HDP'nin ön savunmasında hukuksuzluğa dikkat çekildi

HDP, kapatma davasına dair AYM’ye sunulan ön savunmayı açıklayarak, hukuksuzluğa dikkat çekti. HDP, "Davayı iktidar ilmik ilmik ördü" dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk Komisyonu, kapatma davasına dair Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) sundukları ön savunmaya ilişkin partinin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede, Hukuk Komisyonu üyesi avukat Maviş Aydın, Parti Meclisi (PM) üyesi avukat Doğan Erbaş ile HDP’nin hukukçu milletvekillerinden Mehmet Rüştü Tiryaki toplantıya katıldı.
Avukat Maviş Aydın, ekleri hariç 173 sayfalık ön savunmayı AYM’ye sunduklarını belirterek, “Yaklaşık 4 aydır Türkiye'nin önemli hukukçuları ve akademisyenleri ile birlikte kapatma davasına karşı hangi argümanlarla savunma yapacağımız üzerinde çalıştık, bir ön savunma hazırladık. Bizimle birlikte çalışan, hukukçu akademisyen ve avukatlara emekçiler için teşekkür ediyoruz” dedi.
Ardından HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede ise ön savunmaya dair açıklama yaptı. Yoğun ve kolektif bir emeğin ürünü olarak 4 aylık süreç sonunda ön savunmalarını hazırladıklarını ve AYM’ye sunduklarını aktaran Dede, “Türkiye siyasi tarihi açısından bu dava bir ilk değil, bundan önce de defaatle siyasi partilerin kapatılması hakkında kararlar verildi” dedi.

SİYASİ YASAKLAR

Ön savunmada, açılan davanın yargıdaki yeri ve demokrasiye etkileri üzerinde durduklarını dile getiren Dede, şunları söyledi:
“AYM’nin kapatma davasını incelemeden önce öncelikle ele alması gereken hususları değerlendirdik ve bunlara yer verdik. Örneğin siyasi partiler yasası 102’inci maddesinde eş başkanlar ve merkez organları dışındaki kişilerin siyasi partinin odak haline geldiği düşünülen eylemleri varsa siyasi partiye uyarı yapması gerekirken, bize hiçbir uyarının yapılmamış olması, bu davanın açılmamış olması gerektiğinin göstergesidir."
İddianamede 451 kişi hakkında siyasi yasağın istenildiğini hatırlatan Dede, “Söylem ve eylemleri partiye kapatılma delil olarak gösterilmiş, 69 kişiye siyasi yasak istenmese de parti bunlardan sorumlu tutuluyor” diye belirtti.

 AİHM KARARI HATIRLATILDI

Siyasi partilerin hangi koşullarda kapatılacağının Anayasa’da ve siyasi partiler yasasında yer aldığını belirten Dede, “AYM'nin önce bu maddelerin Anayasaya uygunluğunu denetlemesi gerekir. 82’nci madde sorunlu bir maddedir, birçok siyasi partinin kapatılmasında dayanak gösterilmiştir, AYM’nin yorum yoluyla ırkçılık yapan bir siyasi partiyi yargısal denetime tabi tutması gerekir. Bunun ancak evrensel ölçülere göre yorumlanması ve netlik kazanması gerekir. Hem AYM hem de AİHM’in TCK’nin bir kısım maddelere ilişkin öngörülemez ve yasa maddeleri nitelikleri taşımadığı kararları mevcut. Bu yasaların iptal edilmesi gerektiği yönünde birçok rapor yayınlanmıştır. AİHM, Demirtaş Türkiye davasında verilen kararda buna dikkat çekilmiştir ve bu maddenin kaldırılması gerektiği kararı verilmiştir” ifadelerini kullandı.  
Dede, devamında şunları söyledi:
"AYM tarafından TCK’nin 220/6’ıncı maddesinin öngörülemez ve uygulanmaması gerektiği kararı verdi. TMK’ye dair, AYM ve AİHM’in binlerce ihlal kararı var. Uygulamada nasıl bu kanunun suistimal edildiği defaatle ortaya konulmuşken, TMK’nın da elbette uygulamada sorunlara ve kişisel açısından hak mahrumiyetlerine sebep olduğu tespit edilmiş bir gerçektir.  AYM arkadaşlarımızla ilgili yürütülen soruşturmaların tamamının bu maddelerle ilgili olduğunu göz önünde bulundurarak bu maddelerin Anayasaya uygun olup olmadığını, evrensel hukuk ölçülerinde yasa tanımı hususunu ön mesele olarak ele almalıdır. Buna karar verdikten sonra iddianameye ilişkin bir karar vermesi gerekir.

