HDP'li İmir: Halkımız 2019'da faşizme direndi

HDP Milletvekili Nuran İmir, 2019'un, AKP'nin tecrit, gasp, işgal ve katliamla saldırdığı ve buna rağmen direnişin büyüdüğü bir yıl olduğunu belirtti.

Kürtler ve Kürdistan bakımından 2019, birçok gündemin birbirini kovaladığı bir yıl olarak geçti. AKP-MHP, kendi iktidarlarını sağlama almak için yine en klasik yöntemlerden birine başvurarak, Kürt kanı döktüler. Demokrasi ve özgürlüklerin kırıntısının dahi konuşulmadığı yıllardan biri olan 2019'da, emekçi halklar ve yoksullar için de tam bir ölüm kalım savaşı verildi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Şırnak Milletvekili Nuran İmir, 2019 yılında Kürdistan ve Türkiye'de yaşanan temel gündemleri ANF'ye değerlendirdi.

İmir, tarihi bir yıl yaşadıklarını belirterek, Türkiye'de yaşayan halklar bakımından miladi bir süreci atlattıklarını söyledi. 2019 yılına 2018 yılından faşizmin kurumsallaştığı boyutunu devralarak girdiklerini kaydeden İmir, geride bıraktıkları yılın aynı zamanda Kürdistan'da soykırım amaçlayan bir sistem gerçekliğiyle mücadele etmekle geçtiğini ifade etti.

İMRALI TECRİDİ

İmir, şu değerlendirmeyi yaptı:

"2019 yılını toplamda bir zafer yılı olarak niteleyebiliriz. Onlara geri adım attıran, politikalarının ve konseptlerinin yaşam bulmaması için inatla ve inançla mücadele eden bir Kürdistan topluluğu vardı. Yine Sayın Öcalan üzerindeki tecridi kırmak amacıyla gelişen bir açlık grevi eylemi vardı. DTK Eşbaşkanımız ve HDP Hakkari Milletvekilimiz Sayın Leyla Güven öncülüğünde başlayan ve binlerin katılımıyla devam eden bir direnişti bu. Bugün baktığımızda, Sayın Öcalan'ın fikriyatı Kürdistan'a statü ve Ortadoğu'ya demokrasi kültürünü vadeden yeni bir üçüncü yol çizgisiydi. Bu çizgi, tüm Ortadoğu halklarının kabul ettiği ve hayata geçmesi için de mücadele ettikleri bir çizgidir.

AÇLIK GREVİ DİRENİŞİ

Sayın Öcalan'ın özellikle sağlığı konusunda toplumun ciddi endişeleri vardı. Yine ailesinin ve avukatlarının görüş yapamamalarından kaynaklı benzer endişeleri vardı. Dolayısıyla bu tecrit politikasının kırılması gerekiyordu. Çünkü tecrit, sadece İmralı Adası ile sınırlı değildi. Toplumun tüm zerrelerine nüfuz eden bir politikadan bahsediyoruz. O yüzden de Sayın Leyla Güven'in başlatmış olduğu ve günbegün katlanarak binleri bulan açlık grevi direnişi, çağın eylemi olarak belleklere kazındı. Kendi kulvarında faşizme karşı böylesi kapsamlı bir eylem bir ilk defa olmuştu."

YEREL SEÇİMLER

İmir, 2019 yılının öne çıkan gündemlerinden birinin de 31 Mart yerel seçimler olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:

"Bu seçim ile birlikte imparatorluk geleneğiyle yöneten AKP zihniyetinin şahsında faşizmi geriletmek için HDP olarak stratejik bir hamle yaptık. Bu stratejimizin iki ayağı vardı. Birincisi; Kürdistan'da kayyımlar eliyle gasp edilen belediyelerimizi geri almak, ikicisini ise Türkiye metropollerinde AKP-MHP blokuna kaybettirmekti. HDP'nin Türkiye ayağı ile ilgili stratejisi İstanbullulara, Ankaralılara, Adanalılara ve Mersinlilere rahat bir nefes aldırdı. Yine bu seçimlerle birlikte Kürtsüz bir geleceğin mümkün olamayacağını gösterdik. Nitekim öyle de oldu. Aslında hem Kürdistan'da hem de Türkiye'de ciddi kazanımlar elde etmiş olduk.

Ama AKP'nin oyunları bitmiyordu. Seçimlerde kazandığımız belediyelerin 6'sına YSK marifetiyle el konuldu. Belediye eşbaşkanlarımızın KHK'li ihraçlar olmalarından kaynaklı mazbataları verilmedi. Yüzde 70 ve 80 dolaylarında oy alan eşbaşkanlarımızın mazbataları yüzde 20 oy alan ikinci partinin adaylarına verilerek, demokratik değerlerin ayaklar altına alınmasının resmi bir kez daha çizildi."

KAYYUM DARBESİ

Partilerinin 31 Mart yerel seçimlerinde kazandığı belediyelere yönelik siyasi darbenin durmadığını söyleyen İmir, şunları kaydetti:

"Mazbataları verilmeyen belediye eşbaşkanlarımızdan sonra 19 Ağustos günü büyük bir farkla aldığımız Amed, Van ve Mardin büyükşehir belediyelerimiz kayyumlar atanarak gasp edildiler. Kürtlerin iradeleri gasp edilerek, aslında seçim gibi gayet demokratik bir aracın nasıl boşa düşürüldüğünü tüm halklar görmüş oldu. Ama Kürt halkı iradesine sahip çıkarak her gün sokaktaydı. Halkımız, faşizmin hiçbir dayatmasına ve saldırısına boyun eğmeyerek direndi. AKP'nin kayyumlarla belediyelerimizi gasp etme politikası, eşbaşkanlık sistemimizi hedef almıştı aslında. Bugün faşizme karşı Kürt kadınlarının duruşu ve mücadeleleri tüm dünyada yankı uyandırmıştır. Çünkü bugün yaşamın olduğu her alanda kadınlar öncü rolündedir."

İŞGALCİ SALDIRILAR

HDP Şırnak Milletvekili Nuran İmir, 9 Ekim'de Türk devletinin Rojava'ya yönelik başlattığı işgal saldırılarına da şöyle değindi:

"Rojava işgali için seçtikleri tarih tesadüfi bir tarih değildi. Biliyorsunuz ki Ortadoğu'ya asıl müdahale 9 Ekim 1998 tarihinde Sayın Öcalan'a yönelik başlatılan komplo ile gerçekleşti. O gün nasıl ki Sayın Öcalan'a dönük uluslararası bir plan devrede idiyse bugün de Rojava işgalinde aynı durum söz konusuydu. Ama Rojava'daki Kürt güçlerinin DAİŞ gibi karanlık bir gücü yenmesindeki rollerini unutmasınlar. Hele ki Kürt kadınları ve gençlerinin mücadelesi kolay kolay hafızalardan silinmeyecektir. Hiçbir hegemonik gücün yenemediği ve herkesin bir bakıma teslim olduğu DAİŞ, Kürtlerin mücadelesi neticesinde olabildiğince zayıflayarak bitme noktasına geldi. Rojava'nın işgal edilmesine onay veren uluslararası güçler, bu noktaları unutmamalıydılar. Çünkü işgal ile birlikte birçok katliam yaşandı ve yüzlerce sivil insanımız yaşamlarını yitirdiler."