Türkiye’de 18 yaşın altında her beş çocuktan biri işçi

Türkiye’de çocuk işçilerin haftalık çalışma süreleri OECD ülkelerindeki yetişkinlerin çalışma saatlerinden daha fazla. Ayrıca 18 yaşın altındaki her 5 çocuktan biri de işçi.

Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü kapsamında geçen yıl, DİSK Genel İş Emek Araştırmaları Bürosu Türkiye’de 1 milyondan fazla “çocuk işçi” bulunduğunu açıklamıştı. TÜİK’in son 2019 rakamına göre ise bu sayı 700 binden fazla. Fakat bu rakamların çocukların çoğunun kayıt dışı çalışması ve mülteci emeğinin de buna eklendiği düşünülürse çok daha fazla olması kaçınılmaz.

Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Vakfı’nın aktardığına göre, ayrıca Türkiye’de çocuk işçilerin çalışma saatleri OECD ülkelerindeki bir yetişkinin haftalık mesaisinden daha fazla. İktidarlar ise ne yasalarla ne denetimlerle çocuk işçiliğinin ve bu çocuklara dayatılan ağır iş koşullarını denetleme niyetinde değil.

Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Vakfı ANF’nin çalışan çocuklara dair sorularını yanıtladı.

Türkiye'de çocuk işçiliği 2022 yılı itibarıyla ne durumda?

Türkiye’de çocuk işçiliğinin nicel boyutunu yıllar itibarıyla izleyebileceğimiz bütün yaş gruplarını ve sektörleri kapsayan bir veri bulunmuyor. Çalışan çocuklara ilişkin eldeki en kapsamlı veri TÜİK’in düzensiz aralıklarla yayımladığı çocuk işgücü araştırmaları. Sonuncusu 2019 yılında yürütülen ve bulguları 2020’de açıklanan bu araştırmaya göre Türkiye’de bir ekonomik faaliyette çalışan çocuk sayısı 720 bin. Bunların yaklaşık beşte biri 15 yaş altındaki çocuklar. Çocukların yaklaşık yüzde 70’i sanayi ve hizmetler sektöründe çalışıyor. Tarımda çalışanların oranı yüzde 30 civarında. TÜİK’e göre 5-17 yaş grubunda çalışan çocukların aynı yaş grubundaki çocuklar içinde payını gösteren istihdam oranı yüzde 4,4. Ancak aynı oran 15-17 yaş grubu için yüzde 15,7. Erkek çocuklarda bu oran yüzde 21,7’ye çıkıyor. Yani 18 yaş altı her beş erkek çocuktan biri çalışıyor.

Ama bir yandan TÜİK son dönemim en tartışmalı verilerini de sunuyor. Bu anlamda ne kadar net bir tablo çiziyor?

TÜİK çocuk işgücü araştırması çocuk işgücüne ilişkin tek kapsamlı veri durumunda. Ancak bu veri gerçeği yansıtmaktan uzak. Çünkü TÜİK çocuk işgücü araştırmasının verileri (yani resmi çocuk işçi verileri) sonbahar-kış döneminde yapılan çocuk işgücü anketlerine dayanıyor. Anketin uygulandığı Ekim-Kasım- Aralık ayları, okulların açık olduğu, çoğunluğu turizm, tarım gibi mevsimlik işlerde çalışan çocuk işçilerin sahada bulunmadıkları bir dönem. Bunun yerine anketler çocuk emeği kullanımının yaygın olduğu yaz aylarında yapılsa, çocuk işçi sayısı çok daha yüksek çıkar. Ayrıca resmi veriler göçmen işçi çocukları ve çocuk işçiliğin bir biçimi olan çırakları içermiyor. Bu nedenle ülkemizde çalışan çocuk sayısı, resmi açıklamanın çok üzerinde.

Çalışan çocukların çalışma koşullarını göz önünde bulundurduğumuzda şunu söylemek mümkün: Türkiye’de yüzbinlerce çocuk beden ve ruh sağlıklarına uygun olmayan işlerde, kayıt dışı olarak, ağır koşullarda, çok uzun sürelerle çalıştırılıyor. Çalışma koşullarının tipik bir göstergesi olarak çalışma süresini ele aldığımızda durumun ne kadar ağır olduğu ortaya çıkmakta: Türkiye’deki bir çocuk işçinin haftalık ortalama çalışma süresi OECD ülkelerindeki yetişkin bir işçinin haftalık ortalama çalışma süresinin çok üzerindedir.

Peki, yasalar çocukları iş hayatından ne kadar koruyor?

