Ok: Türkiye Rojava’ya saldırırsa Kuzey ile Rojava birleşir

Ok: Türkiye Rojava’ya saldırırsa Kuzey ile Rojava birleşir

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Sabri Ok, Suriye’ye yönelik olası müdahalede Türkiye’nin Rojava’ya müdahalede bulunmasının ‘çok tehlikeli bir durum’ olacağını belirtti. Ok, “Böyle bir durum olursa; halkımız Rojava ile Kuzey devrimini birleştirerek, hiçbir fiziki sınır tanımadan birlikte mücadeleyi yükseltmelidir” dedi.

Koma Civakên Kurdistan (KCK) Yürütme Konseyi Üyesi Sabri Ok, Suriye’deki gelişmeleri, müdahale senaryolarını, uluslar arası güçlerin ve bölge devletlerinin Suriye hesaplarını ANF’ye değerlendirdi.

Sabri Ok, Suriye’de kritik bir sürece girildiğini kaydederek, müdahale sonrası El Kaide benzeri unsurların hâkimiyetinin gelişmesi durumunda Suriye’de Somali veya Afganistan benzeri bir sürecin yaşanacağına dolayısıyla olası bir müdahalenin Esat rejimini devirmekten ziyade güçsüzleştirmeyi hedefleyeceğini söyledi.

Ulus devletçi güçler ile uluslararası hegemonik güçlerin çıkar savaşı ile halkların demokratik ve özgür iradeli seçeneğinin Suriye merkezli bir çatışma içerisinde olduğuna dikkat çeken Ok, bu savaşımın sonucunun yeni Ortadoğu’da güçlerin ve halkların statüsünü yeniden belirleyeceğini kaydetti.

Olası bir Suriye müdahalesinde Türkiye’nin ilk müdahale edeceği bölgenin Rojava olacağına dikkat çeken Ok, “eğer Türk devleti Rojava’ya saldırırsa, Kuzey ile Rojava birleşir, sınırlar kalkar ve iki devrim birlikte yaşanır” dedi.

KCK Yürütme Konseyi üyesi Sabri Ok, Ortadoğu’nun birçok sorununun Suriye somutunda merkezileştiğini ve adeta düğümlendiğini belirterek “Bu açıdan Suriye deki gelişmeler bu ülkeyle sınırlı kalmayarak Ortadoğu’yu büyük ölçüde etkileyecektir” dedi. Ok, devamla şunları söyledi: “Zaten kapitalist modernist uluslararası hegemonik güçlerin Suriye konusunda aşırı duyarlılıkları ile İran’ın Suriye ile geliştirdiği ilişkinin nedeni budur. Türk devleti ise imparatorluktan gelen büyüklük kompleksi ile rejimi tasfiye edip istediği tarzda bir statü geliştirme hevesindedir. Kapitalist modernitenin çizdiği sınırlar ve Ortadoğu halklarına zorla benimsetmeye çalıştığı statüler sistemi taşıyamaz duruma gelmiştir. Halkların ve inançların bu duruma isyanı en üst düzeye çıkmıştır.”

’20. YÜZYILIN STATÜKOSU AŞILIYOR’

Bölgenin genel bir değişim süreci yaşadığını belirten Ok, halkların öz güçlerine dayalı demokratik seçeneğine karşı ulus devletçi güçler ile uluslararası hegemonik güçlerin bölgeyi kendi çıkarları temelinde yeniden şekillendirmek istediğini söyledi. Ok, “21. Yüzyılda Ortadoğu nasıl bir biçim alacak? İşte ilgili bütün güçlerin sürece müdahil olması bundan kaynaklıdır. Ortadoğu zengin ve stratejik bir bölgedir. Tarihsel ve güncel anlamda toplumsal, inançsal, mezhepsel, sosyolojik sorunlar var. Eğer Ortadoğu halkları öz iradeleriyle özgür ve demokratik geleceklerini kurabilirlerse tarihte olduğu gibi bir kez daha insanlığın geleceğine yön verebilecek potansiyele, niteliğe ve zenginliğe sahiptir. Uluslararası hegemonik güçler ile ulus devletçi güçler bu seçeneğe karşı birleşmiş durumdadır. Ortak amaçları halkların demokratik ve özgürlükçü iradesini kırarak kendi çıkarları doğrultusunda bir gelecek kurmaktır. Bundan kaynaklı mücadele çok boyutlu gelişiyor ve Ortadoğu’nun geleceğini de bu mücadelenin sonucu belirleyecektir. Eğer halklar ve inançlar özgürlük bilinci ve kardeşlik ekseninde kendi demokratik sistemlerini kurabilirlerse klasik ulus devletçi güçler ile uluslararası hegemonik güçler amaçlarına ulaşamayacaktır” şeklinde konuştu.

