Özgürlük Rojava topraklarında!
Özgürlük Rojava topraklarında!
Özgürlük Rojava topraklarında!
Rojava’da halkı devrimden soğutup göçertme politikaları çok yaygın bir şekilde ve çeşitli yöntemlerle devreye sokulmuş durumda. Daha önce Türkiye’ye göç edenler göçmenlerin karşı karşıya kaldığı sömürüyü anlatırken sınırın boya göç edenlere açık olmasını özel bir politika olarak değerlendirdi.
9 ay önce iş var, kalacak yer var, aradığınız yaşam var propagandasına kanarak Türkiye’ye giden gençlerden biri Abdurrahman Abdo. 21 yaşındaki Abdo Cinderes’ten çıkış ve İstanbulda son bulan yolculuğunun hikayesini şöyle anlatıyor: “Ben ve benim gibi gençlere İstanbul’a göndermek için Hamam köyünde Muhammed adında biri var. Orada gençleri Türkiye’ye geçiren bir şebeke var. Kişi başına 25 bin lira Suriye parası alıyor geçirmek için. Adam başı 25 bin verip geçtik. Otogardan bizi gönderen İstanbul’da birini arayarak size göndererek diyordu. Otogarda bizi Eyyüp adında biri karşıladı. Sonradan Bağcılar olduğunu öğrendiğimiz bir semte götürdü. Zaten beş kişiydik. Eyyüp bizi atölyelere götürerek adeta onlara satıyordu. Her birimizin başına 250 lira alarak bizi atölyelere satıyordu. Bir ara kendimi koyun gibi satılan hisettim. Zaten aslında gerçekte de yaşadığımız oydu.”
KÖLE GİBİ SATILIP ÇALIŞTIRILIYORLAR
Abdo gitmeden önce onları Rojava’dan soğutup göndermek için propaganda yapanların kalacak yer, yeme içme hiç bir sorunun olmadığı yönünde söylemlerde bulunduklarını ifade etti. Ancak İstanbul’a gittiklerinde bunların hepsinin birer yalandan ibaret olduğunu belirten Abdo sadece köle gibi çalıştırıldıklarını söyledi. Çalıştığı iş yerinden 1500 TL alacağından sadece kendisine 500 TL verildiğini belirten Abdo şunları söyledi, “Tek bir hakkımız vardı oda köle gibi çalışmak. Zaten insani hiç bir müamele yoktu. Gece gündüz demeden çalışıyorduk. Sadece yemek aralarında birazcık dinlenebiliyorduk. Birbirimizle konuşmak, oturup bir çay içmek bile yasaktı. Kendimi bir ara bir toplama kampında hisettim. Ama suç onların değil yapılan propagandalara inanıp gelen bizlerdeydi. O yüzden sadece kendime kızıyordum.”
Abdo bildiği onlarca gencin 7 ay gibi bir süredir çalışmalarına rağmen tek kuruş para almadıklarını söyleyerek, “adeta köle gibi çalıştırılıyorlar. Ve rehin tutuluyorlar. Yedi aydır çalışıyorlar ama tek kuruş para almamış olan bizim buradan tandığım beş genç var. Yani öyle ki geri dönmek istese de yol için para dahi bulamayanlar var” diye konuştu.
SADECE ÜÇ GÜN KALABİLDİ
Rojava’yı boşaltma yönünde yapılan propagandalara kanıp İstanbul’un yolunu tutan gençlerden biri de Cindiresli Dılo Ömer. Dılo Ömer de iki ay önce İstanbul’a gitmek için yollara düşmüş. Dılo Ömer Cindires’ten çıkış hikayesini şöyle anlattı: “İki ay önce gitmek için yola çıktık. Hamam köyünde Reşit adında biri bizi geçirdi. Geçirdiği insan başına 25 bin lira Suriye parası alıyor. Oradan bizi Araba köyüne götürdüler. Araba köyünden Kırıkhan’a, oradan Hatay’a, Hatay’dan İstanbul’a gittik. Ama geçtiğimiz her yerde biri bizi karşılayıp durdurmadan otobüse bindirip gönderiyordu. Sonunda İstanbul’a ulaştık. Otogarda Mehmet Nur adında biri bizi karşıladı. Bizi bir atölyeye götürdü. Oradaki ortamı ve insanların yaşadıklarını gördüm ve ‘ben burada kalamam’ dedim kendi kendime. O yüzden sadece iki gün kalabildim. İki gün kalabildiğim için atölyenin adını, sahibinin adını da öğrenmedim. Ama atölye sahibinin kardeşlerinin adını Selahattin ve Salih olduğunu öğrendim. Orada sadece üç gün dayanabildim geri hemen topraklarıma döndüm.”
