Mustafa Karasu Haki Karer’i anlattı

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, PKK’nin kuruluşunda Haki Karer’in şehadetinin etkisini ifade ederek “bu parti Haki'nin partisidir. Haki'nin şehadetinin oluşturduğu partidir. Bu nedenle Önderlik PKK ‘Şehitler Partisi’ dedi” şeklinde konuştu.

PKK’nin 44’üncü yıl dönümünde Ajansımıza konuşan Karasu, 1977 yılında Antep’de bir komplo sonucu katledilen Haki Karer’i anlattı. Karer’in şehadetinin PKK’nin kuruluşundaki önemine dikkat çeken Karasu şöyle konuştu:

HAKİ YOLDAŞIN ANLAMI BÜYÜKTÜR

“PKK'nin 45'inci yılına girerken PKK'yi kuran, Önder Apo'yu saygıyla selamlıyor, Partimizi, mücadelemizi bugünlere getiren şehitlerimizi minnetle ve saygıyla anıyorum. Partimizin resmi olarak 44'üncü kuruluş yıl dönümü olsa da aslında 50'inci yıl içindeyiz. Apocular bilindiği gibi 1973 baharında Ankara'da Çubuk Barajı'nda kurulmuştur. Önder Apo ve beş arkadaşı ilk grup oluşumunu gerçekleştirmiştir. Partimiz açısından Haki Karer yoldaşın anlamı çok büyüktür. Haki Karer yoldaşın parti içinde, partimizin mücadelesi içinde, partimizin bugünlere gelmesinde çok önemli bir yeri vardır. Önder Apo'nun ilk yoldaşlarındandır. Önder Apo zindandan çıktıktan sonra evi olmadığından ev arayışına girdiğinde, bir arkadaşı Haki ile Kemal'in kaldığı evde yer olduğunu, orada kalabileceğini, oradaki arkadaşların devrimci arkadaşlar olduğunu, kendisini kabul edeceklerini söylemiş. Önder Apo da 1972 sonunda Haki ile Kemal'in bulunduğu eve gidiyor. Selam veriyor. Kendisinin cezaevinden çıktığını, ev aradığını, şu anda kalacak yerinin olmadığını, bu evde kalmak için geldiğini söylüyor. Tabi bir arkadaşın önerisi ile buraya geldiğini belirtiyor. Kemal şöyle diyordu: Önderlik geldi eve. Bize hiç kalabilir miyim? diye sormadan ben buraya geldim. İşte bir arkadaş sizi önerdi, devrimci arkadaşlar olduğunu söyledi bundan sonra ben burada kalacağım dedi ve öyle kaldı. Tabii bunu belirtirken Önder Apo'nun üslubunun, tarzının nasıl etkileyici olduğunu, nasıl hemen insanları etki altına aldığını söylüyordu. Zaten Kemal arkadaş diyordu, bir hafta sonra evin sahibi oldu. Bir ay içinde de artık hepimiz onun düşüncesi doğrultusunda hareket ediyorduk. Bizi ideolojik olarak, düşünsel olarak, duruş olarak etkiledi. Artık evin yöneticisi de oydu, ideolojik, teorik olarak da o ev ortamını etkileyen arkadaş olduğu değerlendirmesi yaparak Önder Apo'nun kişiliğini, etkileyici kişiliğini, önderlik kişiliğini ifade ediyordu.

HAKİ ANKARA'DA DEVRİMCİ ÇALIŞMALARDA YER ALIYOR 

İşte Önder Apo'nun Kemal ve Haki ile tanışmaları böyle oluyor. Bir yönüyle cezaevinden çıktıktan sonra ilk arkadaşları oluyor. Kendi düşüncesi doğrultusunda etkilediği ilk arkadaşlar oluyor. Böyle bir özelliği var. Daha sonra giderek Önder Apo hem Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde devrimcileri hem de Ankara'da devrimcileri örgütler iken Haki ile Kemal Önder Apo'nun yakınındaki arkadaşlar oluyor. Haki, Önder Apo’nun Ankara'daki devrimci çalışmalarında yer alıyor. Özellikle ADYÖD'de birlikte çalışıyorlar. Zaten ben Önder Apo'yu cezaevinden çıkar çıkmaz gördüm. 1972'de Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne girdim. Önder Apo da zaten ekimde miydi, kasımda mıydı cezaevinden çıkmıştı. Okula gelmişti, sanırım ekimde çıkıp gelmişti. Ve imtihanlara girip sınıfı da geçmişti. O dönem öyle bir hak veriyorlardı. Her hangi bir nedenden dolayı hazirandaki imtihanlara katılmıyorsa o zaman işte sonbahardaki imtihanlara katılırdı. Önder Apo da cezaevinden çıktıktan sonra imtihanlara girmiş ve sınıfı geçmişti.

HAKİ ÖNDER APO'NUN EN YAKININDAKİ İSİMDİ

İşte bu süreçte cezaevinden çıkıp Ankara'da Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde devrimci mücadeleyi geliştirirken en yakındaki arkadaş Haki arkadaş olmuştur. Önder Apo ile Haki'nin, tabii ki Kemal'in Ankara'da devrimci mücadelenin gelişmesinde, devrimci gençliğin örgütlenmesinde çok önemli rolleri olmuştur. Ben şahidim. Cezaevinden çıktıktan sonra Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde THKP-C sempatizanlarını ilk örgütleyen Önder Apo'dur. THKP-C'nin önderleri cezaevinden çıkmamıştı daha o zamanlar. İşte Nasuh, Mithat daha cezaevinden çıkmamıştı yine. İşte o dönem Dev Yol'un THKP-C'nin önderlerinden olan o grup içinde olan Oğuzhan Müftüoğlu ve diğerleri de cezaevinden çıkmamıştı.

Bu süreçte, 73-74, o yıllarda Ankara'daki devrimci gençliği örgütleyen Önder Apo ve yanındaki Haki Karer ve Kemal yoldaşlar olmuştur. Buna ben yakından şahidim. Çünkü ben de Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde okuyordum. O süreci yakından takip ediyordum. Ben o zaman THKO sempatizanıydım. Ama Önder Apo'nun o dönemde Ankara gençliğini örgütlemede öncülük yaptığını, özellikle THKP-C sempatizanı THKP-C düşüncesinde gençliği örgütlemede öncülük yaptığını çok iyi biliyorum. Bu çok önemli bir durumdu.

AYRI GRUP OLARAK ÖRGÜTLENME GELİŞİYOR

Haki arkadaş Önder Apo'ya böyle bir yoldaşlık yapıyor. Haki ve Kemal, Türk arkadaşlar olduğu için Önder Apo aslında ilk başlarda onları Türkiye'de herhangi bir devrimci hareket içinde ya da ayrı bir devrimci örgüt kurarak bu kendi yürüttüğü mücadelenin parçası olması gerektiğini düşünüyor. Zaten 1974 yılının sonuna kadar. Aslında ilk başlarda Önder Apo, THKP-C ile birlikte Kürt gençliğini, Kürt halkını örgütlemeyi düşünüyor. THKP ile derken yani Türkiye'deki devrimci örgütlerle birlikte, Türkiye'deki devrimci mücadeleyi ve Kurdistan'daki özgürlük mücadelesini birlikte geliştirme yaklaşımı içindeydi. İlk başlarda yaklaşım böyle. Ama daha sonra şunu görüyor artık Türkiye'deki devrimci güçlerin, Türkiye'deki sol güçlerin Kurdistan'a yaklaşımının yanlışlığını, yetersizliğini görünce ayrı bir grup olarak örgütlenme ihtiyacını duyuyor. Bunu böyle belirtebiliriz. Eğer o dönem Türkiye'deki devrimci hareketler doğru yaklaşsaydı, Türkiye'deki devrimci hareketle Kurdistan'daki devrimci hareket ortak bir mücadeleyle Türkiye'de hem demokratik devrimi gerçekleştirebilir hem de Kurdistan özgürleştirilebilirdi. Önderliğin ilk düşüncelerinde bu var. Ama sonradan tabi bu gerçekleşmiyor. Aslında Önder Apo, Kemal ve Haki'nin Türkiye'nin devrimci hareketinin gelişmesinde rol oynayabileceğini düşünüyor. Ancak arkadaşlar kabul etmiyorlar. Türkiye solunun durumuna bakıyorlar, örgütlere bakıyorlar. Bir de Önder Apo'nun duruşuna, yaklaşımına, düşüncesine bakıyorlar. En doğru duruşun, en doğru tutumun Önder Apo ile birlikte Kurdistan'daki özgürlük mücadelesinin geliştirme olduğunu görerek Önder Apo ile birlikte hareket etme kararı alıyorlar. İşte zaman zaman dillendiririz ya Kemal Pir cezaevinde de söylemiştir. Kurdistan devriminde Türk halkının da özgürlüğünü, devrimini görmüştür. Ortadoğu devrimini görmüştür. Bu nedenle de Kurdistan devrimine katılmışlardır. Tabi Haki'nin katılması, Önder Apo ile birlikte mücadelesi çok çok önemlidir. Önder Apo zaten Haki için "gizli ruhum" demiştir.

