Avrupa Barış ve Demokrasi Meclisi kuruldu

Avrupa Barış ve Demokrasi Meclisi kuruldu

Avrupa Barış ve Demokrasi Meclisi, gerçekleştirdiği toplantıyla kuruluşunu resmen ilan etti. 7 kişilik yürütmenin seçildiği toplantıda, başta demokratik çözüm süreci, Rojava ve Gezi direnişi olmak üzere Türkiye'de yaşanan gelişmelere ilişkin bir dizi karar alındı. 

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın önerisi doğrultusunda Ankara ve Amed’de düzenlenen konferanslar ardından 29-30 Haziran tarihleri arasında Belçika'nın başkenti Brüksel'de düzenlenen "Barış ve Demokrasi Konferansı" sonrası oluşturulan "Avrupa Barış ve Demokrasi Meclisi" (ABDEM) kuruluş toplantısını dün Almanya'nın Düsseldorf kentinde gerçekleştirdi. 

1 Eylül Dünya Barış Günü’nde gerçekleşen toplantıya aralarında, Çerkez, Laz, Rum, Asuri, Ermeni, Kürt ve Türkiyeli sol, demokratik kurum ve kuruluşlar ile inanç temsilcilerinin de bulunduğu 74 delege katıldı.

Gün boyu yaşanan tartışmalar sonucunda, meclisin ismi, amblemi, yürütme, komisyonlar, işlevi ve önümüzdeki dönem çalışmaları olmak üzere bir dizi karar alındı. Toplantı sonucunda delegelerin çoğunluk oyu ile 7 kişilik bir yürütme seçildi.

7 KİŞİLİK YÜRÜTME VE 7 KOMİSYON

Avrupa Barış ve Demokrasi Meclisi Yürütmesi’nde şu isimler bulunuyor:

KONGRA GEL Eş Başkanı Remzi Kartal, Hüseyin Avgan, Esra Demir, Şabo Akgül Hediko, Zeynel Özen, Baki Selçuk ve Rojda Yıldırım.

Toplantıda yeni dönem çalışmalarını yürütmek üzere; "Hakikat, Yüzleşme ve Adalet Komisyonu", "Avrupa Kamuoyuna Yönelik Çalışma Komisyonu", "Halkla İlişkiler Komisyonu", "Hukuk, Yol Temizliği ve Yeni Anayasa Komisyonu", "Gençlik Komisyonu", "Kadın Komisyonu" ve "İnançlar arası Diyalog komisyonu" başlıklı 7 komisyon oluşturuldu.

KARARLAR

Brüksel'de yapılan "Barış ve Demokrasi" konferansı sonuç bildirisinin esas alınarak, çalışmaların yürütüleceği Meclis toplantısındaki tartışmalarda ise, Almanya, İsviçre, Hollanda, Belçika başta olmak üzere Avrupa'nın birçok ülkesinde, gerek Türkiye'de gerek Ortadoğu'da yaşananlara karşı ortak eylem kararlılığı öne çıktı.

Toplantıda, Türkiye'de Kürt sorununun çözümünü istemeyen güçlerin politikalarının boşa çıkartılması için mücadelenin yükseltilmesi, Gezi direnişi ruhunun yayılması konusunda görüş birliğine varılırken, ayrıca Rojava'da yapılan katliam, ambargo ve saldırılara karşı sessiz kalınmaması ve Suriye'ye müdahaleye karşı çıkılması vurgusu yapıldı.

27 Kasım'da PKK yasağına karşı yürüyüşün düzenlenmesi, Newroz ve birçok önemli etkinliğin ortak organize edilmesi, önümüzdeki yıl Avrupa'da yapılan Dersim Festivali'nin ortak yapılması ve Şubat ayında dış kamuoyuna yönelik bir konferansın yapılması kararı alındı.

‘AKP ADIM ATMAYARAK SÜRECİ TIKATMIŞTIR’

Toplantının ardından, Avrupa Barış ve Demokrasi Meclisi-(ABDEM) sonuç bildirgesi yayınladı.