GELDİĞİ GİBİ YPG’YE KATILDI
Dılo Ömer Istanbulda üç gün kaldıktan sonra geri Cindires’teki evine döndü. Ancak geldiği gibi YPG saflarına katılarak devrimi savunmak için çalışmalara başladı. Ömer savaş dönemlerinde en ön cephede yer almak için YPG’ye katıldığını belirterek ancak bunun yanı sıra şu an Cindires’te işler durumdaki bir atölyede de iş bularak geçimini sağlamaya başladığını söyledi. Türkiye’nin Kürt gençlerinin göçertme politikalarının Rojava’yı boşaltmak olduğunu İstanbul’da çok bariz bir şekilde gördüğünü belirten Ömer şunları söyledi, “Türkiye’ye geçerken hiç bir sorun çıkarmıyorlar. Ancak oradan kendi ülkemize gelmeye çalışırken binbir sorun çıkarıyorlar. Bu da aslında onların politikalarını gösteriyor. Ayrıca insanlarımıza yardım malzemelerinin geçişine izin vermiyorlar. Ama topraklarımızı boşaltmak için bize sınırı boydan boya açmaları amaçlarını gösteriyor.”
İSTANBUL’DAN ARAYARAK GENÇLERİ GÖÇ ETTİRİYORLAR
İstanbul’a kadar gidip geri dönen Kürt gençlerinden biri de Muhammed Xêr adındaki üç çocuk babası bir Kürt. Muhammed Xêr Türkiye’ye geçmesi için İstanbul’dan Mustafa adında birinin telefonla kendisini aradığını belirterek arayan kişiyi daha önce tanımadığını söyledi. Mustafa’nın açtıkları yeni atölye için kendilerine işçi lazım olduğunu kalacak, yeme içme sorunlarının olmayacağı yönünde kendisine teminat verdiğini belirten Xêr şunları söyledi: “yanımdaki iki gençle birlikte gittik. İlk günde Mustafa’nın bizi kandırarak götürdüğünü anladık. O yüzden yanımdaki diğer iki arkadaş hiç beklemeden ertesi gün geri döndüler. Çünkü ne kalacak yer vardı, ne yeme içmemizi karşılıyorlardı. Bizi resmen köle gibi çalıştırmak için götürmüşlerdi. O yüzden arkadaşlarım döndü. Ben de mecbur bir buçuk ay kadar kaldım. Ondan sonra geri çocuklarımın içine döndüm. Ve diyorum ki artık açlıktan ölürsem de topraklarımda öleceğim. Buradan bir daha hiç çıkmayacağım.”