HAKİ VE KEMAL DİKMEN TOPLANTISINDA

Ben Hakileri 75'te tanıdım, Haki ile Kemal'i. Sonradan daha aktif biçimde, yani artık kesin kararla Kürt halkının özgürlük mücadelesine katılma kararı alınınca, bu bu tamamen netleşince, 1976'da bizim Dikmen toplantısı var. Ocak ayında yapılan Dikmen toplantısı. Oradaki toplantıya Kemal ve Haki de katıldı. Ve şunu söyleyebilirim ilk önemli resmi toplantı idi. Zaten o toplantıda sanırım 25-30 arasında arkadaş vardı, o civardaydı. Siverekli öğrencilerin kaldığı bir evde yapılmıştı toplantı. O toplantıda herkes öz geçmişini ortaya koydu. Yani hepimiz nerede doğmuşuz? Hangi aile ortamında yetişmiş, biz nasıl devrimci harekete katılmışız. İşte Apocu gruba neden katılmışız. Yani öz kimliğimizle birlikte bu süreci anlatan girişle toplantı başlamıştı. Yani toplantıda değerlendirme yapılmadan önce hepimiz ilk önce bir öz geçmişimizi kısaca anlattık. Haki ile Kemal de anlattı. Öz geçmişten hatta bazı arkadaşlar yeni tanıdıkları için şaşırmışlardı. Yani Kurdistan'da herkes Kürtlükten kaçarken, Kurdistan'daki özgürlük mücadelesi çok zorlu bir mücadeleyken, Türkiye'de şovenizm yaygın ve gelişkinken, Türkiye'de devrimci hareketler (tabii ki önceden var ve daha büyükler, daha etkililer), böyle bir durumda iki tane Türk arkadaşın böyle bir toplantıya katılması tabi ki arkadaşlar tarafından dikkatle izlenmişti. Arkadaşlar için dikkat çekici olmuştu.

HAKİ GRUBUN YÖNETİMİNDE

76'daki bu toplantıdan sonra Haki, Başkan'ın yardımcısı olarak üç kişilik yönetimde yer aldı. Bir yönü ile Başkan'a iki tane yardımcının olduğu bir yaklaşım da benimsenmişti. Tabi 76 toplantısı çok önemliydi. O güne kadar Ankara'da çalışıyorduk. Ankara'da ideolojik mücadele yürütüyorduk. Gençliği kazanmaya çalışıyorduk. Kendimizi yetiştirmeye çalışıyorduk. 1976'nın başında. Yani 75 sonu diyebiliriz. 75'in sonu ve de 76'nın başında Dikmen'de yaptığımız toplantıda Kurdistan'a dönüş karar alındı. Bu da çok önemliydi. Erkenden Kurdistan'a dönüş kararı alındı. Yani Apocu grubun 73'te ilk kuruluşu gerçekleşti. Ama esas tabi etkinliği 74'ten sonra arttı.

1974 özellikle de 1975 yılı Apocu grubun Ankara'da örgütlendiği, geliştiği yıllar oldu. İlk kadrolar oluşunca, işte Ankara'da diyelim 15-20 tane kadro ortaya çıkınca Önder Apo bu çalışmaların artık Kurdistan'a taşınması kararına vardı. O toplantıda o kararı bir örgüt kararı olarak, grup kararı olarak kararlaştırdı. 76 toplantısından sonra Kurdistan'a gidişler oldu. Önceden de vardı. Önceden Başkan zaten Kurdistan'a zaman zaman gidiyordu. Yine Cuma arkadaş, Kemal arkadaş önceden Kurdistan'a gitmişlerdi. Yine Fuat arkadaş Dersim'e gidiyordu. Böyle önceden de Kurdistan'a gidişleri vardı. Ama bunlar böyle zaman zaman oluyordu. 76'da ise tümden Kurdistan'a gitme kararı alındı.

HAKİ ÖNCE DOĞUBEYAZIT'A GİTTİ

Kurdistan'a ilk gidenlerden biri de Haki yoldaştır. Şimdi tam zamanını hatırlamıyorum. Ya 75'ti ya da 76. Büyük ihtimalle bu Kurdistan'a dönüş kararından sonra olabilir. Haki arkadaş Ağrı'ya Doğubayazıt'a gitti. Siyasal Bilgiler Fakültesi yurdundaydık. Gitmeden önce orada görüştük. O zaman biz Kurdistan'a ideolojik-teorik kitaplar gönderiyorduk. Marks, Lenin, Stalin, Engels'in kitapları, Mozambik ve Angola ulusal kurtuluş mücadeleleri, Küba devrimiyle ilgili kitapları topluyorduk. Tabi parayla almıyorduk bunları. O dönemde gençlik içinde yaygındı. Kitapçılara gidip kitapları kamulaştırıyorduk. Hem de çok fazla yapıyorduk bunu. Bir günde bir valiz topluyorduk.

Haki yoldaş, sanırım o zaman içimizde olan Abdurrahman Ayhan ile birlikte Ağrı'ya, Doğubayazıt'a gittiler. Orada bir süre çalıştılar. Döndüler. Haki arkadaş ondan kısa bir süre sonra da Adana'ya gitti. Adana'da çalışmalar yürüttü. Tabi o dönemde hiçbir ilişki yok, imkan yok. Adana'ya mı gitti, Antep'e mi gidecek? Sadece yol parası. Bir de gidince orada ilişki kuracak bir ya da iki kişi. Bunlar verilirdi, böyle gidilirdi. Örneğin ben de işte Temmuz-Ağustos 1976'da Antep'e gittim. Yani Kurdistan'a dönüş sürecinde. Sadece bilet parası bulduk. Antep'e gittik. Gidip orada arkadaşlarI bulacaktık. Buluşma yeri de devrimcilerin o dönemler gittiği TÖBDER olacaktı. Gidip işte arkadaşları buluyorduk. Ondan sonra artık ihtiyaçlarını sen karşılayacaksın.

