Brüksel’deki konferansta ortaklaşma vurgusu

Brüksel’deki konferansta ortaklaşma vurgusu

Belçika’nın başkenti Brüksel’de düzenlenen Barış ve Demokrasi Konferansı’na katılan kurumlar ve katılımcılar, Mezopotamya ve Anadolu halklarının mücadelelerinin ortaklaştırılmasının önemi üzerine durdular.

“Boulevard international” adresindeki Prencesse salonunda gerçekleşen konferansın ikinci gününde “Avrupa’da yaşayan Türkiye ve Kürdistanlı halkların demokrasi ve barış sürecinin inşasında üstelenebilecekleri rol” tartışılırken, konferansta yer alan halklar, inanç grupları ve demokratik güçler beklentilerini, önerilerini ve görüşlerini paylaştı. Kürt, Türk, Laz, Çerkez, Pontus-Rum, Ermeni ve Asuri-Süryani halk gruplarına mensup temsilciler ile Alevi, Müslüman, Hristiyan ve Ezidi inanç gruplarından temsilciler, ortaklaşmanın gerekliliği üzerinde durdu ve kendi taleplerini sıraladılar.

Bununla birlikte Avrupa’daki sürgünler, zorunlu göç mağdurları ve hem Türkiye hem de neoliberal politikalardan kaynaklı mağduriyetlere ilişkin ortak çalışmaların gerekliliği yönünde görüşler belirtildi. Halklar arasında yaratılmak istenen düşmanlıklara, ayrılıklara karşı, ve yine Batılı ülkelerin kriminalizasyon ve neoliberal politikalarına karşı yoğun bir kamuoyu faaliyeti yürütülmesine önemine işaret edildi.

PARİS’TEKİ KATLİAMIN ÜZERİ ÖRTÜLMEYE ÇALIŞILIYOR

Paris’te 3 Ocak günü katledilen üç kadın devrimciden Fidan Doğan’ın babası Hasan Doğan, sunduğu mesajında Fransız hükümetini sert eleştirdi. Üzerinden beş ay geçmesine rağmen katliamın halen aydınlatılmadığını söyleyen Doğan, “Gördüğüm kadarıyla Fransa Devleti bu katliamın üstünü örtmeye çalışıyor. Biz buna müsaade etmeyeceğiz” dedi. “Eğer Kürt kurumları üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmezlerse Fransız yetkilileri bu katliamın perde arkasını açığa çıkarmazlar” diyen Doğan, bazı Kürt kurumlarının iktidardaki Sosyalist Parti ile olan “iyi” ilişkilerinde “neden hesap sormadığı” eleştirisinde bulundu.  Doğan, “Şehitlere saygının bir önemli parçası da onların kanına girenlerin açığa çıkarılmasıdır. Arkadaşlığın da, heval olmanın da gerekliliğidir. Biz aileler olarak üzerimize düşeni yapmaya hazırız ama imkanlarımız sınırlıdır” dedi.

ALEVİLERİN TALEPLERİ

Demokratik Alevi Federasyonu’ndan Ayten Aslan, bir dizi talepte bulundu. Bunlar özetle şöyle sıralandı: “Tüm etnik ve inanç kimlikleri güvence altına alınmalı, Diyanet İşleri Bakanlığı kaldırılmalı, farklı toplumsal yapıların kendilerini koruyup özgürce yaşamaları için demokratik özerklik temelinde demokratik özgürlükçü, laik bir anayasa yapılmalı, nüfus cüzdanlarından din hanesi çıkarılmalı, dinler tanımlanmaya kalkışmamalı, Dersim 38 Alevi Kürt soykırımı olarak tanınmalı, Alevilerden özür dilenmeli, tazminat ödenmeli, gasp edilen mallar geri verilmeli,  cemevleri resmen tanınmalı, HES ve barajlar durdurulmalı.”

Almanya Kürt Toplumu’ndan Ali Ertan Toprak,  Avrupa’da kalıcı olan nesilleri temel alan bir çalışma yürütülmesini isterken, “Avrupa’ya göre taleplerimizi dile getirmeliyiz. Bir barış konferansı muhakkak Avrupa Parlamentosu’nda yapılmalı (…) Avrupalı siyasi partilerle de iletişim içinde olmamız gerekiyor. Avrupa’ya sürekli “emperyalist” denilerek kullanılan dilin de değişmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu bir masada oturmayı zorlaştıran bir dildir” dedi.

Nuray Şen, “Erdoğan deniz çözüm sürecinin ikinci aşamasına denk düşen adımları atar mı?” diye sorarak  son süratle çalışmaları yoğunlaştırmak gerektiğinin altını çizdi. Nuray Şeyn, “Bu konferans Türk hükümetine bir çağrı yapabilir, adım atmasını isteyebilir, bu konferans kendi içinden bir takım komisyonlar çıkararak, konferansın alacağı kararların takipçisi olabilir” önerilerinde bulundu.  