Bildirgede, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın başlattığı demokratik çözüm sürecine dikkat çeken ABDEM, Hükümet’in gereken adımları atmayarak süreci tıkadığı görüşüne yer verdi. Bildirgede şunlar belirtildi:

“Kendisini Türkiye ve Kürdistan’da sürdürülen barış, demokrasi ve özgürlük mücadelesinin Avrupa bileşeni olarak gören Avrupa Barış ve Demokrasi Meclisi AKP iktidarının demokratik güçlere yönelik saldırılarını, tutuklama furyalarını, sürdürülmekte olan barış sürecine bağlı olarak yapması gerekenleri yapmayarak, Kürt hareketinin birinci aşamada gerçekleştirdiği adımlara karşılık yasal planda atması gereken adımları atmayarak süreci tıkadığı görüşündedir. AKP Hükümeti’nin ne yapacağından bağımsız olarak bizler Avrupa’dan Kürt sorunun demokratik çözümü, demokratik bir Türkiye’nin kurulması için mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz. İçerde Kürtlere, Alevilere, sol ve devrimci güçlere yönelik inkârcı, asimilasyoncu ve ötekileştirici politikayla yetinmeyen, toplumu kutuplara ayırarak karşı karşıya getirmeyi amaçlayan AKP iktidarı Suriye’ye de müdahale ederek, El Nusra gibi taşeron örgütlere sağladığı her türlü destekle terör ihraç etmekte, yangına körükle gitmektedir. Tek amacı cihatçı grupların Suriye’de iktidara gelmesini sağlamak, Kürtlerin ve diğer halklar ve inanç gruplarının haklarına kavuşmasını engellemektir."

‘ROJAVA DEVRİMİ BİZİM DEVRİMİMİZDİR’

Sonuç bildirgesinde ABDEM, Rojava devriminin halklar devrimi olduğu vurgusunda da bulunuldu. Suriye’ye yapılacak askeri bir müdahalenin Ortadoğu’da gerilim ve çatışmaları daha da artırarak savaşın bütün bölgeye yayılacağı uyarısını yaptı:

“Rojava’da  (Batı Kürdistan) Kürt halkının gerçekleştirmiş olduğu devrim aynı zamanda bizlerin de devrimidir. Başta Türkiye olmak üzere bölge gericilerinin ve emperyalist devletlerin  taşeron radikal dinci örgütlerin Kürtlere karşı askeri ve siyasi olarak destek vermesini kınıyoruz. Rojava'da insani yardımların yapılabilmesi için bütün kapıların derhal açılması gerekiyor. Meclisimizin bir araya geldiği 1 Eylül Dünya Barış Günü, bir taraftan geldiğimiz coğrafyada savaş tamtamları, yeni işgal hazırlıkları; diğer taraftan da savaşa ve baskıya karşı mücadele devam ediyor. Suriye’ye yönelik bir emperyalist saldırı, bölgedeki gerilim ve çatışmaları daha da artıracak, savaşın bütün bir bölgeye yayılmasına yol açacaktır.  Bu nedenle de meclisimiz Suriye’ye yönelik bir askeri müdahaleyi kesin olarak reddeder, halkları muhtemel bir işgale karşı mücadeleye çağırır. Yaşadığımız Avrupa coğrafyasında emperyalist Türkiye ve bölge ülkelerine verdikleri askeri ve siyasi desteğin son bulması için mücadele yürütür.”

'GEZİ KARDEŞLİĞE GÜÇ KATMIŞTIR'

Avrupa Barış ve Demokrasi Meclisi bildirgesinde Gezi direnişinde yaşamını yitirenler de anılarak, tutuklananların serbest bırakılması istendi. "Türkiye’de Gezi Parkı’yla başlayan ve ‘Her yer Taksim her yer direniş’ şiarıyla yayılan mücadele AKP Hükümeti’ne karşı önemli bir dönemeç olmuş ve halklarımız arasındaki kardeşliğe güç katmıştır. Bu temelde direniş boyunca katledilenleri saygıyla anar, bütün tutukluların derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz” denildi.

Bildirgede son olarak, “1 Eylül Dünya Barış günü vesilesiyle Avrupa barış ve demokrasi güçlerini Türkiye ve Kürdistan’da sürdürülen özgürlük, barış ve demokrasi mücadelesine sahip çıkmaya, Suriye’ye yönelik dış müdahale ve saldırıya karşı seslerini yükseltmeye ve tüm tarafları siyasi bir çözüm için Cenevre 2 Konferansı’na şans tanımaya davet ediyoruz” çağrısında bulunuldu.