HAKİ İNSANLARI ETKİLİYORDU

Haki de Adana'ya gidince bir iki ilişki buluyor. Kürtlerin gittiği mahalle, yani Kürtlerin çalıştığı alanlarda, kahvelerde ya da devrimcilerin yoğun gidip geldiği TÖBDER'de. O zaman Türkiye Öğretmenler Birliği yani Öğretmenler Sendikası Derneği vardı. Önceden sendikaydı, 12 Mart'tan önce, sonradan sendikalar tasfiye olmuştu. Dernek olmuştu. Oralar artık bütün devrimcilerin sadece herhangi bir fraksiyonun ya da grubun değil, bütün devrimcilerin gittiği bir dernekti. Haki yoldaş da işte Adana'ya gidiyor. Orada bir iki arkadaşla birlikte Adana'da çalışıyorlar. İki tanesi daha sonra Antep'e gelmişti. Beraber kaldık. Arif diye Halfetili bir genç vardı. O daha sonra Halfeti'de şehit düştü. Yine Urfalı, biz Biji Yusuf diyorduk öyle bir genç vardı. Bunlarla orada inşaatlarda çalışıyorlar. İnşaatlarda çimento taşıyorlar, tuğla taşıyorlar, işçilik yapıyorlar. Böyle kendi yaşamlarını örgütlüyorlar. Haki arkadaş işte Adana'da çalışma yürüttü daha önce de Batman'a gitmişti. Batman'da da bir kaç ay kaldı. Fakat Batman tabi Kürtçe konuşulan bir yer. Bu bakımdan Kürtçe bilmemesi nedeniyle daha sonra oradan çıkarak Türkçe'nin ya da Kürtçe bilmemenin handikap olmadığı Adana'ya, Adana'dan sonra da Antep'e gidip çalışma yürüttü. Adana'da çalışma yürüttüğü zaman belirttiğim gibi gerçekten kısa sürede TÖBDER'de, o çevrede insanlar üzerinde saygınlık uyandırıyor. İnsanları etkiliyor. Gerçekten Haki'nin kişiliği etkileyiciydi. Saygın bir kişilikti. Sadece düşünceleriyle değil, duruşuyla da, tutumuyla da insanları etkiliyordu. Daha sonra Haki'yi vuran Alaattin Kapan orada Haki'yi görüyor. Aslında Haki'yi daha Adana'da iken hedef alıyor. Hatta orada bazı tartışmalara giriyor. TÖBDER'de gerilim çıkıyor. Neredeyse dışarı çıkıp kavga edecekler. Orada devrimciler araya giriyor, öyle bir kavgayı önlüyorlar. Daha doğrusu daha o zamandan Alaattin Kapan Haki'ye komplo kurmak istiyor. Haki'nin Apocular grubunda olduğunu görüyor. Kendisi de beş parçacılar diye bir örgüt kurmuş. Aslında MİT'in içinde olduğu, elinin olduğu bir örgüt. Biz biliyoruz işte Siirt'te Dervişê Sado diye bir adam var. Mi̇t ile ilişkili. KDP'nin Türkiye'deki adamlarından biri. Bu Beş Parçacılar adlı örgütün kurulmasında, bu Alaattin  Kapan'ın Beş Parçacılar örgütünü kurarak çalışmasında onun da parmağı var, etkisi var. Böyle bir devrimciyi o zaman katletmek istiyorlar. Ama o zaman Haki fark ederek bu oyuna gelmiyor.

Bunu şunun için belirtiyorum. Çok etkili bir kişi olduğunu görüyor. Böyle bir kişinin Apocu hücre grubunu örgütleyeceğini, geliştireceğini düşünüyor. Apocuları ve Apocular içinde de Haki gibi bir yoldaşı kendi çalışmaları önünde engel görüyor.

HAKİ ÇOK BÜYÜK BİR DEVRİMCİYDİ

Haki Karer Adana'da birkaç ay çalıştıktan sonra Antep'e geçiyor. Ben de aynı günlerde, aynı zamanlarda Antep'e gittim. Haki ile orada birlikte çalıştık. Antep'e gittiğimizde Antep'te Cuma arkadaş da vardı, Kemal arkadaş da vardı. Haki geldikten sonra Antep sorumluğunu Haki arkadaş yürüttü. Kemal arkadaşla Cuma arkadaş biraz daha hareketliydiler. Onlar Urfa'ya gidiyorlardı. Diğer alanlara gidiyorlardı. Haki Antep'te sabit kaldı.

Haki gerçekten çok büyük devrimciydi. Haki büyük bir devrimci olduğunu özellikle Antep pratiğinde ortaya koydu. Tabi önceden de işte Önder Apo benim gizli ruhum dedi. Önder Apo'nun ilk yoldaşları çok önemlidir. O dönem daha Apocu grup yeni çıkıyor. Daha ne olacağı belli değil. Bir grup olabilir mi o da belli değil. Ama buna rağmen Kemal gibi, Haki gibi iki büyük devrimci Önder Apo'ya inanıyorlar. Önder Apo'nun devrimci mücadele geliştireceğine inanıyor, katılıyorlar. ADYÖD'de, Ankara devrimci örgütlenmelerinde çok etkin rol oynuyorlar. ADYÖD'de Önder Apo'yu değerlendirirken ADYÖD'lü Apo diyorlardı. Çünkü ADYÖD'ün devrimci grubun eline geçmesinde Önder Apo'nun, Haki'nin, Kemal'in rolü çok fazla olmuştur. Bu ADYÖD derneği TSİPliler tarafından, reformistler tarafından kurulmuştu. Devrimci hareket gelişince Ankara'da gençlik hareketi oraya el attı ve orayı reformistlerin elinden çıkarıp devrimcilerin yönettiği bir dernek haline geldi. Gençlik derneği haline geldi. Antep'te Haki gerçekten çok önemli çalışmalar yaptı. Gece gündüz. Gerçekten beş dakika boş durmuyordu. O dönemde bizim Antep'te komün evlerimiz vardı. Kısa sürede Haki'nin yönetiminde Antep'te 4-5 tane komün evimiz oldu. Daha küçük bir grubuz. Komün evimiz oldu. Haki bütün bu komün evlere eğitim verirdi. Hepimiz de giderdik. Ama en aktif olan, en fazla eğitime katılan Haki Yoldaştı, Tabii bu grubun oluşmasında Önder Apo'nun etkisinin, kültünün tabii ki belirleyici rolü var. Önder Apo, Haki'ye gizli ruhum diyordu. Nedeni şu: Önder Apo devrimci bir önderdi. Önder Apo yaşamın her anını ciddiye alan bir önderlikti. Önder Apo'da bir saniye bile boş harcanmaz. Bir laf bile boşuna söylenmez. Yaşama ciddi yaklaşılır. Göreve ciddi yaklaşılır. Her iş ciddiyetle yapılır ve en iyi biçimde yapılır. İnanarak yapılır, tam katılınır. Önder Apo böyle bir önderlikti. Zaten Kemal ile Haki'nin Önder Apo'ya katılma nedeni bu özelliklerinden dolayıdır. Evet, ideolojik olarak, teorik olarak da Önder Apo tabii etkilidir, güçlüdür. Ama öte yandan Önderliğin ciddi bir önderlik olduğunu, ciddi bir devrimci olduğunu, gerçekten bir devrimci olduğunu, bütün yaşamını, yaşamının her anını, her saniyesini devrimci mücadeleye verdiğini görerek katılmışlardır. Haki de böyleydi.

HAKİ’NİN MÜCADELEYE KATTIĞI ÇOK BÜYÜK DEĞERLER VAR

İşte Önderlik, "gizli ruhum" derken aslında kendinde olan bütün önemli özelliklerin Haki'de olduğunu söylemek istiyordu. Gerçeği böyleydi. Gerçekten Haki çok büyük bir devrimciydi, çok değerli bir devrimciydi, çok güzel bir insandı, çok güzel bir yoldaştı. İlkeliydi, ciddiydi. Ama bir o kadar da yoldaşlarıyla çok sıcak ilişki içindeydi. Her yoldaş onu severdi. Gerçekten melek gibi bir yoldaşımızdı. Ama örgütçüydü, ciddiydi, disiplinliydi, planlıydı, etkiliydi. Hepimiz ona saygı duyardık. Biz kaç kişiydik evde işte Haki yoldaş, Rıza yoldaş, Doğan Kılıçkaya yoldaş. Haki ile birlikte Adana'dan gelen Arif ve Yusuf vardı. Ben vardım. Kemal de geldiğinde hep bizimle beraber kalıyordu. Aynı evde kalıyorduk. Hepimizin üzerinde bir saygınlığı vardı. Görevliydi, yönetim gibiydi ama bu saygınlık resmi görev almış diye değildi. O dönemde kimseye görev verilmez. Herkes çabasıyla, emeğiyle görev alırdı. Kim ne kadar çaba veriyorsa, ne kadar iyi çalışıyorsa o kadar görevliydi, o kadar yönetim gücüydü. Haki böyleydi. Haki'nin bu mücadeleye kattığı çok değer var. İşte Önder Apo kişiliği ile bu hareket şekillendi. Önder Apo kişiliğini, özelliklerini en iyi temsil eden ve bunu Apocuların kültürü haline getiren Haki'dir.

