Tek çözüm yolu: Antifaşist potada birleşmek

Faşizm ile başa çıkabilmek için Türkiye’nin önünde tek bir çözüm yolu bulunuyor. O da, muhalefetin gücünü birleştirme iradesini göstermesidir.

Önceden belirlenmiş 24 Haziran baskın seçim sonuçları ardından, başkanlık adı altında kendini diktatör ilan eden Erdoğan, çıkardığı günlük KHK’lar ile faşizmi hızla kurumsallaştırıyor. Dağıttığı yetkilerle herkesi kendine el pençe divan etmiş.

Yetkilendirerek tüm kurumlara yerleştirdiği AKP-MHP kadroları üzerinden devleti ele geçirmiş. Devletin çarkını günlük olarak bunlar üzerinden çeviriyor.

Kendini bol bol yetki dağıtan tek merkez haline getirdiği için, devlet kurumlarında ona karşı çıkacak kişi bırakmamış. Kendini adeta karşı çıkılmaz tanrı ilan etmiş. Devreye soktuğu tekçi başkanlık sistemi ile TBMM’yi formalite bir kurum derecesine indirmiş.

Günlük çıkardığı KHK’larla devleti yönetiyor, bakanlar atıyor, kurullar oluşturuyor, ofisler kuruyor, danışman ordusunu konuşturuyor. TBMM ise tüm bunları sadece seyredebiliyor, başka bir şey yapmak istese bile yapamıyor. Belli ki böyle bir parlamentoda yer alan muhalefetin, faşizmin zulmü karşısında mücadele yürütme gücü yoktur. Mevcut yargının da iktidardaki faşizmden hesap sorma iradesi yoktur. O zaman ne olacak? Türkiye ne yapacak?

Türkiye bu faşist diktatöryal rejimin hükmü altında daha fazla yürüyemez. Buna tahammül edemez. Muhalefet partilerinin bunu görmesi lazım. 24 Haziran seçim sandıklarında buna hayır diyerek tutumunu açık bir biçimde ortaya koyan faşizm karşıtı milyonlar, muhalefet partileri tarafından mevcut faşist iktidarın insafına terk edilemez.

„Bir başka seçime kadar bu zulme katlanın” diyemez. Bu partilerin, faşizmin zulmü karşısında kendilerine umut bağlayıp oy veren milyonların karşısında tarihi sorumlulukları vardır. Muhalefet partilerinin bu sorumluluklarını bir an önce yerine getirmek için plan program oluşturmaları gerekmektedir.

Ancak mevcut durumda HDP dışındaki muhalefet partileri, hiç de böyle tarihi bir sorumluluğu kaldıracak bir durum içerisinde değildir. Kendi içinde iktidar çekişmesi gibi görünen iç tartışmalar, aslında faşizm karşısında oynaması gereken rolü oynamamalarıyla ilgilidir. İç çelişki ve çatışmalarla boğuşan söz konusu muhalefet partilerinin iç sorunlarını bir an önce hal edip tarihi bir karar vermeleri gerekmektedir.

Milyonların umut bağlayıp oy verdiği bu muhalefet partileri, faşizm karşısında gerçekten ciddi bir mücadele verecekler mi vermeyecekler mi? Bunun kararını bir an önce vermeleri gerekiyor. Faşizm karşıtı demokratik kamuoyu bu partilerden bunun cevabını bekliyor. Seçim gecesi Erdoğan’ın kendi kendini diktatör ilan etmesi karşısında, özellikle de CHP yöneticilerinin ringe hemen havlu atmış olmalarını kendi seçmen tabanları bile kabul etmiyor.

Faşizm ile başa çıkabilmek için Türkiye’nin önünde tek bir çözüm yolu bulunuyor. O da, muhalefetin gücünü birleştirme iradesini göstermesidir. CHP başta olmak üzere muhalefet partileri bu konuda faşist iktidarın en tanıdık tuzağından bir türlü kendini kurtaramıyor. Nedir o? Aslında çok tanıdık ve çok bayatlamış bir tuzak…

HDP’yi terörize ederek diğer muhalefet partilerinin, değil onunla birleşmesini ona yakınlaşmasını bile engelleme tuzağıdır. Başta ana muhalefet partisi olmak üzere Türkiye muhalefeti, faşist iktidarın bu bildik tanıdık bayatlamış tuzağını artık aşmak zorundadır. Çünkü başka çare kalmamıştır.

Türkiye’deki antifaşist mücadelenin, demokrasi mücadelesinin bel kemiğini, tüm bileşenleriyle beraber HDP oluşturmaktadır. Çünkü HDP gerçek demokrasi mücadelesi yürüten tek muhalefet partisidir. Maruz kaldığı her türlü baskı ve zulme rağmen, bedel ödemekten çekinmeden, Türkiye’deki muhalefet dinamiğine yıllarca öncülük eden bir geleneği temsil ediyor. Gücünü ve cesaretini, dayandığı demokratik mücadele geleneğinden alıyor. Türkiye’deki demokrasi mücadelesinin şahdamarını oluşturuyor.

Bu yüzden başta Ana muhalefet partisi olmak üzere, muhalefet partilerinin HDP ile birlikte hareket etme fobisini aşarak, tüm muhalefet dinamiklerini antifaşist potada birleştirmeleri ve ortak eylem gücünü ortaya çıkarmaları gerekiyor. Yoksa Türkiye’nin bu karanlık faşist çıkmazdan çıkması pek mümkün görünmemektedir.

Kaynak: Yeni Özgür Poltika