Savcı hükümet tez ve sözlerini alıp suçlama konusu yapmış

687 kişi hakkında siyasi yasak isteyen HDP iddianamesi, partiyi Türkiye’den yana olmamakla suçlarken yasalara göre devlet ya da hükümet yanında olmak gibi bir zorunluluk bulunmuyor.

HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürüldüğü aynı gün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, HDP'nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde dava açtı. İddianame Yüksek Mahkeme'ye gönderildi. Kararı tanımayacağını söyleyen Gergerlioğlu ve HDP mecliste adalet nöbeti eylemi başlattı. Hazırlanan 609 sayfalık iddianamede 687 kişiye siyaset yasağı verildiği görüldü. Aynı zamanda daha önce kapanmış, beratla sonuçlanmış ya da AYM’nin dahi ihlal karar vermiş olduğu olaylar da iddianameye girmiş durumda.

ANF’ye konuşan Avukat Ramazan Demir, hazırlanan 609 sayfalık kapatma istemli iddianame için “Savcılık iddianameyi doldurmak için ne bulduysa koymuş ancak koyduğu şeylerin gerçekten var olup olmadığına, hukuken karşılığının sürüp sürmediğine bakmamış” derken aslında iddianamenin bomboş olduğunu söylüyor.

687 kişiye siyasi yasak isteniyor. Öncelikle bunun emsali var mı daha önce?

Önceki dönem parti kapatma davalarında da siyasi yasak kararı verilen çok sayıda insan olmuştu, ancak bu sayıda insana ilk defa yasak isteniyor sanırım. Genellikle partinin kapanmasına yol açtığı iddia edilen yönetici kadro hakkında siyasi yasak kararı verilirdi. Ancak burada HDP’nin şimdiki ve önceki dönem, hatta ondan da önceki dönemi de içerecek şekilde, yasal olarak kıyısında köşesinde yer almış herkesi siyasi yasaklı hale getirmek niyetindeler anlaşılan. 

İddianamede AİHM’in Demirtaş hakkında çürüttüğü hem de Sırrı Süreyya Önder hakkında AYM’nin ihlal olarak verdiği kararlar da girmiş. Bu ne anlama geliyor ayrıca benzer örnekler var mı?

Sadece ikisi de değil, onlarca insanın farklı zamanlarda yargılandığı ya da soruşturulduğu ancak kapanmış dosyalar da iddianameye eklenmiş. Hukuken mümkün olamayan ne varsa iddianamede var. Savcılık iddianameyi doldurmak için ne bulduysa koymuş ancak koyduğu şeylerin gerçekten var olup olmadığına, hukuken karşılığının sürüp sürmediğine bakmamış. Sayfa sayısı kadar ciddiye alınmayı bekleyen ama aslında bomboş bir iddianame.

İddianamede “davalı parti Türkiye yanında durmadı” diye bir ifade var. Bu nasıl bir somut delile dayanıyor, ayrıca Türkiye’den kasıt ne?

Yasal olarak kimsenin devletin yanında durma gibi bir zorunluluğu yok. Devlet de hükümet de eleştirilebilen, hesap sorulabilen ve sorulması gereken yapılar. Anayasal olarak da yasal olarak da kişiye yükletilmiş böyle bir sorumluluk yok. Yasal bir durum olmadığı için burada bahsedilen durumun delili olamaz tabii ki. Hükümet tez ve sözlerini alıp suçlama konusu yapmış savcı, suç uydurmuş aslında.

Peki yargılama süreci nasıl yürür? Zira “bağımsız mahkeme” olarak bakılan AYM üyelerinin eskiden de HDP’li siyasetçiler hakkında cezalar verdiği, istediği görülüyor, bu durum yargılama süreci açısından ne anlam ifade eder?

Teknik ve hukuki olarak şu anki AYM üyelerinin yarısından fazlası HDP üye ve yönetici kimsenin dosyasına bakamamalı. Cumhurbaşkanı tarafından atanan ve görüş olarak da ona yakın olan üyelerin tarafsızlıkları açıkça sorgulanabilir durumda. Kaldı ki bazı üyeler siyaseten HDP’ye karşı siyaset yürütmüş iken kendiliğinden davadan çekilmeleri gerekir. Çekilmezlerse AİHM önünde bu durum AYM’nin tarafsızlığını tartışmalı hale getirir.