ANTEP’TE KISA SÜREDE BÜYÜME SAĞLANDI

Mesela Antep'teki örgütün oluşmasında, Apocu kültürün oluşmasında esas damgasını vuran Haki olmuştur. Öyle ki evde de en fazla çalışan oydu. Bulaşık mı yıkanır? En fazla bulaşık Haki yıkardı. O zaman çamaşırlarımız da toplu yıkanırdı. En fazla çamaşır yıkayan da yine Haki yoldaşımızdı. Zorla yıkıyordu. Biz aslında çok değer verdiğimiz, saygı duyduğumuzdan onu az çalıştırmak isterdik. O ise fazla çalışırdı. Bulaşığı da fazla yıkayan oydu, çamaşır da en fazla yıkayan oydu, yerleri de en fazla süpüren oydu. Böyle bir yoldaştı. En fazla çalışan oydu. Bu bakımdan gençlerinin örgütlenmesinde, memurların örgütlenmesinde, işçilerin örgütlenmesinde Antep'e ilk damga vurmamızda, ayak basmamızda Haki gerçekten belirleyici rol oynadı. Çok önemlidir. O zaman Antep bizim mücadelemizin, Apocuların mücadelesinin en önemli merkezlerinden biriydi. Belki de birincisiydi. Bu da biraz şuradan kaynaklanıyordu. Urfalılar çok vardı Antep'te. Önderlik de hem Halfeti hem Urfa'da çalışma yürütmüştü. Onun etkisi doğrudan Antep'te olmuştu. Antep'te gerçekten önemli bir örgütleme vardı. Bu örgütlenmede Urfalılar vardı. Antep örgütlenmesinde Malatyalılar vardı. Bir de Pazarcık Elbistan vardı. Bu önemlidir, daha sonra bizim  Maraş'ta, Elbistan'da, Pazarcık'da örgütlenmemizin, hala bugüne kadar da buralarda çok etkili olmamızın nedeni o yıllara dayanır. O yıllarda işte bu örgütlenmeyi sağlayan da, en fazla katkı veren de tabi ki Haki olmuştur. Kemal arkadaş da çalışıyordu, Cuma arkadaş da çalışıyordu. Onların da Antep'teki örgütlemede çalışmada önemli emekleri, rolleri olmuştur. Ama Haki arkadaş sürekli kaldığı için daha yakından Antep örgütlenmesini gerçekleştirmiştir.

Haki gerçekten büyük bir devrimciydi. Bu açıdan şunu da söyleyebiliriz Haki'nin, Kemal'in bu mücadelede etkin yer almaları sadece bizim yaşam kültürümüzü oluşturmadı, zihniyetimizi de oluşturdu. Önder Apo zaten enternasyonal yaklaşım içindeydi. Daha baştan, cezaevinden çıktığında Türkiye'deki devrimci hareketi, gençlik hareketini örgütlemeye çalıştı. Sadece Kürt gençlerini değil, bütün Türkiye gençlerini örgütlemeye çalıştı. Bu yönüyle devrimci bir yaklaşımı vardı. Sosyalistti, sosyalist devrimciydi. Bu bakımdan yaklaşımı enternasyonalistti. Bu enternasyonalizm ruhunu oluşturmada Kemalin ve Haki'nin de çok büyük etkisi oldu. Çünkü bu mücadeleye çok büyük katkıları oldu. Haki'nin büyük katkısı oldu. Kemal'in katkısı tabii zamanla daha fazla oldu çünkü Haki erken şehit düştü.

ANTEP APOCULARIN İLK MERKEZİYDİ

Antep'e gitti, çalışmaya başladı. Bir yıl geçmeden şehit düştü. Ama bu 10 ay içinde damgasını vurdu. Antep mücadelesine damgası vurdu. Antep'teki örgütlememize damgasını vurdu. Antep'teki Apocu kültürün ortaya çıkmasına damgasını vurdu. Ve o kültür Haki'nin öncülüğünde, Haki'nin kişiliğinde yaratılan kültür, dalga dalga bütün Kurdistan'a, Urfa'ya, Amed'e, Mardin'e yayıldı. Yani çalıştığımız her alana yayıldı. Çünkü gerçekten o zaman Antep'teki örgütlenmemiz büyüktü. Düşünün işte Önder Apo önemli düzeyde çalışmıştı Urfa'da ve Antep'te. Antep büyük şehirdi. İlk örgütleyenler, çalışanlar Cuma arkadaştır. Kemal arkadaştır. İşte biz de oraya gittik. Rıza arkadaş da oradaydı. İşte Şehit Doğan Kılıçkaya arkadaş da oradaydı. Yani böyle çok önemli kadrolarmızın bulunduğu bir alandı. Bir nevi ilk grup aşamasında Apocuların merkezi gibiydi. En etkili alan Antep'ti. 

Dersim'de de tabi belli bir etki vardı, Fuat arkadaşın çalışmaları vardı. Urfa'da zaten Önder Apo'nun önceden çalışmasıyla birlikte bir etkinlik vardı. Ama Antep önemli bir alandı. İşte Haki yoldaşın, burada bu enternasyonalist kültürün oluşmasında belirleyici rolü vardır. Bu açıdan PKK'nin, Önder Apo'nun yarattığı hareketin milliyetçiliğe kayması söz konusu olamaz. Bu hareketin soy damarları enternasyoneldir. Bu açıdan her Apocu, her PKKli her zaman bunu düşünecektir. Bu çizginin dışına çıkamaz.

Ben zaman zaman şunu söylüyorum Rojava devrimi için. Rojava devriminde onlarca enternasyonalist şehit düştü. Dünyanın her köşesinden geldi, şehit düştüler. Onlar Rojava devrimi çizgisini belirlediler. Rojava devrimi bu çizgide yürüyecektir. Bu çizginin dışına çıkamaz. İşte Apocuların da ilk kuruluşunda Haki yoldaşın, Kemal yoldaşın bu enternasyonal tavırları, kişilikleri partiye damga vurmuştur. Partiyi çok etkilemiştir. Gençliğin yoğun katılımında, gençliğin militan biçimde katılımında Kemal Pir yoldaşın çok çok önemli katkısı vardır. Sadece Antep'te değil Urfa'da çalışmıştır, Dersim'e gitmiştir. Gittiği her yerde Kemal Pir gençleri çok etkilemiştir.

HAKİ’NİN ÖNDER APO’YLA FARKLI BİR İLİŞKİSİ VARDI

Haki farklı bir kişilikti. Gerçekten etkileyici kişilikti. Şunu söyleyebilirim. Zaten Önder Apo da çeşitli zamanlarda dile getirmiştir. Haki, Önder Apo ile tartışan bir yoldaştı. Öyle bir özelliği vardı. Önder Apo, Haki ile tartışırdı. Zaten grup aşamasında, daha oluşmadan aynı evde tartışmaları, arkadaş olmaları bunu sağladı.   Bir de kişilikleri öyleydi. Önder Apo da Haki'ye çok saygı duyardı. çok değer verirdi. Önder Apo ile Haki'nin ilişkileri gerçekten güçlüydü. Ruh ikizim diyor ya. İlişkileri bütün arkadaşlardan daha farklıydı yani. Bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Haki hem saygın bir kişilikti, hem de çok sevilen bir kişilikti. Böyle insanda saygı da uyandırıyordu ve seviyordun yani. Haki ile yan yana yaşamak, onun yoldaşı olmak gerçekten insanlara moral veriyordu. Haki'yi anlatırken gerçekten bu gerçeği iyi bilmek gerekiyor. Haki bir kültür oluşturdu. Bugün Apocu kültür diyoruz ya, işte Apocuların, PKK'lilerin olumlu özellikleri sayılıyor. Bunların, bu özelliklerin ortaya çıkıp yaratılmasında somut yaşamıyla büyük etkide bulunmuştur. Tabi ki Önder Apo bu grubun kişiliğini oluşturmuştur. Bu gurubun ölçülerini Önder Apo oluşturdu. Önder Apo'nun ciddiyeti, çabası, yoğunlaşması, tarzı, üslubu. Daha ilk günden bu grubu oluşturdu. Bunun en iyi temsilini de yapan Haki'ydi. İsa'nın havarileri derler ya, birinci havarisi denir veyahut da Muhammed'in ilk arkadaşları İslamiyet'te. Haki böyle birisiydi.

