Sancar, Milas'ta: Asıl felaket yönetim felaketidir

Milas'ta konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, "Asıl felaket yönetim felaketidir" diyerek, "Alternatifi ortaya koymak bizim görevimiz" dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, yangında etkilenen Muğla’nın Milas ilçesinde belediyeyi ziyaret etti.

Burada Belediye Başkanı ile görüşen Sancar, yangınla mücadele çalışmaları hakkında bilgi aldı. Görüşmede konuşan Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat, Sancar ve heyete teşekkür ederek, bu tür ziyaretlerin demokratik kriterlerin gelişmesi ve toplumsal bütünlüğün sağlanması açısından katkı verici olduğunu söyledi.

Muğla’nın yangının en fazla yaşandığı bölge olduğunu ve 5 gündür yangınla mücadele ettiklerini söyleyen Tokat, yangının termik santraline dayandığı bilgisini verdi. Tokat yangınlara müdahalelerin, havadan müdahalenin sınırlı olduğunu söyledi:

Sancar'ın değerlendirmeleri ise şöyle:

"Milas’a, Muğla’ya, bütün Türkiye’ye geçmiş olsun. Bütün ülkeyi sarsan büyük bir felaketle karşı karşıyayız. Burada kayıplar da çok fazla. Hem insan kayıplarımız var hem de sayısız canlı yitirdik. Çok geniş orman alanları yok oldu. Nereden bakarsanız bakın kayıplarımız çok çok büyük. Milas’la ilgili biraz önce bilgi aldım. Arkadaşlarımız bize ayrıntılı bilgi verdi, bütün bu kayıplar için derin üzüntü duyuyoruz. Öte yandan yangın çıktığı andan itibaren sahada emekçilerin büyük bir fedakarlıkla çalıştıklarının farkındayız. Kimsenin konuşmadığı, görmediği en büyük değerimiz diyeceğimiz şey emekçilerin bu sonsuz özveri ile çalışmasıdır. Orman işçilerinden belediye çalışanlarından sağlık çalışanlarına pek çok alandaki emekçilere varıncaya kadar canla başla çalışıyorlar biliyoruz. Büyük yoksunluklarla, imkansızlıklarla müdahale etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Gerçekten belki de yangınlarda teselli bulacağımız en önemli şey, emekçilerimizin bu kadar içten ve sonsuz özveri ile çalışıyor olmasıdır. Emekçilerimizin böyle felaketlerde böyle çalışıyor olması umutlanlamamız için önemli bir nedendir. Belediyelerin çalışmalarının farkındayız. İmkanlarınızın el verdiği ölçüde yangınlara müdahale ettiğinizi ve bunun sonuçlarıyla mücadele için uğraştığınızı biliyoruz. İmkanların sınırlı olmasıyla ilgili söylenecek çok şey var. Hem yetki ve imkanlar sınırlı hem de sorumluluk belediyelere yıkılmaya çalışılıyor, bu bir aymazlıktır.

'YÖNETİM FELAKETİ!'

İşin asıl sebeplerine gelirsek; yıllardır uyarısı yapılan iklim krizinin burada önemli bir rol oynadığı bütün aklı başında çevre örgütleri söylüyor, uluslararası kuruluşlar söylüyor. Nitekim yangın sadece bu bölgede yaşanmıyor. Akdeniz’de, Yunanistan’dan Kıbrıs'a ve İtalya'ya kadar geniş bir alanda yangınlar çıktı. Ben bunların sebeplerine, ayrıntılarına girmeyeceğim ama bunlar daha fazla konuşulmaya başlandı. Bilimsel verilerin tartışılması suyu bulandırmaya çalışanlara karşı da önemli bir cevap oluşturuyor. Asıl felaket yönetim felaketidir.

Evet iklim krizi insan yapımı bir krizdir. İktidar ve sermayenin esas sorumlusu olduğu büyük bir felakettir. Buna karşı tedbir alınmaması en büyük felakettir. Şu anda Türkiye bir yönetim felaketi ve sefaleti ile karşı karşıyadır. İktidar sorumluluklarını yerine getirmedi, uyarıları dinlemedi, yangınlar başladıktan sonra yapılması gereken uyarıları zamanında yapmadı. Üstelik bu müdahaleleri mümkün kılacak donanımları geliştirmedi, var olanları da yok etti. Bu iktidarın ülkeyi, doğayı, insanı genel olarak toplumun huzur ve refahını savunduğunu ya da istediğini söyleyemeyiz. Ama bu yangın bize bir şey daha gösterdi. Büyük felaketlerle karşı karşıya kaldığımızda bugüne kadar bütün muhalefet partileri ve bizlerin yaptığı uyarıların haklılığını bir kez daha ortaya çıkardı. Felaket ülkeyi çok ağır şartlara sürüklüyor. Bir benzetme yapmam gerekir mi bilmiyorum ama 99 depremi de Türkiye’de sistemin nasıl çürüdüğünü ortaya çıkarmıştı. O depremden sonra demokratik ve ekolojik bir yenilenmeye ihtiyaç vardı. Belki toplumsal güçler olarak o konuda yetersiz kaldık ama ben bu kadar büyük bir felaket yaşanırken bize düşen görevin de çok çok önemli olduğunu düşünüyorum.

