal’de ortak çalışmaktadır. KDP, muhaliflerini başka güçler eliyle tasfiye etme politikasını şimdi de Şengal’de pratikleştiriyor. Kürt düşmanı Türk devletinin saldırılarıyla Şengal’de hakim olma hesabı yapıyor. KDP işte böyle kirli hesaplar içinde. KDP bana ait olmayan hiçbir şey Kürt’e ait olmamalı, diyor. KDP’nin Kürtlüğü bu kadardır. Bu zihniyet ve politika sonuçta her yerde Kürt düşmanlığı biçiminde karşımıza çıkıyor. Rojava’da böyle karşımıza çıkıyor. Bakur’da ve Rojhilat’ta böyle karşımıza çıkıyor. 1980’li yıllarda İran’da Kürt hareketinin bastırılmasında İran’la birlikte hareket etmişti. Efrîn’de böyle hareket etti. Serêkaniyê ve Girê Spî saldırısını KDP’ye bağlı ENKS’liler desteklemiştir. Bir yıl kadar önce KDP ile ilişkide olan çevrelerin, Türk devletine Rojava’ya birlikte saldırma içerikli mektupları basına yansımıştı. Hatta Kürt haini Osman Öcalan’ın bu konuda KDP eliyle Türk devletine, MİT’e gönderdiği mektuplar ele geçmişti. Zaten bu adamın en iyi mektup arkadaşının MİT olduğu netleşmiştir. KDP’nin himayesi ve bilgisi altında Nizamettin Taş’ın Türkiye’de PKK’ye karşı ajan bir yapılanma için MİT’le görüştüğü açığa çıkmıştı. Yakalanan MİT’çiler bunların böyle bir gücü olmadığı için ciddiye almadıklarını söyledikleri basına yansımıştı.

KDP’nin Türk devleti ile işbirliği yapma gerçeği karakterinde var. Aslında DAİŞ’in Şengal’e saldırması konusunda KDP’nin farklı pazarlıklar yapmış olabileceği söylendi. Hewlêr saldırısı sırasında KDP verdiği sözü tutmadı diye DAİŞ’in açıklaması olmuştu. DAİŞ’in bu sözü neden söylediğinin netleştirilmesine ihtiyaç var.

Şu anda Şengal’de YBŞ’ye, PADÊ’ye, orada oluşturulmuş Êzîdî özerk yapılanması ve meclislere karşı faaliyet yürüten, onları zayıflatıp kendisini etkin kılmak isteyen KDP’dir. KDP, PKK önderi Abdullah Öcalan’a sempati duyanları aynı T.C gibi terörist olarak yaftalıyor. Şengal’de de Rojava’da da Türk devletine hedef gösteriyor. Avrupalılar, ABD’liler, Ruslar ve başka siyasi güçlerle ilişki kurduğunda YPG, PYD, YBŞ, PKK’dir diyerek hedef gösteriyor. Irak’la yaptığı tüm görüşmelerde Iraklılara YBŞ PKK’dir, onları oradan çıkarın dayatması içinde bulunuyor. Hatta bu konuda Irak’a şantajlar yapıyormuş. Şengal’de birçok güçle diplomatik ilişki içinde olan YBŞ’liler, PADÊ’liler ve Êzîdîlerin özerk meclisi KDP’nin herkesi böyle kışkırttığını söylüyorlar.

Şengal’deki saldırıların arkasında KDP var. Tabi ki Türk devleti Kürt düşmanıdır. Sünnilik dışında her inanca düşmandır. Hatta dini, imanı, mezhebi olmayan insanlık düşmanı ucube bir devlettir. Ancak KDP’nin Şengal saldırısındaki rolünü görmemek esas gerçeğin anlaşılmaması, hatta örtülmesi durumunu ortaya çıkarır.

Kürtler şimdi her yerde ulusal birliği tartışıyor. Ulusal birlik tüm Kürtlerin isteği haline gelmiş. KDP dışında siyasi hareketlerin çoğunluğu böyle bir çalışmaya hazır görünüyor. KDP şu anda izleyeceği politikaları ve Kürt düşmanları ile Kürtlere karşı yürüttüğü işbirliğini ulusal birlik ortamında yapmayacağı için ulusal birliğe yanaşmıyor. Bir ulusal birlik, kongre ya da platformun yapacağı en önemli iş bu tür ilişki ve işbirlikçiliğin önünü kapatmak olacaktır. Zaten ulusal birlik, Kürtlere zarar veren bu tür ilişki ve tutumların olmaması için isteniyor. Kürt siyasi güçler arasında demokratik bir ilişki hedefleniyor. Ulusal kongre, en başta da bir ulusal strateji ve ortak diplomasi üzerinde duracaktır. Böylece siyasi partilerin birbirlerine zarar vermesi, başka örgütlerin aleyhine çalışması son bulacaktır. Bu açıdan KDP böyle bir durumu yaratacak çalışmalar içine girer mi, bu kuşkulu bir durumdur.

Şengal’de Türk devletine kim, kimler nasıl işbirlikçilik yapmış, bunun ortaya çıkarılması çok önemlidir. Yoksa bu tür saldırılar devam eder.

Kaynak: Yeni Özgür Politika