TOPLUMSALLIKLARINI KAYBETMEMİŞ BİR KUŞAK

Haki'yi  tanımış olduğum için gerçekten çok şanslıyım. Haki'yi tanımak gerçekten büyük şans. Haki'yi tanımak bu düşünceye, bu inanca, bu mücadeleye bağlılığın nedenlerinden biridir. Önder Apo gibi. Önder Apo nun varlığı, Önder Apo'yu tanıyanlar açısından çok önemlidir. Önder Apo'yu tanıyanlar bu harekete, bu mücadeleye büyük bağlanırlar. Çünkü Önder Apo şahsında başarıyı görürler. Güzelliği görürler, doğruyu görürler. Önder Apo'yu tanıyan şunu der "Bu insan en doğru şeyi yapar, en güzel şeyleri yapar. En iyisini yapar." İşte Haki de bu özellikteydi. Böyle bir kişiydi. Önder Apo diyor ya, Kemal ve Haki için iki bozulmamış saf Karadeniz çocuklarıydı.

Tabi ki burada bir şeyi belirtmek gerekiyor. Bugün bütün arkadaşların anlaması açısından, halkımızın anlaması açısından, devrimcileri anlaması açısından. Bu güzel özellikler nereden kaynaklanıyor? Bu soruya cevap ararken mutlaka şunu düşünmemiz gerekir. Bunu yaratan toplumsallıktır. Toplumsallığın bozulmaması. İşte 1960'lar, 70'ler Türkiye'de daha kapitalizmin hakim olmadığı, kapitalizmin toplumu dağıtmadığı Kurdistan'da ve Karadeniz gibi yerlerde toplumsallığın güçlü yaşandığı bir dönemin evlatları bunlar. O dönemde yetişti bunlar. İlk Apocu grubun güzel özelliklerini sayarken bir de bunu görmemiz gerekiyor. Kapitalizmin kirine bulaşmamış o kapitalizm öncesinin, o kırsal toplumun, o temiz toplumsallığın özellikleridir.

Toplumsallığı yaşamak, kirletmemek demektir. İşte Önderlik der ya devlet, şehir, sınıf bunlar aynı zamanda sömürü, kirlilik anlamına geliyor. Haki'nin de doğduğu yer, bir kasabadır. Ama köy özellikleri biraz daha var, sürüyor. Şundan yani. Karadeniz dağınıktır. böyle öbek öbektir. Haki Ulubey'de yaşıyor, kaldığı yer Ulubey'de ama dağınık bir yerdi. Haki'nin cenazesine ben de gittim. Şehit düştükten sonra cenazeyi Ulubey'e götürdük. Abbas arkadaş da vardı. Kemal arkadaş da vardı. Böyle yirmiye yakın bir arkadaşla biz o zaman Ulubey'e gittik. Gördük Ulubey'i.

ULUBEY’DEKİ CENAZE TÖRENİ

Ulubey halkını da gördük. İşte Haki'nin babasını, annesini, işte kız kardeşlerini de gördük, abisini de gördük. Bir köy ortamı esas olarak. Emekçiler. Fındık yetiştiriyorlar. Haki de gerçekten çok emekçi bir insandı. Zaten köye gidince, Ulubey gidince sadece kendi işlerini değil, bütün komşuların işini yaparmış. Kendisi Ulubey'de de çok sevilen bir kişi.

Biz Ulubey'e gittik. Cenazesini götürdüğümüz zaman şaşırdık, şaşkına döndük. Binlerce insan, devrimci geldi cenazeye. Biz şaşırdık. Orada kim duymuşsa cenazesine geldi. Ve herhangi bir örgüt değil, bütün örgütler geldi. Çok kalabalık bir gruptu. Biz Haki'nin cenazesini çok kalabalık bir grupla kaldırdık. Biz gidince o kadar beklemiyorduk. Hatta daha sonra Ulubey'de cenaze döneminde yaşadıklarımızı anlatınca Önder Apo eleştirmişti. "Gitmişsiniz. Bu kadar insan gelmiş oraya. O zaman biraz daha farklı yaklaşacaksınız. O devrimcilerle, o halkla, o insanlarla daha farklı bir ilişki içine gireceksiniz. Siz sadece gitmişsiniz, bir cenaze töreni yapmışsınız" demişti. Gerçekten o cenazenin o kadar kalabalık olmasının nedeni de yine Haki'nin kişiliğidir. Çok etkilemiştir. Öyle ki gittiğimizde bize de çok saygıyla yaklaştılar. Bize de çok değer verdiler. Bütün halk. Haki'nin arkadaşları diye değer verdiler.

ŞEHİTLERİN YARATTIĞI DEĞERLER

Ve bu yönüyle gerçekten Haki'yi anlatmak çok önemli. Bu partiyi tanıyacaksak, bu militanı tanıyacaksak bu hareket o günden bugüne nasıl geldi diyeceksek gerçekten Haki yoldaşı tanımamız gerekiyor. Bu nedenle zaten Önder Apo Haki'nin şehadetiyle birlikte partileşme karar aldı. Partileşme Haki'nin anısına bağlılıkla gerçekleşti. Önder Apo şunu söyledi: Haki'nin şehadetiyle birlikte bu düşünceye, bu inanca kanını verenler olmuştur. Artık bir dava olmuştur. Bu inanç, bu mücadele için can verenler olmuştur. Artık bu bir davadır, geriye dönüş olamaz. Artık Haki yoldaşın neyi olacağız? Takipçisi olacağız. Onun düşüncelerini onun mücadelesini takip edeceğiz. Başarıya götürmek için, ona layık olmak için o yoldaşın özlemlerini gerçekleştireceğiz. Yoldaşlık da bu, örgüt olmak da bu, arkadaşlık da budur. Önder Apo bir yönüyle de Haki arkadaşın özlemlerini gerçekleştirmek için bu mücadeleyi bugüne kadar getirdi, geliştirdi. Önder Apo her zaman şehitlere büyük bağlılık gösterdi. Her zaman şehitlerin özlemlerini gerçekleştirme çabası içinde oldu. Bu bakımdan ben şehitlerin temsilcisiyim, şehitlerin özlemini gerçekleştirmenin takipçisiyim, onların yarattığı değerler sırtımda, omuzumda bir yüktür. Bu değerleri kimseye ezdirmem, ben bu değerleri geliştireceğim. Onların özlemlerini başaracağım. Önder Apo'nun bu kadar ilkeli olmasının bu kadar çaba göstermesinin, yanlışlıklara karşı bu kadar büyük mücadele vermesinin değerlere büyük sahiplenmesini bir nedeni de şehitlerin yarattığı değerlere toz kondurmamaktır. Onlar değer yaratmışsa, onlar bir şey yaratmışsa onlara sahiplenecektir. Onun için Önder Apo, değerlerin büyük sahiplenişidir.  Değerlere en küçük bir olumsuzlukta büyük öfke duyardı. Kıyamet koparırdı. Onlar şehitlerin yarattığı değerlerdir derdi.

BİR ŞEHİT VERDİĞİMİZDE VERDİĞİMİZ CEVAP

Yani Hakilerin, Kemallerin, Hayrilerin, Mazlumların yarattığı değerler olduğu için Önder Apo bunları korurdu. Bunları sahiplenirdi. Bunların temsili olarak kendini görürdü. Bunların amaçlarını gerçekleştirecek kişi olarak görürdü. Onların yaşamlarını bir talimat olarak aldı Önder Apo. Arkadaşları şehit düştü. Bu bakımdan Haki şehit düşünce Önder Apo hemen parti kuruluşuna karar verdi. Artık dava oldu. Bu düşünceye kan girdi. Bu düşünce için canını verenler var. Ki büyük bir devrimci, en büyük devrimci, tabii en büyük şehidimizdir. Önder Apo bunları söyledi. Şimdi on binlerce yoldaşımız şehit.