HER YERDE AYNI AYRIMCILIK
Muhammed Xêr ile Abdo Hemo adındaki arkadaşıyla birlikte gidip bir gün kaldıktan sonra geri dönen gençlerden biri olan Muhammed Osman kendilerini üzen şeyin ise Kürtlerin eliyle bu muamaleye tabi tutulmaları olduğunu söyledi. Osman Istanbul’da kendilerini rencide edici düzeyde ayrımcılıkla karşı karşıya kaldıklarını, bu durumun kendisini çok zorladığını belirterek şunları söyledi: “Bizim burada su yok, elektrik yok, mazot yok, ekmek yok diye propaganda yaparak bizi buradan göçertmek istediler. Halbuki bu sıkıntıların en az yaşandığı yer bizim buralardır. Çünkü hala savaş girmedi topraklarımıza. Tüm saldırılara rağmen YPG ve YPJ savaşçıları direnerek savaşın topraklarımıza girmesini önlüyorlar. Ama Rakka, Drezor, Halep, Hama, Humusa insanlar günlerce su, ekmek bulamıyor. Fakat sanki sadece bizde varmış gibi yansıtmaya çalıştılar. Bunu yapanlar Kürtlerdir. Bizi devrimimiz ve kurumlarımızdan soğutmak isteyenlerdi bu propagandaları yapanlar. Bu propagandalara kanıp gittik. Ama bize orada resmen ayrımcılık dayatıldı. Orada çalıştırdıkları Türklere ya da Kürtlere ayda 2000 TL verilirken bize bunun yarısını vereceklerini söylediler. Biz de çalışmıyoruz deyip geri döndük ve bir daha hiç kimsenin yalan dolan sözlerine inanıp gitmeyeceğiz bir yere. Saldırılar başlarsa silahlarımızı kuşanıp direnmeye gideceğiz. Bitince de geri işimize dönüp çalışarak evimizin geçiminde katkıda bulunmaya çalışacağız.”
ATÖLYEMİ BURAYA KURDUM
Yapılan propagandalardan etkilenip Türkiye’ye gidip ama üç günde dönenlerden biri de Abdo Kemal Osman adındaki evli ve iki çocuk babası Kürt. Abdo Kemal Osman daha önce Halep’te yaşıyordu ve dikim atölyesi vardı. Devlet güçlerinin Kürt mahallerine yöneliminin ardından göç edip Cindires’e gelmiş. Geldiği gibi kendisine bir atölye açmış. Ancak propagandalara dayanamayarak o da İstanbul’un yolunu tutmuş. “Herkesin toprakları kendisine güzel” diyen Osman şunları anlattı: “Gittim, gördüm ama kalamadım. İstanbul güzel bir yer ama sahiplerine güzeldir. Bize değil. Çünkü oralar bizim topraklarımız değil. Bizim ülkemiz ve toprakalrımız burası olduğunu orada yaşadığım yabancılıkla anladım. Bende bir dalgaya kapılıp gittim. Ama kalamadım. İnsanların yaşayabileceği yer kendi yurdudur. Kendi toprakları ve dedelerinin mezarlarının olduğu yerdir. Şimdi giden insanlarımız olurda orada onlardan ölen olursa nereye gömecekler onları. Onları gömecek yer bulamazlar.”
GENÇLERİN GİTMESİNİN ÖNÜNÜ AÇIYORLAR
Abdo Kemal Osman bundan sonra hiç bir şeye kanıp topraklarını terk etmeyeceğini ve gençlerin gitmemesi için de ellerinden geleni yapacağını belirtti. Osman özellikle Türkiye’ye geçişi gençlere cazip hale getirmelerinin altında savunmalarını zayıflatmak yani YPG’ye katılımları zayıflatmak amacında oldukalarının altını çizerek, “onların tek bir amacı var. Ülkemize saldırıları başlattıklarında insanların özellikle de gençelerin kaçmaları için kapıları açmalarının amacını artık anlamayan Kürt yani Rojavalı yoktur bana göre. Tek bir amaçları var savaştan ve direnişten gençlerimizi uzaklaştırmaktır. Böyleikle devrimimizi zayıflatıp yaptıkları hesapları yerine getirmek içindir. Gitmeyeneler çok fazla bir şey demiyorum. Tek söyleyeceğim kelime kimse kanıp gitmesin. Hayat ve özgürlük orada değil. Burada kendi ülkemizde ve topraklarımız üzerindedir. Kurtuluş kaçışta değil burada kalıp direnerek yaşamaktadır diyorum. Ama gidenlerden büyük bir çoğunluğu bunu yaşayarak gördü ve birçoğu da çok yakın zamanda geri dönecek” dedi.