Vali ve Kaymakam Lice olayını 'karakol protestosu' olarak değerlendirdi
Vali ve Kaymakam Lice olayını 'karakol protestosu' olarak değerlendirdi
Vali ve Kaymakam Lice olayını 'karakol protestosu' olarak değerlendirdi
Lice'de askerlerin halkın üzerine ateş etmesi sonucu 1 kişinin ölümü 9 kişinin yaralanması ardından Lice'ye gidip incelemelerde bulunan Türkiye Barış Meclisi basın toplantısı düzenleyerek yaşananları kamuoyuna aktardı.
Türkiye Barış Meclisi (TBM) heyetinin, Lice'nin Kayacık köyünde 28 Haziran'da karakol yapımını protesto eden kitleye askerler tarafından ateş açılması sonucu Medeni Yıldırım'ın yaşamını yitirdiği ve 9 kişinin yararlanması ile sonuçlanan olaylar hakkında Diyarbakır ve Lice'de yaptığı görüşme ve incelemeler sonucunda elde edilen bilgi, değerlendirme ve önerilere ilişkin Diyarbakır Barosu Toplantı Salonu'nda basın toplantısı gerçekleştirildi.
Toplantıda heyetin raporunu açıklayan TBM Dönem Sözcüsü Hakan Tahmaz, Lice'de yaşanan olayın süreci fazlasıyla zora soktuğunu kaydederek, "PKK'nin silahlı güçlerinin geri çekildiği, barış ve çözüme yönelik toplumda umudun yeniden yeşerdiği ve güvensizliğin ciddi boyutlarda olduğu bir dönemde böylesi bir olayın yaşanmış olması barış sürecini fazlasıyla zora sokan bir gelişme olmuştur" dedi.
Tahmaz, bölgedeki bazı asker ve polislerin kaçakçılıkla ilişkili olduğunu ve ilçede görev yapan askerlerin mal varlıklarının araştırılması sonucunda doğrulanacağını belirterek, "Olayların uyuşturucu kaçakçığıyla bağlantısını sorduğumuzda vali, bunun bir iddia olduğunu, kesin bir bilgi olmadığını söyledi. Bu iddiayı kaymakama sorduğumuzda ise kesin bir dille 'olay karakol protestosudur' ifadesini kullandı. Görüşülen istisnasız bütün diğer kişiler, bu iddiayı yalanlamış, gösteri yapanlardan daha çok bölgedeki bazı güvenlik güçlerinin kaçakçılıkla ilişkili olduğunu iddia etmişlerdir. İlçede görev yapan askerlerin mal varlıklarının araştırılmasının sonuçlarının, bunu doğrulacağı ifade edilmiştir" diye konuştu.
Protesto olayının ardından halkın dağıldığı esnada kitle üzerine askerler tarafından ağır silahlarla ateş açıldığını kaydeden Tahmaz, şunları dile getirdi: "Kalekol inşaatı önünde yapılan protestonun bitiminden ve katılımcıların dağılmaya başladığı bir esnada, kitle üzerine jandarmalar tarafından ağır silahlar ile ateş açılamasına, gaz bombalarının atılmasına gerekçe olarak gösterilen kitlenin içinde silahlı kişilerin bulunduğu, bunların havaya ateş ettiği gibi basına yansıyan iddiaları bir tek kişi bile doğrulamamıştır."
Tahmaz, heyetin Lice'deki incelemeleri sonucu elde edilen tespitleri şöyle aktardı: "Hiçbir kamu yetkilisinin Medeni Yıldırım'ın ailesini başsağlığı için aramaması dikkat çeken konudan bir tanesidir. Aynı biçimde yaralıların Diyarbakır'a kendi olanakları ile taşınması, çok sayıda yaralının, güvenlik kaygısıyla hastanelere başvurmadığını ve kendi olanakları ile tedavi oldukları tespit edildi. Yaralıların çoğuna kurşunların vücutlarının arka kısmında girmiş olması, karakolun saldırı altında kaldığı ve meşru müdafaaya başvurduğu iddialarını doğrular nitelikte değildir. Tam tersine karakoldan uzaklaşmakta olan kitlenin üzerine ateş açılmış olduğunu göstermektedir. Bir de savcının delil toplaması sırasında karakol bahçesi dışında, kitlenin bulunduğu alanda tek bir ateşli silah boş kovanın bulunmaması bu iddianın gerçek olmadığını ve delil toplama sürecinde bir dizi sorunun yaşandığı ve delilerin karartılabileceği dillendirildi."
Tahmaz, görüştükleri köy sakinleri ile muhtarın, karakol istemediklerini, köyün elektrik, doktor, yol gibi daha hayati ihtiyacı olduğunu aktardığını ifade etti. Soruşturmanın sağlıklı yürütülmesi için olay anındaki karakol yetkililerinin görevlerinden el çektirilmelerinin gerektiğinin altını çizen Tahmaz, şunları dile getirdi: "Dikkat çekmek istediğimiz bir başka husus ise dosyaya savcılık tarafından gizlilik hükmünün getirilmiş olmasıdır. Roboski katliamında ve gizlilik kararı verilen bütün dosyaların üzerinin kapatılmış olması bizleri bu olayda da aynı sonuçla karşılaşacağımızı düşündürmektedir. Türkiye Barış Meclisi olarak, temenni ve çabamız Kayacık köyünde yaşanan vahim hadisenin açıklığa kavuşması ve ortaya çıkan güven sorununun giderilerek yaşanan acıların bir nebze de olsa dindirilmesi, hassas bir durumda olan barış sürecinin daha fazla zarar görmemesidir. Bu olayın bütün yönleriyle aydınlatılması ve sorumluların yargı önünde hesap vermesi bir sorumluluktur.
PKK silahlı güçlerinin geri çekildiği bir ortamda çok sayıda ilde gerçekleştirilen kalekol inşaatları bölge halkında ciddi bir hassasiyet ve tedirginlik yarattığı güven yitimine yol açmıştır. Başbakan'a sunulan Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu grubunun raporunda da önerildiği gibi yeni karakol ve kalekol projeleri durdurulmalıdır. İçinden geçtiğimiz süreçte güven arttırıcı önlemlerin öncelikle hükümet tarafından acilen alınması ihtiyacı ortadır. Güvenlikçi, militer bir dönemin projesi olarak geliştirilen kalekollar ve karakol tadilatları şu anda barış sürecinin önüne dikilen kaleler görünümünü arz etmektedirler. Demokratik muhalefet, gösteri, protesto hakkının kullanılmasına, bu hakkın evrensel anlamına uygun azami hassasiyet gösterilmesi, herkesin en temel yurttaşlık hakkı ve sorumluluğu olduğunu unutmamak gerektiğini herkese bir kez daha hatırlatırız. Son olarak Başbakan ve hükümet yetkililerinin konuyu uyuşturucu kaçakçılığı ile izah etme konusundaki ısrarlarının ve çözüm sürecine dönük umutları kırıcı açıklamalarının kabul edilebilir sorumlu bir davranış olmadığını belirtmek isteriz. Bu konudaki ısrarın konunun aydınlanmasının ve sorumlularının yargılanmasının önüne geçilmesine dönüşmesi tehlikesini taşıdığını hatırlatırız."