O zaman PKKyi tanıyacağız. Bir yoldaşın şehadeti için Önder Apo bunu ortaya koyuyorsa, on binlerce yoldaşın şehadeti, on binlerce halkımızın şehadeti karşısında bir Apocu, bir PKKli nasıl tavır takınır? Bunun çok iyi anlaşılması gerekiyor. Bu duygunun taşınması gerekiyor. Bu çok önemli duygudur. Bu çok kutsal bir duygudur. İşte PKK'deki yoldaşlık duygusunun bu kadar güçlü olmasının, gelişmesinin nedeni budur. Önder Apo yoldaşlığını ortaya koydu. Önder Apo yoldaşlarına yoldaştı. Önder Apo ne diyordu? Doğru yoldaş, gerçek yoldaş yoldaşının alnını yıldızlara değdirendir, yoldaşlığı başarı kılandır. Doğru yoldaşlık, yoldaşını başarılı kılandır, yoldaşlarının özlemlerine sahiplenendir. Önderlik böyle yaklaştı. Mücadele böyle gelişti. Şimdi bugün kahramanca. Zap'ta, Avaşin'de, Metina'da direniş gösteriliyor. İşte bu yoldaşlık duygusu o direnişleri ortaya çıkarıyor. Bu yönüyle bu yoldaşlarımızı iyi anlamak gerekiyor.

HAKİ EYLEMCİ BİR MİLİTANDI

Haki tabii hem örgütçü hem eğitimci hem de bir militandı. Bir anımı anlatmak istiyorum. 77 Newroz'u, şehit düşmeden bir kaç ay önce. Antep'de ilk büyük Newroz'u gerçekleştirdik. Kemal de oradaydı o zaman. Haki de oradaydı. Her taraftan lastikler topladık. Antep'in en yüksek yerlerine lastikler yığdık. Ne yapacağız? İlk önce Antep'te Bankalar Caddesi vardı. İki üç grup örgütlendi. Bütün bankalar bombalanacak.  Bankalar birbirine çok yakındı, iki gurup bankaların camlarını kırıyor, bombaları atıyorlar. Bir grup bankanın camını kıramıyor. Haki geliyor bir tekme, yumruk atıyor bankanın camını kırıyor bombayı atıyor.

Yani biraz şöyle: niye görevinizi yapmıyorsunuz? iki yerde patlama olmuş, siz hala yapmıyorsunuz diyor ve gidiyor bizzat kendisi tekmeleyerek camı kırıyor, bombayı atıyor. Zaten o Newroz Kurdistan tarihinde önemli bir Newroz'dur. Her tarafta ateş yakınca Antepliler "Bu nedir?, Antep yanıyor mu?" demişler.

Gerçekten Antep'in bütün tepelerinde ve kavşak noktalarında birden Newroz ateşleri yandı. Onda da Haki yoldaşın çok önemli bir örgütlemesi vardı.

BODRUM KATINDAKİ İKİ ODA

Şunu belirtebilirim, ilk Antep'te kaldığımız bir yer vardı. Nasıl zorluklar, sıkıntılar, çabayla bu mücadelenin geliştirildiğini anlamak lazım. Bu mücadele yoktan geliştirildi. Sıfırdan geliştirildi. Silah da yoktu, para da yoktu, ilişki de yoktu. Hiçbir şey yoktu. Ve dedik ya Antep'e geldik işte yol parasıyla geldik, ayağımızı bastık. Kaldığımız yer nasıl bir yerdi, ilk kaldığımız yer?. Daha doğrusu insanların kalamayacağı bir yer. Bir apartmana bodrum yapmışlardı. Pazarcıklılardı. Bir Pazarcıklı bir bodrum yapmış. Bodrum nasıl? bir kapısı var giriyorsun. Tünel gibi içeride iki tane oda gibi yer yapmış, iki tane küçük oda gibi yeri yapmış ama pencereleri yok. Sadece bir kapı var. Hava gelen yer kapıdır. Bir de kapının üstünde küçük pencere. Biz orada kalıyorduk. İlk kaldığımız yerdi. Bina rutubetli. Sabah kalkıyorduk kalktığımızda yorganlar, battaniyeler, elbiseler her şeyimiz su gibi oluyordu. Nemli, rutubetli. İnsan çürür orada. Bir kaç ay orada kaldık. Sonradan hatırlıyorum yine orayı bırakmadık, orada bir kişi kaldı, başka bir ev tuttuk. Ve yukarıda Hoşgör denilen bir yerde böyle bir ev tuttuk işte. Daha önce belirttiğim arkadaşlarla birlikte o evde kaldık. Ama ilk kaldığımız, ilk gittiğimiz yer böyle kalınamayacak bir yerdi. Para mara yoktu. Arkadaşlar gidip inşaatlarda çalışıyorlardı. Para getiriyorlardı, bir de Antep'te sauna açılmıştı, o saunada arkadaşlar gidip çalışıyorlardı. Bu saunada ne yapıyorlardı? Orada çalışıyorlardı. Zaten zenginler gidiyordu. Onlara çay götürüyorlardı. Bir ay bir arkadaş çalışıyordu. Benim işte işim var, benim tanıdığım var, iyidir o gelsin çalışsın diyordu böyle ayda bir değiştirerek çalışılıyordu. Maaş yok, bahşiş var. Bahşişi ne verirse. İmkan yoktu. Ne imkan yaratıyorsan sen yaratıyordun. İlişkiyi sen bulacaksın, parayı sen bulacaksın, silahı, imkanı sen bulacaksın. Ve kısa sürede Antep'te Haki'nin öncülüğünde,  diğer arkadaşlar da vardı. Kemal'le Cuma arkadaşlar da önceden gelmişlerdi. Daha biz gitmeden önce, Haki de Antep'e gitmeden önce onlar Antep'de çalışmışlardı. Kısa sürede orada işçiler örgütlendi, memurlar örgütlendi öğretmenler örgütlendi, öğrenciler örgütlendi. Ve kısa sürede Antep'in en etkili örgütü haline geldik. İlk gittiğimizde dalga geçiyorlardı. Diyorlardı "Antep de Kurdistan'mış, Kurdistan'ı kuracaklarmış." Öyle alay ediyorlardı, ediyorlarmış yani. Tabi ilk önce sayı az ya böyle dalga geçenler bir yıl geçmeden Antep'in en etkili örgütü olduk. Hem gençler içinde hem işçiler içinde en etkili örgüt olduk. Faşistlere karşı en etkili mücadeleyi Apocular verdi. İşte bu tabii Haki'nin kişiliğinin, duruşunun, yaklaşımının etkisi ile gerçekleşti.

HAREKETİN İLK KADROLARININ ÖZELLİKLERİ

Gerçekten dedim ya Haki, Önder Apo'nun deyimiyle bozulmamış Karadeniz çocuğuydu. Apocu grubun ilk kadroları da böyleydi. Çoğu köylü çocuklarıydı. Toplumsallığı bozulmamış, dağılmamış çevreden geldiler. Hepimizin hemen hemen özellikleri böyleydi. Şehre gitmiş olanlar da köyden kopmamıştı. Tabi şu da önemli. Bir mücadeleye başlıyorsun. Bir mücadeleye katılmak, bir örgüte katılmak ayrıdır, bir örgütün mücadeleyi sıfırdan başlatması ayrıdır. Hele bu Kurdistan ise daha farklıdır. Çünkü her şeyi sen yaratacaksın. İşte ilk grubun, ilk kadrolarının özelliği hiçbir şey beklemeden, imkan olsun bize şu verilsin, bu verilsin demeden, emekle, çabayla, fedakarlıkla bu mücadeleyi geliştirmişlerdir. Bir de nasıl olacak? Küçük bu grup, yenidir. Beş kişisin, peki nasıl örgüt olacaksın? Dayanışma içinde olacaksın, Güçlü yoldaşlık içinde olacaksın ki, omuz omuza vereceksin ki bu mücadeleyi geliştiresin. Ancak büyük bir bağlanmayla, büyük bir dayanışmayla, karşılıklı büyük sevgi, saygıyla örnek bir yoldaşlıkla bu mücadele geliştirilebilir. Hem de Kurdistan söz konusuysa, Kürt halkının özgürlük mücadelesini geliştirmek söz konusu ise başka türlü olamaz.