'TOPLUMSAL YANGIN ÇIKARMAK İSTEYENLER DEVREDE'

Bir defa iktidar belediyeleri sorumlu göstererek sorumluluktan kaçma derdinde. Çeşitli teoriler veya dedikodular veya komplo teorileri ortaya atılarak su bulandırılmak isteniyor. Bunun üzerinden bir toplumsal yangın çıkarmak isteyenler devreye giriyor. Bir siyasal kaostan medet umanlarda da sahada çalışıyorlar. Ama bizim inancımız bütün bu büyük felaketi her açıdan aşabilmemizin yolu toplumsal dayanışma ve demokratik işbirliğidir. Bizler hep birlikte ülkenin her bölgesinde ve her toprağında bu değerleri savunarak bu felaketleri aşabilir, yeni bir başlangıç yapabiliriz. Türkiye’de siyasal muhalefete de demokratik güçlere de acil görev düşüyor; bir demokratik yenilenme gerekiyor. Bu da ancak siyasal güç birliği ve toplumsal dayanışma ile mümkündür. HDP'nin üzerine düşen her türlü sorumluluğu yerine getirmeye hazır olduğu bir kez daha vurgulamak isteriz. 8’inci günündeyiz, yangın termik santrale de ulaştı ama o da engellenebilirdi. Başka iddialar da var. Ben şimdi spekülasyon anlamına gelebilecek, kanıtlanmamış şeyleri burada telaffuz etmek istemiyorum ama bunları tartışabileceğimiz bir yer var. O da TBMM’dir.

MUHALEFETE ÇAĞRI

Eğer yangın başladıktan hemen sonra TBMM kesintisiz toplantıya çağrılsaydı bütün bu ortaya atılan iddiaları veya yaşananları kanıtlı olanları veya spekülatif olanları birbirinden ayıracak bi tartışma ortamı mümkün olabilirdi. Böylece TBMM’deki tartışmalar aynı zamanda demokrasi güçlerinin önünü açabilirdi. Biz şimdi diyoruz ki bütün muhalefet partileri ortak imza versin, 120 imza yetiyor bu kadar imza toplayacak sayımız var. Meclis'i olağanüstü toplantıya çağıralım. Hem şimdiye kadar yaşananlarda sorumlulukları tartışalım, bunları araştıracak çalışmalar yapalım, hem de spekülasyon, oyun, kaos konusunda hep birlikte bir çalışma başlatalım.

Milas Belediyesi ve yöredeki bütün belediyelere burada çalışan bütün emekçilere ve bütün halkımıza dayanışmaya, her türlü çabayı göstermeye hazır olduğumuzu bir kez daha belirtiyoruz. Hiç kimse bu ülkeyi kutuplaştıran, düşmanlaştıran ve gerilimden medet uman çevrelere kulak asmasın. Özellikle iktidarın belli kesimlerinin hamaset diline kimse prim vermesin. Türkiye halkları ortak yaşamı felaket zamanlarında çok daha iyi ortaya koyacak birikime sahiptir. Türkiye’de yaşayan bütün insanların demokratik bir yaşam hedefini hiçbir güç bozamaz. Biz demokratik birliktelik için bütün sorumluluğumuzu yerine getirmeye hazırız.

'TOPLUM İKTİDARIN İNSAFINA TERK EDİLEMEZ'

Son bir önerim var, sizin huzurunuzda dile getirmek istiyorum. Muhalefet partilerinin hemen bir koordinasyon kurmasında büyük bir fayda vardı. Bunu STK’larla, çevreci örgütlerle, sivil yardım kuruluşlarıyla birlikte yürütme imkanımız da var. Gecikmeden Türkiye toplumunu iktidarın insafına, keyfiliğine, terk etmeyecek bir çalışma gerekir. Bu bizim sorumluluğumuzdur, muhalefetin ve demokrasi güçlerinin sorumluluğudur. 'İktidar şunu yapmadı, bunu yapmadı' diye sürekli saymak yerine biz alternatifleri siyasal muhalefet ve toplumsal demokratik güçler olarak ortaya koymak durumundayız, böyle bir görevimiz vardır. Bu çağrıyı sizin huzurunuzda Türkiye’deki bütün siyasal güçler ve demokratik muhalefet partilerine yapmak istiyorum. Gelin birlikte çalışalım. Bu toplumu bu iktidarın çeşitli fesat fitne çevrelerinin insafına, oyunlarına terk etmeyelim. Bu oyunları bozmak için büyük imkanımız toplumsal dayanışma ve güç birliğidir. Tekrar geçmiş olsun. Umarım bu zorlukları ilk fırsatta aşarız. Sonrasında da ekolojik yenilenme konusunda her bir bireyimiz, burada bulunan herkes bütün çalışanlarımız her türlü katkıyı sunmaya hazırlar. İnşallah en kısa zamanda yangın kontrol altına alınır, bizler de ekolojik yenilenmeyi yapma aşamasına gelebilelim."