Amude'de neler oldu?

Amude'de neler oldu?

Batı Kürdistan’ın Amude şehri son günlerde ciddi bir provokasyonla yüz yüze kaldı.

Geçtiğimiz günlerde Batı Kürdistan Asayişi, uyuşturucu ticareti ve değişik olaylara katıldıkları gerekçesiyle Amude’de 7 kişiyi gözaltına aldı. Bu kişilerden üçü Yekîtî olarak bilinen partinin üyeleriydi ve daha önce elektrik sorununu bahane ederek, Heyva Sor a Kurd, Demokratik Birlik Partisi (PYD) ve güvenliği sağlayan Asayiş güçlerine saldırıların öncülüğünü yapmış kişilerdi. Bu kişilerin ellerinde silah olan görüntüleri değişik facebook sayfalarında herkes görebilir. Bu kişilerin serbest bırakılmaları için Amude’de bir yürüyüş yapıldı.

Bu gösterilerde en belirgin özellik ise, bu kişilerin Özgür Suriye Ordusunu destekleyen sloganlar atması, Cephet Nasra gibi örgütleri yüceltmeleri ve en önemlisi de halkın kurumlarını Esad rejimiyle işbirlikçilikle suçlamasıydı. Yürüyüşün yapılacağı gün Amude’deydim. Gerçekten de kentte çok gergin bir hava vardı.

Aynı gün, 27 Temmuz akşamı YPG konvoyu, Hesekê ve Dirbêsiyê yolu üzerinde çetelere yönelik gerçekleştirdiği operasyon dönüşünde bu yürüyüşçülerden bir grubun silahlı saldırısı ile karşılaştı. Saldırıda İsa Gulo ismindeki YPG savaşçısı yaşamını yitirdi. Saldırı ardından YPG de operasyon düzenledi. 5 çete üyesi bu operasyonda öldü, yaralanan 5 kişi ise Türkiye sınırında bekleyen ambulanslarla Nusaybin’deki hastanelere taşındı.

Olayın gelişimi böyle. Ancak Güney Kürdistan ve Arap basını olayı çarpıtarak YPG’nin sivil bir yürüyüşe silahla müdahale ettiğini sonrasında da katliam yaptıklarını savundu. Bununla da yetinmedi, Amude’de YPG’nin terör estirdiğini her yerin yakılıp yıkıldığını yazdı.

Güney basınının iddia ettiğinin aksine, Amude’de gözaltına alınanların serbest bırakılmasını isteyen bu kişiler günlerce değişik biçimlerde eylem yaptılar. Hatta açlık grevine girdiler. Ancak asayiş güçleri tarafından bir müdahale ile karşılaşmadılar. Ne hikmetse, o gün yürüyüşe geçen o kişiler ‘tesadüf sonucu’ YPG konvoyuna rastlıyor. Ve “Allah Ekber, Tekbir, Şebiha (işbirlikçiler)” sloganlarıyla önce piriketler, taşlar ve en sonda silahlarla YPG’lilere saldırıyorlar.   

Saldırı, sonrasında gelişen kara propaganda bunların tümüyle önceden hazırlanmış bir planın parçası olduğunu görüştüğüm Amudeliler de dile getirdi. Türkiye sınırında hazır bekletilen ambulanslar, yürüyüş için olduğu öne sürülen evlerin damlarında bekletilen silahlı kişiler vb. tüm bunlar buna işaretti.

Amude’de yaşananlar kendiliğinden olmuş değildir. Bir plan dahilinde olduğu nettir. Serêkaniyê, Afrin, Til Temir, Heseke, Şêxmeqsud saldırılarının bir parçası olduğu açıktır. Yine bu saldırıya siyasi ve ekonomik destek amacıyla KDP Semalka sınır kapısını kapattı. Burada yaşanan gerçekler özellikle Güney Kürdistan’daki Zagros ve Rudaw tv ve yine Arap basını tarafından çok fazla çarpıtıldı.

Özellikle olay günü Rudaw tv’nin daha ilk dakikalarda olayın nasıl gerçekleştiğini bilmeden manşetlere taşıması dikkat çekiciydi. Rudaw yetkililerine şunu da sormak istiyorum; olay günü Amude’de işleri bitmesine rağmen çalışanlarınızın eve gitmesine neden izin vermediniz, oradaki saldırı öncesindeki “olağanüstü” hareketliliği, hazırlığı deşifre eden çalışanınızı 2 gün boyunca niye alıkoydunuz?

Batı Kürdistan halkı, Rojava devriminin bir başarısı olarak dünyada iradesi kabul edilir bir konuma geldi. Kürt Yüksek Konseyi dışarıda diplomatik ilişkilerle Kürtlerin statüsünü konuşur bir pozisyonda. Tam da böyle bir süreçte gerçekleşen bu olayın adı ‘birakuji’ değil, Kürt birliğini bozmaya çalışan bir provokasyon, bu başarılara da gölge düşürme girişimi oluyor.

Bu olayın arkasında Yekiti örgütünün olduğu söyleniyor. Eğer gerçekten öyle ise tarih ve Batı Kürdistan halkı onları affetmeyecektir. KDP’li yetkililer de acaba 90’lı yıllarda Güney’de yaşanan acı günlerin Batı Kürdistan’da yaşanmasını mı istiyor? Eğer öyleyse tarihten hiç ders çıkarılmamış demektir.