YOLDAŞLIK İLİŞKİLERİ GRUBUN GELECEĞİNİ BELİRLEDİ

Önder Apo'nun dediği gibi Kurdistan sözcüğünü kullanmak bile büyük tehlikeydi. Önderlik diyor ya Kurdistan sömürgedir sözünü fısıldayarak söylüyordum. Böyle bir Kurdistan gerçeği var. Böyle bir düşman gerçeği vardı. 1960'larda, 70'lerde böyleydi. Şimdi sanıyorum kaldırmışlar. Gözlerimle görmüşüm. Ankara Emniyetine defalarca düştüğümüz için biz biliyoruz. Ankara'da iken sürekli polisler yurtları basardı. Mitinglere katılanları tutuklar götürürlerdi. 2,3 ya da 4 gün tutarlardı, sonra bırakırlardı. O zaman öyle çok uzun süre tutmazlardı. Ankara Emniyetinde şu yazı yazılı idi. Sadece Ankara Emniyeti de değil, İstanbul Emniyeti'nde de bu yazılıydı."Her şeye tahammül edebiliriz, ne kadar kötü şey varsa her şeye tahammül edebiliriz ama Vatan'ın bölünmesine asla". Uyuşturucu yapabilirsin, hırsızlık yapabilirsin. Adam da öldürebilirsin. Fuhuş da yaptırabilirsin. Her şeyi yapabilirsin. Yani o döviz şunu diyordu: Her şeyi yapabilirsin. Buna tahammül edilebilir. Ama bölücülüğe asla diyordu. İşte böyle bir yerde Kürt halkının özgürlük mücadelesine girişen, bunun iddiasında olan kadrolar nasıl olacaktır? Tabii ki büyük bir dayanışma içinde olacaktır. Yoldaşlık içinde olacaktır. Omuz omuza vereceklerdir. Birbirine saygı duyacaklardır. Birbirini güçlendireceklerdir. Birbirini dinleyeceklerdir. Fedakarlık yapacaklardır. Yaşamlarını ortaya koyacaklardır. Başka türlü zaten gelişemez. Hem de diğer herhangi bir örgüt değil PKK gibi bir örgüt.

Ben Ankara'dan biliyorum. Ben önceden THKO sempatizanıydım. Ayrıca Apocu olmadan önce de Kürt sorunuyla, Kurdistan'dan söz eden kişilerle, gruplarla ilişkim vardı. Kürt arkadaşlarım vardı, böyle Kürt sorununa duyarlı olan Rizgari ve DDKD'ye yakın, Apocular dışındaki diğer gruplarla da ilişkim vardı. Ben aktif bir kişiydim. Hemen hemen herkese her çevreyle ilişkim vardı. Ben Apocu oldum, zaten o Kürt grupların hepsiyle ilişkim koptu. Hatta şunu söylüyorlardı işte 10-15 kişi çıkmış Apocular Kurdistan'ı kuracaklarmış diye dalga geçiyorlardı. Kendi içlerinde alay ediyorlardı. Çünkü kendileri grup olmuş, çevreleri geniş, ilişkileri geniş. Bu grup daha yeni. Daha küçük bir grup. Görünürde Ankara'da 10-15 kişi.

Hiç kimse, hiçbir örgüt, grup Apocu grubun böyle gelişeceğini tahmin etmiyordu. Devlet de tahmin etmiyordu. Peki onu geliştiren neydi? İşte bu ilk oluşumundaki katılan arkadaşların, yoldaşların özellikleriydi. Bu, grubu geliştirdi. Kısa sürede büyüttü. Önder Apo'nun verdiği tarz, üslup, yöntem, ilişki, söylem, ciddiyet, çaba, emek bu hareketi geliştirdi. Bu bakımdan hareketin ilk kadrolarının özelliğini o kuruluştaki koşullar belirledi. Ya ayakta kalacaktı ya mücadele gelişecekti ya da tasfiye olacaktı. Gelişmesi için ne  gerekiyordu? Bu özellikler gerekiyordu. Sadece bu özellikler bu grubu geliştirebilir, bu grubu büyütebilirdi, mücadele eder hale getirebilirdi. Onun için Önder Apo daha ilk günlerde şunu söyledi: Bu devrim zordur dedi. Kolay değildir dedi. Yani ilk arkadaşlarına, ilişkide olduğu herkese bu dönemin zorluklarını anlattı. Bu işe böyle gireceksiniz. Buna göre kendinizi şekillendireceksiniz. Zorluklara katlanan kadro, zorluklara katlanan örgüt, zorluklar içinde gelişme yapacak, örgüt kuracak, kadro olacaksınız dedi. Önder Apo bunu söyledi. Ve şunu da söyledi toplum açsından da böyle hazır bir toplum yok. Yani Kürt gerçeğinin de mücadeleyi geliştirmede kolay olmadığını, zor olduğunu belirtmek için şunu söyledi: "Kendisine ihanet etmemiş tek bir Kürt kalmamıştır" dedi. Yani böyle bir Kürt gerçeğini örgütleyeceksiniz. Böyle bir Kürt gerçeğiyle mücadele edeceksiniz dedi. Şunu bile söyledi Kurdistan'da tam insan yoktur dedi. Hepimiz tam değiliz dedi. Yarımız, eksiğiz. Bu soykırımcı sömürgecilik, özel savaş, sadece Kürt toplumunu değil, Kürt bireyini de kendi gerçeğinden uzaklaştırmıştır. Evet, Kürt toplumsallığı vardı. Kurdistan'da hala toplumsallık dağılmamıştı ama öyle bir soykırımcı sömürgecilik uygulanıyordu ki Kürt kendisinden kaçıyordu. Kendi gerçeğinden uzaklaşıyordu. Ben bunu kendi yaşadığım bölgeden biliyorum. Kürtlükten uzaklaşma vardı. Zaten bizim yaşadığımız bölge bir nevi soykırımcı sömürgeciliğin ilk başta hedeflediği alandır.