HANGİ ANNE ÇOCUĞUNUN ÖLMESİNİ İSTERKİ?

Şehit Aileleri Kurumu’ndan Aysel Alacaçayır, “hangi anne çocuğunun ölmesini ister ki” diye sorarken, Türk annelerine seslenerek “gelin bu barışı birlikte inşa edelim” dedi.  

Hayat TV temsilcisi Yüksel Özdemir,  Avrupa’da yaşayan Kürtler, Türkler ve diğer uluslar ile Avrupalılar arasında barış bilincinin nasıl geliştirileceği üzerinde durmak gerektiğini söyledi.

Yaşanacak Dünya’dan Çiğdem Devran,  Avrupa’daki işçi ve emekçi sorunlarına işaret ederek, “Avrupa’da işçisi, emekçisi, memuru, çalışanı binlerce insan var.  Biz emeğin sorunlarına, şu an Avrupa biraz sakinleşse de, onbinlerce insanın greve çıktığı bir yerde asla ve asla sakin duramayız” dedi.

NEOLİBERAL POLİTİKALARA KARŞI DUYARLI OLUNMALI

Neoliberal politikalara karşı duyarlı olmak gerektiğini söyleyerek, ırkçılığı geliştirenlerin de bunlar olduğunu belirten Devran, “Emeğin sorunlarına duyarlı olacağımızı tüm dünyaya ilan etmek zorundayız” dedi.

Soykırım Karşıtları Derneği’nden Ali Ertem,  “Kürt halkının barış, özgürlük hakkı olduğu kanısındayım. Bu konuda temel prensip olarak bizler her zaman 15 yıldır bir soykırım hedefi haline gelmiş bir halkın ızdırabına dikkat çektik” derken, bazı eleştirilerini dile getirdi.  Sadece kendi acılarımız gündeme getirip diğer halkların acılarını göremezden gelmemek gerektiğini belirten Ertem,  “Bu cumhuriyetin (TC) aslında meşru bir zemini yoktur. Bu cumhuriyetin niteliği konusunda bilgi vermeliyiz. Soykırım cumhuriyeti olduğu kadar, suç ittifakları ile yükselmiş cumhuriyettir” şeklinde konuştu. Ertem, bu soykırımlar karşısında “sessiz kalan” Türkiye ilerici insanlığını da eleştird,.

Hüseyin Yeter isimli bir katılımcı, birleşik devrimci bir mücadeleyi önerirken, Gezi Parkı direnişine dikkat çekerek, bu birleşik devrimci mücadelenin “Batı cephesindeki mücadeleyi sahiplenmesini” istedi.  Yeter, “Batı cephesinde tutsak düşen devrimcilerin derhal serbest bırakılmasını istemeli, Ethem Sarısülük’ü katleden polisin serbest bırakılmasını protesto etmelidir, Taksim sahiplenilmeli” şeklinde taleplerini özetledi.

Avrupa Gençlik Örgütü Avrupa’da Kürt gençliğine yönelik baskılara işaret etti: “Özellikle geçtiğimiz bu bir yıllık süreç içinde Kürt gençlik hareketi Avrupa’nın bir çok yerinde tutuklama furyasıyla karşı karşıya kaldı.  Hala bir çok Kürt genci Avrupa hapishanelerinde tutuklu bulunuyor. Yeni bir çok alanda ajanlaştırılma faaliyetleri yürütülüyor. 126 b ile Almanya’da birçok Kürt genci kriminalize edilmek isteniyor. Biz Kürt gençlik hareketi olarak tüm genleri ortak bir mücadele ağını geliştirmeye çağırıyoruz.”

Sosyalist Kadınlar Birliği’nden (SKB) Ayşe Yunli Yeter, kadın sorunlarını ele alarak, kadın cephesini büyütmek gerektiğini ve birleşik mücadeleyi bu konferansta örmenin önemli olduğunu söyledi.  Yeter, kadınlara ilişkin çeşitli komisyon önerilerinde bulundu.

ACILAR ORTAKLAŞTIRILMALI

Almanya Göçmen İşçileri Federasyonu’ndan bir katılımcı, “Ne kadar çok acımız var, farkında mısınız? Anlattıkça süreler yetmiyor. Bu şu demek oluyor, bizim ne kadar çok hesap soracak sorunumuz var (…) Birleşik bir güç halen olamadık, bu konferans bir kez daha gösterdi ki, biz bu ayrılığı aşmazsan biz daha çok tokat yeriz, daha çok ağlarız. Biz gücümüzü birleştirelim, örgütlenelim, bu güçle buradan çıkarak hesap soralım” şeklinde konuştu.