İrfan Fidan, en son AYM üyesi olan kişidir. En son İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, başsavcı vekili iken onun sorumluluğu olan pek çok savunma iddianameye konulup kapatılmaya gerekçe gösterilmiştir. Yasada düzenlenen hakimin reddi sebeplerinden biri, eğer hakim soruşturma sırasında soruşturma yürütmüşse sonrasında yapılan yargılamaya katılamaz. Bu emredici bir hükümdür. Bu davada bu gerçekleşmiş bulunuyor. İrfan Fidan bu davaya katılabilmesi yasal olarak mümkün değildir. AYM'nin bu konuda öncelikli olarak karar vermesi gerekir.
Bugüne kadar siyasi parti kapatma davalarında bireysel başvuru mevcut değildi ilk kez AYM bireysel başvur almaya başladıktan sonra kapatma davası açıldı. AYM bu hususu da öncelikle göz önünde bulundurmalı. İddianamede belirtilen 451 arkadaşımız açısından iddiaların tamamı devam eden yargılamaya ilişkin, bir kısmı AYM önünde. AYM’nin verdiği olası kapatma ve siyasi yasak kararında devam eden yargılamalar itibariyle AYM önüne gelecek bireysel başvuruları önceden karar vermiş olacak. Bu hukuki olarak ihsasi rey demektir. Üstelik milletvekilleri açısından soruşturmalar henüz fezleke durumundadır. AYM, bireysel başvuru yolu ve yapılacak bireysel başvurular nasıl bir arada dengeleyecek ve nasıl bir karar verecek bu sorunu ele almalıdır. 451 arkadaşımız hakkında soruşturma ve kovuşturmalar kapatma davasına delil olarak alınamaz. Aksi bir durum  hem ihsasi rey hem de mahkemelerin bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesine aykırılık teşkil edecektir. Bu hususlar AYM’nin esasına girmeden önce göz önünde bulundurup karar vermesi gereken konulardır.

'KAPATMA DAVASI MEŞRU DEĞİL'

Bu aşamalarda iddianamedeki bütün iddialara cevap verme yoluna gitmedik. Soruşturmanın ardından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından mütalaa verilecek ve savunmamızı vereceğiz. İddialara tek tek cevap vermeyi ikinci aşamaya bıraktık. Usule ilişkin itirazlarımız ve ön mesele olarak ele alınması gereken hususlar, bu aşamada işin esasına girilmeden savcının mütalaa vermesini beklemeden davanın reddedilmesi gerektiğini düşünüyoruz.  Öncelikle belirtmek gerekir ki, siyasi partiler, AYM ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmıştır ve demokrasilerin vazgeçilmez unsurlarıdır. Siyasi partilerin yeri ve önemini, doktrini AYM ve AİHM kararları ışığında değerlendirdik. Kapatma davasının kanun, ilke ve meşru amaç niteliğini taşımadığın vurgulamamaya çalıştık.

'HDP'NİN DEMOKRASİDEKİ YERİ ÖNEMLİDİR'

HDP Anayasal ve uluslararası sözleşmelere verilen haklara sahip olmak ile birlikte Türkiye demokrasisinde önemli bir yeri vardır. Bunu da ayrıntılı olarak savunmamızda işledik. HDP Türkiye’nin bütün sorunlarını çözümünü ilke edinmiş ve çözüm için diyalog  ve müzakerenin esas alınmasını her defasında vurgulamıştır. Fiziksel ve yargı eliyle yapılan saldırılarına rağmen seçimlerde üstün başarılar elde etmiş, Türkiye’nin en etkin muhalefet partilerinden olmuştur. HDP’nin üstlendiği görevlerden biri  Türkiye’nin kuruluşundan itibaren çözülememiş temel bir meseleyi Kürt sorununu barışçıl yöntemler, diyalog ve müzakere ile çözme çabasıdır. Türkiye’de bunu yapabilecek yegane parti HDP’dir.  Geçmişte olduğu gibi bugün de bu konuda rolünü oynamıştır.