ÖNDER APO ÖLÇÜYÜ BAŞTAN YÜKSEK TUTTU

Şark Islahat Planıyla özelikle Fırat'ın batısını tümden Kürtlükten çıkarma planı var. İşte böyle bir toplumu ayağa kaldırmak açısından tabi ki öncülerin, kadroların hem toplum gerçeğini bilmeleri, hem kendi gerçeğini bilmeleri hem de bu mücadeleyi nasıl geliştirmesi gerektiğini bilmeleri gerekiyordu. Önder Apo bunu anlattı. Nasıl kadro olacaksınız? Nasıl kişilik olacaksınız? Bu mücadele her hangi bir kişilikle yürümez dedi. Başta bunu koydu. Yeni ölçüleri yüksek tuttu. Önder Apo'nun ölçüleri o zaman da yüksekti. Önder Apo daha baştan ölçüyü yüksek tuttu. Fedakar olacaksın, ciddi olacaksın, emektar olacaksın, tarzın olacak, tempolu olacak, üslubun olacak. Her şeyini bu mücadele vereceksin. Onun için bu hareketin ilk kadroları, ailesiyle de ilişkisini kopardı, düzenle de ilişkisini kopardı, okulla da ilişkisini kopardı. Bu çok önemli. Ben hep kendi katılım anlatırken yani ilk ilişkilenmemde Apocu grubun söylediklerini doğru buluyordum. Fakat işte ailenin de tek erkek çocuğuyum. Bir de okuyorum üniversitede. Ailemin beklentisi var. Ama Türk solunda kalsam hem okulumu bitiririm, hem gelecek hayallerim olabilir. Fakat şunu görüyordum; Apocu olursan okul da gitti, aileyle de artık o ilişkileri sürdüremezsin. Düzenle bağını tümden koparacaksın. Bunları gördüğüm için bir karar gerekiyor. Ciddiyet gerekiyor. Onun için işte ilk katılımda böyle bir iki ay uzak durdum. Arkadaşlar çok ısrar ettiler, ben hep bahane aradım. Niye Önderlikle görüşürsem yok diyemeyeceğim. Ama evet demeye de hazır değilim. Çünkü Apocuların ölçüleri çok farklı. Bütün yaşamını Kürt ve Kürdistan için vereceksin. Kendin için yaşam olmayacak. Böyle bir gruptu. Yani kutsal bir mücadele içine giren gruptu. Kutsal mücadele içine girenler, kutsal mücadele yürütenler, büyük mücadele yürütenler böyle olur. Her şeyini bu davaya adayacaksın.  Başka bir dünyan olmayacak. Apocuların özelliği böyleydi. Onun için bizi eleştiriyorlardı, bunlar bırakmıyor ki gençler okulunu okusun, bunlar bırakmıyor ki işte bilmem kendilerine yuva kursunlar, düzen kursunlar. Bunlar bırakmıyor ki gençler aileleriyle bir olsun. Bunlar bırakmıyor ki okullarını bitirsinler. Bunlar bırakmıyorlar ki memur olsunlar, okulu bıraktırıyorlar, işçi işini bırakıyor, ailesini bıraktırıyorlar diye eleştiriyorlardı. Yani bu grubun olumlu özelliklerini öveceklerine eleştiriyorlardı. Halbuki soykırım altında olan bir halk var, yok edilmek istenen bir halk var. Yok edilmek istenen bir halkı var etmek için böyle bir yaşamı tercih edenleri öveceklerine, takdir edeceklerine işte bu yönlü eleştiri yapılıyordu Apoculara. Ama bu eleştiri yapanların, böyle diyenlerin hiç birisi kalmadı. Hiçbirisi örgüt olamadı, ayakta kalamadı ama her şeyini Kurdistan için, Kürt halkı için, özgürlük için, demokrasi için, sosyalizm için ortaya koyan Apocular, 50 yıldır mücadeleyi büyüte büyüte; geliştire geliştire bugünlere geldi. Bugün sadece Ortadoğu'nun değil Dünyanın en büyük örgütü haline geldi. Bu mücadelenin bu noktaya gelmesinde başta Haki Karer, Kemal Pir, Hayri Durmuş, Mazlum Doğan, bunlar bizim ilk öncü kadrolarımızdır, Bu yoldaşlar başta olmak üzere tüm şehitlerimizdir. Haki'yi anlattım. Zindanda Kemal nasıl büyük direniş gösterdi? İşte bu ilk Apocuların özelliğinden dolayıdır. Hayri niye o duruşu gösterdi? Mazlum niye o duruşu gösterdi? Aki̇f, Ali, Ferhat o duruşu niye gösterdi? Bunlar işte o ilk öncü kadrolardı. İlk grubun bu özelliklerini taşıyan militanlardı, kadrolardı.

PKK’Yİ ANLAMAK, HAKİ’Yİ, HAYRİ’Yİ, MAZLUM’U, KEMAL’İ ANLAMAKTIR

Ve işte bu ilk kadroları tanımak açısından, PKK'yi kuran, ilk Apocu grubu oluşturan kadrolar nasıldı? Bu Apoculuk nasıl bir şeydi? Bunu anlamak için kimi anlayacağız? Haki'yi anlayacağız, Kemal'i anlayacağız. Hayri'yi anlayacağız, Mazlum'u anlayacağız, Ferhat'ı anlayacağız.  Bunları anladığımız zaman o zaman bu Apocular nasıl bir gruptu, nasıl bir örgüttü? Niye diğer örgütler başarılı olamadı da Apocular başarılı oldu, mücadeleyi bu noktaya getirdi, o zaman anlarız. Mücadelenin bu noktaya gelmesinde de tabi ki ideolojik doğruların önemi var, teorik doğruların önemi, politikaların önemi var. Ama doğru ideoloji, doğru politika ancak ona uygun, onu gerçekleştirecek kişiliklerle olur. Yoksa sadece doğruları söylemek yetmez. Bir de doğruları pratikleştirecek, doğruları yaşamsallaştıracak, ve bu temelde de yeni bir dünya, yeni bir yaşam yaratabilecek kadrolara, öncülere ihtiyaç vardır. Ve bu açıdan PKK gerçeğini anlarken, PKK'nin bu 44'üncü yıl dönümünde PKK bugünlere nasıl geldi derken, ilk büyük şehidimiz olan Haki Karer gerçeğini çok iyi bilmemiz gerekiyor. Partinin kuruluş gerekçesi olan bir şehidimizdir. Hatta Önder Apo şunu söylüyordu: Haki şehit düşmeseydi bu hareketin doğrultusu, yönü nasıl olurdu bilemem. Yani Haki'nin şahadetinin bu gruba, Apocu gruba yön verdiğini, doğrultu verdiğini söylüyor. Çünkü Haki'nin şehadeti ile birlikte hem bu düşünce bir dava haline geldi, bu düşünce için canını verenler ortaya çıktı. Bir de Haki'nin şehadeti ciddiyeti arttırdı. Önder Apo başından beri ciddiydi, duruşu her şeyle, tarzıyla, yöntemiyle, üslubuyla, ilişkileriyle, söylemiyle, yaşamıyla ciddiydi. Böyle bir davayı yürütecek bir kişilikti. Komple bir kişilikti. Ama Haki'nin şehadeti hem Önder Apo açısından hem de bütün Apocu kadrolar, ilk kadrolar açısından yeni bir durum ortaya çıkardı. Sorumluluğu artırdı. Çünkü böyle büyük ve değerli yoldaş, güzel yoldaşımız şehit düşmüştü. Bu çok anlamlı bir olaydır. Haki gibi birinin şehadeti büyük etkiliyor. Artık yaşama farklı bakıyorsun. Bu yoldaşın şehit düştü. Öyle bir yoldaş ki onun özlemlerine, onun davasına sahip çıkmazsanız, insan olmaktan çıkarsınız. Onu hissedersin. İşte ilk Apocular, ilk kadrolar. Haki'nin şehadetiyle bunu hissetti. Artık ona karşı sorumluluğunu yerine getirerek bu mücadelenin gelişmesi gerekir dedi. Önder Apo da "Artık partinin kurulması gerekir" dedi. Partinin kuruluşuna girmek demek, köprüleri zaten atmıştı Apocu grup, tümden köprüleri atıp tamamen mücadeleye kilitlenmek demekti. Haki'nin şehadetiyle bu gerçekleşti. Evet bu parti Haki'nin partisidir. Haki'nin şehadetinin oluşturduğu partidir. Zaten bu nedenle Önderlik PKK "Şehitler Partisi" dedi. Evet bugün on binlerce şehidi var ama daha ilk günden PKK şehit partisidir, şehitler partisidir. Haki'nin anısına kurulmuştur. Evet, bir özgürlük davası, Kürt ve Kurdistan davası vardı. Ama bu düşünceyi böyle hızlı biçimde partileşmeye götüren, böyle ciddi bir parti, gerçekten bir özgürlük partisi, demokrasi partisi haline gelmesini sağlayan, güçlü bir maya ile bu partiyi bu özelliğe getiren de Haki'nin kişiliğidir.

Bu bakımdan partinin kuruluşunun 44'üncü yıl dönümünde Haki yoldaşı, Kemal yoldaşı, Hayri'yi  Mazlum'u, bu ilk grubu oluşturan şehitlerimizi ve tüm şehitlerimizi bir daha minnetle, saygıyla anıyor, onların özlemlerini mutlaka gerçekleştireceğimiz sözünü bir daha veriyorum. Biji Serok Apo. Bijî PKK, Bijî PAJK, Yaşasın Özgürlük Mücadelemiz!