‘SAVAŞ ÜZERİNDEN YÜRÜTÜLEN HESAPLAR’

Kapitalist modernist güçlerin Suriye’de halkları ve inançları çatıştırarak zayıf düşürmeyi ve kendisini kurtarıcı bir güç olarak sunmaya çalıştığına vurgu yapan Sabri Ok, “Suriye’de mevcut statüdeki sarsılma bazı güçlerin işine gelirken, bazı güçler ise bu durumdan rahatsızdır” dedi. Ok, devamla şunları söyledi:

“Ortadoğu zenginlikleriyle iştah kabartan bir yerdir. Petrol ve su zenginliğinin yanı sıra tarım potansiyeli de vardır. AB-ABD ile Rusya-Çin’in Ortadoğu üzerinde karşı karşıya gelmelerinin ve bu durumun Suriye üzerinde somutluk kazanmasının önemli bir nedeni de budur. İran’ın duyarlılığı daha başkadır. Kuzey Afrika’da başlayıp Ortadoğu’da merkezileşen halk hareketlerinin oligarşik sistemlere karşı geliştirdiği mücadele, Suriye rejiminin tasfiyesiyle beraber İran’ı gündeme getirecektir. Sıranın kendisine gelmesini geciktirmek için bile olsa Suriye rejiminin ayakta kalmasını hayati görüyor. Bunun için de var gücüyle rejime destek oluyor. Tabi Şia-Alevi ilişkisi de önemli bir etkendir. Çatışmalar maalesef mezhep eksenli gelişmektedir. Bu çok tehlikelidir. Halklar ve inançlar böylece birbirleriyle savaşarak birbirlerini yıpratıp güçsüz düşürürken kapitalist modernist güçler kendilerini kurtarıcı gibi sunmak istemektedir. 

Suriye’nin mevcut statüsünün değişmesi bazı güçleri rahatsız ederken bazılarının ise çıkarına olmaktadır. Mesela Rusya’nın Ortadoğu’ya, Akdeniz’e açılan tek kapısı Suriye’dir. Eğer bu kapıyı yitirirse Ortadoğu üzerinde her hangi bir ağırlığı ve inisiyatifi kalmayacaktır. Keza Çin Ortadoğu’ya sadece ABD’nin ve Avrupa’nın egemen olmasını istememektedir. Yine İran mevcut rejimin yaşamasını kendi geleceği için hayati önemde görmektedir. Türkiye, Suriye’de Nakşi- Sünni mezhebine dayanan AKP ve Gülen’e yakın bir iktidarın oluşmasını amaçlamaktadır.”

‘NE REJİM NE DE MUHALEFET PİR U PAKTIR’

Suriye’de kimyasal silahların kullanıldığı iddialarını da değerlendiren KCK Yürütme Konseyi üyesi Ok, Türkiye’nin desteğiyle muhaliflerin eline kimyasal silahların geçtiği bilgini vererek, “Suriye’deki muhalefet de bir u pak değildir” dedi. Sabri Ok, “Kimyasal silahları muhalefet mi yoksa rejim mi kullandı? Bilemiyoruz. Ama böylesi silahların Türkiye’nin desteğiyle muhalefetin eline geçtiğini biliyoruz. Bu açıdan Suriye’deki muhalefet de pir ü pak değildir. Hiçbir ahlaki ölçüye sahip değiller. El Kaideci Cebhet-el Nusra ve onlarla hareket eden grupların yaptığı katliamlar bunu açıkça göstermiştir” şeklinde konuştu.   

“Dolayısıyla böyle bir muhalefetin her türlü insanlık dışı girişimde bulunması son derece mümkündür” diyen Ok,  “rejim kimyasal silaha başvurmuş olabilir. Katı ulus devletçi iktidarcı Baas geleneğinin bu tür katliamlar yapmaya çok da yabancı olmadığını Halepçe’den biliyoruz” dedi.

KCK Yürütme Konseyi üyesi devamla şunları söyledi: “Uluslararası güçlerin yanı sıra bölge ülkeleri başta Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar olmak üzere pek çok güç Suriye muhalefetine destek vermektedir. Aynı şekilde rejim zorlanıyor ve kendi varlığını korumak için her şeyi yapabilir. Buna karşı Ancak şu da var: ABD’nin Irak müdahalesi öncesi de buna benzer senaryolar vardı. Saddam’ın elinde kimyasal silah olduğu iddiasıyla müdahale oldu. Ancak ABD bu iddiaları hiçbir zaman kanıtlayamadı. Sonuçta milyonlarca Irak’lı öldü.” 