'SAVCI ÇÖZÜM ÇABASINI YARGILAMA KONUSU YAPTI'

Savcı HDP’nin kapatılması yönünde dayandığı en temel husus, Kürt sorununda barışçıl yöntemlerle çözüm konusunda yaptığı çabaları yargılama konusu yapmıştır. Çözüm süreci zamanında ve sonrasında HDP’nin çabalarını asla yargılama konusu yapılmamalıdır. Bu konuda çıkarılan 6551 sayılı yasa buna engeldir, uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan barış hakkı asla yargılama konusu yapılamaz. HDP’nin bu konudaki eylem ve söylemlerinin suç olarak nitelenmesinin parti olarak asla kabul etmiyor, evrensel standart ve mevzuatlar da buna izin vermiyor.

 'DAVA SÜRECİNİ İKTİDAR ÖRDÜ'

Davanın açılmasındaki amaç, siyasi partiler hakkında kapatma davası açılması meşru bir amaca dayanmalıdır. Oysa biz hazırlık sürecinin hukuki değil siyasi gerekçelerle hazırlandığını çok iyi biliyoruz.  İktidarın 5 yıldır vesayetindeki yargı eliyle  gerçekleştirdiği operasyonlarla bu süreci nasıl gerçekleştirdiğini  ve kullandığını, HDP’yi hedef haline getirdiğini çok iyi biliyoruz. Ortakları ile birlikte kapatma davasını kampanya şeklinde ilmik ilmik ördüğünü biliyoruz. Savunmamızda bu hususu da AYM’nin dikkatine sunuyoruz. Bu davanın açılmasının meşru bir amacı yoktur, siyasi iktidar ve ortaklarının ömrünün uzatması için kurdukları baskı neticesinde hazırlanmıştır.
Birinci iddianame adete MHP kongresine bir armağan olarak sunulmuş, ikincisi ise 7 Haziran’da HDP’nin siyasi iktidarın iktidarı kaybetmesine sebep olduğu tarihe denk getirilmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı bu tarihe yetiştirmek için ekleri 7 Haziran’da vermemiş daha sonra eksikleri tamamlanmıştır. İkinci iddianame hazırlandıktan sonra sorulan sorulara biz elimizden geleni yaptık diye cevap vermiştir.  İlk iddianame AYM’ye verildikten sonra AYM kapsamlı gerekçelerle iade etmişti. Hukuk tarihine geçecek bir belge niteliğindedir. Bu sadece hazırlayan savcıya yönelik bir karar değil, HDP’ye  yönelik yapılan saldırılara da verilen bir cevap niteliğindedir. İkinci iddianameyi değerli akademisyen, avukat ve hukukçular incelediğimizde ikinci iddianamenin de ilkiyle farkı olmadığını, iade gerekçelerinin ikinci iddianamede de karşılanmadığını tespit ettik. İade gerekçeleri davanın derhal reddi gerekçelerini oluşturmaktadır. Bunu da AYM’nin  dikkatine sunduk.
AYM kapatma davasını incelerken her ne kadar Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı iddianamesinde AİHM kararlarını göz önünde bulundurmamış, AİHM içtihatlarını esas almamışsa da AYM’nin bunları dikkate alacağına inancımızı koruyoruz.  Demokratik Toplum Partisi’ne (DTP) ilişkin AİHM’in verdiği kararın AYM’nin dikkatine sunuyoruz. Türkiye demokrasisi açısından bir şansımız olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum. AYM’nin hiç bir üyesi şu anda bir kapatma davasına imza atmış değil.  Avrupa hukuk sistemi ile hukuk sistemimiz, içtihat birliğine yol açacak, demokrasinin önünü açacak, örgütlenme özgürlüğü ve bir çok hakkın ihlali niteliğinde olan kapatma davalarında yeni bir yol açacağına inanıyoruz. Bu yol AKP’ye ye ilişkin açılan davada başlamıştı, orada bir ret kararı verilmişti. O günden bu yana AYM bir kapatma kararı vermedi. HDP açısından da kapatma kararın verilmeyeceğini düşünüyoruz. HDP’ye ilişkin yürütülmekte olan yargılama, savcının mütalaası beklemeden, savunma belirttiğimiz hususlar göz önünde bulundurularak durdurulmalıdır. AYM’nin bu yönde bir karar vereceğine ilişkin inancımızı koruyoruz."