Fincancı: Hakikat için mücadeleye devam edeceğim

Rehin tutulan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, "Hakikat bükücülükle mücadele edeceğim" dedi.

Türk devletinin kimyasal silah saldırılarına karşı açıklama yaptığı için tutuklanarak Sincan Kadın Cezaevi'ne gönderilen Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Yeni Özgür Politika gazetesinin sorularını yanıtladı.

Fincancı, "Ne bana ne de TTB’ye saldırmaları yeni bir durum değil. Ama bu olayda ellerine güçlü olduğunu düşündükleri, bizi toplum nezdinde değersizleştirme ve kriminalize etme fırsatını yakaladıklarına inandıkları aşikar. Ev içinde yapılan arama çekimlerinin hakikati bükücülükle yandaş medyaya servis edilmesi bu fırsattan sonuna kadar yararlanmak istediklerini gösteriyor" dedi.

'DOĞRU BİLGİYİ ENGELLEMEK İSTİYORLAR'

Fincancı, şunları söyledi:

 "Her ne kadar küçük ortak vatandaşlıktan çıkarılmam gerektiğini düşünse de, burası benim memleketim ve küçük ortak gibi düşünmeyenlerin de memleketi. Yıllar önce bu önerileri verdiğim yanıtı vereyim, bu kez de benzerini kalmam için ısrar edenlere söyledim. Başka bir ülkede kendimi özgürlüğümden yoksun kılmaktansa, kendi memleketimin hapishanelerinde olmayı yeğlerim. Hapishanede de olsam, memleketim için mücadelenin içinde olmayı önemserim.
Benim üzerime gelmeleri yeni değil ancak TTB yönetiminde olmam yeni ve her fırsatta beni insan hakları mücadelesinden gelen kimliğimi araçsallaştırarak TTB’ye saldırmayı hedefliyorlar. Bu ülkede meslek örgütlerinin durduğu yer, özellikle devlet erkinin kötüye kullanılmasını engellemeye ve denetlemeye dönük tutumu, toplumda yarattıkları güven ile kamuoyunu doğru bilgilendirme ve inanırlıkları her siyasi otoritenin rahatsızlık duyduğu, sertleşen dönemlerde de toplum üzerindeki bu etkiyi ortadan kaldıracak yöntemlere başvurdukları bilinen bir gerçek.

 Nusret Fişek hocamızın döneminde idama karşı çıkışı ile yargılanması, her dönemde TTB yasası ve hatta Anayasa değişikliklerinde ilgili Anayasal maddesine dokunuşları da bundan. AKP’nin 20 yıllık döneminde de meslek örgütlerine yönelik tutum, yasal değişiklik yapmaya yönelik girişimler, kimi Anayasa Mahkemesi'nden dönen, kimi ise barolarda olduğu gibi çoklu baro kurmanın önünü açan değişiklikler siyasi otoritenin muhaliflerinden, eleştirel yaklaşımlardan denetleme araçlarından kurtulma çabalarının yansıması.
İfade vermek üzere başvurmamıza rağmen ev baskını, ev içinde yapılan arama çekimlerinin hakikati bükücülükle yandaş medyaya servis edilmesi bu fırsattan sonuna kadar yararlanmak istediklerini gösteriyor."

'BUNLARI DURDURACAK TEK GÜÇ TOPLUM'

“TTB’ye kayyum” söyleminin de bir başka hakikat bükücülük olduğunu belirten Fincancı, "Bunu durduracak tek güç toplumun 'teba' olmaktan yurttaşlığa geçiş iradesi ve devlet aygıtını denetleyecek en önemli güç olduğunu hissetmesidir" dedi.

Fincancı, şunları kaydetti:
"(...) Hapishanelerdekini toplumun gözünden uzak tutmak politikasının daha da güçlendiğini söyleyebiliriz. Sağlığa erişimden gündelik hayata pek çok ihlali sayabilirim. Sağlığa erişim ihlallerinde, sağlık alanın da yükselen şiddet olgusuyla ne yazık ki sağlık çalışanlarında da rıza üretimi sağlamış durumdalar. Ayrıca düşmanlaştırma politikalarının da etkisi yabana atmamalı. Kelepçeli muayene dayatması, kolluğun muayene ortamında olmasına ses çıkarmama bizim etik ilkelerimizi yok sayan tutumlar olarak gittikçe yaygınlaşıyor. Bu tutumlara ilişkin hapishanelerden aldığımız mektuplar, İHD ve TİHV başvuruları da bu davranışların yaygınlığına işaret ediyor.

'SİYASİ TUTSAKLARA İZOLASYON VE TECRİT SÜRÜYOR'

Özellikle siyasi gerekçelerle hapishanelerde tutulanlara yönelik izolasyon, tecrit hali geçen bu 6 yılda çok daha belirgin. Koridorlarda karşılaşmamızı dahi engelleyen, avukat görüşlerinde selamlaşmaya tahammülsüz bir ortam var. Hapishanelerde özellikle ekonomik olanakları sınırlı insanlarla dayanışma kriminalize ediliyor.
Benim bulunduğum koğuşun havalandırması üzerinde teller yok, gök yüzünü görebiliyoruz, arada havalandırmada kuşları misafir edebiliyorum ancak son dönemde havalandırmaları birçok hapishanede tellerle  örtüldüğü gelen bilgiler arasında.
Yalnız kalma talebim karşılanmış, oldukça geniş bir koğuş ve havalandırmayı tek başına kullanma olanağı bulmuş olsam da, benden ya da beni kaçırmadıkları adli mahpuslar dışında, siyasi nedenlerle burada bulunan hiç kimse ile görüşmem mümkün olmadı. F tiplerine özgü yalıtılmışlık hali, tecridin devam ettiğini söyleyebilirim."