SKB adına bir başka konuşmacı, Adalet ve Yüzleşme Komisyonu çerçevesinde, kadınlara ilişkin bir komisyon kurulmasını isterken, “Enternasyonal bir kadın dayanışma ağı örgütlemeliyiz”,  “İzleme komisyonlarında kadınlar ve gençler yer almalı”, “Bu sürecin takipçisi olmak zorundayız” şeklinde ifadeler kullandı.  SKB’li katılımcı “savaş ve işkence mağduru binlerce göçmen var” diyerek bunların barış ve demokratik çözüm sürecine aktif katılımının sağlanması gerektiğini dile getirdi.

Delege Ayten Durmuş, idam edilen Şeyh Sait ve arkadaşlarını,  PKK militanı Zilan (Zeynep Kınacı) ve Haziran ayında hayatını kaybeden devrimcileri anarak, “Bütün yaşamımızı şehitlere borçluyuz, önderliği, PKK’ye, savaşçılara borçluyuz ve onun için buradayız” dedi.  Durmuş, “35 yıldır biz sokaklardayız, herşeyimizi kaybettiğimiz halde hiçbir zaman umudumuzu kaybetmedik, inancımızdan vazgeçmedik” diye belirtti. Durmuş, “Hiç kimse bize bir şey vermemiş, her şeyi biz onurumuzla aldık” vurgusunu yaptı.

BİR YOL HARİTASI BELİRLENMELİ

Sendikacı Süleyman Ateş, “Devlete hiçbir şekilde güvenmiyorum ama  halklara ve kamuoyuna güvenim var” diyerek çok yönlü bir kamuoyu faaliyeti yürütülmesi gerektiğini söyledi.  Ateş, ırkçılığa karşı “anmalar ortak yapılmalı, acılar ortaklaştırılmalı” önerisine bulundu.

Delege Sait Keskin, Brüksel’de bir üniversite kurulması talebinde bulunurken, diğer taleplerini şöyle sıraladı: “2014 Newoz’u barış ve demokrasi Newroz’u olmalı, Paris’te 9 Ocak’ta katledilen üç Kürt kadın devrimcinin şahadetinin yıldönümünde geniş katılımlı olarak protesto yapılmalı,  Hewler konferansında bayrak konusu netleştirilmeli, tek bayrak mı, dört bayrak mı?”

İslami hareketten Mele Şafi özetle şöyle dedi: “Tüm katliamları kınıyoruz. Bu yapılanlar dinin zulmü değil. Bazı gençler dinin zulüm için geldiğine inanıyor. Hiçbir dinde zulüm yoktur, kardeşlik vardır. Dinde zorlama yoktur, zorla kimseyi bir dine getiremezsin. İslamiyet’te bazı dönemlerde Müslümanlar, zulüm yapmıştır. Kürtler arasında korucular da var, bu dinden kaynaklı değil.  Amaçlarımıza ulaşmamız için ittifak yapmalı ve el ele vermeliyiz.”

 Yeşiller Sol Gelecek Partisi temsilcisi ilk kez farklıların bir araya geldiğini söylerken “Bir yol haritasını belirlemeliyiz” dedi.  Yeşiller, birlikte çalışma içerisinde olmayı önererek, “Katkı sunacağız” diye belirtti.

PKK'NİN LİSTEDEN ÇIKARILMASI İÇİN ÇALIŞMA YAPMALI

Hukukçular adına katılan Filiz Kalaycı, PKK ve Kongra-Gel in “terörist örgütler listesi”nden çıkarılması  için harekete geçmek gerektiğini belirterek, özetle şöyle dedi: “Savaş mağdurlarının zararlarının tazmini için bir komisyonun oluşturulmalı, Hukukçulardan oluşan bir platform oluşturulmalı, Roboski katliamı için uluslar arası bir komisyonun oluşturulması ve çalışmalarının sonuçlarını Batı’ya taşınmalı, Avrupa’daki Kürt siyasetçi ve Türkiyeli siyasetçilere yönelik saldırılara son verilmeli.” Kalaycı, Öcalan’a yönelik saldırılara son verilmesi için Avrupa ve CPT’yi göreve çağırırken, Avrupa özerklik şartının Türkiye’de yerine getirilmesi için çalışmalar yürütülmesinin önemine vurgu yaptı.

KNK üyesi Songül Karabulut, Avrupa’nın a sömürü politikaları ile yüzleşmesi gerektiğinin altını çizerken,  “Barış sürecinin izlenmesi için izleme komisyonları oluşturulması” önerisinde bulundu.