Besna Tosun: Bu onurlu mücadeleye sahip çıkalım!

Kaybedilen Fehmi Tosun’ın kızı Besna, “Gözaltında kayıplar gerçeğiyle 12 yaşında yüzleşmiş biri için pek kolay değil elbette ama bizler o meydanda 2. kuşağız ve annelerimizin mücadelesini devraldık. Bu onurlu direnişine sahip çıkmaya çağırıyoruz” dedi.

Sivil itaatsizliğinin en büyük tanımı Cumartesi Anneleri 700. haftalarını geride bırakıyor. Çocuklarını kaybeden devlete karşı, yılmadan, her cumartesi günü Taksim Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen anneler, çocuklarının akıbetini sormaktan asla geri durmadılar. ‘Bir şeyler yapmalıyız, bir şeyler yapmalıyız... Birisi “oturalım” dedi, diğeri “Galatasaray” dedi, bir diğeri, “her hafta” dedi, bir diğeri “sessiz olsun” dedi. 27 Mayıs 1995'te gittiler ve Galatasaray’da oturdular.

Arjantin’de cunta yönetiminin, “kaybettiği” çocuklarını arayan 14 kadın, beyaz tülbentleriyle başkanlık sarayının bulunduğu Plaza Del Mayo’nun önüne geldiklerinde 41 yıl sürecek bir mücadelenin fitilini ateşlediklerini bilmiyorlardı. Plaza Del Mayo annelerinin bir sözü vardı; ‘Kaybedilen mücadele terk edilen mücadeledir.’ Mücadeleleri bırakmayan Cumartesi Anneleri’de kırmızı karanfilleri ile dünyaya, Türkiye’nin kaybettiği çocuklarını bulmak için ant içtiler adeta.

Medyanın Cumartesi Anneleri diye adlandırdığı ve 23 yıla yakındır da Cumartesi Anneleri olarak bilinen kayıp yakınları, 25 Ağustos’ta Galatasaray Meydanı’nda 700. Kez toplanacak. Gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun, 700. Haftayı, Cumartesi Annelerini ajansımıza değerlendirdi.

ANNELERİN MÜCADELESİ HİÇ BİTMEDİ

Tosun, 700. haftayı tanımlarken, 699. haftadan bir farkının olmadığını ama yine de aynı taleplerle sessiz oturmalarını gerçekleştireceklerini bildirdi. Tosun, Cumartesi eylemlerini, “700. haftadır oturuyoruz ama bu 23 yıllık bir mücadele. 27 Mayıs 1995'te başladık. 200. Haftadan sonra yoğun polis müdahalesi başladı ve Anneler 30 hafta boyunca Galatasaray’da coplanarak, saçlarından yerlerde sürüklenerek, işkenceyle gözaltına alındılar. Bu nedenle oturmalarına 1999’da ara vermek zorunda kaldılar ama bu arayış bu mücadele yeniden Galatasaray Meydanı’nda oturmaya başlayana kadar farklı alanlarda hep sürdü” şeklinde anlattı.

GALATASARAY ANNELERİN BİZLERE MİRASIDIR

Çocukluğundan beridir kayıp yakını olan ve Cumartesi Annelerini yaşamıyla bütünleştiren Tosun, her cumartesi günü meydanda oturmasının kendisine ne hissettirdiğini, “Gözaltında kayıplar gerçeğiyle 12 yaşında yüzleşmiş biri için pek kolay değil elbette ama bizler o meydanda 2. kuşağız ve annelerimizin mücadelesini devraldık. Onlar bize sadece Galatasaray' da değil sadece kayıplar için de değil hayatın her alanında bütün haksızlıklara karşı direnmeyi mücadele etmeyi öğrettiler. Meydanda kendimi daha güçlü hissediyorum. O meydan annelerimizin mirasıdır. Hakikat ve adalete ulaşana kadarda kuşaktan kuşağa sürecek bu mücadele” sözleriyle belirtti.

ERDOĞAN, ‘İMZALAMIYORSAK BİR BİLDİĞİMİZ VAR’ DEMİŞTİ

Devletin kendilerine verdikleri tutmadığını ve duygularıyla her fırsatta dalga geçildiğini söyleyen Tosun, 2011 yılında Erdoğan’la görüştüklerini aktardı. Görüşme sırasından taleplerini ilettiklerini ve taleplerinden biri olan Türkiye’nin BM kayıplar sözleşmesini imzalaması olduğunu belirten Tosun, “Erdoğan’ın buna cevabı ‘imzalamıyorsak bir sebebi var’ oldu. Bu görüşmeden sonra TBMM’de özel bir komisyon kuruldu ama bu komisyonun görevi sadece iki kayıp dosyasını araştırmaktı. Bunlarda biri de Cemil Kırbayır dosyasıydı. Yapılan soruşturmadan sonra 350 sayfalık bir rapor hazırlandı. Bu raporda Cemil Kırbayır’ın gözaltında kaybedildiği yazıldı. Bütün tanıkların beyanları yer aldı. Sonra da dosya raporla beraber meclis tarafından Kars Cumhuriyet S avcılığına suç duyurusunda bulunuldu. Komisyon görevini yaptı ama aradan geçen bunca zamana rağmen savcılar tek bir somut adım atmadı” dedi.

KAYBEDENLERDEN HESAP SORACAĞIZ

Türkiye’nin kaybettiği insanlar hakkında politikalarını değerlendiren Tosun, “Gözaltında kaybetme politikası 90'lı yıllarda bir devlet politikası olarak sistematik olarak uygulandı. Bu kaybetme politikası, bu ülkenin bütün muhaliflerini özellikle Kürtleri yok etmeye ve sindirmeye yönelik bir politikaydı. Cumartesi Anneleri bu kaybetme politikasına karşı bir direniş başlattılar. Galatasaray’a ilk çıktıklarında da ilk talepleri, ‘gözaltında kayıplar son bulsun’du. Mücadeleyle bunun önüne geçtiler. Bizler de mücadeleyi büyüterek kayıplarımıza ulaşacak ve kaybedenlerden hesap soracağız” sözlerini kullandı.

ONURLU DİRENİŞE SAHİP ÇIKALIM!

Galatasaray Meydanı’na toplanma çağısında bulunan Tosun, şunları söyledi: “Gözaltında kaybetme insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Bizler gözaltında kayıplara karşı bir mücadele yürütüyoruz. Bu sadece biz kayıp yakınlarının değil görevi değil hepimizin görevi. Cumartesi Anneleri’nin mücadelesine sahip çıkmak, insanlık onuruna sahip çıkmaktır. Herkesi 700. hafta da Galatasaray’a, Cumartesi Anneleri’nin onurlu direnişine sahip çıkmaya çağırıyoruz.”