OLASI MÜDAHALE SENARYOLARI

Suriye’ye olası müdahale seçeneklerini ve bu müdahalenin olası sonuçlarını değerlendiren Sabri Ok, müdahalenin kapsamına göre birçok seçeneğin gelişebileceğini söyledi. “Rejim bundan önce de yaptığı gibi herkesi şaşırtıp ömrünü uzatabilir. Ya da Suriye, Laskiye yani Alevi toplumun yaşadığı bölge, Sünnilerin yoğun olduğu orta alan ve Rojava Kürdistanı olmak üzere üçe de ayrılabilir. Veya gündemde çokça işlenen müdahale hiç olmayabilir de” diyen Ok, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Bütün bu ihtimaller olasıdır. ABD, Suriye veya başka bir devletin kimyasal silah kullanması durumunda müdahale edeceğini belirtmişti. Yani bir anlamda taahhütte bulunmuştu. Müdahaleyi başını ABD, Fransa, İngiltere, Almanya ve diğer bazı batılı güçler ile Ortadoğu’da özelikle Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar çok hararetli bir şekilde desteklemektedir. Böyle bir saldırı gerçekleşse bile Esad rejimini devirmek amacıyla değil, zayıf düşürme biçiminde olacaktır. Eğer müdahale sonrasında Suriye’de El Kaide gelirse, Suriye Afganistan ve Somali olur ve ABD bunun altından kalkamaz. Bunu göze alamaz. Bundan dolayı bir saldırı olursa sınırlı olabilir. Böyle bir saldırının bölge üzerinde de etkisi olur. İran da müdahale ederim diyor. İsrail’e saldırırım diyor. Yine Suriye ben de kendimi savunurum diyor. Birçok bölge ülkesi füze menzilindedir. Rusya ve Çin de böyle bir saldırı karşısında hoşnutsuz.”

‘ROJAVA’YA MÜDAHALE KÜRDİSTAN’IN BÜTÜNÜNÜ ETKİLER’

Rojava devriminin bütün Kürtlere büyük moral ve heyecan verdiğini dile getiren Ok, devamla; “Rojava devrimi aynı zamanda bütün Kürtlere sorumluluklarını hatırlatmaktadır. Rojava devrimi bütün halkımızın devrimidir. Moral destek en üst düzeyde verilmelidir. Ekonomik sağlık ve benzeri her imkân seferber edilmelidir” çağrısında bulundu.

Rojava’da Kürt halkı öz gücüyle devrimi yaşarken yanı başında yirmi milyon kuzey Kürdün kültürü yasaklı, hakları verilmemiş ve kimliksiz bir durumda yaşamayı kabul etmeyeceğini söyleyen KCK Yürütme Konseyi üyesi Ok, bundan kaynaklı Türk devleti Rojava devriminin önüne geçmek, Kürtlerin burada statü sahibi olmasını engellemek istiyor” dedi.

Sabri Ok, devamla şunları kaydetti: “Türk devletinin Suriye’ye müdahale konusuna bu kadar sıcak bakmasının nedeni budur. Müdahale sonrası söz sahibi olarak kendine yakın mezhep olan Sünni bir eğilimi iktidara getirmek istiyor. Bu yaklaşım imparatorluk geleneğinden gelenlerin genlerinde vardır. İşgal etmek ve söz sahibi olmak! AKP’nin El Nusra’yı desteklemesi de bundan ileri geliyor. Açıktan bunu sahiplenmiyor fakat dünya alem Rojava’daki halkımız ve hareketimiz çok iyi bilmekteyiz ki AKP, El Nusra’yı çok ileri derecede destekliyor. Türk devleti hava yollarıyla El Nusralıları taşıyor. Çetelere silah ve mühimmat veriyor. YPG ile savaşta yaralanan çeteleri Hatay, Viranşehir ve Antep’te tedavi ediyor.  Bunun iki nedeni var: Birincisi Rojava’da Kürtlerin bir statü sahibi olmasını engellemek, Kürtleri zayıf düşürmektir. İkincisi ise Esat sonrasında El Nusra aracılığıyla iktidarını geliştirmektir. Muhalefet rejim karşısında gerileyince özellikle son iki ayda savaşı Kürdistan’a taşıdılar.”

Türkiye’nin bu gün silahların yönünü Rojava’ya çevirdiğine ve olası bir Suriye müdahalesi durumunda ilk müdahale edeceği bölgenin Rojava olacağına dikkat çeken Sabri Ok, “Bu çok tehlikeli bir durum olur” dedi. Türk devletinin böylesi bir müdahaleye girişmesi durumunda başta kuzey Kürdistan olmak üzere bütün Kürtlerin yekvücut olarak ayağa kalması gerektiğini belirten Ok, “Böyle bir durum olursa; halkımız Rojava ile Kuzey devrimini birleştirerek, hiçbir fiziki sınır tanımadan birlikte mücadeleyi yükseltmelidir,” dedi.

KCK Yürütme Konseyi üyesi Sabri Ok, son olarak şunları kaydetti: “Eğer Türkiye yirmi milyon Kürdü, Türkiye’deki demokrat ve devrimcileri yok sayıp Rojava’ya saldıracağım ve teslim alacağım derse; kuzey devrimi gelişir. Bu eşittir Rojava ve Kuzey devrimi. Arada artık hiçbir sınır kalmaz. Rojava’da halkımız devrim yaptı, bundan geri adım atılamaz. Ne pahasına olursa olsun oradaki halkımız bu devrimi korumalıdır”