Tutsak öğretmen Demir'in ailesi: Hukuksuzluk son bulsun

Tutsak öğretmen Demir'in ailesi: Hukuksuzluk son bulsun

"Terör örgütü üyeliği" iddiasıyla tutuklu bulunan eğitim emekçisi Yusuf Demir'in eşi Sevgi Demir, eşine komplo kurulmasına rağmen hukuki sürecin işlemediğini belirtti. Anne Kumru Demir ise oğlunun "başını kuma gömerek yaşamadığı" için hedef alındığını söyledi. Yusuf Demir'in 'suç' dosyasında 'iş cinayetinde ölenler ve eğitim sistemini protesto etmek için eylemlere katılmak' da yer aldı.

Yusuf Demir, KESK İstanbul 7 No'lu Şube'nin aktif üyelerinden. 33 yaşında. Sınıf öğretmeni. Eğitim Sen'in de eski Dersim yöneticilerinden. 16 Ekim 2012 tarihinden bu yana "TKP-ML örgüt üyesi olmak ve patlayıcı bulundurmak" suçlamasıyla tutuklu. Türk yargısı için artık klasik hale gelen şekilde; kitap ve sinema filmi CD'leri de 'suç unsurları' arasında. Demir'in 19 Eylül'de 3. duruşması görülecek. Kızı Nora, tutuklandığı gün doğdu. Nora, çıplak üst aramasıyla henüz yaşını doldurmadan tanıştı!

Tutsak öğretmen Yusuf Demir'in eşi Sevgi Demir ve annesi Kumru Demir ile konuştuk...

'4 SAAT BOŞ BİR ARAZİDE TUTULDU'

Kamu emekçisi olan Sevgi Demir (29), eşinin gözaltına alınma sürecini şöyle anlattı: "Yusuf 16 ekimde, sabah mahalle bakkalına ekmek almak üzere çıktığı sırada etrafı sarılıp darp edilerek, bir otomobile bindirildi. Yaklaşık 4 saat boş bir arazide bekletildikten sonra gözaltına alındı. O sırada evde onu bekliyordum. İlerleyen saatlerde evim sarılarak arama yapıldı. Biz Yusuf‘un sendikal faaliyetlerden kaynaklı sık sık karşılaştığımız sıradan gözdağı aramaları sandık. Arama sırasında evimden sözde suç unsuru teşkil edecek; şu günlerde herkesin kitaplığında bulunabilecek kitaplara el koydular. Çeşitli film ve müzik CD'lerini aldılar. Ve Yusuf'un 4 gün süren gözaltı maratonu başlamıştı."

Yusuf Demir, savcılık ifadesinden sonra, 19 Ekim 2012'de tutuklandı. Sevgi Demir, eşinin tutuklanmasına gerekçe olarak gösterilen "yasadışı örgüt üyeliği" için dosyaya eklenen eylemleri ise şöyle sıraladı: "4+4+4 eğitim sistemine karşı düzenlenen eylem, Esenyurt’ta Marmara Park inşaatında ölen 11 işçi için düzenlenen eyleme katılmak, sağlık emekçilerinin grevine destek eylemine katılmak."

Kızları Nora'nın eşinin tutsak edildiği gün dünyaya geldiğini söyleyen Demir, "Eşim hayatı boyunca ezilenlerin haklarını savunup, acılarını acısı gibi hissedip; Kürt ve Alevi bir aile olmamıza rağmen kızının isminin Ermenice olmasına karar verdi. Nora Ermenice ışık demek. Aramıza katılmasıyla yolumuzu aydınlatacağına hep inandık" dedi.

'NORA BEZİ ÇIKARILARAK ARANDI'

Nora'nın, tutsaklık sürecinde olumsuz etkilendiğine değinen Demir, yetkililerin görüş günlerinde çocuklarına yaptıkları kötü muameleyi örnek gösterdi: "Hem bir şekilde babasız doğmuş oldu, hem de görüş günlerinde hırpalanıp enfeksiyon kapmıştı. Devletin hapishaneleriyle erken tanıştı. Henüz yaşını bile doldurmadı ama kötü muameleyi tattı. Görüş öncesinde, kış günü masanın üzerine yatırılıp bezi dahi soyuldu. Biberonunun alınmasına bile izin verilmiyordu. Bizlere yapılan kötü muameleden bahsetmeme bile gerek yok; yaşadığımız ülke bu anlamda hayal dünyamızı zorluyor! Görüşme sırasında Nora'nın oyuncağının içeri alınmaması, ayrıca açık görüş alanının havalandırmasının olmaması sıkıntıları artırıyordu. Pencerenin açılması kaynak yapılarak engellenmiş."