Türkiye’de çocuk işçiliği çok köklü bir sosyal sorun ve gündelik politikalarla çözülmesi olası değil.  Bu sorun çok taraflı ve çok sayıda sosyal sorunla ilişkili olmasına karşın çözüme yönelik olarak üretilen politika belgelerinde gerek sorunun tarafları gerekse sorunun çok boyutlu yapısı göz ardı ediliyor. Çocuk işçiliğinin Türkiye’deki sermaye birikim stratejisinde oynadığı kilit rol de çoğunlukla görmezden geliniyor. Bu nedenle mücadele stratejisi de çocuk işçiliğini Türkiye’deki sınıfsal ilişkiler, sendikalaşma, tarım politikaları, göç politikaları, toplumsal cinsiyet rejimi, adaletsiz gelir dağılımı, eğitim sistemi, işgücü piyasasının yapısal sorunları, sosyal koruma sistemi gibi diğer politika alanlarından ayrıştırılarak inşa ediliyor. Hal böyle olunca, çok sayıda yasal düzenleme yapılmış ve politika belgesi üretilmiş olmasına karşın atılan adımlar sonuca ulaşmıyor.

Ayrıca SGK verilerine göre sigortalı olarak çalışan çocuk sayısı yalnızca 49 bin. Bu TÜİK’in açıkladığı çalışan çocuk sayısının yalnızca yüzde 7’sine denk geliyor. Yani yasaların sağladığı istihdam güvencelerinden yararlanması beklenenlerin oranı yalnızca yüzde 7. Son 5 yılda sigortalı çalışan çocuk oranının yüzde 65 oranında azaldığını da göz önünde bulundurursak, çocuk işçilerin çalışma koşullarının iyileşmekten çok kötüleşme eğiliminde olduğunu söyleyebiliriz. 

Sorunun birçok katmanı olduğunu söylüyorsunuz bir de çalışma koşullarının ağır oluşuna da dikkat çektiniz. Bu anlamda çocuklar iş kazaları/cinayetleri ve koşullarından nasıl etkileniyor?

İSİG Meclisi’nin verilerine göre son 8 yılda 556 çocuk iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Bu iş cinayetlerinin önemli bir bölümü çocukların çalıştırılmasının yasak olduğu işlerde yaşandı. Çocukların ciddi bir bölümü mevzuatın çalışmasına izin vermediği yaştaydı. Çocukların çok büyük çoğunluğu kayıtdışı çalıştırılıyordu. İşyerlerinde işçi sağlığı iş güvenliği önlemleri alınmamıştı. Daha pek çok ihlal sayılabilir. Tüm bunlar çalışma yaşamını düzenleyen pek çok yasanın işyerlerinde yaşama geçirilmediğini, ihlal edildiğini gösteriyor. Çalışma Bakanlığı’nın iş teftiş verileri Türkiye’de işyerlerinin çok sınırlı bir bölümünün denetlenebildiğini gösteriyor. Çocukların yaygın olarak çalıştığı küçük ve orta ölçekli işyerlerinin denetim görme oranı çok çok daha düşük. Bakanlığın denetimlerde ulaştığı çocuk işçi ve çırak sayısının düşüklüğü de bunu doğruluyor.

Özellikle mülteci nüfusunun artmasıyla birlikte bugün birçok mülteci çocuğun okula değil işe gittiği birçok haberle bile kamuoyuna yansıyor. Buradaki tablo nedir?

Türkiye’de işgücü, istihdam, iş kazası gibi konulardaki resmi istatistikler göçmenleri kapsamıyor. Oysaki Türkiye’de çok uzun zamandır göçmen emeğinden yaygın bir şekilde yararlanılıyor. Her ne kadar göçmenler büyük ölçüde Suriyelilerle özdeşleştirilse de Türkiye’de Suriyelilerle birlikte, Azeri, Gürcü, Afgan vd. göçmen grupları tarım, inşaat, tekstil ve tekstil gibi sektörlerde yaygın bir şekilde düşük ücretlerle kayıt dışı olarak istihdam ediliyor.

Pek çok alan araştırması, olağanüstü koşullarda yaşam mücadelesi veren göçmen hanelerin çocuklarının da çalışmak zorunda kaldığını gösteriyor. Bugün, belli işler neredeyse tümüyle göçmen işçiler tarafından yapılır hale geldi. Alan araştırmaları, atölyelerde-tarlalarda yabancı göçmen çocuk işçilerin neredeyse haftanın her günü 12-15 saat çalıştırıldığını ortaya koyarken, resmi istatistiklerde bu işçileri görmek mümkün değil. Türkiye’deki göçmen nüfusun büyüklüğü dikkate alındığında, çocuk işçilik de dahil istihdam istatistiklerinde göçmenleri dışarıda bırakan her veri yanıltıcı. Bu kapsamda resmi çocuk istatistikleri göçmen çocukları kapsamadığı için çocuk işçilik sorununu olduğundan çok daha küçük gösteriyor.