Erdoğan’ın köpek sevgisi

Yavru köpeğe işkence yapanlar bulunmak isteniyorsa önce Erdoğan ve Bahçeli gibi kişiliklerin hastalıklı zihniyetleri görülmeli, bu hastalıklı zihniyetten kurtulmalı.

Zamanında bir arkadaşımız, kişilik olarak faşist ve dikta özelikleri taşıyan, ancak demokrat olduklarını ısrar eden birileri için, 'Faşist Demokratlar' kavramını kullanmıştı.

Erdoğan ve çevresi günümüzde kendilerini tümden kan ile var etmektedirler. Öyle ki, günlük konuşma dillerinden “ölüm, öldürme, yok etme, bombalama, tepelerine inme, inlerine girme, ezme, bitirme” eksilmemektedir. Hangi ölüm makinelerini icat ettiklerini ise böbürlenerek, üstelik seçim propagandalarında işlemektedirler.

Bir 'Türk’ün dünyaya nasıl kafa tuttuğunu, kime nasıl hangi düzeyde oturttuğunu, kıratlarının ne olduğunu derken, kendilerine engel gördükleri herkese-isterse kadın olsun, isterse erkek olsun- olmadık hakaretleri yağdırtmaktadırlar.

Günlük olarak Kürdistan coğrafyasını her türlü bombardıman tekniğiyle vurmakta ve tarumar etmektedirler. Bu bombardımanlarda ne kadar ağacın yandığı, ne kadar bitkinin tahrip olduğu, ne kadar hayvanın büyük vahşetle katledildiği ise meçhul.

Medyalarına bakıldığında görülecektir ki; her söyledikleri ölüm ve yıkım üzerinedir.

En son Türkiye’de bir köpeğin eniğine birileri çok feci bir şekilde işkence yaparak, ayaklarına ciddi zarar verdi. Kimin yaptığı henüz belli değildir. Ancak belli olan, bir köpek yavrusuna böyle işkence yapan birinin ruh hastası olduğudur. Ruh sağlığının yerinde olmadığıdır.

Söyleyeceklerimize geçmeden önce belirtelim ki; Özgürlük Hareketi olarak oluşturmak istediğimiz dünyayı üç sütun üzerinde inşa etmeyi düşünüyoruz. Birincisi demokratik bir toplum örerek. İkincisi kadın özgürlükçü bir toplumu hedefleyerek. Üçüncüsü ise ekolojik bir toplum ortaya çıkararak. Yani kurmak istediğimiz dünya: demokratik, kadın özgürlükçü ve ekolojik bir toplum olacaktır.

Dikkat edilirse ekolojiye sadece programımızın bir maddesinde ya da birkaç maddesinde yer vermiyoruz. Hayır, ekolojik yaklaşım bizde bir bakıştır. Hem de oluşturmak istediğimiz yeni dünya modelinin üç sac ayağında biridir. Böyle olduğumuz içindir ki; doğalında sadece bir eniğe yapılan haksızlık, hakaret, işkenceyi kınamıyoruz, biz tabiatın herhangi bir zerresine karşı yapılmış olan haksızlığa, hakarete ve tahribata karşı ilkesel olarak duruyoruz. Türkiye’de köpek yavrusuna yapılmış olan o kirli ve vicdansız işkenceyi tüm nefretimizle kınıyoruz.

Lakin belirtelim ki; ağızlarında “öldürürüz, ezeriz, vururuz, yıkarız, sökeriz, bitiririz” söylemlerini eksik etmeyenler, şimdi eniğe sahip çıkıyorlar. Hem de üst perdeden. Hem de faşist olan bir cumhurbaşkanı, sadist olan bir başbakan, insan düşmanı olan bir içişleri bakanı ve derken ne kadar böyle faşo varsa hepsi. Bir de üstelik nasıl hesap soracaklarının demeçlerini veriyorlar. Nasıl yeni yasalarla bu tür uygulamaların önüne geçeceklerinin.

Sormazlar mı; minnacık bir köpek yavrusuna işkence yapan zihniyeti kim oluşturdu?

Sormazlar mı; kadına sokak ortalarında onca hakareti yapan zihniyeti kim besledi?

Sormazlar mı; kafa kesmeleri, karın deşmeleri nasıl ve hangi zihniyet geliştiriyor?

Çok uzağa gitmeden, sadece bir kereliğine mahsus olarak havuz medyası diye tabir edilen medyanın bastıkları gazetelerin ilk sayfalarına bakılabilir. Yine bir kereliğine mahsus aynı medya kuruluşlarının televizyonlarının ana haber bültenlerine bakılabilir. Bu medya kuruluşlarının radyo ana haberleri dinlenebilir. Sosyal medyalarından söz etmiyoruz bile.

Evet, havuz medyasının yani Erdoğan ve şürekâsının medyasına bir göz atıldığında orada görülecek olan sadece ve sadece; öldürme, yıkma, yakma, bombalama, kesme, biçme, işgal etme, vurma, kırma, ezme ve ele geçirmektir.

Şimdi soralım;

Böyle bir vurma, katletme, öldürme kültürüyle büyüyen bir neslin yapacağı acaba nedir?

Böyle bir nesil normal yaşayabilir mi?

Böyle bir nesil kendisiyle barışık olabilir mi?

Böyle bir nesle ait olan bir erkek, kadın kesmez mi, kadına tecavüz etmez mi, kadın kaçırmaz mı, kadına hakaret etmez mi?

Böyle bir nesle ait olan çocuk, genç, hayvana saldırmaz mı, hayvana hakaret ve işkence etmez mi, bun zevk almaz mı?

Evet, daha dün köprünün üstünde tüm kameralarının önünde asker kafasını kesenler kahraman ilan edilmişken, Cizre’de bodrumlarda katledilen insanların üzerine benzin dökerek yakanlar omuzlarda taşınmışken, Efrîn’in topraklarını-hem de hiçbir Türk’e bir şeye yapmadıkları halde- tarumar edenler, ülkenin yani Türkiye’nin fatihi ve kahramanları ilan edilmişlerken, acaba bu zihniyetle eğitilenler, okul okuyanlar, basın yayın organlarıyla pompalananlar çıldırmaz mı? Cinnet geçirmez mi? Köpek öldürmez mi? Eniklerine işkence etmez mi? Ayaklarını kesip zevk almaz mı?

Sorularımızı tersten soracak olursak; hep ölümlerden, yıkımlardan, yakmalardan, işgallerden söz eden zihniyetler var oldukça, insana başta olmak üzere hayvanlara karşı işkenceler hiç durur mu?

Erdoğan ve Bahçeli gibi ruh hastası kişilikler var oldukça ve Türkiye’de iktidarda durdukça, Türkiye ve Türkiye insanı hiç ruh dinginliğini yakalayabilir mi? Türk insanı kendisi olabilir mi?

Yavru köpeğe işkence yapanlar eğer bulunmak isteniyorsa önce Erdoğan ve Bahçeli gibi kişiliklerin hastalıklı zihniyetleri görülmeli, bu hastalıklı zihniyetten kurtulmalı. Hatta bu zihniyetin kökünü kurutmalı ki, hayvana işkenceler dursun, kadına el ve dil uzatmalar dursun, azınlıklara linç ve hakaretler dursun ve durulsun…