'ALEYHTE İFADE VEREN KİŞİ İFADESİNİ GERİ ÇEKMESİNE RAĞMEN...'

İddianame açıklanana kadar eşinin hangi suçtan yargılandığından haberdar olmadıklarını ifade eden Demir, dosyada gizlilik kararı olduğu bilgisini verdi. Ancak dosyada gizlilik kararı olmasına rağmen ana akım medyaya haberlerin servis edildiğini; eşi hakkında kamuoyunda yıpratma politikasına girişildiğini anlatan Demir, "İddianameye göre evinde patlayıcı madde yapımında kullanılan malzemelerin bulunduğu zat, bu malzemelerin eşim tarafından kendisine ulaştırıldığını iddia etmişti. Diğer yandan iddianamede Yusuf’un suçlu olduğuna dair hiçbir kanıt yok. Parmak izi, telefon görüşmeleri ve herhangi bir fotoğraf bulunmuyor. Hatta birinci duruşmada ifade veren kişi de ifadesini geri çekmiş; önceki ifadeyi de baskı altında verdiğini söylemişti. Yani senaryo yazılmış, kurban ise Yusuf idi" diye konuştu.

Sevgi Demir, bu komplonun sebebini ise eşini anlatarak açıklıyor: "Yusuf devrimci, demokrat, aydın bir öğretmendir. Üniversite yıllarında öğrenci hareketiyle başlayan mücadelesi eğitim emekçisi olduktan sonra sendikal faaliyetlerle devam etti. Yusuf ana dilde, bilimsel ve parasız eğitimden yanaydı. Firüzköy'de dar gelirli emekçi ailelerin çocuklarını eğitiyordu. Okulda çok seviliyor ve sendikasının bütün faaliyetlerine katılıyordu. Ayrıca Dersim'de şube sekreterliği yaptığı sıralarda da çok fazla tehdit alıyordu. Bütün bunlar bu senaryoya kurban seçilmesi için yetiyordu."

ANA AKIM DEVREDE, BOMBACI ÖĞRETMEN!

"Şu sıralar herkesin büyük bir sabır ile aradığı adaleti istiyorum" diyen Demir, ana akım medyaya da tepkili: "Sözde çeşitli basın mensupları eşimin tutuklanmasını yalan yanlış haber edip, kişisel mahremini ihlal edip kendisini hedef göstermişlerdir. Eşim 'bombacı öğretmen' diye fişlendi. Bütün bu sözde basın patronlarına bizleri mağdur ettiklerinden kaynaklı dava açacağız."

ANNE DEMİR: DOĞUM HABERİNİ BEKLERKEN...

Yusuf Demir'in annesi Kumru Demir ise oğlunu "hiçbir zaman başını kuma gömerek yaşamadı" diyerek tanıtıyor. "Bir anne için en zor olanı yaşadım. Telefonla eşinin doğum haberini beklerken oğlumun tutuklandığı haberini aldım" diyen anne Demir, gözaltı sürecinde karakolda oğlunu ararken polislerin kendisine "nerelisin" diye sorduklarını açıkladı. Ayrıca kendisine karakolda "öyle biri yok" yanıtı verildiğini söyleyen anne Demir, şunları kaydetti: "

"Bir anne olarak 10 aydır süren bu hukuksuzluğun bitmesini istiyorum. Oğlumun suçsuzluğuna inanıyorum. Benim çocuklarımın suçu nedir ? Suçsuzdurlar... 10 aydır serbest bırakılması için elimden gelen her şeyi yapıyorum. Torunumun dünyaya geldiği gün oğlum içeri alınmıştı. Sevinemiyor, sürekli ağlıyordum."

Demir Ailesi, 19 Eylül 2013 tarihinde Çağlayan Adliyesi’nde görülecek olan 3. duruşma için tüm duyarlı kamuoyuna katılım çağrısı yaptı.